Temelli: Az kaldı, çok yakında!

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, çok yakında kayyumları bu coğrafyadan süpürüp atacaklarını söyledi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), haftalık olağan grup toplantısını gerçekleştirdi. Bu haftaki toplantıya, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan İstanbul Kürt Enstitüsü yöneticileri, tutuklu bulunan Mezopotamya Ajansı çalışanı Seda Taşkın’ın annesi Fatma Taşkın, Van Çaldıran Derneği yöneticileri, HDP Adana ve Ankara il yöneticileri, Kışlada Şüpheli Ölümler Derneği yöneticileri katıldı.

AZ KALDI, ÇOK YAKINDA!

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, geçtiğimiz hafta Amed, Van, Urfa ve Hakkari’de yaptığı ziyaretlere değindi.

“Onların size coşkusunu, direncini, mücadele kararlılığını ve selamlarını getirdim” diyen Temelli, “Hepsi hummalı bir çalışma içinde. Herkes süpürge üretiyor. Biliyorsunuz çok yakında bu kayyumları bu coğrafyadan süpürüp atacağız” şeklinde konuştu.

Temelli, “Ama bununla kalmayacağını fark edenler bir birlerine düştüler. Önce yerel yönetimlerde, sonra merkezi yönetimlerde hepsini süpürüp atacağız. Bunları faşizmin çöplüğüne süpürüp atacağız. Az kaldı, çok yakında. İttifak dedikleri pazarlıktı. Böyle söyledik, halktan kopuk yapacağınız pazarlıkların sonucu budur” ifadelerini kullandı.

BOZULAN AKP-MHP İTTİFAKI

AKP ve MHP arasında bozulan ittifaka değinen Temelli, “Geldiğiniz nokta budur, pazarlıklarla bu halkın sorunlarına çözüm üretemezsiniz” diye konuştu.

Temelli şunları ekledi: “Bu halkın sorunlarına çözüm üretmek için halkın içinde olacaksınız, onlarla omuz omuza olacaksınız. O zaman Türkiye’ye barış da gelir demokrasi de gelir. Türkiye’ye barış da gelecek, demokrasi de gelecek ve HDP ile gelecek. Biz Amed’e gittiğimizde Amed’de ilk karşılaştığımız şey AKP’nin seçim kampanyası oldu. Biliyorsunuz, AKP Kürt illerinde seçim kampanyasını valilerle, savcılarla, kaymakamlarla, güvenlik güçleriyle yürütüyor. Biz de gittiğimizde 130 arkadaşımızın gözaltı operasyonu ile karşılaştık. Evet seçim kampanyası, çünkü gözaltına alınan arkadaşlarımızın bir suçu yok. Bir suçları olduğundan değil HDP’li olup 24 Haziran seçim çalışması yürüttükleri için tutuklandılar. AKP’nin kampanyası böyle sürüyor. Bu zihniyetle halka yaklaştığı için de cevabını yerel seçimlerde alacak.”

ERDOĞAN’IN AMED ZİYARETİNE TEPKİ: KAYYUMCU VE ABLUKACI

Erdoğan’ın Amed ziyareti sırasındaki polis ablukasına tepki gösteren Temelli, “Bu kadar korkuyorsan gelme” dedi.

Temelli, şöyle konuştu: “Hani gitmiş demiş ya ‘Diyarbakır stadını açarken, burada umduğumuzu bulamadık.’ Orada umduğunu hiç bir zaman bulamayacaksın. Yerel seçimlerde 24 Haziran’daki işi tamamına erdireceğiz, umduğunu bulamayacaksın. Bu stat biliyorsunuz ikinci kez açıldı, herhalde yerel seçimlere kadar 3 kere daha açacak. Kendi kendine gidiyor stat açıyor, orada Diyarbakırlı yok. Kendi kendine topa vuruyor. Futbolun bir tarafı da hile şike ile anılır. O futbolcu geleneğini sandıklara da taşımak istiyor. Hile ile şaibe ile yerel seçimleri alacağını sanıyor. Yanılacağını nasıl Amedspor sahalarda gösteriyorsa, biz de sandıklarda göstereceğiz. Amed’de bir akşam sokaklara çıkanlar baktılar kent abluka altında. Ne oluyor, yarın Cumhurbaşkanı geliyor. Böyle geleceksen gelme, bu kadar korkuyorsan gelme. Bakın asıl prompterdan okuyorsun oraya da sinevizyon ile gel. Sen korkuyorsun diye neden bu şehir abluka altına alınıyor. Ama bunlar kayyumcu olduğu kadar ablukacı da. Lice’ye gidiyorsunuz, Bitlis’e gidiyorsunuz abluka var. Nereye gitseniz ya abluka ya kayyum var.”

YOLSUZLUĞUN ADI: KAYYUM

Temelli konuşmasında kayyumla yönetilen Silopi belediyesindeki yolsuzluklara dikkat çekerek, “Yaptıkları zulümdür. Zulmün çeşitleri var. O denli çaresizliğe sürüklenmişler ki kayyum politikası çürümüşlüğün en açık ifadesi” şeklinde konuştu.

“Kayyum deyince akla gelen en önemli başlıklardan biri yolsuzluk” diyen Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim belediyelerimize müfettişler karargah kurdular. Gece gündüz bu belediyelerden gitmediler. Ne Sayıştay, ne İçişleri Bakanlığı müfettişleri tek kuruş yolsuzluk buldu. Buna karşılık kendi atadıkları kayyumlardan 9’u görevden alındı yolsuzluk nedeniyle. En son Silopi Belediyesi’ndeki yolsuzluğa bakın. 1 milyon liralık arsa 26 bin liraya AKP üyesinin ağabeyine, 500 bin liralık arsa 11 bin 500 liraya AKP İlçe Başkanı’nın amcasına, 250 bin TL’lik arsayı 6 bin liraya vermişler. Belgeleri burada, raporlar burada. Yolsuzluk belgelenmiş durumda. Böyle bir tane belge çıkarsınlar bizimle ilgili. Böyle bir tane belge çıkarsınlar.”

BEKİR KAYA’YA HAPİS CEZASI: SAVCI YAZDIĞI YALANA KENDİSİ İNANMIYOR

Görevden alınan Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Bekir Kaya’ya geçen hafta 8 yıl 3 ay hapis cezası verildiğini hatırlatan Temelli, savcının yazdığı yalana kendisinin de inanmadığını belirtti.

Temelli şöyle konuştu: “Bizim belediyelerle bir tane böyle belge çıkarsınlar. Ne var, iftira var. Van’a gittiğimizde Sevgili Bekir Kaya’nın duruşmasına katıldım. Savcı hangi hukuk fakültesini bitirmiş bilmiyorum. Bitirip bitirmediği de şüpheli. Diyor ki ‘Van Belediyesi’nde paralar çuvala doldurulmuş. Çuval çuval Kandil’e gönderilmiş.’ Bu ne zenginlik, sanırsınız ki Van değil Monte Carlo. Ne parası, ne çuvalı? Yahu bir yalan yazıyorsun bari önce kendin inan. Bu okunurken savcı başını kaldıramıyor, kimsenin yüzüne bakamıyor. Bekir Kaya duruşması aslında bütün siyasi tutsaklar için çok önemli bir duruşma. O duruşmada yargının içine düştüğü durum teşhir oluyor. Tıpkı diğer arkadaşlarımızda olduğu gibi. Bekir Kaya’ya dönük suçlamalardan biri yoksullukla mücadele etmesi. Yani yoksullukla mücadele edenler cezaevinde, yolsuzluk yapanlar kayyum. Adalet anlayışları bu. Diğer bir suç, çocuk bakım merkezleri, kadın merkezleri ve tiyatro açmak. Tüm bunlar yani insani olan her şey suç. Bekir Kaya yargılanıyor. 8 yıl 3 ay ceza aldı. İnsani yardımlardan yana tavır aldığı için ceza aldı.”

GÖREVDEN ALINAN MUHTARLAR

Temelli, haftalık grup toplantısında geçen hafta ayrıca 259 muhtarın görevden alınması ve bazı muhtarların da tutuklanmasına da tepki gösterdi.

Temelli şunları ifade etti: “Hangi muhtarlar alındı, tesadüfe bakın ki gene kayyum coğrafyasında, Kürt muhtarlar görevden alındı. Her yerde ayrımcılık. Saray’a çağırıyor, muhtarlara konuşuyor, kendisine biat edenleri haydi İspanya’ya tatile, barış için demokrasi için direnenleri görevden alıyor. Bir iki muhtar arkadaşımızı da tutukluyorlar. Bu anlayış ayrımcıdır, bu anlayış nefret suçu içermektedir, bu anlayış bölücüdür.”

IRKÇI ZİHNİYET

Erdoğan’ın Moldova’ya yaptığı ziyaret sırasında özerklik ile ilgili sarf ettiği sözleri işaret eden Temelli, şöyle devam etti: “Moldova’ya gitmiş, Gagavuz Türkleriyle konuşuyor diyor ki ‘kültür ırkçılığı kötü bir şeydir.’ Doğru ırkçılığın her türlüsü kötüdür. Bunu orada söyleme, onlar özerk zaten. Sen bunu söyleyeceksen stat açılışından önce gel Diyarbakır’da söyle. Gel de ki ‘kültür ırkçılığı kötüdür.’ Bunu diyebiliyor musun, yok. Gitmiş Gagavuz Türklerine söylüyor, onların böyle bir derdi yok. Bir yere giderken çiçek ve çikolata götür. Götürdükleri şeylere bakın TOMA. Bizde huzur yok size de olmasın diye TOMA götürüyor. Karşımızdaki akıl bu, anladığı bu; silah. Anladığı savaş, anladığı şiddet. Gagavuz Türkleri şimdi ne düşünüyordur, biz bu TOMA ile ne yapacağız diye düşünüyordur. İşte bütün bu zihniyet ne yaparsa yapsın kendisini gizleyemiyor. Bu ırkçı bir zihniyettir. Bakmayın ‘kültür ırkçılığına karşıyım’ dediğine. Ama zihniyet ırkçıdır. Irkçılığa karşı da yapacağımız en güçlü mücadele demokrasi, barış, bir arada yaşama mücadelesidir.”

DİKİŞ TUTMAZ

AKP’ye yerel seçimler, af ve EYT konusunda yüklenen Temelli, bunlar üzerinden pazarlık yapıldığını belirterek “kayıkçı kavgasına” benzetti. Temelli, “Hangi müdahaleyi yaparsa yapsın artık dikiş tutmaz” dedi

KAŞIKÇI NEDEN TÜRKİYE’DE ÖLDÜRÜLDÜ?

Demokrasi meselesinin kapsamlı bir şekilde ele alınması gerektiğini ifade eden Temelli, “Hem yerel demokrasi hem dış politika alanındaki demokratik hamleler hem de iktisadi alanın demokratikleştirilmesi. Tüm bunları bütünlüklü olarak ele almazsanız Kaşıkçı vakası gibi vakalara her gün tanıklık edersiniz” diye konuştu.

Erdoğan’ın Kaşıkçı olayına ilişkin açıklamalarını eleştiren Temelli, şunları söyledi: “Kaşıkçı 2 Ekim’de öldürüldü, neler olduğunu hepimiz biliyoruz. Aradan 3 hafta geçmiş sanki olay yeri inceleme müdürü gibi çıkmış olayı anlatıyor. Yasin Aktay çıkıp, ‘Bu kameralarla sivrisineği bile yakalarız biz, nasıl oldu da gözümüzden kaçtı” diyorlar. Gözünüzden bir şey kaçmadı, bu diplomaside geldiğiniz durumu size gösteriyor. Kaşıkçı Türkiye’de öldürülse neden Türkiye’de öldürüldüğünün yanıtını vermek zorundasınız. Yoksa siz Adli Tıp kurumu değilsiniz. Siz siyaseten sorumlu bir kurumsunuz. Bu sorunun yanıtı İdlib’dedir. Bu sorunun yanıtı Fırat’ın doğusundadır, bu sorunun yanıtı IŞİD’le yapılan işlerde saklıdır. O yüzden bu soruları size sormaya devam edeceğiz. Kamera mevzusuna gelince size başka kameraları da hatırlatayım. Suruç’taki kameralar. Şenyaşar ailesinden 3 arkadaşımız hastanede onlarca kameranın çekimi altında yüzlerce gözün önünde katledildi. Kaşıkçı’yı izleyen kameraları sorudunuz kadar bu cinayeti izleyen kameraları da sorun. Hem de bunu sabah akşam HDP’yi izleyen içişleri bakanına sorun. O içişleri bakanına sorun. Size o kameraları göstersin, o kayıtları göstersin. 17 failden hala bir kişi bile neden gözaltına alınmadı onu anlatsın.”

ŞÜPHELİ ASKER ÖLÜMLERİ

Temelli, grup toplantısında şüpheli asker ölümlerini de gündeme getirdi. Çocukların şüpheli bir şekilde kaybeden asker aileleri de toplantıya katıldı. Temelli şöyle konuştu: “Bu savaşın yarattığı acılardan biri. Binlerce evladımızı yitirdik. Sürekli milliyetçilik söylemini yükseltenler, silahlanma yarışına girenler, savaştan beslenenler aslında evlatlarımızı, geleceğimizi bizden alıyor. Bunu en iyi anneler babalar biliyor. Evladını yitirmiş aileler biliyor. Bu topraklarda iktidarın bu savaşın bu anlayışın bu ittihatçı kafanın bize dayattığı bu zulme karşı tüm annelerin ailelerinin yan yana gelmesinin artık kaçınılmaz ve en acil adım olduğuna inanıyorum. Buradan tüm ailelerin, tüm anneleri yitirdiğimiz evlatların anısına sahip çıkmaya çağırıyorum. Bu savaşı hep birlikte durdurabiliriz. Bu savaşı iktidarın karşısında dikilerek durdurabiliriz. Bizler evlatlarımızı bizden alanlara karşı başka evlatlarımızı yitirmemek için yan yana gelmek ve bu iktidarın karşısında dikilme zamanıdır. Bunu yapamazsak evlatlarımızı yitirmeye devam ederiz. Sadece yitirmekle kalmayız, evlatlarımızı gömemeyiz bile, cenazesine katılamayız bile, taziyesine gidemeyiz bile. Şimdi dur deme zamanıdır. Ya şimdi dur diyeceğiz evlat acıları ile yaşamaya devam edeceğiz. Bunun yolu da yöntemi de kolaydır. Bunun yolu barıştan barış mücadelesinden geçiyor.”

BARIŞ TECRİT ALTINDA

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çeken Temelli, “Bugün barış tecrit altındadır. O yüzden şimdi tecride son verme zamanıdır” dedi.

Temelli şöyle konuştu: “Barış tecrit altında sayın Öcalan’a yönelik tecrit bitmeden bu ülkede barış konusunda adım atmak mümkün değil. Bunu yaşadık. 2013-2015 arasında hep birlikte yaşadık. Şimdi bir kez daha dile getiriyoruz; ya bir masaya oturacaksınız muhatabıyla ya savaşa devam edeceksiniz. Bu iktidarın tercihi savaştır. Bizde onlara masa mesafesini öneriyoruz. Gelin bu masaya oturun. Biz katkı vermeye hazırız. Geçmişte olduğu gibi yine katkı vermeye hazırız. Muhatabı bellidir. Bu muhatabı yok sayarak başka muhataplar arayarak çözüm üretemezsiniz. Kürt sorunun çözmeden bu ülkeye barış ve demokrasi gelmez. Ortadoğu’ya barış gelmez. Ortadoğu’ya barış gelmezse dünyaya huzur gelmez. O yüzden gelin bu tecride son verin.”

TOPLUMSAL BARIŞ YASASI ÇAĞRISI

HDP Grubu olarak kimi kanunlarda değişiklik yapılmasına dair bir kanun teklifi hazırladıklarının bilgisini paylaşan Temelli, “Teklifin içeriği dopdolu. Çünkü bu ülkeye toplumsal barışı vaad ediyor” vurgusunda bulundu.

Temelli şunları ekledi: “Bu ülkenin toplumsal barıştan uzaklaşmasının en önemli unsurlarından biri TMK’dir. TMK toplumu terörize etmektir. Herkes potansiyel terör. Her türlü demokratik halk kullanımı engellenmiş. Bazen OHAL’ler, bazen sıkı yönetimler farklı bir düzeye çıksa da temelde TMK olduğu sürece bu ülkede toplumsal barışı var etmek mümkün değil. İşte yasa teklifimiz bu anlamı ile önemlidir. Tüm Meclis’e çağrı yapıyoruz. Gelin kendi inisiyatif ve iradenizle bu yasa teklifine katkı sunun. Hep birlikte toplumsal barışı sağlayacak bu adımı atalım. Yoksa bu iki ortağın arasındaki af pazarlığından toplumsal barış gelmez. Bunların bir birine atıp tuttuğuna bakmayın yarın yine kol kola gelirler yarın yine akla hayale gelmeyecek af pazarlıkları belediye başkanlığı pazarlığı yaparlar ama bu ülkeye barış gelmez. Bu ülkeye nasıl barış geleceği bizim yasa teklifimizde ortaya konuyor. Hukuk devleti olmak için hukukun üstünlüğüne uygun bir eşit yurttaşlık temelinde yan yana gelmek için kuvvetler ayrılığının korunması için bir an önce gerekli yasalarda uygun düzenlemeler yapılmalıdır. Bu sayede inanıyoruz ki Türkiye’de demokrasinin önü hızlı bir şekilde açılacaktır.”

SARAYA DEĞİL, EMEKÇİYE BÜTÇE

Bütçe tartışmalarına ilişkin de konuşan Temelli, 2019 bütçesinin yoksulluğu daha da derinleştirecek bir bütçe olduğunu ifade etti.

Temelli, “Çünkü bu bütçenin içine baktığımız bütçesi 3 kat artmış saray bütçesini görüyoruz. Doymuyor yetmiyor” diye konuştu.

“Saray’a değil, savaşa değil, emekçiye bütçe diyoruz” diyen Temelli, şunları kaydetti: “Saray ne yapıyor, bütçeden önemli bir kalemi Afrin’de ÖSO çetelerine maaş olarak gönderiyor. İdlib’deki çetelere yoluyor. Çünkü savaştan beslenen bir saray ancak savaş bütçesi yapar. Sosyal devlet konusunda da bir sıkıntı ortaya çıktı. Bunların sosyal devlet anlayışı sosyal yardım anlayışıdır. Sosyal yardım değil sosyal hak dedik. Yoksulluğu bile yönetemez hale geldiler. yakında yine uzun başlıklı bir yasa teklifi gelebilir.”

YEREL SEÇİMLER: ADAYLARIMIZ HALKLARIN ORTAK ADAYLARI OLMALI

Temelli son olarak yerel seçimlere ilişkin konuştu. Temelli, şunları ifade etti: “Çok güçlü deneyimlerimiz var. Ama tüm bu deneyimleri geleceğin kentlerinde yeniden yorumlayacağız. Kadınların, emekçilerin, gençlerin, çocukların kentlerini radikal demokrasi anlayışımızla var edeceğiz. Tarımdan enerjiye kadar ulaşımdan iletişime kadar her türlü eğitim, sağlık alanında her türlü kamu hizmetinin demokratik anlayışla katılımcı bütçe anlayışımızla var edeceğiz. Şimdi tüm bu çalışmaları üzerinden bir seçim atmosferine giriyoruz. 24 Haziran seçimlerinden çıktıktan sonra ortaya koyduğumuz alt yapı çalışmalarıyla önemli bir aşamaya geldik. Önümüzdeki günlerde aday çalışmalarına da başlayacağız. Tüm bu aday çalışmalarımız her zaman söylediğimiz anlayışımızla yürüyecek. Toplumsal ittifak zemini ile. Kürt partileri ile Diyarbakır’da bir araya geldik. Bizim için asıl olan temsiliyettir. Niteliksel temsiliyettir. Temsiliyeti olabildiğince en yüksek düzeye çıkarmaktır. Doğrudan demokrasinin var olamadığı yerlerde temsiliyeti yükseltmek önemli bir adım olacaktır. Bu amaçla ittifak zemini en geniş çeperine ulaştırmaya devam ediyoruz. Sadece Amed’te Van’da Hakkari’de değil, sadece kayyum atanmış yerlerde yerel demokrasiyi inşa etmek ve belediyeleri kazanmak değil. Evet bu önemli bir başlangıç ama bunun ötesinde Türkiye’nin her yerinde demokratik anlayışımızı iktidara taşıyacak adımlar atacağız. İttifak anlayışımız güç birliği anlayışıdır. Adaylarımız haklarımızın ortak adayı olmalıdır. HDP adayları olacak ama önceliğimiz tabanın ve halkımızın yol göstericiliğinde olacaktır, aday çalışmalarımızı bu zeminde hep birlikte yapacağız. Tıpkı bundan önceki seçimlerde olduğu bu seçimde de büyük bir başarıyı hayata geçireceğiz. Türkiye'nin demokrasi konusunda önünü açacak en güçlü adımı atmış olacağız.”