MAKALE-Türk basını Roboski'de, KDP basını Şeladizê'de...

İki gün önce birkaç Kürt haber sitesinin dışında kimse görmese de Güney Kürdistanlı 10 yurttaş Erdoğan-Bahçeli diktatörlüğünün uçaklarının yaptığı hava bombardımanı sonucu yaşamını yitirdi.

Evet, tıpkı Roboski’de olduğu gibi, 10 yurttaş kendi köylerinde bağ-bahçe işleriyle uğraşırken Türk savaş uçakları tarafından bombalanarak katledildi.

Güney Kürdistan’ın Amediye kentine bağlı Şeladizê kasabası sınırları içinde yer alan ve yemyeşil sularıyla bir harikalar diyarı olan Avaşin bölgesindeki Rêkan ve Nêrwê köylüleri Türk savaş uçakları tarafından hedef alındı. Köylüler bağ ve bahçe işlerinden dönerken bombardımana tabi tutuldu. Yakınlarından haber alamayan köylüler köyün yakınında bulunan bahçeye gittiğinde 7 yanmış cenazeyle karşılaştı.

Yaşanan bu katliam karşısında Bölge Hükûmetinin sessizliğinden cesaret alan Erdoğan-Bahçeli diktatörlüğü dün de Avaşin Bölgesi kırsalı alanında kendi bahçelerinde çalışan Horê köylülerine hava saldırısı düzenleyerek 3 köylüyü daha katlederek, sayıyı 10'a çıkardı. 15 Temmuz 2015’ten bu yana Erdoğan-Bahçeli diktatörlüğünün Güney Kürdistan’a yaptığı hava saldırılarında 20 sivil katledildi.

Elbette Erdoğan diktatörlüğünün her parçadaki Kürde düşman olduğunu ve Roboski’de olduğu gibi bu katliam emirlerini bizzat kendisinin verdiğini bütün Kürtler çok iyi biliyor. Nerede bir Kürt sömürgecilerin iradesi dışında bir karara giderse, onlar için ölüm fermanı yazıldığını Kürdistan tarihinin acı gerçeklerinden biliyoruz. Ancak halen bu gerçeği görmeyip gafilce Erdoğan’ı Kürt dostu sayanlara ve yaptığı bu insanlık dışı katliamları görmeyerek sansür uygulayanlara ne demeli?

Türk savaş uçaklarının bölgeyi bombaladığı gece KNN ve NRT televizyon kanallarıyla RojNews ve ANF haber ajansları bombardıman haberini hızla görmüş, katliamı dünyaya duyurmuştu. Bu saydıklarımız dışında Güney Kürdistan’da yayın yapan haber ajansı ve televizyonlar bırakın gündem oluşturmayı, katliamı bir haber olarak bile geçmedi. Şeladizê hastanesine gelen cenazelere göz yumulmuş, oradaki halkın çığlığı duyulmamıştı. Milyonlarca dolar harcanarak oluşturulan televizyon ve haber siteleri utanmadan saldırının düğmesine basan Erdoğan’a ilişkin haberi ilk sıradan vermeye devam etti. Hadi tamam bu televizyonlar ve haber siteleri bir iki partinin politik bültenleri, ama orada çalışanların Şeladizê’de yükselen halkın çığlıkları karşısında hiç mi vicdanları sızlamadı!

Nihayetinde Erdoğan gerçeğini geç de olsa anlayan Bölge Hükûmeti katliamdan üç gün sonra Erdoğan devletinin bu saldırısını kınadı. Bölge Hükûmetinin kınamasıyla ardından KDP’ye bağlı medya kınamayı yarım ağızla haber yapabildi. Salt Güney Kürdistan’daki muhaliflere odaklanan, Rojava’daki devrimi ENKS üzerinden karalayan, Tayyip Erdoğan’ın biten meşruiyetini Kürtlük adına canlandırmak isteyen bu yandaş takıma ne demeli?

Halen Rêkan, Nêrwê ve Horê’de yapılan katliamları PKK’nin bölgedeki varlığına bağlayarak, Erdoğan’ın Kürt bağımsızlık ve özgürlüğüne karşı olan duruşu gizlenip aklanmak isteniyor. Oysa katliamın zamanlamasına bakıldığında kime ve kimlere ne mesaj verildiği gayet açıktır. Ancak bırakalım bu mesajı anlamayı, halen PKK düşmanlığı yaparak Kürt birliğini parçalamaya çalışan ve kendisini Kürt basıncısı olarak tanıtan bu gönüllü Erdoğancıların bütün gerçekleri Şeladizê'deki katliamla birlikte açığa çıkmıştır.

Kürtlerin kazanımları ve acılarıyla zerre kadar ilgilenmeyen bu kesimlerin derdi varsa yoksa dolarları cebe indirmek. Gerisi mi? “Körüm, sağırım, dilsizim ve yandaşım!” Üç maymundan da beter bir durum. İnanmıyorlarsa gidip Rêkan ve Nêrwê köylülerinin onlar için söylediklerine kulak versinler. Bir Kürt gazeteci olarak yandaş medyanın Güney Kürdistan’daki uzantısının içine düştüğü bu durumdan utandığımı söylemeliyim!

Bana Roboski’de katliam olduğunda Türk medyasının içine düştüğü durumu hatırlattı. Sabahın erken saatlerinde özgür basın, sol-sosyalist haber siteleri katliam haberini bangır bangır yansıtırken, dış basında bu haberler baş haber ve manşetlerden görülürken, Türkiye basını buz kesmişti. Haber merkezleri hükûmetten izin bekliyordu. Ya size ne demeli? Yoksa siz de bu haberi yapmak için Erdoğan’dan mı izin bekliyordunuz?