Türkiye muhalefeti tecride karşı durmalı

ÖHP ve ÇHD'li avukatlar, Öcalan’a uygulanan tecridin Türkiye muhalefetini de hedeflediğini belirterek, “Tecride karşı Türkiye muhalefeti bir an önce ayağa kalkmalıdır” dedi.

Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) Eşbaşkanı Avukat Banu Güveren ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi Avukat Gülvin Aydın, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin hukuksal zemini olmadığına dikkat çekerek, bir an önce sona erdirilmesini istedi.

Öcalan’a yönelik 18 yıldır süren tecridin tek başına bir kişinin hapsedilmesi olmadığını belirten Av. Güveren, İmralı’da uygulanan rejimin dayanağı ve mantığının 15 Şubat Uluslararası Komplosu'nun devamı olduğunu söyledi. Av. Güveren, şöyle devam etti: “O gün nasıl bir korsanlıkla, hukuksuzlukla Sayın Öcalan, Türkiye’ye iade edildiyse şu anda bu rejimin uygulanması da aynı mantığın bir devamıdır.”

TÜM TOPLUM BASTIRILIYOR

Sadece Öcalan değil, fikirleri ve alternatif sistemiyle birlikte özel de Kürt halkının, genelde de tüm muhaliflerin bastırılmasının hedeflendiğini kaydeden Av. Güveren, “Fiziken bir tecrit durumu var, infaz rejimin de bir eşitsizlik durumu söz konusu, ancak Öcalan direnişi, tutumu ve entelektüel üretimiyle komployu boşa çıkarıyor” dedi.

GÖNDERİLEN TUTSAKLAR DA TECRİTTE

İnfaz rejimine ilişkin de bilgi veren Av. Güveren, bu rejime neden "Tecrit" dediklerini şöyle açıkladı:

* İmralı'da bugüne kadar devlet kendi hukukuna bile riayet etmedi.

* 2011’den bu yana bir avukat görüş yasağı koydu. Oysa bu sadece Türkiye yasaları değil, BM ve AİHM yasalarında da infaz rejimlerinde ayrımcılık yasağının ihlalidir.

* 1999 yılından bu yana yapılan tüm görüşmeler kayıt altına alındı. Devletin kendi yasalarında avukat-müvekkil görüşmeleri başta olmak üzere, özel ve aile yaşamına saygı başta olmak üzere, bu görüşmelerin tamamının baş başa ve yüz yüze yapılması gerekirken bu yasalar uygulanmadı.

* Bu şekilde sürdürülen infaz rejimi, 2001 itibarıyla yoğun bir tecritle bugüne kadar sürdürüldü.

Öcalan’ın yanına gönderilen PKK’li tutsaklar Nasrullah Kuran ve Çetin Arkaş’ın ailelerine dahi haber verilmeden götürüldüğünü de anımsatan Av. Güveren, Arkaş ve Kuran ile daha sonra yapmak istedikleri görüşlere izin verilmediğini, bu engellemenin de aslında Öcalan’a tecridin bir parçası olarak geliştiğini belirtti.

CPT, GEREKEN ADIMLARI ATMIYOR

Tecrit boyunca avukatlarının talebi olmasına rağmen CPT’nin de bir açıklama yapmadığına işaret eden Av. Güveren, CPT’nin Türk devletinin engellemeleri nedeniyle İmralı’ya gidemediğini aktardı. Av. Güveren, CPT’nin gittiği ülkelerin hukuku karşısında bağlayıcılığı olduğunu anımsatarak, Türk devletine rağmen gelip yapabilecekleri olduğunu vurgaladı. Av. Güveren, CPT’nin Öcalan’ın durumuna ilişkin daha fazla sorumluluk alması gerektiğine dikkat çekti.

F TİPİ SİSTEMDEN FARKLI

Türkiye’de F Tipi uygulamasına geçilmeden önce Öcalan’a tecrit uygulandığını belirten ÇHD üyesi Av. Aydın, İmralı’da uygulanan sistemin F Tipi sisteminden farklı olduğunu ifade etti. Öcalan’ın Türkiye’ye getirildiği dönemde böyle bir infaz yasası olmadığını ve kendisine “Çok özel” infaz rejiminin dayatıldığını aktaran Av. Aydın, bunun uluslararası hukukta da bir karşılığı bulunmadığını söyledi.

TÜRKİYE MUHALEFETİ HAREKETE GEÇMELİ

İmralı’da uygulanan özel infaz rejiminin Öcalan’ı sürekli tecrit altına alarak, tecrit içerisinde tecrit uyguladığına dikkat çeken Av. Aydın, buna karşı Türkiye muhalefetinin yapması gerekenlerin devlet odaklı CPT gibi kurumların yapacaklarından daha önemli olduğunu vurguladı. Av. Aydın, CPT’nin siyasal davranışlar sergilediğine işaret ederek, devletlerarası siyasal dengelere göre hareket edildiğinin altını çizdi. CPT’den beklemek yerine Türkiye’deki aydın, demokrat, devrimci muhalefetin Öcalan konusunda harekete geçmesi gerektiğini vurgulayan Av. Aydın, Öcalan’a uygulanan tecridin tüm Türkiye muhalefetini hedeflediğini söyledi. Tecridin kendileri açısından kabul edilemez olduğunu dile getiren Av. Aydın, ancak Öcalan’a tecrit uygulamasının kendilerine kanıksatıldığını; derinleşmesinde muhalefetin bu durumu kanıksamasının rolünün de olduğunu kaydetti.