T.A.B.İ.B: Tahammülümüz kalmadı, oyalama değil kadro istiyoruz!

Yıllardır gasp edilen kadro hakları için Beşiktaş Meydanı’nda kitlesel açıklama yapan Taşeron Belediye İşçileri Birliği, “Tahammülümüz kalmadı! Geçinemiyoruz. Oyalama değil, kadro istiyoruz ” vurgusunda bulundu.

Sistematik hale gelen gasplarına karşı Taşeron Belediye İşçileri Birliği ( T.A.B.İ.B. ) kuran taşeron belediye şirket işçileri, kadro talebiyle Beşiktaş Meydanı’nda bir araya geldi. HDP Milletvekili Züleyha Gülüm’ün hazır bulunduğu eyleme, çok sayıda demokratik kitle örgütü ve siyasi parti temsilcisi destek verirken, sendika konfederasyonlarının katılım göstermemesi dikkat çekti.

“Güvencesizlik köleliktir. Kadro istiyoruz”, “Tahammülümüz kalmadı! Geçinemiyoruz”, “450 bin yürek tek soru: Kadro nerede?” yazılı pankartların açıldığı eylemde, hep bir ağızdan, “ Kadro hakkımızı söke söke alırız” sloganı atıldı.

T.A.B.İ.B adına açıklamayı okuyan Tekin Şahin, T.A.B.İ.B’in hangi amaçla kurulduğunu anlatarak sözlerine başladı. T.A.B.İ.B’in taşeron belediye şirket işçilerinin tabanından doğan öz örgütlenmesi olduğunu belirten Şahin, “Sendikası veya siyasi kimliği fark etmeksizin Türkiye’nin dört bir yanındaki belediyelerde çalışan belediye işçilerinin deneyimlerini paylaştığı ortak bir zemindir. Lideri yoktur, herkes eşit söz hakkına sahiptir. Bizi ortaklaştıran, işçi sınıfı olmamız, ücret karşılığında kamuda hizmet üreten insanlar olmamızdır” aktarımında bulundu.

SEBEP SENDİKA VE SİYASİ PARTİLERİN SESSİZLİĞİ

Türkiye’ de kamu hizmetindeki taşeron işçiliğin yıllardır kanayan bir yara olduğunu hatırlatan Şahin, 2017’de TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK’in de katılımıyla CHP Emek Büroları tarafından düzenlenen Taşeron İşçilik Çalıştayı’nda taşeronluğun çalışma yaşamını kuralsızlaştıran modern bir kölelik düzeni olduğu kabul edildiğini, bu süre zarfında taşeron işçiler olarak örgütlenmeleri ve Toplu İş Sözleşmesi yapmalarının yolu açılmış olsa da kadrolu işçilerin yararlandığı haklardan hala yararlanamadıklarına dikkat çekti.

“Biz, 2018 yılında çıkan ve taşeronluğu bitireceğini vaat eden 696 sayılı KHK ile belediye işçi kadrolarına geçirilmeyi beklerken belediye şirketlerine geçirilen ve geçiş sırasında kazanılmış haklarının da gasp edilmesiyle ağır mağduriyet yaşamış yüz binlerce işçiyiz” vurgusunda bulunan Şahin, hiçbir sendika ve siyasi partinin işçinin derdini dert edinmediğini, dertlerine merhem olmadığı için kendi sesimizi kendimiz duyurmak amacıyla örgütlendiklerini kaydetti.

İTİRAZIMIZ VAR!

İtirazlarının ayrımcılığa, sömürüye ve bunlar üzerinden gemisini yürütenlere olduğunun altını çizen Şahin, şöyle konuştu: “Bugün belediyelerde çok az sayıda işçi kadro sahibiyken yüz binlercemiz yine taşeron olarak, yani kadrosuz çalışmaya mahkûm edildik. Çoğu zaman daha ağır işler yaptığımız halde çok daha az kazanıyor, aynı haklardan yararlanamıyoruz. Bunun adı, işçiyi bölmektir. Birleşik bir emek cephesi olarak bizim buna itirazımız var. Şahsi çıkarlarını işçi sınıfının çıkarlarına üstün tutan ve çürümüş koltuklarında işçi aidatlarıyla semiren fakat greve çıktığımızda grev fonu yok demekten utanmayan, işçinin üç katı maaş alan sendikacılara itirazımız var. Kendi teşkilatı, kendi partisinin şube yönetimini ele geçirip kendi küçük iktidar alanını kurmaktan başka vizyonu olmayan, o küçücük iktidarı korumak için de aslan kesilen, ses çıkarıp itiraz eden temsilcileri tasfiye edip yerine kayyım atamaktan çekinmeyen sendika yöneticilerine boyun eğmeyi reddediyoruz.”

TAHAMMÜLÜMÜZ KALMADI!

İnsanca yaşama ve çalışma koşullarının yaratılmasını istediklerini vurgulayan Şahin, T.A.B.İ.B olarak çoğulcu bir işçi demokrasisinden yana olduklarını, seçimden seçime oy kullanmak değil işyeri komiteleri vasıtasıyla tüm aşamalarda eşit söz ve karar hakkına sahip olmak istediklerini ifade etti. “Kapitalizm-patriyarka ittifakından, her alanda ayrımcılıktan beslenen emek sömürüsüne tahammülümüz kalmadı” vurgusunda bulunan Şahin, köhne sendika tüzüklerini değiştireceklerini, kapalı kapılar ardında, işçinin onay vermediği Toplu İş Sözleşmeleri (TİS) imzalanmasına izin vermeyeceklerini kaydetti.

TİS müzakerelerinin herkese açık yapılmasını ve canlı yayınlanmasını istediklerini belirten Şahin, “ İşçi sınıfından saklayacak bir şeyi olan kimse o masaya oturmayacak. Sendikaların itibarını lekeleyen, eleştiri hakkını kullanan işçiler değil, şeffaflıktan uzak sendikaların, işçisi hesap sorduğunda hesap verememesidir. Kimse hesap vermediği, veremediği için bu ekonomik krizin faturasını biz ödemeyeceğiz. Her geçen gün ağırlaşan yoksulluk, dayatılan adaletsiz istihdam koşullarını daha da net ortaya çıkardı. Bıçak kemiğe dayandı. Geçinemiyoruz ve tahammülümüz kalmadı” dedi.

Kamuda çalışan taşeron işçiler işçi olarak kadrolu istihdam edilmesininözel sektöre de emsal teşkil etmesi gerektiğini belirten Şahin, “Kamu hizmeti piyasanın işleyişine terk edilemez. Taleplerimiz net. İnsanca yaşama ve çalışma koşullarına sahip olmak istiyoruz ve bunu ayrımsız, kayıtsız, şartsız her işçi için istiyoruz. Haftalık 40 saat çalışma, 52 günlük tediye, 6 ayda bir güncellenecek gerçek enflasyon oranında zam, zorunlu emekliliğin kaldırılması, gerçek kadrolu istihdam ve tüm sendikalarda gerçek temsil, eşit temsil haklarımızı talep ediyoruz. Türkiye’nin dört bir yanında kamu hizmeti üreten yüz binlerce işçinin sözüdür bu” diye konuştu.

GÜLÜM: KADRO VERİYORUZ VAADİNDEN KOCAMAN BİR YALAN ÇIKTI

Açıklamanın ardından HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, hakları için direnen işçilere bir destek konuşması yaptı. Patronlara cennet olan bir ülkenin, işçilere cehennem olacağını herkes tarafından bilindiğini ifade eden Gülüm, iktidarın uzun süredir, yerli ve yabancı sermayeye, “ Gelin bizde emek ucuz. Kölelik koşullarında çalıştırın, ücret de vermeseniz olur, asgari ücret yeter yeter ki gelin” dediğini hatırlattı. Tam da bu zihniyet nedeniyle bugün Türkiye’de tüm kesimlerin asgari ücrete mahkum edildiğine işaret eden Gülüm, “İş güvencesi ve sağlığı diye bir şey kalmadı. İşçi arkadaşlarımız iş cinayetlerinde ölüyor, hiçbir şey olmamış gibi yaşanmaya devam ediliyor. Bunlar cinayet kaza filan değil. Hep birlikte ses çıkarma zamanı artık. Taşeron belediye işçileri de aynı sömürü düzeninin kurbanlarından. Yıllarca kandırdılar, kadro veriyoruz dediler ama ne oldu? Kocaman bir yalan çıktı. Altından belediye şirketleri çıktı. Belediye bir kamu hizmeti değil midir? Belediye bir şirket nasıl kurar? Şirket mantığı ile nasıl yönetir? Bir de iktidar, ‘ Biz bu sayede belediyelere kar elde ettirdik’ diyor. Belediye nedir ki kar ediyor? İşçinin, emekçinin sırtından, alın terinden kesip bir belediye kar edebilir mi?” diye tepki gösterdi.

Gülüm, sonuna kadar hakkını arayan işçilerin yanında olduklarını vurguladı.

Teker teker söz alan taşeron belediye işçileri, yaşadıkları mağduriyeti anlatarak, kendilerine destek vermeyen sendika konfederasyonlarını protesto ettiler. Birlik olma çağrısında bulunan işçiler, sömürü düzenini ortadan kaldırana kadar mücadele edeceklerini kaydettiler.