“Demokrasi, hak, hukuk, adalet” gibi kavramları ağzından düşürmeyen CHP’nin 3 belediyesinde işçiler hukuksuz bir biçimde atıldıkları işlerine geri dönmek için direniyor. Bu işçilerden Şişli Belediyesi direnişçileri Turan Aktaş ve Kakil Yazar, iş mahkemesinde açtıkları işe iade davalarını kazanmalarına rağmen 4 yıldır işe iade edilmiyor. İşçilerin talepleri karşısında bugüne kadar kör, sağır ve dilsizi oynayan Şişli Belediyesi Başkanı Muammer Keskin, belediye meclisi toplantısında direniş hakkında yaptığı açıklamada Turan Aktaş’ın haklılığını doğrularken, Kakil Yazar’ı ise hedef göstermişti. Konu hakkında ANF’ye konuşan Kakil Yazar, “Direnişimizin haklı veya haksız olduğunu tartışmak Muammer Keskin’in haddi değil“ vurgusunda bulundu.
HEM KALP KRİZİ GEÇİRDİ, HEM OMURGASI ZEDELENDİ
Mahkeme kararına rağmen işine geri alınmayan Şişli Belediyesi Kent Yol işçisi Kakil Yazar, sesini duyurabilmek için tam bin 258 gündür Turan Aktaş ile birlikte Şişli Belediyesi ve Ankara’daki CHP Genel Merkezi arasında mekik dokuyor. Direnişi boyunca her gün işkenceyle gözaltına alınan ve sağlığını kaybeden Yazar, polis şiddetinden hem kalp krizi geçirdi, hem omurgası zedelendi. Zorlukla hareket etmesine rağmen Şişli Belediyesi önünde direnmeye devam eden Yazar, işine iade edilene kadar da direnmeye kararlı.
‘EMEKLİ OLDUĞUM İÇİN DEĞİL SENDİKAL MÜCADELE VERDİĞİM İÇİN ÇIKARDI’
Şişli Belediyesi’nin iştiraki Kent Yol’da 14 yıldır çalışan Yazar, işçilerin örgütlü olduğu DİSK/ Genel-İş Sendikası 3 No’lu Şube yönetiminde yer alıyordu. Muammer Keskin’in belediye başkanı seçilmesiyle özellikle şubeyi kontrol altına almaya çalıştığına dikkat çeken Yazar, kendisine biat eden bir şube isteyen Keskin’in ilk hamlesinin sendikada aktif mücadele edenleri tasfiye etmek olduğuna işaret etti. 2019 yılı delege seçimlerinde 3 No’lu Şubede başkan adaylığını üç oyla kaybettiğini belirten Yazar, Genel-İş Sendikası Genel Merkezi ve Muammer Keskin’in ortak operasyonuyla tasfiye edildiğini anlattı. Keskin’in önce kendisine itaat eden bir şube yönetimi oluşturduğuna, akabinde ise işçi kıyımına başladığına işaret eden Yazar, “İşçileri çağırıp zorla kağıt imzalatıp işten çıkarıyorlardı. Bu hukuksuzluğa ilk müdahale eden kişi olduğum için benim de iş akdimi feshettiler. Yani Muammer Keskin bugün iddia ettiği gibi beni emekli olduğum için değil, sendikal mücadele verdiğim için işten çıkardı ama bunu itiraf etme cesaretini hiç gösteremedi” dedi.
ÖNCÜ İŞÇİLERİ TASFİYE ETTİLER
İşten çıkarıldığı 10 Aralık 2019 tarihinden bu yana 4 yıldır kesintisiz bir biçimde direnen Yazar, aynı dönemde işten atılan Turan Aktaş ve üç işçiyle birlikte direnişe başladıklarını belirtti. Bu süreçte sendikanın da kendilerini yüzüstü bıraktığını anlatan Yazar, kendileri tasfiye edildikten sonra yerlerine itaatkar bir yönetim getirildiğine ve özellikle de öncü işçiler başta olmak üzere büyük bir kıyım yaşandığına dikkat çekti. Yazar şöyle konuştu: “Şubeden bizi tasfiye etmeden önce Türkiye çapında haklar anlamında en iyi toplu iş sözleşmesi Kent Yol sözleşmesiydi. Ama bugün Türkiye’de en kötü sözleşme Kent Yol sözleşmesi. Bizi tasfiye ederek istedikleri şey işçinin emeğini çalmaktı ve yaptılar. 3 No’lu Şubeye getirilen yönetim işverenin sözünden hiçbir şekilde çıkmadı. Şube o yönetimin kontrolü altına geçtikten sonra yaklaşık 500 işçi işten çıkarıldı. Bu işçilerin çoğu iş yerinde örgütlenmeyi sağlayan öncü işçilerdi ve bu işçileri tamamen tasfiye ettiler.”
‘İŞÇİLERİN UMUT IŞIĞI BİZ DİRENENLERİZ’
Gelinen noktada belediyenin Muammer Keskin için tam anlamıyla dikensiz bir gül bahçesine dönüştüğüne işaret eden Yazar, kurduğu bu saltanatın yıkılmasından korkan Keskin’in yaptıkları direnişten bu nedenle rahatsız olduğunu vurguladı. “İşçiler için umut ışığı biziz” diyen Yazar, “Eğer bizim direnişimiz zaferle sonuçlanırsa Muammer Keskin’in burada oluşturmak istediği saltanatı yıkacak. Bu anlamda işçilerin umut ışığı biz direnenleriz ve bu, Muammer Keskin ve kontrolü altındaki yönetimi çok rahatsız ediyor” dedi.
‘KESKİN AKP’NİN KÜÇÜK BİR VERSİYONU’
Bu açıdan kamuoyuna kendini demokrat, emek yanlısı olarak göstermeye çalışan Muammer Keskin’in esasında AKP’nin küçük bir versiyonu olduğunu vurgulayan Yazar, Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkede uygulamaya koyduğu tek adam rejiminin bir minyatürünün Keskin tarafından belediyede uygulandığını söyledi. Mücadelelerinin bu ikiyüzlülüğe karşı olduğunu kaydeden Yazar, “Burada esas olarak kirli ve ikiyüzlü bir siyaset yürütülüyor. AKP karşıtı gibi gözüken ama AKP'nin çıkardığı her türlü yasal olanaktan yararlanıp emeğe saldıran bir zihniyet var. Biz bunu teşhir ediyoruz. Emek kisvesi altında emeğe düşmanlık yapan bir zihniyeti açığa çıkarmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
‘KESKİN BİZİ BÖLÜP PARÇALAMAYA ÇALIŞIYOR’
Muammer Keskin’in tam 4 yıl sonra direnişleri hakkında yaptığı değerlendirmeye de değinen Yazar, Keskin gibi bir işçi düşmanının kimin haklı veya haksız olduğunu yorumlamaya hakkı olmadığının altını çizdi. “Keskin bu ‘haklı-haksız’ çıkışıyla 4 yıldır kıramadığı direnişi kırıp, bizi bölüp parçalamaya çalışıyor” diyen Yazar, bu amacına ulaşamayacağını kaydetti.
‘ONLARIN DÜNYASI KÜÇÜ BİR RANT DÜNYASI’
Şişli direnişçileri olarak 4 yıldır haklılıklarından gelen iradeyle hareket ettiklerini vurgulayan Yazar, şöyle tepki gösterdi: “Muammer Keskin biz direnişçiler hakkında değerlendirme yaparken Turan Aktaş haklıydı, ben emekli olmuşum o yüzden işten çıkarılmışım diyor. Yok öyle bir şey. O zaman nasıl işe iade mahkemesini kazanmışım? Bir kere direnişçilerin haklı veya haksız olduğu tartışmak Muammer Keskin’in harcı değil. Çünkü o tepeden tırnağa kirliliğe batmış. Burada polis işbirliğinden, ihbarcılıktan tutun da, işçiler üzerinde uyguladığı mobbingden saldırıya kadar her türlü şeyi yaşatmış birinin kalkıp da direnişçiler hakkında haklı ve haksız diye bir değerlendirme yapma hakkı yok. Sırf bizim direnişimizi ziyaret etti diye belediyede işten atılan arkadaşımız var ortada. Muammer Keskin ve onun gibileri emek ve işçi düşmanıdır. İnsanların emeğini ve alın terini çalan bir zihniyettir. Onların kurdukları dünya, küçük bir rant dünyasından ibarettir. Ancak o kirli yüzlerini neyle kapatmak zorunda kalıyorlar? Yalnızca geçmişte bu ülkenin tam bağımsızlığını savunan, aydınlık gelecek için mücadele eden insanların yaratmış olduğu değerlerle kendilerine prim yapmak istiyorlar. Ama gerçek öyle değil. Bugün Kent Yol işçisinin Toplu İş Sözleşmesi’nde kazandığı 25 kuruşluk kıdemine göz diken birinin hiçbir şekilde emek adına tartışabileceği bir şey kalmamıştır. Biz zaten haklıydık ve haklılığımızdan gelen güçle direnmeye devam ediyoruz.”
‘EMEK ÇEVRELERİ DE BİZİ YALNIZLAŞTIRDI’
Direniş boyunca gözaltına alınırken gördüğü polis şiddeti nedeniyle sağlığı bozulan Yazar, kalbinde ve belinde ciddi bir sorun oluşmaya başladığına dikkat çekti. Polis tarafından darp edilip yerlerde sürüklenmekten omuriliğinde ciddi zedelenmeler olduğunu anlatan Yazar, en ufak darpta felç olma riski olduğunu belirtti.
Ne olursa olsun işe iade edilinceye kadar mücadele etmeye kararlı olan Yazar, direnişe başladığı ilk günün inancıyla hareket ettiğini vurgulayarak, “İşimizi geri istiyoruz, alacağız, davamızda haklıyız ve mutlaka kazanacağız” dedi.