'Talebimin milyonların kalbinde attığını biliyorum'

97 gündür açlık grevi direnişinde olan Leyla Güven'in kızı Sabiha Temizkan, annesinin "Ben talebimin milyonların kalbinde de attığını biliyorum. Gücümü de bu haklılıktan ve inançtan alıyorum" dediğini aktardı.

97 gündür Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sona ermesi talebiyle açlık grevi eyleminde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in sağlık durumu ciddiyetini koruyor. Eyleminin 79 gününü hapishane koşullarında geçiren Güven, 25 Ocak tarihinde tahliye olduktan sonra eylemine dışarıda devam edeceğini duyurmuştu. Açlık grevi eylemini evinde sürdüren Güven, düzenli olarak doktor kontrollerinden geçiyor. Ayrıca gelinen aşamada enfeksiyon riskinin yüksek olması nedeniyle, Güven'in bulunduğu evin mümkün mertebe hijyenine dikkat edilerek, kendisinin daha çok yorulmamasına özellikle hassasiyet gösteriliyor. Güven ile birlikte yanında kalan kızı Sabiha Temizkan, annesinin genel sağlık durumu ve gün içerisinde neler yaptığına ilişkin ANF'ye konuştu.

Annesinin açlık grevi eyleminin 97'inci gününde olduğunu belirten Temizkan, bu sebeple hijyene çok dikkat etmeleri gerektiğini kaydetti.

'ANNEM, KONUŞURKEN ZORLANIYOR'

Annesine yapılan ziyaretler konusunda çok hassas olduklarını ifade eden Temizkan, devamla şunları söyledi: "Artık neredeyse hiç ziyaret kabul edemiyoruz. En başlarda çok fazla ziyarete gelen oluyordu. Bu da annem için moral oluyordu. Biz de buna çok fazla engel olmamaya çalıştık. Şu anda da gelenlere galoş, bone ve maske veriyoruz. Yine bir el dezenfektanı kullandırtıyoruz. Bu şekilde de ziyaretleri geri çevirmemeye çalıştık ilk başlarda. Ama şimdi annemin sağlık durumu ziyaretçi kabul etmek için pek uygun değil. Zaten bizim yardımımızla yürüyor ve konuşurken çok zorlanıyor. İlk günlerdeki yoğun ziyaretçi trafiğinden dolayı çok fazla yorgun düştü. Cezaevinden çıktıktan sonra kilo kaybı hızlandı. Annemin uykuları düzenli değil. Ben yanındayım ve sürekli gözlemliyorum. Geceleri çok uyuyamıyor zaten. Normal bir insanın uykuya dalması gibi değil, sürekli sıçrıyor. Beynine uyanması için hep bir sinyal gidiyor gibi."

‘NABZI YAVAŞ, KASLARI ERİMEYE BAŞLADI’

Annesinin sabahları saat 07.00 sıralarında uyandığını aktaran Temizkan, şunları ekledi: "Bizi uyandırmak istemiyor. Ama biz onun uyandığını görünce toparlanıyoruz. Saat 09.00'da ilk sıvı alımına başlıyor. Ondan sonra biraz gündeme dair gelişmeleri takip ediyor. Yeni Yaşam gazetesi düzenli olarak geliyor eve. Merak ettiği köşe yazılarını ve haberleri okuyoruz kendisine. Zaman zaman kendini zorlayarak televizyona bakmaya çalışıyor ama bu konuda çok sıkıntılı. Çünkü ışığa karşı hassasiyeti var ve çok uzun süre izleyemiyor. Bunlara ek olarak kas ağrıları başladı çünkü artık vücudu kastan erimeye başladı. Çok yoğun şiddetli baş ağrıları oluyor. Tansiyonu sürekli düşük. Nabzı yavaş. Kokuya karşı çok hassas. Zaten evde kesinlikle yemek pişirme vesaire olmuyor. Komşuların yaptığı yemeklerin kokusu bile ona kadar geliyor. Dolayısıyla kokular midesini rahatsız ediyor. En ufak bir parfüm kokusu da aynı etkiye neden olabiliyor."

'HER AN, NE OLACAĞI BELLİ DEĞİL'

Temizkan, annesinin gün içerisinde genelde uzandığını ve çok sağlıklı günler geçirmediğine değinerek, "Sohbet etmeye çalışıyoruz kendisiyle. Ona moral verecek esprili ve komik şeyler anlatıyoruz. Annemin morali çok yüksek. Hiçbir zaman kötü olduğunu söylemiyor. Biz bedenindeki reaksiyonları takip etmesek annem bu konuda hiçbir şey söylemiyor. Mümkün olduğunca güçlü görünmeye çalışıyor bize karşı. Çok güçlü bir iradeyle direnmeye devam ediyor. Ama açıkçası çok uzun sürdü bu durum. Annem 55 yaşında ve her geçen gün daha çok korkuyorum. Her an ne olacağı belli değil. Her an vücutta olumsuz bir reaksiyon yaşanabilir diye çok tedirgin oluyorum" ifadelerini kullandı.

'GÜCÜMÜ HAKLILIKTAN VE İNANÇTAN ALIYORUM'

Evlerinin önüne gelerek destek eylemlerinde bulunan her insanın kendileri için çok kıymetli olduğunun altını çizen Temizkan, şunları vurguladı: "Annem de böyle düşünüyor. İlk birkaç gün çok zorlansa da selamlamak için balkona çıktı. Sonra çıkamadı ve çok üzülüyordu. En azından bir selam vermek istiyordu ama gücü yetmiyordu. Annem, bu tür destek eylemlerinden çok büyük bir güç alıyor. Hatta zaman 'Bu destek yetersiz mi?' dediğimizde, annem 'Olur mu böyle şey? Ben öyle görmüyorum. Bence çok güzel bir destek var. Bu sokağa çok yansımıyor olabilir ama ben talebimin milyonların kalbinde de attığını biliyorum. Gücümü de bu haklılıktan ve inançtan alıyorum' diyor. Annem tek başına başlattığı bu direnişe yoldaşlarıyla beraber devam ediyor. Cezaevlerinde ve Avrupa'da kendisiyle birlikte açlık grevinde olan insanların anneme verdiği güç ve moral onun direnişini de daha çok güçlendiren bir şey oluyor.

DİRENİŞİNİ SÜRDÜRMEYE KARARLI

Yine Ali Bayramoğlu, Celalettin Can ve Öztürk Türkdoğan'dan oluşan heyetin ziyareti de anneme çok güç verdi. Farklı insanların onun sesini duyması onu daha da motive ediyor. Ama ben annemin gücünü her zaman kendi motivasyonu ile sağladığını düşünüyorum. Kendi başına çok güçlü bir direniş sergiliyor. Arkasından onunla birlikte yürüyen yoldaşları ona çok büyük bir güç veriyor ve talebinin karşılanacağından hala umudu var. Çünkü çok haklı bir talebi olduğunu sürekli ifade ediyor. Öcalan'ın bir hükümlü olarak ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmesi gerektiğinin bir anayasal hak olduğunu hep söylüyor. Bu talebi karşılanıncaya kadar direnişini sürdürmeye kararlı."

'BU MÜCADELEYE SES OLMAMIZ GEREKİYOR'

Annesinin, Hewlêr ve Avrupa'nın farklı ülkelerindeki açlık grevi eylemcilerinin sağlık durumlarına ilişkin kaygılı olduğunu söyleyen Temizkan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Avrupa'da açlık grevinde olan insanların duruşundan annem zaten çok etkilenmişti. Tahliye olduktan sonra sağlık durumu biraz daha elverişli olduğu için onlarla sohbet etme şansı olmuştu. Annem bu direnişleri çok anlamlı buluyor. Ama şimdi onların sağlık durumlarının kötüleştiğine dair haberlerden sonra çok kaygılı. Hastaneye kaldırılma haberleri geldikçe annem çok üzülüyor. Biz mümkün olduğunca yansıtmamaya çalışıyoruz ama engel olamıyoruz. Çünkü sürekli oradaki insanların durumunu merak ediyor. Annem kendini bu meselede sorumlu hissettiği için bir an önce talebinin karşılanmasını istiyor. Dolayısıyla annem sıvı alamamasına rağmen yine de kendini çok zorluyor. Çünkü onun duruşu ve yaşaması çok önemli. Talebinin karşılanması için bunu çok önemli görüyor. Bunun için de çok ciddi bir çabası var. Böyle bir direnişten bahsediyoruz. Yaşamak için verdiği bu mücadeleye bizim de ses olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu sesin daha çok yükselmesi gerektiğine inanıyorum. Bugün HDP'li milletvekilleri Taksim'de bir yürüyüş yapmak istediler. Yürütmemeye çalışmalarına rağmen onlar yine de yürüdüler. Annem bundan çok büyük bir güç aldı. Eminim açlık grevinde olan herkes de bundan güç almıştır. Ben, bu direnişin bir şekilde başarıyla sonuçlanacağını umuyorum."