DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, DBP Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır, EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, ESP Eş Genel Başkanı Murat Çepni, PİA Genel Başkanı Mehmet Kamaç, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sevda Karaca, CHP heyeti, demokrasi güçleri, Dersim ve Ovacık belediyelerinin gasp edilmesine karşı Seyit Rıza Meydanı'nda açıklama yaptı.
Eylemde konuşan Tülay Hatimoğulları, "Dersim halkı Seyit Rızalarla anılır; Seyit Rızalar baş eğmedi, Dersim baş eğmedi, baş eğmeyecek zulmünüze. Bu iktidar bir yandan barış eli uzatıyor, sözde barış eli uzatıyor, öte yandan da kayyum atıyor. Sadece kayyum atamıyorlar, Belediye Eş Başkanımız Cevdat Konak’a cezalar yağdırdılar. Hakkari’de başlattılar, Esenyurt’ta devam ettiler. Batman’da, Halfeti’de, Mardin’de ve bugün Dersim’de, Ovacık’ta halkın iradesini gasp etmeye çalışıyorlar. Halk, kayyum atanmasına rağmen üçüncü kez belediyesini seçiyorsa, bilsin ki o Saray’da oturup yargıyı Demokles’in kılıcı gibi tepemizde sallandıranlar, halkın iradesi onlara yar olmayacak. Dün olmadığı gibi bugün de yar olmayacak. Halk bu zulme karış direnmektedir. Sandıkta da halkımız direndi ve kayyum rejimine rağmen, kayyum seçmene rağmen iradesini ortaya koydu. Sandıkta elimizi bükemeyenler, galibiyet sağlayamayanlar, bütün seçim oyunlarına ve hilelere rağmen bizimle baş edemeyenler, şimdi yargı eliyle ve OHAL’den kalma sahte yasayla bize biat ettireceklerini, baş eğdireceklerini zannediyor" dedi.
'BELEDİYEYİ KIŞLAYA ÇEVİRDİLER'
Tülay Hatimoğulları, şunları da belirtti: "Defalarca söyledik, bir kez daha buradan altını çiziyorum. Bu kayyum zulmü devam ettikçe bu tekrardan asla kaçınmayacağız. Türkiye halkları askeri darbelere tanıklık etmiş bir halktır. 80 döneminde asker tankla ve topla kentlere indi. Askeri vesayet rejiminden kurtulacağız diye gelen AKP iktidarı, 12 Eylül darbecilerine rahmet okutuyor. Kenan Evren yaşasaydı, “Nitekim bunlar benden daha iyi darbe yapıyor” derdi. İşte o sarayda oturanlar, yargı eliyle siyasi darbe gerçekleştirmeye devam ediyor. Sadece yargı eliyle de değil. Türkiye halkları görsün ve bilsin ki şu arkamızdaki belediye binasını yoğun bir polis koruması altına almışlar ve etrafını beton bloklarla çevirmişler. Kayyum atandığında beton bloklarla çeviriyorlar belediyeleri. Belediyeler kışla değildir; belediyeler halkın evidir, karakol değildir. Biz halk olarak o belediyelere elimizi kolumuzu sallayarak girmeliyiz. Haklıysanız, gerçekten bir hukuka dayandığınızı düşünüyorsanız neden halkın iradesine yasak getirip belediyeyi betonlarla çeviriyorsunuz? Cezaevine girenler bilir o resimleri. Hapishane duvarlarına mavi deniz dalgaları çizerler, yanılsamalı bir özgürlük yaratmak için. İşte belediyelerimizin birçoğunun etrafında yükselen beton bloklara deniz dalgalarını çizerek halkın iradesiyle bir kez daha alay ediyorlar. İstedikleri kadar kayyum atasalar, kayyum rejimini başımızda Osmanlı kılıcı gibi sallandırmaya devam etseler de bizler Türkiye halkları olarak, tıpkı Dersim’de olduğu gibi, irademize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Demokratik taleplerimizden, demokrasi mücadelemizden asla geri durmayacağız. Seyit Rıza nasıl baş eğmediyse bizler de baş eğmeyeceğiz.
Dersim, demokrasi güçlerinin ve devrimci güçlerin bir araya gelmesiyle, ittifakla kazanılmış bir kentimizdir. Kayyum rejimi, demokratik ittifakımıza dönük de bir saldırıdır. Bütün Türkiye halklarıyla, Türkiye'nin devrimcileri demokratlarıyla, demokrasiden yana olan muhafazakar kesimlerle, herkesle beraber haktan ve hukuktan yana olmaya devam edeceğiz. Kayyum darbedir, kayyum hırsızlıktır, kayyum irade gaspıdır. Kayyum, seçme ve seçilme hakkımızı elimizden almaktır. Dersim halkına soruyorum: Kayyuma geçit verecek miyiz? İşte bu! Saray duysun, bu kayyumları atayanlar duysun ki halk burada ve kendi evi olan belediyelerine sahip çıkmaya devam edecek. Demokrasinin son nefesini kesen bir yaklaşıma asla evet demeyeceğiz. Asla bunu suskunlukla karşılamayacağız.
'İSRAİL'İN YAPTIĞINI DERSİM HALKINA YAPIYORLAR'
Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesinden yana olduğumuzu, Dersim sokaklarından cümle aleme bir kez daha duyuruyoruz. Bir yandan küçük ortakları “Kürt sorununu çözelim” diyecek, diğer yandan kayyum atayarak bize diz çöktürecekler. Yok öyle bir dünya, yok öyle bir gerçeklik! Kayyum rejimi ortadan kalkmadığı sürece, kayyum rejimi kendini lağvetmediği sürece, bu yasa muhalefetin de önerdiği kanun teklifiyle ortadan kalkmadığı sürece biz mücadele etmeye devam edeceğiz. Hangi barıştan bahsediyorsunuz? Ortadoğu barışı diyorsunuz, Dersim’e zulmediyorsunuz. Ortadoğu barışı diyorsunuz, İsrail’e karşı olduğunuzu söylüyorsunuz; fakat İsrail Filistin’e ne yaptıysa, Dersim halkına dün aynısını yaptınız, yapmaya devam ediyorsunuz. Sokakta polis terör estiriyor. Su sıkarak, gaz sıkarak, cop kullanarak nizam sağlayacağını zannediyor. Aynısını İsrail de zannediyor, haberiniz olsun. Kendi yurttaşınıza aleni şekilde kameralar önünde işkence yapan bir rejim olarak tarihe geçtiniz. Bu otoriterliktir, faşizmdir!
'DAHA ÇOK DAYANIŞMA VE MÜCADELE ZAMANI'
İnancından, geleneklerinden, dilinden ve kültüründen katliamlara rağmen vazgeçmeyen Dersim’den bütün Türkiye halklarına sesleniyorum: Gelin, faşizme karşı omuz omuza mücadele edelim. Kayyum rejiminden, bu beladan hepimiz kurtulmak zorundayız. O yüzden safları daha fazla sıklaştırma zamanı. Daha çok yan yana durma, daha çok dayanışma zamanı. Demokratik zeminde mücadelemizi büyütme zamanı. O yüzden gelin dayanışmamızı daha çok büyütelim. Bunlar bizi kayyumlarla tehdit etmeye devam ededursunlar, halk burada. Şimdi burada bir sandık kurulsa, yine belediye eş başkanlarımız seçilecektir. Bunu Ankara da çok iyi biliyor. Buradan Ankara’ya, Saray’a sesleniyorum: Bu zulmünden artık vazgeç. Zulüm ile abat olunmaz. Anayasayı, yasaları çiğniyorsun. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri çiğniyorsun. Suç işliyorsun. Suç dosyanı gittikçe kabartıyorsun ve buna kayyumlarla yeni sayfalar ekliyorsun.
Şunu bilesin ki sen kayyum atadıkça, bizlere sokak ortasında işkence yaptıkça, gözaltına aldıkça, tutukladıkça biz direnmeye devam edeceğiz. Mücadele etmeye devam edeceğiz. Bizler Seyit Rızaların, Deniz Gezmişlerin, Mahir Çayanların, Mazlumların yoldaşı olarak direnmeye devam edeceğiz. Sadece Dersim’de değil, Türkiye’nin dört bir tarafında; sadece kayyum atanan kentlerimizde değil, her yerde kayyum rejimine ve faşizme karşı mücadelemizi daha da büyüteceğiz. Türkiye’deki bütün demokrasi güçlerine, Anayasanın çiğnendiğini düşünen herkese çağrımızdır: Gelin, kayyum rejimine, bu faşist otoriter rejime karşı mücadelemizi daha da büyütelim. Dayanışmayla başaracağız ve direnişimiz mutlaka muzaffer olacak."