Tozkoparan’daki ‘yıkım zulmüne’ tepki: Derhal son verin!

Bu sabah evleri yıkmaya gelen AKP’li Güngören Belediyesi’nin kentsel dönüşüm zorbalığına karşı direnen Tozkoparan halkını ziyaret eden milletvekilleri, bu zulme derhal son verilmesini istedi.

AKP’li Güngören Belediyesi’nin Tozkoparan Mahallesi’ndeki kentsel dönüşüm zorbalığı sürüyor. Sabahın erken saatlerinde zorla tahliye elmiş boş evleri yıkmaya gelen polis ve zabıta ekiplerine mahalle sakinleri tepki gösterdi.

Mahallede adeta OHAL ilan eden polisler, yıkımın olduğu noktalara bariyerler çekerek halkın ve basın mensuplarını geçmesini engellendi. Kendi mahallelerinde parkta hapsedilen halkı, HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ve CHP Milletvekili Gürsel Tekin ziyaret etti.

Yıkım tedirginliğinden dolayı sabaha kadar parkta nöbet tutan halkı dinleyen milletvekilleri, bu zulme derhal son verilmesini istedi.

TEKİN: BU NE ZALİMLİK!

Mahalleliyi ilk ziyaret eden CHP Milletvekili Gürsel Tekin, bu zulmün derhal son bulmasını isteyerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a tepki gösterdi. Tekin, “Bu insanlar sizin, ‘Ben de gecekonduda oturdum’ cümlenize referans olarak kabul etti. Ve milyonlarca mazlum sizi güvence olarak kabul etti. Bu ne zalimliktir! Tavuk içer Allaha bakar. Bu insanların gönlünü kırma nedir” dedi.

Tekin’ e yaşadıklarını mağduriyeti anlatan mahalle sakinleri ise, AKP’ye oy vermiş olmaktan bin pişman olduklarını vurguladılar.

Yaşanan bu zorbalığa gözyaşları içerisinde sitem eden bir sakin, “Bizim de alt yapılarımızı kesecekler korkusuyla bütün gece uyumadık sabaha kadar bekledik. 30 yaşındayım ve şimdiye kadar hep bu partiye oy verdim ve o kadar pişmanım ki. Burada çok polis var ama kendimi güvende hissetmiyorum çünkü beni evimden atmak için geldiklerini biliyorum” diye özetledi.

Evleri yıkarken kavak ağaçlarını da katledeceklerine dikkat çeken mahalle sakini, “Yıllarca çalışıp ev almaya gerek yok çünkü devlet zamanı geldiğinde o evin üzerine çöküyor. Bu zihniyet nedeniyle bugün çocuğuma miras değil sadece borç bırakabiliyorum bırakamıyorum” diye tepki gösterdi.

Bir başka sakin, iki yıldır tedirginlikten panik atak olduğunu belirtirken, bir diğeri 50 yıldır bu mahallede yaşadığını ve hiçbir böyle bir zulmü görmediğini kaydetti.

GÜLÜM: SERMAYE İÇİN ÇALIŞTIKLARI İÇİN BURAYA GELME YÜZLERİ YOK

Parkta bekleyen mahalleliyi ziyaret eden HDP Milletvekili Züleyha Gülüm de yaşanan zorbalığa tepki gösterdi.

Tozkoparan diğer adıyla Küba uzun süredir yıkıma karşı direndiğini hatırlatarak sözlerine başlayan Gülüm, şunları kaydetti: “Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki dişinizle, tırnağınızla arttırdığınızla yaptığınız evleriniz, barınma hakkınızı ortadan kaldırıyorlar ve siz buna karşı mücadele etmek zorunda kalıyorsunuz. Binlerce polisi yığıyorlar, buraya. Niye? İnsanları evlerinden atmak için. İnanılmaz bir durum. Gerçekten insanın anlatsanız, sorsanız böyle bir şey olur mu diye. Herkes yok canım, öyle bir şey olur mu der. Ama bu iktidarda biz çok şey yaşadık. Olmaz dediğimiz çok şeyi gördük. İnsanları nasıl zulmedildiğini hepimiz kendi yaşamlarımızdan gördük. Şimdi burada Güngören Belediyesi kentsel dönüşüm adı altında benzer bir zulmü gerçekleştiriyor. Bir belediye düşünün ki halkın yanına ancak binlerce polis eşliğinde gelebiliyor. Bu nasıl bir korkudur? Halkınızdan korkuyorsanız siz nasıl belediye başkanlığı yapabilirsiniz? Bir belediye başkanı niye halkından korkar? Çünkü rant için koşturuyordur da ondandır. Çünkü haksızdır, hukuksuzdur da ondandır. Çünkü halk için değil, sermaye, rant için çalıştığı için buraya gelme yüzleri kalmaz. İşte buraya bu nedenle binlerce polisle gelmek zorunda kalırlar.”

‘ELLERİNİZİ ÇEKİN BURADAN!’

Buradaki meselenin sadece evler değil yaşam kültürü de olduğunu ifade eden Gülüm, insanların yıllardır bu mahallede yaşadığını, Barış Parkı'nda bir araya gelip, sohbet ettiğini, herkesin birbirini tanıdığı komşuluk ilişkilerinin, dayanışmanın güçlü olduğu bir mahalle kültürünün olduğunu ifade etti.

Bugün evlerle birlikte bu mahalle kültürünün yıkılmak istendiğine işaret eden Gülüm, “Buraları yıkarak bizi apartmanlara, birbirimize yabancılaştığımız, kimsenin kimseyi tanımadığı bir yaşam alanına zorluyorlar. Bu aynı zamanda bizim kültürümüze, dostluklarımıza, hayatlarımıza müdahale. Burada insanlar güven içerisinde birbirlerine güvenerek yaşıyorlar. Yeni yaşam biçiminde güvensizlik var. Dayattıkları yaşam biçimi yalnızlaştırma üzerine kurulu. Ve buna karşı bir direniş var. Bugüne kadar durdurulabildiyse bu direniş sayesinde oldu” dedi.

Bu haksızlığın ve zulmün bir an önce durdurmasını isteyen Gülüm, şöyle devam etti:

“Yeter artık halka çektirdiğiniz. Bu insanlar neden sabahlayıp buralarda durmak zorunda kalıyorlar? Size oy verdiler diye suçlular mı? Oy versin vermesin siz herkes için çalışmak zorunda değil miydiniz? Şimdi ne oldu? Niye ranta dönüştürdünüz bütün her yeri? Bir an önce bu yıkımı durdurun. Bu kuşatmayı geri çekin. Halk burada, güven içerisinde kendi dayanışmasıyla yaşayabilir. Yeter ki siz ellerinizi çekin buradan. Öyle deprem güvenlik sorunu falan da yok. Bunların hikaye olduğunu hepimiz biliyoruz. Her yerde deprem bahanesiyle buraları talan ettiğinizi biliyoruz. Buna halk dur diyecek, buna emin olun. Öyle rant deyip buraları yıkamayacaksınız. Buradaki mücadele kazanacak, insanlık kazanacak, onur kazanacak” vurgusunda bulundu.

‘RİSKLİ ALAN DEĞİL RANTI BOL ALAN!’

Tozkoparan sakinlerinin avukatı Avukat Onur Cingil ise mahkeme süreci devam ederken evleri yıkmaya geldiklerine dikkat çekerek, buradaki sorunun deprem değil rant olduğunun altını çizdi.

Önlerine sözleşme konulmadığını, projenin hiç kimse tarafından bilinmediğine işaret eden Cingil, “Burada bir planı buranın yok ve hukuki süreçler devam ediyor” dedi.

Bütün kentsel dönüşüm projelerinin AKP'li belediyelerin olduğu yerde olmasının tesadüf olmadığını da belirten Cingil, “Buralar riskli alanlar değil. Buralar rantı bol olan alanlar. Sabah saatlerinde polis dikmek gözdağı vermek içindir. Bu bölgenin hepsi tapulu arazidir. Ama bunu herkes bilsin ki Tozkoparan'daki mücadeleyi bitiremeyecekler. Buradaki, Küba'daki, Tozkoparan'daki mücadele her zaman ayakta duracak” diye konuştu.

Konuşmalar, “Direne direne kazanacağız” sloganıyla sona erdi. Mahalledeki bekleyiş sürüyor…