Tecrit cezaevi değil, rejim sorunu

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulan Zeki Bayhan, 10 Mayıs’ta ölüm orucuna dahil olan tutsaklardandı. Bayhan, “İmralı tecridini hiçbir zaman cezaevi tecridi olarak görmedik. Bu bir rejim sorunudur. Direnişimiz, bu rejime karşıydı” dedi.

Yaklaşık 6 ay süren açlık grevi eylemi, birçok tutsak tarafından eğitici bir süreç olarak görülüyor. Eylemciler, tecridin tam anlamıyla kalkmadığının ama bir gedik açtıklarının farkında ve bunu dile getiriyor. Dile getirdikleri bir başka önemli nokta ise mücadelenin devam ediyor oluşu. Bunlardan biri de Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi’ndeki Zeki Bayhan. Bayhan, 10 Mayıs 2019’da ölüm orucuna başlayan eylemcilerdendi. 

Bayhan, tecride bakış açılarını ANF’ye anlatırken bunun sadece bir cezaevi değil, rejim sorunu olduğunun altını çizdi: “Biz İmralı tecridini, hiçbir zaman cezaevi tecridi olarak görmedik. Bu bir rejim sorunudur. İmralı’dan dalga dalga bütün toplumsal alanlara yayılıyor. Bizim direnişimiz, bu rejime ve oluşturulmak istenen faşist yönetim sistemine karşı bir direnişti. Önderliğimizin üzerindeki tecridin dağıtılması bu rejimin dağıtılması hususunda katalizör görevi görmektedir. Bu açıdan stratejik bir özellik arz ediyor. Önderliğin tecrit edilmesi bir anlamda muhalefetin tecrit edilmesi, engellenmesi anlamına geliyor. Bu yönüyle tecridin kısmen de olsa kırılması muhalefet, demokratik toplum üzerindeki baskıların biraz da olsa dağıtılması anlamına geliyor.”

Zeki Bayhan, direnişin doğrudan PKK’li tutsakların ya da PKK’li tutsakların ailelerinin değil, diğer yapıların, kurumların da direnişi olduğunu belirterek, “Kimisi doğrudan kimisi destekleyerek bu eylemi/direnişi sahiplendi. Bu arkadaşların katkısını da göz ardı etmemek gerek. Direnişçilerin kimliği direnişin mahiyetini de gösteriyor. Direnişçilerin kimliği ile direnişin kapsamı açığa çıkıyor” dedi.

TECRİTTE BİR GEDİK AÇILDI

İki görüşme ile tecridin kırılmadığını bildiklerini kaydeden Bayhan, şöyle devam etti: “Ancak bu direnişle tecrit üzerinde bir çatlak oluşturuldu, tecritte bir gedik açıldı. Bu da tecridin kırılması yönünde bir adımdı ve başarılı oldu. Sağlık sorunları, yaşanan diğer sorunlar bir yana bunun iç huzurunu yaşıyoruz. Yıllar sonra Önderliğin sesini duymanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bütün bu eylem süresi boyunca ve onca baskıya rağmen sokaklarda direnen annelerimize emek ve katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. Onların direnişinden güç aldığımızı özellikle belirtmek istiyoruz. Bu bir mücadeledir. Başarılı bir adım atıldı. Mücadele devam ediyor.”

MÜCADELE EDEN KAZANIR

Zeki Bayhan, bundan sonraki sürecin nasıl gelişeceğinin, hem bölge ve Türkiye koşulları hem de mücadele eden güçlerin pratiğiyle anlaşılacağını belirterek, şunları söyledi: “Mücadele eden, siyasi konjonktürü kendi lehine çevirecektir. Biz de tüm kurumlarımızla bunun için mücadele edeceğiz. Dünya bir geçiş sürecinde. Mevcut sistem yürümüyor, eski metotlarla çözülemez. Yeni sistemler, metotlar geliştirilmeli. Şu an Ortadoğu’da yaşanan kaotik süreç de küresel krizin bir yansımasıdır. Özetle küresel, bölgesel ve ulusal düzeyde yapısal bir geçiş sürecindeyiz. Bu geçiş süreci ezilen toplumsal kesimler açısından ciddi risklerin yanında önemli avantajlar da oluşturuyor. Bölgede ve Türkiye’de en çok ihtiyaç duyulan şey halkların özgür birlikteliğini sağlayacak demokratik toplumcu/sosyalist bir sistem perspektifidir. Önderliğimizin geliştirmiş olduğu demokratik toplumcu perspektif ve demokratik ulus modeli sadece Türkiye için değil, tüm bölge halkları için yegâne çözüm yoludur. Bunun başarısı için şimdiye kadar mücadele ettik. Bundan sonra da bu mücadelemizi güçlendirerek sürdüreceğiz.”

DARP EDENLERİN ACZİYETİDİR

Bayhan, sağlık müdahalesi ve basına yansıyan darp haberleri için de şunları anlattı: “Genel olarak evet, 1 gün gecikmeli de olsa cezaevinde kan, idrar tahlilleri yapıldı, EKG’lere bakıldı ve sonuçları hastaneye aktarıldı. Sonuçlara dair henüz bize aktarılan bir şey yok. Bu tahlillerin sonuçları çıktıktan sonra ihtiyacı olanların hastaneye götürüleceği söyleniyor. Aylarca açlık grevinde bulunan insanlar dahi darp ediliyorsa bu sadece darp edenlerin aciziyetini gösteriyor. Bizim de direniş azmimizi yükseltiyor.

Uzun süreli açlık grevlerinin sağlık üzerinde önemli etkileri olduğu biliniyor fakat bu tür şeyler mevcut durum karşısında bizler için tali kalıyor. Bende de tüm arkadaşlarda da direnişin başarıyla sonuçlanası ve Önderliğimizin sesini duymuş olmanın yaratmış olduğu sevinç ve huzur baskındır.”