Türk eğitim sistemi tümden gericileştiriliyor

AKP’nin kendine biat eden bireyler devşirmek üzerine kurguladığı yeni eğitim müfredatını değerlendiren Eğitim Sen Şube Eş başkanı Recep Şimşek, yeni eğitim sistemiyle farklılıklara hoşgörünün kalmayacağını vurguladı.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı ve 18 Temmuz’da açıkladığı eğitim müfredatı ile devlet okullarında bilimsel eğitim tümden ortadan kaldırıldı. Bütün okulları imam hatip müfredatı ile yönetmeyi hedefleyen iktidar, Evrim Teorisi’ni biyoloji ders kitaplarından çıkarırken, 15 Temmuz’u ise “cihat” kavramı ile harmanladı. Gezi direnişini kriminalize ederek, “Arkasında yer alan iç ve dış güçlerin amaç ve hedefleri’ anlatmayı hedefleyen yeni müfredat, önceki eğitim sistemini aratacak nitelikte. Cumhuriyet tarihi boyunca başta Kürtler olmak üzere farklı etnik grupların kendi dillerinde eğitim görmesine iktidarlar engel olurken, eğitim hep asimilasyon aracı olarak kullanıldı. Yürürlüğe konulan eğitim müfredatıyla Alevi, Ermeni, Hristiyan başta olmak üzerine Türkiye'de yaşanan farklı din ve mezhepte olan çocuklar, tek tipleştiriliyor. Konuya ilişkin konuşan Eğitim Sen Diyarbakır 2 Nolu Şube Eş Başkanı Recep Şimşek, eğitim müfredatını eleştirerek, bu sistemin toplumsal sorunları doğuracağını vurguladı. 

TOPLUMUN YENİDEN DİZAYNI AMAÇLANIYOR

Eğitimde gelinen aşamanın malumun ilamı olduğunu kaydeden Şimşek, geçmiş dönemde siyasi iktidarın başbakanının “Tinerci gençliğimiz olacağına dindar gençliğimiz olsun” dediğini, nasıl bir toplum taahhüt ettiklerini ve nasıl bir toplum inşa etmek istediklerinin habercisi olduğuna dikkat çekti. Öncelikle eğitim sisteminde imam hatiplerin önünü açmak için 4+4+4 eğitim sistemini yürürlüğe koyduklarını anımsatan Şimşek, “İktidar, İmam Hatiplerin sayısını arttırmayı beraberinde getirdi. Başta fazla müfredat üzerinde oynamaları olmadı. Ama daha sonra özellikle 15 Temmuz’dan sonra mevcut siyasi iktidarın her an değişebileceği ve iktidardan düşebileceği kaygısı oluşunca beraberinde tekrardan toplumu yeniden dizayn etme ve hızlı bir şekilde yeni bir toplum inşa etme gibi bir girişiminde bulundular. Bunu da özellikle eğitim üzerinden yaptılar” dedi.

EĞİTİM SİSTEMİ İŞİN İÇİNDEN ÇIKILMAZ BİR HALE GELMİŞ

Müfredat değişikliği yapan iktidarın, müfredata karşı çıkacak sendikalara da yöneldiğine işaret eden Şimşek,  “İktidar eğitim sisteminde yapmak istediği değişikliğe karşı çıkacak olan Eğitim Sen gibi sendikalara da yönelerek güçsüzleştirmeye çalıştı. Bir toplumu değiştirirken ve yeni bir toplum yaratırken karşılarında kimsenin olmaması ve eleştirmemesi için sendikalara saldırdı. Böyle bir anlayışla bize karşı böyle bir yönelim gerçekleştirildi. Yaklaşık bir yıldır açığa almalar, soruşturmalar, ihraçlar ve en sonda ihraçlarla bu süreç hala devam etmektedir” şeklinde konuştu.

Eğitim sistemin gericileştirildiğine de dikkat çeken Şimşek, “Daha önceki müfredat programı her ne kadar eksiklikler içerisinde barındırsa ve eleştirilerimiz olsa da şu anki mevcut müfredat artık işin içinden çıkılmaz bir hale gelmiştir” dedi.

DİN DERSLERİNE AĞIRLIK VERİLDİ

Bütün dünya tarafından kabul görülen evrim teorisinin kitaplardan çıkarılmasının akıl tutulması olduğunu ifade eden Şimşek, şöyle devam etti: “İktidar tarafından evrim teorisi ‘Kanun ve yasa değildir’ denilerek kitaplardan çıkararak o teorinin yerine başka dini eğitimi gören konuları yerleştirdi. Geçen sene özellikle çok bahsedilen anasınıfından başlayarak küçük çocukların ‘değerler eğitimi’ adı altında bir ders önlerine bırakıldı. Yani annesinden babasından ayrılan 3 ile 5 yaşın arasındaki çocuklar hemen dini eğitime tabi tutuldular. Bunu yanında özellikle ilk okullarda din derslerine ağırlık verildi. TEOG sınavında özellikle din dersinden soruların sorulması ve üniversiteye giren öğrencilerin dinle alakalı soruların sınavlara konulmasıyla din ahlakının insanlar için zorunluluk haline getirdiler. Kimya ya da bir biyoloji dersi gibi öğrenciler din dersine çalışmak zorunda kaldılar. Oysa bu eğitim sisteminden geçenler sadece Müslümanlar değil farklı inançlara sahip insanlar da bu eğitim sisteminden geçiyor. Bu aynı zamanda beraberinde ‘Herkes bu dini öğrenmek zorunda’ anlayışını ve zorunluluğunu getiriyor.”

EĞİTİM SİSTEMİ İLE FARKLILIKLARA HOŞGÖRÜYLE YAKLAŞILMAYACAK

Nüfusu 5 bin olan küçük yerleşimlerde bile bulunan tek okulların imam hatip okullarına dönüştürüldüğünü aktaran Şimşek, bununla öğrencilerin İmam Hatip okullarında okumaya sevk edildiğini söyledi. İmam hatip okullarının toplum tarafından tercih edilmediğini belirten Şimşek, pozitif ayrımcılık uygulanarak İmam Hatip okullarında okuyacak öğrencilere burs verilmesi ve servis ücretlerinin karşılanması gibi imkanlar sağlanarak cazip hala getirildiğine dikkat çekti. Temel sıkıntının mevcut yürürlüğe koydukları eğitim sistemiyle şuan olmasa da en az 10 yıl sonra aşırı muhafazakâr ve içindeki farklılıklara hiçbir şekilde hoş görüyle yaklaşmayan yeni bir toplumla karşı karşıya kalınacağına dikkat çeken Şimşek, “Eskiden mahalle baskısı çok kullanılıyordu. Ama 15 yıl sonra mahalle baskısı görünür, hissedilir ve yaşanılır olacaktır” dedi.

EĞİTİM TOPLUMSAL SORUNLAR ÇIKARACAK

Eğitim sisteminin müfredatına “Cihat” kavramının eklenmesini değerlendiren Şimşek, “Cihat kavramını onlar her ne kadar farklı tanımlasa da aslında cihat kavramı hepimizin bildiği gibi Müslümanlığın ilk çıktığı dönemde kendisinden farklı inançtaki insanlarla mücadele anlamına geliyor. Kılıç zoruyla kendi dinine çekme anlayışıdır. Bu da beraberinde kendisinden olmayan insanlarla mücadele etme ve onları zorla Müslümanlaştırma sürecini de getirecektir” diye konuştu.

KADINA ERKEĞE İTAAT DAYATILIYOR

Eğitimde cinsler arası eşitliğin ortadan kalktığını söyleyen Şimşek, “Yeni verilecek toplumsal eğitim içerisinde kadına erkeğe itaat rolünü verdiği, evin içerisindeki işlerden sorumlu, kocasının sözünden çıkmayacak böyle bir aile yapısı ortaya çıkarılıyor. Erkeğe de çeşitli roller verilerek, kadının koruyucusu ve kollayıcı misyon biçiliyor. Erkeğin kadına gerekmediği müddetçe şiddet uygulamayacağı ama gerektiğinde de şiddet uygulayacak bir toplumsal bir rol biçiliyor. Bununla beraber özellikle gençleri evlendirmeye yönelik açıklamalar yapılıyor. Evlilik yüzüklerinin mutluluk aracı olduğu, evlenmeyen insanların mutlu olmadığı, ailenin böylece kutsandığı bir eğitim anlayışından geçecek gençlerimiz. Böyle bir eğitim sonucunda insanlar daha kendini tanımadan, daha karakteri ve kişilikleri oluşmadan hiç tanımadan birisiyle aynı evi paylaşarak evlenecektir. Bu başlı başına beraberinde toplumsal sorunları önümüze çıkaracaktır” dedi.

YAPTIKLARINI SORGULAYAMACAK BİR TOPLUM YETİŞTİRİLİYOR

Eğitim müfredatında çocuk yaştaki evliliklerin olmaması gerektiği yönünde her hangi bir ibarenin olmadığını hatırlatan Şimşek, eğitim sisteminde küçük yaştaki çocukların evlenmesi hoş görüyle karşılandığını dile getirdi. Eğitim sistemiyle oluşturulmak istenen hastalıklı ve sorunlu bir toplum olduğunu söyleyen Şimşek, “İktidar kendi yaptığı yasa ve kanunları sorgulamayacak bir toplum yetiştirmek istiyor. Kendisine biat eden bir toplum ve lider kişilikleri sadece kutsayan sorgulamayan bir toplum ortaya çıkacaktır. Bu da beraberinde iktidardan olanların kendi iktidarlarını devam ettirme kolaylığı sağlayacaktır. Bu yüzden gelecekte daha demokratik bir toplum istiyorsak daha yaşanılır bir toplum istiyorsak, ortak insanı değerlerde buluşmak istiyorsak bir an önce bu müfredatın değiştirilmesi ve uluslararası değerler kapsamında ele alınarak tekrardan yeni bir toplum nasıl inşa edilecekse demokratik, laik, bilimsel, cinsiyet özgürlükçü bir toplum oluşturulacaksa buna uygun bir müfredat hazırlanması gerektiğini söylüyoruz. Bu mevcut müfredatın toplumun aslında yararına değil hayalini bile edemeyeceğimiz çok kötü bir topluma evrilecektir” dedi.

‘MÜFREDATI SORGULAYARAK ÖĞRENCİLERİMİZE ÖĞRETECEĞİZ’

Müfredat değişikliği ile ilgili Eğitim Sen Genel Merkezi’nin dava açacağı bilgisi veren Şimşek, şunları aktardı: “Eğitim Sen üyeleri olarak müfredatı çocuklara verirken her ne kadar müfredatın verilmesi zorunlu olsa da müfredatın doğruluğunu da öğrencilerimizle tartışarak bilince çıkaracağız. Her önümüze konulan doğru diye ifade etmiyoruz, doğruyu birlikte bulabiliriz. Bu anlayışla tartışmalarımızı yürütürüz. Özellikle öğrencilerimizi kör bir bilgi içerisinde harmanlayıp geleceğe hazırlamayacağız ve hazırlamak da istemiyoruz. Eğitim Sen üyeleri olarak topluma daha yakışan, toplumun gelecekte gençlik anlamında her hangi bir sorunlu karşılaşmayacağı şekilde bir gençlik yetiştirmek istiyoruz. Bunun için de önümüzdeki müfredatın mutlaka bizler kendi aramızda değerlendirip ona uygun yol ve yöntemler üreteceğiz.”