MAKALE

Toplumsallığın sembolü Kürt teşisi dönecektir

PKK'nin kuruluşunun 39. yıldönümü kutlanmakta, 40. yılına girilmektedir. 5 yıllık grup aşaması da dahil edilirse 45 yıllık köklü bir tarihe sahip siyasi hareket söz konusudur...

PKK, resmi kuruluşunun 40. yılına girerken günümüzde sadece Kürdistan'ı değil, Ortadoğu ve dünyayı etkileyen bir ideolojik, siyasi, toplumsal ve askeri güce ulaşmıştır. Daha şimdiden tarihin kendisinden en fazla söz ettiği devrimci hareket durumundadır. Emperyalist kapitalistler ve soykırımcı sömürgeciler bu hareketi kendi sömürücü ve baskıcı karakterlerine tehdit olarak görseler de halklar için büyük bir umut haline gelmiştir. PKK şahsında sadece Kürt halkı değil, Ortadoğu halkları da geleceğe umutla bakmaktadırlar.

PKK kesinlikle tüm diğer devrimci siyasi partilerden ve hareketlerden farklıdır. PKK'yi Ortadoğu ve dünyadaki diğer siyasi partilere benzetmek büyük bir yanılgı olur; gerçeği görmemek olur. PKK, bir program ve tüzük etrafında oluşmuş bir partiden öte bir gerçekliktir. PKK başından beri yeni bir toplumsal ve siyasal yaşam yaratan, yeni bir kültür yaratan hareket olmuştur. Bu açıdan PKK bir tüzük etrafında tüzel varlığını sürdüren bir parti olmamıştır; kültürel değerlerle kendisini var eden bir hareket olmuştur. Bu nedenle ne kadar ağır baskı ve saldırı altında olursa olsun varlığını güçlendirerek sürdürmüştür. Kültürel ve toplumsal karakterini zenginleştirip derinleştirerek 40. yıla ulaşmıştır.

PKK’den söz ederken Önderliğiyle birlikte düşünmek gerekir. Önderliğinin karakteriyle birlikte ele alınmadan PKK anlaşılamaz. Zaten grup aşamasında kendisine Kürdistan devrimcileri deseler de dışarıda herkes onları Apocular olarak adlandırmaya gitmiştir. Önderliğin güçlü karakteri böyle bir anlamlandırmaya yol açmıştır. Çünkü PKK'nin toplumsal, kültürel ve devrimci karakteri bu önderliğin kişiliği etrafında şekillenmiştir. Bu açıdan bu önderliğin karakterine uymayan hiçbir şey PKK'ye ait değildir. Eğer PKK’li olunacaksa ya da PKK'ye ait olacaksa bu önderliğin toplumsal, kültürel ve devrimci karakterini taşımalıdır. Saçından tırnağına kadar devrimci olan bir Önderlik gerçeği vardır. Bu nedenle içeriden ve dışarıdan ne kadar uğraşılsa da PKK devrimci karakterinden çıkarılamamaktadır. Çünkü bu önderliğin kişiliği ve devrimci karakteri bir ölçüdür. PKK önderliği, PKK'nin şehitler partisi olduğunu, kendisinin de şehitleri temsil ettiğini, onların hizmetinde bir militan olduğunu vurgulamıştır. Bu açıdan PKK gerçekliği saptırılamamaktadır. PKK önderliğinin “mezara gitsem de rolümü oynarım, yakanıza yapışırım” demesi bu gerçekliği ifade etmektedir. PKK'nin sonu gelmemiş bir roman, bir destan olarak tanımlanması bu gerçekliği yalın olarak ortaya koymaktadır.

PKK önderliği, PKK'nin herhangi bir siyasi partiden farkını belirtmek, yeni bir kültür ve yaşam olduğunu ifade etmek için ‘Apo Klanı’ belirlemesi yapmıştır. Bu ifade aslında insanlığın tüm toplumsal, kültürel değerlerini ve dinamik karakterini kendinde toplayan bir sentezdir. PKK önderliği, kendisini çocukluğundan itibaren cıva gibi tanımlarken, insanlığın toplumsal karakterinin devindirici enerjisini tanımlayan bir anlam vermiştir. Sadece fiziki olarak değil, düşünce tarzı ve arayışçılığı da cıva gibi akışkandır. PKK'nin dogmatikleşmeden kirlenmeyen bir akar su gibi akması, önderliğinin bu karakterinden ileri gelmektedir.

PKK ile gerçekleşen Kürt toplumsallığı arasında doğrudan bağ vardır. PKK öncülüğünde Kürt toplumu da ulusal, siyasal, demokratik, sosyal ve kültürel bir devrim gerçekleştirmiştir. Bu da Kürt toplumsallığının yeni değerlerle bezenmesi ve şekillenmesi anlamına gelmektedir. PKK kendi doğumuyla Kürt’e de kökleri üzerinde yeni bir doğuş yaşatmıştır. PKK önderliği PKK'yi üç doğuş olarak ifade ederken; Kürt’ün geldiği aşamayı da tanımlamıştır. PKK öncülüğünde ulusal, siyasal, demokratik, toplumsal ve kültürel bir devrim gerçekleşmiştir. Tamamlanmasa da köklü devrimler yaşanmıştır. PKK önderliğinin PKK'yi sonu gelmemiş bir roman olarak tanımlaması da bunu ifade etmektedir. Romanın devamı da önceki karakterine uygun bir seyir izleyecektir. Gerçekleşen devrimler bundan sonra da Kürt’ün yaşamında hükmünü icra edeceklerdir. Böyle köklü devrimler gerçekleştirmiş bir hareketin yarattığı Kürt’ün olduğu gibi kalması mümkün değildir. Sürekli bu devrimlere dayanarak kendini yeniden ve yeniden yaratacaktır. Çünkü PKK ve önderliği Kürt toplumuna böyle bir dinamik karakter kazandırmıştır. Bu nedenle her kök kazıma harekatı Kürt’ün yeniden bir doğuş gerçekleştirmesine şahit olmaktadır.

“PKK halktır, halk burada” sloganı, bu halk tümden yok edilmeyene kadar PKK'nin devrimci karakterinin bu halkta yaşayacağını anlatmaktadır. Hiçbir siyasi hareket bu düzeyde halklaşmamıştır. PKK, halk içindeki etkisini herhangi bir dayatma ya da zorla değil, bu karakteriyle sürdürmektedir. Zaten birçok kesim, kişi, çevre, siyasal hareket ve devletler PKK'nin toplumla bağını ve karakterini anlayamadıklarından PKK'nin bu halk içindeki etkisinin nasıl sürdürdüğüne akıl erdirememekte, kolaycı bir yaklaşımla farklı etkenler aramaktadırlar. Aslında PKK ve önderliğinin karakterini anlamak için uluslararası komplo döneminde halkın Önder Apo'ya sahiplenmesine bakmak yeterlidir. Bu halk PKK ve önderliğini kendi ruhu ve parçası gördüğü için komplo karşısında bulunduğu her yerde ayağa kalkmış, önderlerine fedaice sahiplenmişlerdir.

PKK önderliği devrimci bir Önderlik, PKK de devrimci bir partidir. Hiçbir güç ve kişi PKK'yi bu karakterinden çıkaramaz. PKK, insanlık gerçeğinin, yani toplumsallığın gücüdür. Toplumsallığın en çarpıcı ifadesidir. PKK kesinlikle toplumcu, yani sosyalist bir partidir. Hakikat toplumsallıktır. PKK de bu hakikati temsil etmek için tarih sahnesine çıkmıştır. Önder Apo daha çocukken kendi toplumsallığını yaratma arayışı içindedir. PKK de ilk toplumsallığın, yani insanlığın yaratıldığı coğrafyada Kürt toplumsallığını tüm değerleriyle yeniden canlandırmak ve bu toplumsallığı insanlık ailesinin onurlu üyesi yapmak için tarih sahnesine çıkmıştır. Bu açıdan daha baştan toplumculuğu esas almış, toplumcu karakterde kendini var etmiş; bugün de kapitalizm ve bireyciliğe karşı bir hareket ve bir mücadele gücü olarak rolünü oynamaktadır. Önderlik tarafından kapitalizme kanserojen toplum denilmesi bu nedenledir. Hatta PKK önderliği kapitalizmi toplumla yan yana ifade etmenin de yanlış olduğunu, kapitalizmin toplum karşıtı olduğunu vurgulamaktadır. PKK’lilik ancak kapitalizm karşıtlığıyla var olabilir. Kapitalizm karşıtı olmadan ne PKK ne de PKK’li olunur. PKK, insanlığı, yani toplumu savunan bir harekettir. Özgür birey sadece ve sadece toplum içinde var olacak bir gerçekliktir. Bu açıdan 40. yıla girilirken PKK ve Önder Apo kimdir ve nasıl bir gerçekliktir sorusuna güncel olarak antikapitalist ve anti bireyci olarak cevap vermek en doğru ifade olur. Kapitalizmin tüketim toplumu aşamasında toplumu bitirip bireyciliği şahlandırdığı günümüzde PKK'nin bu karakterine özellikle vurgu yapılmalıdır.

Bugün PKK'nin Kürdistani bir parti olmayı aşarak Ortadoğu ve dünya genelinde bir siyasi harekete dönüşmesinde kapitalizmin Ortadoğu'da yarattığı ağır sorunların çok önemli rolü vardır. Çünkü Önder Apo'nun tarih, toplum ve kapitalizm çözümlemeleri bugün sadece Kürdistan toplumu için değil, Ortadoğu halkları için de çözüm gücü haline gelmiştir. Artık çözüm kadın özgürlükçü demokratik ekolojik toplum paradigmasıdır. PKK, bu paradigma ve demokratik ulus anlayışıyla bugün Ortadoğu'nun yükselen devrimci hareketi haline gelmiştir. Bu ideolojik karakteri ve teorik çözümlemeleri olmasaydı bu düzeyde Ortadoğu halklarının umudu haline gelmezdi.

PKK'nin Kürdistan ve Ortadoğu için çözümleyici bir devrimci güç olduğu her gün daha fazla anlaşılmaktadır. Kürdistan'da KDP gibi güçlerin ideolojik ve siyasi iflası yaşaması ve PKK'nin tüm ideolojik, siyasi, toplumsal ve kültürel tezlerinin doğrulanması bu gerçekliği bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bugün bölge ülkeleri ve Ortadoğu'ya müdahale eden uluslararası güçler siyasi, toplumsal, ekonomik ve kültürel sorunlara çözüm bulamıyor ve PKK'nin çizgisi halklara umut oluyorsa bu karakteri nedeniyledir.

Önder Apo’nun 40 yıllık PKK tarihini bir hazırlık olarak ifade etmesi, esas rolünü bundan sonra oynayacağını vurgulaması bugün pratikte doğrulanmaktadır. PKK'ye karşı savaşanlar, PKK'yi ve PKK'nin yarattığı halk gerçekliğinin kökünü kazımak isteyenler tarihsel olarak Don Kişot’un Yel Değirmenlerine saldırması konumundadırlar. Önder Apo'nun veciz ifadesinde belirttiği gibi Kürt teşisi dönecek, halklarımız demokratik uygarlık çağına kavuşacaktır.

KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA