Tekçiliğin çoklu zulüm sahnesi: Cezaevleri
Cezaevlerini, devletin muhalifleri ezme, sindirme, teslim alma ve bu tabloyla toplumu da tepkisiz kılma aracı olarak kullanan Türk devleti, son yıllarında bu geleneği hiç olmadığı kadar sertleştirdi.
Cezaevlerini, devletin muhalifleri ezme, sindirme, teslim alma ve bu tabloyla toplumu da tepkisiz kılma aracı olarak kullanan Türk devleti, son yıllarında bu geleneği hiç olmadığı kadar sertleştirdi.
OHAL, 17 Temmuz’da kaldırılsa da Türk cezaevlerinde kalıcılaştırıldı. Tek adamın, tekçi rejiminin kendisini katı bir şekilde dayattığı cezaevlerinde elbiseden traşa, yapı mimarisinden cezalandırma keyfiyetine kadar bütün hukuki ve insani normlar askıya alındı. Toplam kapasitesini 40 bin aşan cezaevlerinde, içme suyu bile sorundur. 400’ün üzerinde ağır olmak üzere bin 200’e yakın hasta tutsak için tabutluğa dönen cezaevlerinde tedavi hakkı engelleniyor; ceza ertelemesi veya dışarıda tedavi de devlet kurumlarının işbirliğiyle bloke ediliyor.
Hemen hemen her baskı döneminin bir ürünü olarak cezaevleri, iktidarların sindirme politikasını hayata geçirdikleri alanlar oldu. AKP iktidarı için de durumun farklı olmadığı, hatta katmerleştiği, verilerle ortada. AKP’nin ‘Ustalık Dönemi’ olarak adlandırmaya başladığı yıllara tekabül eden 2005’ten 2015’e kadar geçen sürede, mahpus sayısı 55 binden 176 bine çıktı. 15 Temmuz’daki devlet içi çatışma sonrasında ilen edilen OHAL ile birlikte bu sayı 246 bini aştı. Türkiye bu sayıyla Avrupa Konseyi üyesi ülkeler arasında, hapishane nüfusu en hızlı artan ve dünyada en yüksek mahpusa sahip 8. ülke.
DOLULUK ORANI YÜZDE 117 ARTTI
Adalet Bakanlığı tarafından Meclis Dilekçe Komisyonu’na gönderilen bilgi notuna göre; 15 Mayıs 2018 itibariyle toplam 246 bin 416 tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Bunun 66 bin 902’si tutuklu, 28 bin 488’i hükümlü (hükmün kesinleşmesine kadar tutuklu bulunan) ve 151 bin 26’sı hükümlü. 2002’den bu yana cezaevlerinde bulunanların sayısı 4 kat arttı. Mevcut hapishanelerin kapasitesine göre doluluk oranı yüzde 117. Cezaevlerindeki çocuk sayısı ise 16 yıl boyunca yüzde 51’lik artış ile 3 bin 85’e yükseldi. Kadın mahpus sayısı, 15 Mayıs 2018 itibariyle 10 bin 19’a yükselerek, yüzde 375 oranında artış kaydetti. Bu rakamlar, giderek yukarı doğru seyrediyor.
HASTA TUTSAKLAR ÖLÜME MAHKUM
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2008’den beri başlattığı ve hasta tutsakların sesi olmak için ortaya koyduğu ihlal raporları çerçevesinde cezaevlerinde durumu ağır 402 hasta tutsak bulunuyor. Toplam hasta tutsak sayısı ise bin 200’e yakın.
Türkiye, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) İşkence ve Diğer Zalimane, Gayri İnsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme, Uluslararası Sivil ve Siyasal Haklar Sözleşmesi, Amerika İnsan Hakları Sözleşmesi, Afrika İnsan ve Halkların Hakları Sözleşmesi’ne taraf devletlerden biri. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90. Maddesinde de “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz” deniliyor. buna rağmen Türkiye, birçok defa AHİM’de mahkumiyete çarptırılsa da özellikle OHAL döneminde AİHS çok büyük oranda askıya aldı. OHAL’in özellikle cezaevlerinde kalıcılaştırıldığı bu süreçte, sözleşmelerin hükmü de kalmadı.
İNFAZIN ERTELENMESİNE BLOKAJ
Üstelik AKP, 2013’te İnfaz Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte ağır hasta tutsakların ceza infazının ertelenmesine yönelik düzenlemedeki, “Toplum güvenliği için tehlike oluşturmamak” şartını istismar ediyor. Konuyla ilgili daha önce ANF’ye konuşan Avukat Raziye Turgut, “Barış sürecinde, Adalet Bakanlığı ile hasta mahpuslarla ilgili bir görüşme sağlandı. Bu vesileyle hastaların Metris’e götürülüp en yakın sağlık kuruluşlarından rapor alma işlemi gerçekleşti. Sonrasında bunu da kaldırdılar ve hastalar savcının insafına kaldı. Kişinin cezaevinde kalamaz raporu olması rağmen ‘örgüt üyesi, tehlikeli kişi’ denilerek örneğin iki kolu olmayan bir kişinin infazına devam edilebiliyor. OHAL’le birlikte zaten hasta mahpuslarla ilgili bir gelişme olmadığı gibi durumları daha da kötüye gitti. Artık infazın ertelenmesi gibi bir durum söz konusu değil” demişti.
TABUTLA TAHLİYE EDİLENLER
İki ay önce kanser hastası tutsaklardan Koçer Özdal’ı elleri ve ayakları kelepçeli olarak ölüme gönderen Türk devleti, önceki gün de 67 yaşındaki tutsak Burhan Karatay’ı katletti. Giresun E Tipi Cezaevi’nden cenazesi çıkarılan DBP Bazîd Belediyesi eski Meclis Üyesi Burhan Karatay, 3 yıl 10 aydır tutuklu yargılanıyordu. 5 ay önce anjiyo olması gerektiğini ama cezaevi yönetiminin bunu engellediğini ailesine bildirmişti. Oğlu İsmail Karatay, tüm girişimlerine rağmen tedavi ve tahliye taleplerinin reddedildiğini söyledi.
İnfaz Kanunu değişikliğinin yapıldığı 2013’ten 2018’e kadar kayıtlara geçmiş ve ulaşılmış, cezaevinde ölen hasta tutsakların bazılarının isimleri (hapistesaglik.com’a göre) şöyle:
Burhan Karatay: 06.11.2018- Giresun E Tipi- Kalp Krizi
İbrahim Yılmaz: 11.10.2018- Erzurum E Tipi- İntihar
Koçer Özdal: 27.08.2018-Bafra T Tipi-Kanser
Nesrin Gençosman: 11.07.2018- Ordu – Zatürre
Zeki Güven: 01.07.2018- Sincan 1 Nolu F Tipi- Kalp Krizi
İbrahim Halil Özyavuz: 02.06.2018- intihar
Halime Gülsu: 27.04.2018-Tarsus- sistemik lupus eritematozus
Cemal Gürer: 25.04.2018- Elazığ Yüksek Güvenlikli- Kanser
İsmail Arslan: 06.04.2018- Bandırma 1 Nolu T Tipi- Ağır hasta
Hüseyin Sarı: 2018- Akhisar E-Parkinson, Kalp, Hipertansiyon
Sefer Çağlar: 20.03.2018- Van F Tipi- Bedenini ateşe verdi
Ahmet İncir: 16.03.2018- Diyarbakır Açık Cezaevi-İntihar
Celal Şeker: 03.02.2018- Diyarbakır D- Kalp Krizi
Abdullah Gulle: 22.01.2018-Giresun E Tipi- Cinayet
Murat Saat: 28.12.2017-Bandırma 2 Nolu T Tipi- Kalp Krizi
Abdurrahman Şen: 01.12.2017- Alanya L Tipi- Şeker
Ahmet Kalaycı: 24.11.2017-Dinar T Tipi- İntihar iddiası
Yılmaz Duruk: 18.11.2017-Mersin Açık- Diş Apsesi
Cengiz Ünver: 26.10.2017- Elmalı Açık- Mide Kanaması
Mehmet Oğur- 20.09.2017- Silifke M Tipi- Akciğer Kanseri
Ali Yamuç: 19.09.2017- Alanya L – İntihar
Emre İregör: 17.08.2017- Denizli T Tipi- Cinayet
Ahmet Tatar: 01.08.2017- Osmaniye 2 Nolu T- Kalp Krizi
Sinan Coşar: 20.06.2017- Konya E- Kalp Krizi
Ahmad Abustef: Şeker
Mehmet Yıldızbakan: 27.03.2017- İskenderun M – Kalp, Şeker
Ali Özer: 24.03.2017- Çorum L- Kalp Krizi
Kenan Öner: 20.02.2017- Tekirdağ F- Kalp Krizi
Ulaş Yurdakul: 01.01.2017- Balıkesir Kepsut Kapalı- Darp
Hasan Ekinci: 25.12.2016- Edirne F- İntihar
Beytullah Akil: 11.12.2016- Şırnak T Tipi- İntihar
Ünal Takmaklı: 29.11.2016- Menemen T Tipi- Kalp Krizi
Behçet Emdi: 19.11.2016- Karabük T Tipi- İntihar
Burak Açıkalın: 09.11.2016- Kırıkkale F – İntihar
İrfan Kızılaslan: 05.11.2016- Tokat T Tipi- İntihar
Hasan Hayri Alp: 19.07.2016- Sincan- Kalp Krizi
Rıza Yıldırım: 04.06.2016-Bolu F- Beyin Kanaması
Alp Buğdaycı: 02.06.2016- Metris- Kalp Krizi
Alpaslan Gökhan Demir: 30.05.2016- Bursa E – İntihar
Erkan Aydoğan: 30.05.2016- Aliağa Açık- Kalp Krizi
Ferhat Sarıhan: 04.05.2016- Oltu T Tipi – Beyin Damarlarında Tıkanma
Ramazan Beyazpirinç: 20.02.2016- Tedavi Engeli
Haydar Durmaz: 07.02.2016- Kürkçüler F Tipi – İntihar
Ahmet Yücel: 01.2016- Hacılar Kırıkkale- Kalp Krizi
Hasan Özdemir: 25 Aralık 2015- Erzurum Açık- Kalp krizi
Cemal Özkan-16 Aralık 2015- Rize Kalkandere L Tipi- Beyin Kanaması
Hasan Ertuğrul: 23 Ekim 2015- Manisa E Tipi – Zatürre
Hüseyin Dinç: 15 Ekim 2015- Kalp Krizi
Seferi Cesim: 15 Ağustos 2015- Karaciğer Yetmezliği
Mahmut Altun: 8 Temmuz 2015- Kalp Krizi
Rıza Kazıcı: 16 Haziran 2015- Kandıra T Tipi – Enfeksiyon
Dursun Çadır: 18 Mayıs 2015- Kayseri Kapalı- Kalp Krizi
Hasan Vural: 16 Mayıs 2015- Erzurum E Tipi-
Kuling Sevilgen: 14 Mart 2015 -Bandırma T- Kalp Krizi
Sadık Tezel: 06 Mart 2015- Ünye M Tipi- Böbrek Yetmezliği
Abdülsamet Çelik: 10 Şubat 2015 – Sincan F- Lösemi
Mehmet Canpolat: 12 Ocak 2015 – Kandıra 1 F- Kanser
Abdülmecit Aslan: 8 Ocak 2015 – Siirt / Metris- Kanser
Aram Akyüz: 2014- Hacılar Kırıkkale- Kalp Krizi
Lütfü Taş: 31 Aralık 2014 – Diyarbakır D Tipi- Kapa Krizi
Haşem Arduçlu: 31 Aralık 2014 – Siirt E- Kalp Krizi,
Osman Harbutoğlu: 11 Ekim 2014 – Balıkesir L- Kanser
Ramazan Özalp: 9 Ekim 2014 – Batman- Beyin Tümörü
Celal Kılıçarslan: 1 Ekim 2014 – Ağrı M- Beyin Kanaması
Hasan Turan: 8 Ağustos 2014- Ünye M Tipi- Kanser
Yaşar Dere: 2 Eylül 2014 – İzmir Şakran- Kalp Krizi
Şehmus Yetek: 13 Temmuz 2014 – Diyarbakır D Tipi- Kanser
Murat Özenalp: 1 Mayıs 2014 – Mamak- Beyin Kanaması
Seyithan Taşkıran: Ocak 2014 -Bitlis E Tipi- Kalp Krizi
Hasan Kaya: 10 Ekim 2013 - Bingöl M Tipi- Kalp Krizi
Gurgin Kurt: 21 Mayıs 2013 – Ahlat- Beyin Kanaması
İrfan Eskibağ: 6 Mayıs 2013 -Sincan Cezaevi – Kanser
Zübeyir Babat: 19 Nisan 2013 - Kırıklar 2 Nolu F- Kalp Krizi
Hacı Nasır: 25 Mart 2013- Gümüşhane E – Kanser
Livaze Ç.: 27 Aralık 2012 -Bursa Cezaevi- Kalp Krizi
Şehabettin Yücel: 9 Şubat 2013 – Ermenek.
KİMLİKSİZLEŞTİRME PROJESİ: TTE
Hatırlanacağı gibi AKP iktidarı, 2004’te Tek Tip Elbiseyi (TTE) zorunlu kılan düzenlemeyi getirmiş, ardından da geri çekmişti. OHAL süresi boyunca sık sık TTE uygulamasını dillendirdi ve hatta Adalet Bakanlığı’nın giysi renklerine göre (Suça göre elbise rengi değişiyor) kumaş siparişi verdiği haberleri de basına yansıdı. TTE uygulaması, 696 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile getirilse de daha sonra gerekli yönetmelik yayınlanmadığı için başlatılmadı ama tamamen rafa da kaldırılmadı. Uygulama her ne kadar başlamasa da 696 Sayılı KHK’da geçen kararın iptali olmazsa durum muğlaklığını koruyacak. Bu yasasının en önemli noktalarında biri de cezası kesinleşmemiş tutuklulara da uygulanacak olmasıydı.
Erdoğan, TTE uygulamasının yeniden başlayacağını açıkladığında ANF’nin sorularını yanıtlayan, 12 Eylül dönemi cezaevi direnişçilerinden H. Selim ile Oya Açan, meseleyi şöyle özetlemişti: “Esas amaç, onları faşist zorbalık karşısında diz çökmeye zorlamak. Sadece içerdekileri teslim almakla da sınırlı kalmayıp onların şahsında bütün topluma, ‘bizim gücümüzün ve irademizin karşısında kimse duramaz, kimse direnemez’ mesajını vermek. Dolayısıyla bu dayatmanın bugün tekrar hortlatılmasıyla 12 Eylül faşizmi tarafından gündeme getirilmesi arasında hiçbir fark yok.”
12 Eylül dönemi boyunca siyasi tutsaklar, TTE’ye karşı direnç gösterdi. Elbiseler yırtıldı, yargılamalar aksadı. Sonuç olarak zora başvuran devlet her defasında tek tip elbisenin yırtılıp atılmış parçalarını toplamak zorunda kaldı. Bu dönem de gündeme geldiğinden bu yana cezaevlerindeki siyasi tutsaklar, buna karşı aynı şekilde mücadele vereceklerini deklare etti.
DEMOKRATİK MUHALEFET KARARLI
Elbette TTE’ye karşı tepkiler sadece içeriden yükselmedi, aralarında HDP, İHD, KESK, EMEP, Ezilenlerin Hukuk Bürosu, TİHV, SODAP, Devrimci Parti’nin yanı sıra 40 demokratik toplum kuruluşu ve parti ortak açıklamasında TTE’ye ilişkin şunları ifade etti:
* Bir damgalama aracıdır. Mahpuslar "suçlu" olarak damgalanmak istenmektedir.
* Giydirilmek istenilen insanların bir kısmının yargılamaları devam etmektedir ve Anayasa gereği masumdurlar. Uygulama, sayıları yaklaşık 60 bini bulan tutuklu için masumiyet karinesinin ihlalidir.
* Mahpuslar arasında kategorik bir ayrım gözetmektedir ve ayrımcılık yasağının ihlalidir.
* Kişiyi kimliksizleştirmeyi, kişiliğini ezmeyi amaçlayan bir araçtır ve kötü muamele/işkence yasağının ihlalidir.
* Giymeyi kabul etmeyen mahpuslara ziyaret yasağından başlayıp hücreye kapatılmaya varan birçok ceza verilmesine yol açacaktır.
* Üst üste verilen disiplin cezalarıyla mahpusların infazlarının yanmasına ve şartlı tahliye haklarının ellerinden alınmasına neden olacaktır.
* Giymeyi kabul etmeyen mahpusların mahkemeye çıkarılmamasına ve adil yargılanma haklarının ellerinden alınmasına ve mahkemeye çıkarılmadan haklarında hüküm verilmesine sebep olacaktır.