ANALİZ

Türkiye'nin Kürtler karşısında kazanma şansı yoktur

Türkiye tarihin en zor döneminden geçtiği halde Tayyip’in bağırması, çağırması; şu kadar vurduk, ezdik, ezeriz söylemleri boş kabadayılıktır. AKP-MHP iktidarının tek yiğitliği demokratik siyaset yapan insanları tutuklamaktır

AKP-MHP iktidarının gözlerini şovenizm kör etmiş. Kürt düşmanlığı dışında gözleri başka bir şey görmüyor. Kürt düşmanlığı yapacak herkese her tavizi veriyor. Bir iki ay önce “senin kalibren ne, sen kimsin” diyen Tayyip Erdoğan, Haydar El Ebadi’ye telefon açıyor, başbakanını ayağına gönderiyor. Bu kadar Kürt düşmanlığının Türkiye'ye hayrı olabilir mi? Sanki dünya, bölge değişmemiş, Kürtler bilinçlenip güçlenmemiş! Kendi saplantılarını herkese kabul ettirecek! Ancak olmuyor. Irak'ta da istediğini tam bulamamıştır. Hem Irak’ta işgalci olacaksın, mezhepçi politikayı bırakmayacaksın, hem de istediğini kabul ettireceksin! Neler konuşulduğunu ve neler üzerinde anlaşıldığını bilmiyoruz. Ama mevcut koşullarda Irak’la ilgili hiçbir politikası yürümez.

Şengal’de gerillayı kabul etmem, şurada burada kabul etmem diyor. Zaten Türkiye 35 yıldır kabul etmiyor. Ama gerilla sürekli daha da güçleniyor ve yayılıyor. Gerillanın varlığı ve direnişi Türkiye'nin kararına ya da şu bu devletle görüşmesine bağlı değil ki! Medya Savunma Alanlarına operasyon yapacakmış! Şengal’e operasyon yapacakmış! Türkiye'nin elini kolunu bağlayan mı var? Girmek isteyenler mehter takımını yanlarına alıp gitsinler. Ancak bu işlerin ekranlarda bağırmak gibi kolay olmadığını çok iyi biliyorlar. Mehter marşıyla girip İzmir marşıyla dönme dışında bir durum yaşanmayacağı açıktır. Şahlandırdığı şovenizme seslenerek kuyruğu dik tutmaya çalışıyorlar. Ama gerçekler böyle değil. AKP-MHP faşist iktidarı çok zor durumdadır. Psikolojik savaşla, yani suni teneffüsle ayakta kalmaya çalışıyor.

Son bir yılda AKP-MHP iktidarı Kürtlere yönelik tarihin en yoğun saldırısını yürütmüşlerdir. Sonuç, şu anda Türkiye tarihinin en zayıf ve en zor dönemini yaşamasıdır. Türkiye'nin geleceği hiçbir zaman bu kadar belirsiz olmamıştı. 1980 öncesi içeride siyasi çekişme ve çatışmalar yoğundu. Ancak Türkiye'nin dış dünyadaki durumu bu kadar sırat köprüsünden geçer gibi değildi. Türkiye şimdi hem içeride, hem de dışarıda sırat köprüsünden geçiyor. Bu nedenle AKP-MHP iktidarı istiklal savaşından söz ediyor. Kuşkusuz bu, Türkiye'nin değil, AKP-MHP iktidarının istiklal savaşıdır. Yoksa Tayyip Erdoğan’ın bağırdığı gibi dış güçlerin Türkiye'yi parçalama ya da yıkma gibi bir saldırısı yoktur. Aksine kendisi faşist iktidarını korumak için tüm faşistler gibi iç ve dış düşmanlar yaratmaktadır.

İç ve dış düşmanlar söylemi hayaldir. İçeride ve dışarıda istikrarsızlığı AKP iktidarının politikaları yaratmıştır. Kürtlere karşı savaşan bu iktidardır. Bu nedenle Kürtler direnmektedir; daha da direneceklerdir. IŞİD’in yaptığı saldırılar ise AKP’nin yarattığı canavarın kendisine yönelmesidir. Tayyip Erdoğan’ın “teröristleri desteklerseniz size döner” sözü en fazla da AKP-MHP iktidarı ve Türkiye politikaları için geçerlidir. Suriye'de etkili olmak, Rojava Devrimini boğmak için El Nusra, IŞİD ve diğer faşist çeteleri desteklemiş, ancak görüldüğü gibi yüzüne gözüne bulaştırmıştır. Halep’i çetelerine yıktırmış, sonra da kendine bağlı bu çeteleri satmıştır. Türk devleti böylece karakterini bir daha ortaya koymuştur. Kürt düşmanlığı politikaları sürdükçe Türkiye daha çok bu durumlara düşecektir.

Türkiye tarihin en zor döneminden geçtiği halde Tayyip’in bağırması, çağırması; şu kadar vurduk, ezdik, ezeriz söylemleri boş kabadayılıktır. AKP-MHP iktidarının tek yiğitliği demokratik siyaset yapan insanları tutuklamaktır. Her gün yüzlerce Kürt’ü tutuklamanın dışında bir yiğitliği yoktur. AKP-MHP iktidarı böyle yaparak ayakta kalacağını sanıyor. Ne var ki toplumsal öfkeyi büyütmekten, başka bir şey yapmıyor. Toplum, AKP-MHP iktidarının korkuyla saldırdığını iyi görüyor. Zaten istikbal savaşı demelerinin nedeni budur. Bu söylem bile zayıflığın itirafıdır. AKP-MHP iktidarının istikbali yoktur. Bu savaşı AKP-MHP kaybedecek, demokrasi güçleri ve Kürtler kazanacaktır. Zulümle abat olunmaz, sözü tam da AKP-MHP iktidarı için geçerlidir.

AKP-MHP iktidarı ne derse desin, Kürtler tarihin en güçlü dönemindedir. Türk devleti tüm dünyanın önünde diz çöküp Kürt soykırımı için bana destek verin diyorsa, bu durum, kimin güçlü, kimin zayıf olduğunu gösterir. Türkiye Suriye'de kaybetti; Rojava’da da kaybedecektir, Irak’ta da kaybedecektir. Şu anda Rojava Devrimi daha da güçlenmiştir. Suriye'de tek demokratik muhalefet kalmıştır; o da Demokratik Suriye Meclisi ve Demokratik Suriye Güçleridir. Türkiye Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu içinde Kürtlerin demokratik özerkliğini engelleyemeyecektir. Türkiye Rojava Devrimine dokunduğu an yanacaktır. Medya Savunma Alanları ve Şengal’e dokunduğu an yanacaktır.

Türkiye'nin Kürtler karşısında kazanma şansı yoktur. Çünkü Kürtler özgür yaşamda ısrarlıdırlar. Özgür yaşamda ısrarın gücü her türlü saldırıyı kıracak karaktere sahiptir. İşgalci ve soykırımcı güçlerin günümüzde özgürlük güçleri karşısında kazanma şansı yoktur. Her saldırı soykırımcı sömürgeciliğin ömrünü kısaltmaktan başka bir sonuç vermeyecektir.

Eğer Yılmaz Güney bugün yaşasaydı daha coşkulu ve daha yüksek sesle “Mutlaka kazanacağız” diyecekti.