Temelli: AKP savaş ve yoksulluk demek

HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli, AKP'nin savaşla, sömürüyle halka zulüm ve yoksulluğu dayattığını belirtti.

HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli, "Müteahhitlerin borçları bir kalemde siliniyor, çiftçinin borcu memleketin birinci sorunu haline getiriliyor" dedi.

'ÜRETENLER YÖNETECEK'

HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli, Bismil Belediyesi'nin düzenlediği “Çiftçilerle Buluşma” etkinliğinde konuştu. Temelli'nin konuşmasından satır başları şöyle:

Yerellerde, iktidara geldiğimiz her yerde, belediyelerde sadece belediyecilik yapmayacağız. Bundan öte yerel demokrasiyi hep birlikte inşa edeceğiz. Yerel demokrasi demek, barış demek, yoksulluk ve işsizlikle mücadele demek, üretenin biz yönetenin de biz olması demek.

Bu topraklardan bahsetmişken, bu toprakların tarihi bize yol gösteriyor. 10 bin, 12 bin yaşında olan bir tarihten bahsediyoruz. En önemli örneği Göbeklitepe. Göbeklitepe’yi kazdığımızda 12 bin yıllık tarihi ile karşılaştığımızda şaşırıp kaldık.

Hasankeyf’i savunacağız. Toprağımızı savunmak, yurdumuzu savunmak, yurtsever olmak böyle bir şey. Bunu savunmaya devam edeceğiz. Kültürümüze, tarihimize dönük bu zulme ancak böyle karşı çıkarız. Biliyoruz, bu iktidar savaş ve ölümden başka bir şey bilmiyor. Kendinden öncekiler gibi sürekli olarak halklara, toplumlara savaşı, zulmü ve şiddeti dayatıyor.

Tarım politikalarıyla yaratılan yoksulluktan, göçten en fazla Kürdistan etkilenmiş.

Sadece toprağımızdan olmadık, göç verdik, yıkımlara maruz kaldık. Ciddi anlamda bir şiddetle yüzyüze kalmışız. Bu tarım politikaları çok uzun süredir sürdürülen politikalardır. Çok uzun süredir toprağa adaletsizlik ekiliyor. Çok uzun süredir bu adaletsizlik biçiliyor, bizim payımıza da adaletsizlik düşüyor. O yüzden diyoruz adalet, barış ve demokrasi mücadelesi vermeliyiz. Bütün dünyada uygulanan tarım politikalarından bize düşen pay yoksulluk olmuş, işsizlik olmuş.

12 Eylül’den beri tarımın yok edilmesi iradi bir politikadır. Bugün içinde yaşadığımız savaşın, şiddetin en önemli iktisadi kaynağıdır.

DTÖ’nün, ABD’nin ve AB’nin rotasına giren iktidarlar tarımı bitirdiler.

'TÜRKİYE GELİR ADALETSİZLİĞİNDE BİRİNCİ'

Bugün Türkiye gelir adaletsizliğinde ilk sıralarda yer alıyor, bugün Türkiye en adaletsiz servet dağılımına sahip. Bunun en önemli nedenlerinden biri uygulanan tarım politikalarıdır. Çünkü Türkiye bir tarım ülkesidir. Kültürüyle, tarihiyle, demografisiyle, sosyolojisiyle. Neden böyle bir ülkede bu denli yanlış politikalar uygulanır. Bunun da altını kaldırdığımızda o ırkçı siyaseti, halklara karşı olan düşmanlığı görürsünüz, Kürt düşmanlığını görürsünüz. Çünkü bu coğrafyası tarım coğrafyasıdır, bu coğrafya yönelik politikaların altında da işte bu bahsettiğimiz zulüm çıkar.

'ZORUNLU GÖÇE SON VERMELİYİZ'

Zorunlu göçlere son vermek için şiddet ve savaş politikalarına karşı çıkmalıyız. Hem siyasi hem iktisadi alanda şiddet politikalarına karşı çıkmalıyız. Bu betoncu zihniyete karşı çıkmalıyız. Her yeri betonlaştıran bu anlayışa karşı çıkmalıyız. AKP 17 yıldır iktidardadır. Bakın 17 yılın sonunda geldiğimiz yer hep aynı nokta. Yine büyük bir kriz ile karşı karşıyayız.

'MÜTEAHHİTLERİN BORÇLARI İÇİN...'

Bakın Merkez Bankası’nın yedek akçesine el konuldu. İttihat akçesidir o. Ne olur ne olmaz diye kullanılan akçeye bile el koyar hale gelmişler. Peki buna el koydunuz, milyarlarca lirayı aldınız ne yaptınız bu parayı? İlk yaptıkları şey müteahhit borçlarını ödemek. Bu denli müteahhit sevdalısı bir iktidar dünyada görülmemiştir. Bunlar müteahhitlerle yatıp onlarla kalkıyorlar. Akılları, fikirleri beton. 17 yıllık AKP döneminde betonlaşmamış yer kalmamış. Ekilebilir tarım arazileri rekor şekilde yok edilmiştir.

'S-400 ALDIKLARI RUSYA'YA DOMATES BİLE SATAMIYORLAR!'

Büyükşehir yasalarıyla, belediye yasalarıyla en büyük darbe yine tarıma vurulmuş. Bu verimli topraklar bu betoncu akıl tarafından yok edilmiş. Sonuçta ortaya Türkiye tarımının sorunları çıkmış. Türkiye’de artık gıda yoksulluğu var, bu denli bir tarım ülkesinde gıda yoksulluğu yaşamak zorundayız. Gıda yoksulluğu olduğu kadar yeterli beslenememe sorunu var. Toprak o denli kirletilmiş ki, bugün sağlıklı gıdaya ulaşmak imkansız. Topluyorlar domatesleri, Rusya’ya gönderiyorlar, Rusya domatesleri geri gönderiyor. O çok sevdikleri S400 aldıkları, hani birlikte uluslararası politika belirledikleri Rusya bile bunların domateslerini almıyor.

Barış gelmediği süreci toprağımızı, suyumuzu, geleceğimizi hep birlikte kaybediyoruz.

Müteahhitlerin borçları bir kalemde siliniyor ama çiftçinin borcu memleketin birinci sorunu haline getiriliyor.

Devlet süt üreterek, TMO ile çiftçisine sahip çıkar.

'GÜVENLİK POLİTİKASI DEĞİL ZULÜM, SAVAŞ POLİTİKASI'

Ve tabii güvenlik politikaları. Ne bitmez bir güvenlikmiş. Bu ülkede savaştan, düşmanlıktan beslenen iktidarlar, karşımıza bu güvenlik politikaları dayatarak, Kürde düşmanlığı dayatarak bugüne geldiler. Güvenlik politikaları adı altında yayla yasakları, güvenlik politikaları adı altında ormanların yakılması, barajların yapılması bu bölgenin yoksulluğunun da işsizliğinin de en önemli nedenlerinden biridir. Güvenlik politikaları savaş politikalarıdır, zulüm politikalarıdır. Yoksa biz bir arada yaşıyoruz. 12 bin yıllık tarihimiz var, kadim halklar, kadim inançlar bu coğrafyada bir arada yaşıyoruz. Birbirimize bir düşmanlığımız yok ama iktidarın düşmanlıktan beslenen politikaları var. Tıpkı bundan önceki iktidarlarda olduğu gibi onlar da bu yolda bu ittihatçı anlayışta ısrar ediyorlar. Ama umutsuz değiliz, bir araya gelir ve omuz omuza verirsek, birlikte üretir ve birlikte yönetirsek tüm bu kabustan kurtulabiliriz.

'TÜKETİCİ KOOPERATİFLERİ YARATACAĞIZ'

Bunun yanı sıra demokratik yerel yönetimler kurulumuzu oluşturduk. Bu kurulun içinde de önemli masalardan biri tarım olacaktır. Arkadaşlarım bu konuda da önemli çalışmalar yapıyor. Her yerde de çiftçinin sorunlarını çözebilecek yerel politikalarımızla halkımızla birlikte çözüm üretecek politikaları hayata geçireceğiz. Kooperatifleşeceğiz, aile kooperatiflerini destekleyeceğiz. Bunun dışında güç birlikleri mekanizmalarını oluşturacağız, küçük çiftçimizle, esnafımızla buluşacağız. Üreteceğiz, neyi üreteceğimiz konusunda bilimsel çalışmalar da yapacağız, sizin deneyimlerinizden de yararlanacağız. Toprağı, doğayı koruyarak en verimli şekilde birlikte ekeceğiz. Ortaya çıkan o zenginliği hakça, adilce paylaşacağız. Üretmekle kalmayacağız üretilenin tüketiciye en sağlıklı şekilde yansıyacak tüketim kooperatifleri var edeceğiz. Dolayısıyla ürünüm ne olacak ne ekeceğim, ektiğimin kaderi ne olacak kaygısından da kurtulacağız. Sadece içeride değil dışarı için de ürün üreterek ihracata da katkı sağlayacağız."