Uluslararası insan hakları örgütlerinden OHAL'e tepki
Uluslararası insan hakları örgütleri, Türk devletinin OHAL kararına tepki gösterdi, "OHAL uygulaması kurtarma çalışmalarını ve insani yardımları da olumsuz etkiliyor" dedi.
Uluslararası insan hakları örgütleri, Türk devletinin OHAL kararına tepki gösterdi, "OHAL uygulaması kurtarma çalışmalarını ve insani yardımları da olumsuz etkiliyor" dedi.
Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FİDH), İşkenceye Karşı Dünya Örgütü (OMCT) ve İnsan Hakları Derneği (İHD), yaptıkları ortak açıklamayla, depremlerin ardından 10 kentte OHAL ilan edilmesine tepki gösterdi.
Paris, Cenevre ve İstanbul merkezli ortak yazılı bir açıklama yapan Uluslararası İnsan Hakları Örgütlerinden FİDH, OMCT ve İHD, Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Türkiye ve Bakurê Kurdistan’da meydana gelen depremi fırsata çevirerek 10 kentte OHAL ilan etmesine sert tepki göstererek, kararın geri alınmasını istedi.
Açıklamada şöyle denildi:
“Felaketin ardından 7 Şubat’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan depremden etkilenen 10 ilde 7 Mayıs 2023 tarihine kadar OHAL ilan etmiş ve bu karar yürürlüğe girmiştir. OHAL, acil durumlara müdahale süresi bakımından gereksiz ve orantısız görünmektedir ve cumhurbaşkanına verdiği ek yetkiler, sivil topluma ve hükümetin kriz yönetimini eleştiren herkese karşı silahlanma ve sivil toplumun etkilenen bölgelerdeki insani yardım ve insan hakları çalışmalarını sekteye uğratma riski taşımaktadır."
OHAL kararının hemen ardından ifade ve basın özgürlüğünü kısıtlayan uygulamaların hayata geçirildiğine dikkat çekilen açıklamada, deprem bölgesinden haber yapan veya devletin deprem müdahalesine dönük eleştirilerde bulunan gazetecilerin çalışmalarının engellendiği, bazıları hakkında açılan davalar ve Twitter’e getirilen kısıtlamalar hatırlatıldı.
‘OHAL KURTARMA VE İNSANİ YARDIMI OLUMSUZ ETKİLİYOR’
OHAL uygulamasının kurtarma çalışmalarını ve insani yardımları da etkilediğine dikkat çeken insan hakları örgütleri, “Hükümet, merkezi çabaların yetersizliğine rağmen yerel paydaşlarla iş birliğini siyasileştirmiştir. Bağımsız STK’ler, meslek örgütleri, yurttaş girişimleri ve muhalefetteki Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından yönetilen ilçe belediye başkanlıklarının insani yardımlarının depremden etkilenen bölgelere ulaşması merkezi hükümetin emrindeki valiler tarafından engellendi” diye kaydetti.
Açıklama şunlar da ifade edildi:
"Bu OHAL kararı, hukukun üstünlüğünün azaldığı, sivil alanın daraldığı ve 2016-2018 yılları arasında olağanüstü hal mevzuatının kötüye kullanıldığı, insan hakları ve temel özgürlüklerin yaygın bir şekilde ihlal edildiği ve insan hakları savunucuları, gazeteciler ve muhaliflere yönelik tacizlerin yaşandığı bir ortamda alınmıştır. Son OHAL uygulamasının, 2018'de kaldırılmasının ardından birçok kısıtlayıcı politika ve uygulama kalıcı hale getirilmiştir. Sivil toplum üzerindeki baskılar, 2020 yılında sivil toplum kuruluşlarını hukuka aykırı bir şekilde hedef almak için kullanılan 7262 sayılı Kanun'un ve son olarak Ekim 2022'de "yanıltıcı bilgileri alenen yayma" suçuna hapis cezası getiren "dezenformasyon kanunu"nun kabul edilmesinin ardından yoğunlaşmıştır."
‘SEÇİMLER ÖNCESİ ALINAN BU KARAR TESADÜF DEĞİL’
Deprem gerekçe edilerek ilan edilen OHAL uygulamasının, gayriresmi olarak 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacağı ilan edilen parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine giden süreçte ilan edilmesinin tesadüf olmadığının ifade edildiği açıklamada, "Türkiye'de 2018 yılında olağanüstü hal altında yapılan milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine, muhalefet adaylarının ve bağımsız medyanın susturulması, seçmenlerin ve muhalefetin kamusal faaliyetlere katılım hakkını tam olarak kullanmasının kısıtlanması ve vatandaşların özgür ve adil seçim hakkının etkilenmesi damgasını vurmuştur” denildi.
‘TÜRKİYE YAKINDAN İZLENMELİ'
Açıklamada, son olarak Türkiye’deki yetkilileri olağanüstü hal uygulamasını kaldırmaya çağıran insan hakları örgütleri, şöyle dedi:
“Afetlere müdahale için özel olarak tasarlanmış mevcut mevzuat kapsamında verilen yetkilere başvurmaya ve bu bağlamda alınan her türlü tedbirin mevcut krizi ele almak için kesinlikle gerekli ve orantılı olmasını ve Türkiye'nin uluslararası insan hakları yükümlülüklerine tam olarak uymasını sağlamaya çağırıyoruz. Ayrıca uluslararası toplumu, Türkiye'deki gelişmeleri ve bu tedbirlerin, özellikle yaklaşan seçimler bağlamında, insan hakları ve temel özgürlükler üzerinde yaratabileceği etkileri yakından izlemeye çağırıyoruz."