Sunny işçisi: Patron kârından vazgeçmiyorsa biz hakkımızdan niye vazgeçelim?

Sendikalı oldukları için işten atılan direnişteki Sunny Atmaca Bilgisayar Fabrikası kadın işçilerinden D.E., “Patron, sen kârından vazgeçmiyorsun, biz hakkımızdan niye vazgeçelim? Vazgeçmeyeceğiz, direneceğiz” dedi.

Esenyurt’taki Sunny Atmaca Bilgisayar Fabrikası’nda sendikalı oldukları için işten atılan işçilerin direnişi sürüyor. Örgütlü oldukları Özçelik-İş Sendikası öncülüğünde direnen işçiler, Pazartesi’den Cuma’ya her iş çıkışında fabrika önünde nöbet tutup, servisle çıkış yapan arkadaşlarına sömürüye karşı örgütlenme çağrısı yapıyor. Çoğunlukla kadınların çalıştığı fabrikada direnişin başını da kadın işçiler çekiyor. Bu kadın işçilerden bir daha iş bulamama endişesiyle isminin yazılmasını istemeyen D.E., ANF’ye konuştu.

’24 SAAT DE ÇALIŞSAK BU ÜCRETLE BİR YERE GELEMEYİZ’

Samsung’a üretim yapan Sunny Atmaca Bilgisayar Fabrikası’nın telefon kalite kontrol bölümünde 1 yıldır çalışan D.E., sendikalı oldukları için hiçbir gerekçe gösterilmeden işten çıkarıldıklarını belirtti. Dayatılan kötü çalışma koşullarına karşı 9 Temmuz’da Hak-İş’e bağlı Özçelik-İş Sendikası’na üye olduklarını anlatan D.E., “Asgari ücretle günde 10 saat çalışıyorduk, hafta sonu çift vardiya şeklinde zorunlu mesailerimiz vardı, gelmediğimiz takdirde liste tutuluyor ve işten atılmakla ya da izinlerimizin iptaliyle tehdit ediliyorduk. Hiçbir şekilde hafta sonu dinlenme imkanımız, kendimize ayırabileceğimiz bir zaman söz konusu değildi. Benim iki çocuğum var ve sonuçta evi de çeviriyorum. Bu kötü çalışma koşullarını düzeltme isteği sendikaya katılmamda etken oldu” dedi.

Kendileriyle aynı işi yapan sektörlerde maaşlar 9.000-10.000 TL civarındayken, kendilerinin sadece asgari ücret aldıklarına dikkat çeken D.E., buna itiraz ettiklerinde ise, “Şartlar böyle, işinize gelirse, daha iyisini bulabiliyorsanız gidin” denilerek konunun kapatıldığına işaret etti. Bu hayat pahalılığında aldıkları ücretin çok yetersiz kaldığını, geçinemediklerini vurgulayan D.E., “Mesela Samsung gibi bir firmaya tedarikçilik yapıyoruz. Diğer sektörlerle aynı ürünü hazırlıyoruz. Ama herhangi bir zam alamıyoruz. Burada kendimizi da paralasak, 24 saat de çalışsak aldığımız ücretlerle bir yere gelemiyoruz” diye konuştu.

‘TUVALET KULLANMAK BİLE YASAK!’

Fabrikada çoğunlukla kadın işçilerin çalıştığını ancak sabahları tuvaletleri kullanmanın bile yasak olduğunu anlatan D.E., sabah 06.30’da işbaşı yaptıklarına ama tuvaletlerin 08.30’a kadar kapalı olduğuna dikkat çekti. İşe gelince tuvaletleri kullanmanın yasak olduğunu belirten D.E., “Hemen işe başlamalıymışız. Ama bir kadın gözüyle içimizde hasta insanlar var. Hamile insanlar var. Yani tuvaleti kapatmak nedir?” diye tepki gösterdi.

Bu kötü koşullara, mobbing ve sefalet ücretine karşı kalite kontrol bölümü ekibi olarak sendikalı olmaya karar verdiklerini anlatan D.E., kalite şefinin ve mühendis şeflerin de aralarında bulunduğu toplam 20 kişinin işten çıkarıldığını söyledi. İşten çıkarılma sırasında “küçülme” bahanesinin ileri sürüldüğüne işaret eden D.E., şöyle konuştu: “Sendikalı olmamızı gerekçe olarak göstermediler. Kimi arkadaşlarımıza küçülmeye gittiklerini, kimi arkadaşlarımıza hatalı telefonların Samsung’a gönderildiğini ve maddi zarara yol açıldığını söylediler; kimine ise performans eksikliği bahanelerini öne sürdüler. Ama biz tabii ki bunun böyle olmadığını biliyoruz. Çünkü her yıl sendikalı olmak isteyen işçiler işten çıkarılıyor.

‘PATRON SENDİKANIN S’SİNİ DUYUNCA İŞÇİ KIYIMINA GİDİYOR’

Ben işe yeni başladığımda elektronik bölümünde 800 kişi çalışıyordu ve 200 kadarı Metal-İş Sendikası’na üye oldukları için işten çıkarılmıştı. Patron Adem Atmaca hiçbir şekilde bu fabrikada sendikayı kabul etmiyor. Sendikanın S’sini duyduğu anda, üye sayısını azaltmak için işçi kıyımına gidiyor. İşçiler bize destek oldukları için dahi cezalandırılıyor. Daha 1 hafta önce çalışan arkadaşlarımız eylemimize destek verdikleri için ikinci grup vardiyayı işe almadılar, önce giremezsiniz dediler, ardından 1 hafta ücretli izine gönderdiler. Sendikalıları, sendikalı olmayanlarla bir arada tutmak istemiyorlar. En ufak bir destek, bir yakınlaşma gördükleri zaman hemen ücretli izin, tehdit ve mobbing başlıyor.”

Direnişi başlatarak daha büyük bir işçi kıyımının önüne geçtiklerini de anlatan D.E., direniş sayesinde patronun geri adım atmak zorunda kaldığını, işçilerin koşullarını düzeltmeye gittiğini, hatta işçilerle birlikte kahvaltı yapacağı söylentileri çıktığını söyledi.

‘SENDİKALI OLMAK ANAYASAL HAKKIMIZ’

Kod 04 ile işten çıkarılan D.E., zorla kağıt imzalatmak istediklerini ancak bunu kabul etmediğini, o yüzden de tazminatsız ve bu ayın maaşını bile alamadan işten çıkarıldığını aktardı. Haklarının sonuna kadar arkasında olduklarını vurgulayan D.E., işe yeniden alınmayı, çalışma koşullarının düzeltilmesini, insanca çalışmak istediklerini kaydetti.

“Sendikalı olmak anayasal hakkımız” vurgusunda bulunan D.E. şunları kaydetti: “Ama bu hakkı elimizden almak istiyorlar. Patron da mesela illa ki MÜSİAD gibi, TÜSİAD gibi işveren derneklerine ya da TİSK gibi işveren sendikasına üyedir. Yani onlara hak olan neden bize hak olmuyor? Bizim sırtımızdan kâr üzerine kâr yapıyorlar ama biz hakkımızı isteyince işimizden oluyoruz. Mesela patron Adem Atmaca’nın bir röportajını okudum. Pandemi döneminde de kâr ettiğini açıklıyor. Sen kârından vazgeçmiyorsun, biz neden hakkımızdan vazgeçelim? Vazgeçmeyeceğiz ve haklarımızı alana kadar da direneceğiz” dedi.