Türkdoğan: OHAL yeni rejime geçmek için kullanıldı

İHD Eş Başkanı Öztürk Türkdoğan, mecliste kabul edilen kanun teklifiyle kalıcılaştırılan OHAL’in zaten yeni rejime geçmek için bahane olarak kullanıldığını vurguladı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Başkanı Öztürk Türkdoğan, iktidarın meclisten geçirdiği kanunla OHAL’in rejim haline getirildiğini belirtti. ANF’ye konuşan Türkdoğan, bağlılık yemini ettikleri anayasayı çiğneyen AKP ve MHP’nin topluma anayasasızlığı dayattığına işaret etti. Darbe girişiminin hemen ardından ilan edilen ve iki yıl uzatılan OHAL’in zaten yeni rejime geçmek için bir bahane olarak kullanıldığına dikkat çeken Türkdoğan, "Yeni" diye lanse edilen ama tarihte pek çok örneği bulunan bu anti-demokratik rejiminin yaşama şansı olmadığını kaydetti.

Öztürk Türkdoğan, Meclis Genel Kurulu’ndan geçirilen ve OHAL’i kalıcı hale getiren kanunun tümüyle anayasa aykırı olduğunu vurguladı. Anayasanın iktidarın yetkisini sınırlayan ve vatandaşın hak ve özgürlüklerini güvence altına alan bir metin özelliği taşıdığını belirten Türkdoğan, Anayasa’nın 15’inci maddesinde ancak OHAL varken hak ve özgürlüklerin sınırlandırılabileceğinin ifade edildiğine, ama son çıkartılan kanunla temel hak ve özgürlüklerin tamamen sınırlandırıldığını kaydetti.

ANAYASAYA KARŞI HİLE İLE OHAL REJİM OLDU

"OHAL ilan etmeden, OHAL varmış gibi bir kanunu nasıl çıkartabilirsiniz? Bunu yapamazsınız, bu ne cesaret?" diye tepki gösteren Türkdoğan, "İktidar anayasaya aykırı düzenlemeler yaparken aslında bize anayasasızlığı dayatıyor. Bu çok tehlikeli bir gelişmedir. Çünkü anayasasızlık dayatıldığı anda anayasal düzenden keyfi bir düzene geçilmiş olunur" dedi. OHAL kalkmışken, OHAL’i kanunla kalıcılaştıran AKP ve MHP iktidarının anayasaya karşı hile yaptığını vurgulayan Türkdoğan, hukuka aykırı bu kanunun kabul edilemeyeceğinin altını çizdi.

OHAL’in zaten kalıcılaşması için bu kadar uzatıldığına dikkat çeken Türkdoğan, 20 Temmuz 2016 tarihinde darbe girişimini bir karşı darbe sürecine dönüştüren iktidarın, yeni rejimini inşa etmek için OHAL’i kullandığını kaydetti. Türkdoğan, AKP’nin anayasa değişikliği referandumunu da 24 Haziran seçimlerini de OHAL koşullarında yaptığını hatırlatarak, "OHAL zaten bu yeni rejime geçmek için bir bahane olarak kullanıldı. Amacına da ulaştı, şimdi rejimin kendisi OHAL rejimi oldu" diye konuştu.

BU ESKİ REJİMİN DÜNYADA KARŞILIĞI YOK

Türkdoğan, kanun kapsamında valilere olağanüstü yetkiler verilmesini ise, 1980-1990 yıllarındaki karanlığa geri dönüş olarak değerlendirdi. Geçmişte Türkiye’de OHAL bölge valileri olduğunu anımsatan Türkdoğan, getirilen yasal değişikliklerle Türkiye’nin 81 ilindeki valilerin tamamının OHAL bölge valisi yetkilerine kavuşturulduğuna dikkat çekti. "Aşırı yetki verilen bu valiler görevini kötüye kullandığı zaman bunları kim denetleyecek?” sorusunu yönelten Türkdoğan, "Normalde yargı denetleyecek değil mi? Peki, yargı bu haliyle böyle bir denetleme kapasitesine sahip mi? Maalesef değil" dedi.

Gözaltı süresinin 12 güne kadar uzatılmasının da kabul edilemez bir durum olduğunu vurgulayan Türkdoğan, mevcut anayasada gözaltı süresinin en fazla 4 gün uzatılabileceği belirtilirken, iktidarın gözaltı sürecini bir değil, iki kere uzatma yetkisi getirdiğini dile getirdi. Kamudan ihraç etme yetkilerinin de anayasaya aykırı olduğunu belirten Türkdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer bir ülkede anayasasızlık varsa bu bir kriz halidir. İktidar yeni bir rejime geçtiğini düşünebilir, fakat dünyada bunun karşılığı yok. Bu durum Türkiye’deki devlet ve siyaset kurumların aslında ne kadar çağ dışı kaldığını; toplumdan ne kadar geride olduğunu gösteriyor."

EN BÜYÜK GÖREV ANAYASA MAHKEMESİ'NE DÜŞÜYOR

Türkiye'nin uluslararası yükümlülükleri olduğunu kaydeden Türkdoğan, "Ekonomik yükümlülükleriniz var, insan hakları konusunda yükümlülükleriniz var. Bütün bunları görmezden gelerek, çok basit bir mantıkla bir ülkeyi yönetemezsin. Yürütmenin sürekli yargıya hükmettiği bir sistemin çok fazla yaşama şansı yok. Yeni rejim diyorlar ama yeni bir şey yok. Tarihte bunun örnekleri çok görüldü. Buna yeni rejim dememek lazım; tamamen anti-demokratik bir rejimle karşı karşıyayız" dedi.

Bu rejim ekonomik olarak da yürümeyeceğini kaydeden Türkdoğan devamla şunları belirtti: "Kimse gelip de anti-demokratik bir sisteme yatırım yapmaz. Dolayısıyla bunun ilk sancısı ekonomik kriz olarak kendini gösterecektir. İnsan hakları, demokrasi ve ekonomi arasındaki bağlantı ancak ekonomide olumsuz gelişmeler olursa ortaya çıkar ve sokaktaki vatandaşa yansır. İktidar görünüşte OHAL’i niye kaldırdı, dış yabancı yatırımcılara güven vermek için kaldırdı. Oysa şimdi çıkardığı şu yasalarla kalıcı OHAL’i getirdi." Son olarak, kanun hakkında en büyük görevin AYM'ye düştüğünü vurgulayan Türkdoğan, "Eğer AYM bu kanunu iptal etmezse, insan hakları bakımından çok kötü gelişmeler yaşanabilir" şeklinde konuştu.