Tecride Karşı Adalet Girişimi, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecride karşı gerçekleştirilen girişimlere dair açıklama yaptı.
Dicle Fırat Kültür Sanat Derneği’nde düzenlenen açıklamaya, girişimde yer alan çok sayıda kurum ve kişi katıldı.
Girişim adına açıklamayı yapan Öztürk Türkdoğan, İmralı Hapishanesinde tutulan Abdullah Öcalan ile diğer tutsaklar Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş’tan 44 aydır haber alınamadığını hatırlattı. Türkdoğan, İmralı’da tecridi aşan “mutlak iletişimsizlik” halinin uygulandığına dikkati çekti. Mutlak iletişimsizlik halinin Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) 5 Ağustos 2020 tarihli raporunda bu durumun hukuka, uluslararası standartlara aykırı olduğunun ve iletişimsizliğe bir an önce son verilmesi gerektiğinin belirtildiğini hatırlatan Türkdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesi tarafından da İmralı’daki tutsaklardan haber alınamamasının bir işkence biçimi olduğu ve bunun derhal sona erdirilmesi gerektiğinin belirtildiğini ifade etti.
TECRİT DOSYASI YENİDEN GÜNDEME ALINACAK
Türkdoğan, şu aktarımlarda bulundu: “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 18 Mart 2014 tarihli Öcalan 2/Türkiye kararında, Abdullah Öcalan’ın umut hakkından yararlandırılması gerektiği belirtilmiş, ağırlaştırılmış mutlak hapis cezasının ölünceye kadar infazının sözleşmenin 3’üncü Maddesi’nin ihlali olduğu tespiti yapılmış, belirli dönemlerde uygulanan tecridin işkence yasağı kapsamında ele alınması gerektiğini vurgulamıştır. Bu konuda Avrupa Konseyi (AK) Bakanlar Komitesi’nin (BK) 2021 tarihli Türkiye’ye yönelik tavsiyeleri ise yerine getirilmemiştir. Bu yılın Eylül ayında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bu dosyayı yeniden gündemine alacak ve değerlendirecektir.”
TECRİDİ AŞAN MUTLAK İLETİŞİMSİZLİK HALİ
Türkdoğan, iktidarın, Abdullah Öcalan ve diğer üç tutsakla ilgili tecrit ve tecridi aşan mutlak iletişimsizlik halini kabul etmediğine ve gerçeğe aykırı açıklamalar yaptığına dikkat çektikten sonra,. “Kamuoyuna soruyoruz; yaklaşık 44 aydır Sayın Öcalan ve diğer mahpusların avukatları ve aileleri ile görüştürüldüğüne dair en küçük bir emare var mıdır?” tepkisinde bulundu. Türkdoğan, “Elbette yoktur. O halde tüm demokratik kamuoyunun bir mahpusun avukatları ve ailesi ile görüştürülmeme halinin süreklilik arz etmesinin tecrit ve tecridi aşan mutlak iletişimsizlik hali olduğunu kabul etmesi gerekir” dedi.
KÜRT SORUNUNDAKİ ÇÖZÜMSÜZLÜK TECRİTLE SÜRDÜRÜLÜYOR
Türkdoğan, Abdullah Öcalan’ın bu durumunun Kürt sorununun çözümsüzlüğünün uzamasına ve çözüm arayışlarının sekteye uğramasına neden olduğunu belirtti. Türkdoğan, şöyle devam etti: “Türkiye’nin en eski ve en büyük sorunu olan Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümü konusunda bu güne değin 1993-2015 yılları arasında 8 kez gerçekleştirilmiş girişimlerin tamamında Sayın Öcalan Kürt tarafının muhatabı olarak yer almıştır. 2015 yılından beri devam eden silahlı çatışmaların Türkiye’nin toplumsal barışına verdiği zararın yanı sıra ülkenin siyasi, hukuki, ekonomik, ahlaki, kültürel gibi birçok alanda güçten düşüren, yozlaştıran ve çürüten bir noktaya getirmiştir. Bu son dönemde Türkiye’nin rejimi değiştirilmiş ve tamamen otoriter bir rejime dönüştürülmüştür. Denilebilir ki Türkiye’nin siyasi iktidarı Kürt sorununda uyguladığı şiddete dayalı çözümsüzlüğü İmralı Ada Hapishanesinde mutlak tecritle sürdürmek istemektedir. Gelinen aşamada artık bu durumun hukuken ve siyaseten sürdürülme biçimi kalmamıştır.”
TECRİDE KARŞI ADALET
Abdullah Öcalan ve İmralı’daki diğer 3 tutsağın karşı karşıya bırakıldığı mutlak iletişimsizlik halinin hukukun tüm değerlerini “çürüttüğünü” ve buna itiraz ettiklerini sözlerine ekleyen Türkdoğan, “Tecride karşı adalet istiyoruz. Adaletin sağlanabilmesi için Sayın Öcalan ve arkadaşlarının avukatları ve aileleri ile düzenli olarak görüştürülmelerini talep ediyoruz. Elbette kangrenleşmiş ve Türkiye’yi tamamen tüketen Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollardan çözümü konusunda yeni bir fırsatın yaratılması gerektiğini düşünüyoruz. İmralı tecridinin kaldırılması için başta siyasi partiler olmak üzere demokratik kamuoyunu oluşturan kurum, kuruluş ve kişilerle görüşeceğimizi ve bu ağır hukuksuzluğu sona erdirerek Türkiye’yi yeniden adaletle buluşmaya davet ediyoruz” çağrısında bulundu.