Pazarcix ve Ekinözü merkez üslü iki büyük deprem, nüfus itibarıyla 13.5 milyon insanın yaşadığı on şehirde büyük yıkıma sebep oldu. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Füsun Sümer, yıkımdaki insan eli faktörünü değerlendirdi.
Depremle birlikte ortaya çıkan felaket tablosunun doğal afetten ziyade imar ve mühendislik kurallarına aykırılık, denetimsizlik, hata ve liyakatsizlik silsilesinin sonucu olduğunu belirten TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Füsun Sümer, etrafında tek sağlam bina kalmayan TMMOB'un Mereş’teki il temsilcilik binasının depremde herhangi bir hasar almadığına dikkat çekti: "Basına yansıyan, enkaz yığını içerisinde sapasağlam kalmış o bina, İnşaat Mühendisleri Odası'nın Maraş İl Temsilciliği Binası idi. O bina gösterdi ki mühendislik hizmeti almış yapıların depremde daha iyi davranış gösterebilmesidir. Bu tür yapılar yönetmelikler dikkate alınarak bilim, teknoloji ve mühendislik ilkeleri doğrultusunda yapılan ruhsatlı yapılardır. Enkaz yığınına dönen yapılar ise düşük standartta, denetimsiz, mühendislik hizmeti almayan, mühendislik kurallarına uygun olarak yapılmamış yapılardır ki, bu durum, yapılara ruhsat almayı bir formalite olarak gören zihniyetin eseridir. Yapılan imar aflarının da tetikleyici olduğunu da not düşmekte fayda var."
FİZİBİLİTE YAPILMADAN YENİDEN İNŞA MÜMKÜN DEĞİL
Depremde en büyük yıkımın yaşandığı şehir olan Antakya'da şehir merkezinin taşınacağı iddialarını değerlendiren Sümer, şehrin tarihi dokusuna ve güncel ekonomik ve sosyo kültürel gelişmesine uygun bir fizibilite çalışması yapılmadan bu ölçekte bir taşınmanın mümkün olmadığını belirtti. Böyle büyük bir iddiaya rağmen devlet kurumları tarafından programlı bir fizibilite çalışması yürütülmediğine dikkat çeken Sümer, deprem sonrası kent planlaması modelini şu maddelerle sıraladı:
"Kent planlamasında öncelikle;
• Ülke ve bölge düzeyinde; tüm sosyo-ekonomik verilerden yararlanan, tüm sosyal katmanların katılımına açık yerleşim politikaları ve bölge planlarına,
• Kent ölçeğinde; tüm mühendislik ve mimarlık hizmetleri kullanılarak ve risklerin azaltılması ile arazi kullanım planları, sağlıksız bölgelerin ıslahı veya yeniden üretilmesine,
• Bina ölçeğinde; tarihsel ve sosyal çevreye uyumlu, insanla barışık, uygun mühendislik ve mimarlık teknikleri ile tasarım, yapım ve denetim uygulamalarına,
• Tarihi yapılar içinse özenli bir plan dahilinde korunmasına dikkat edilmelidir."
İKTİDARIN KAYGILARINDAN UZAK BİR TESPİT VE RAPORLAMA GEREKİYOR
Hasar tespit raporlama çalışmalarının depremin üzerinden iki ay geçmesine rağmen yetersizliğine işaret eden Sümer, gelinen aşamada raporlama işleminin bitmiş ve vatandaş itirazlarına yönelik değerlendirmelerinin başlamış olması gerektiğini ifade etti. İktidarın siyasi kaygı ve açıklamalarından uzak bir çalışma programı oluşturulması gerektiğini vurgulayan Sümer, yürütülen çalışmalardaki yöntem yanlışlığına dikkat çekti.
"Hasar tespit çalışmaları Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülmektedir. Hasar durumlarının belirlenmesi için AFAD tarafından yapılan bilgilendirmede: 'Hasar tespit çalışmaları sırasıyla; Afet Etkisi Belirleme (Ön tespit), Kesin Hasar Tespit ve İtiraz Hasar Tespit olmak üzere 3 aşamada gerçekleştirilmektedir' denmektedir.
Çalışma yürütülen yöntemin hızı ve güvenilirliği düşünüldüğünde güçlendirme ile istenilen performans değerlerine getirilebilecek birçok yapı için yıkım kararı alınacağı görülmektedir."
MERKEZİ VE STANDART BİR YÖNTEMİN OLUŞTURULMASI ÖNEMLİ
Hasar tespit çalışmalarında merkezi ve standart bir yöntem ile veri oluşturulamadığına değinen Sümer, yapılan tespitlerde ortaya çıkan hasar tipleri ile kaynaklarda açıklanan hasar tipleri arasındaki farkın çalışmanın güvenilirliğini zedelediğini, birbirinden farklı uygulamaların sahadaki personeli aldıkları eğitim dışında değerlendirme yapmak durumunda bıraktıklarını ifade etti.
Yaşanan aksaklıkların giderilmesi için bakanlığın İnşaat Mühendisleri Odası ile koordineli çalışması gerektiğinin altını çizen Sümer, standartları belirlenmiş bir çalışmanın önemini vurguladı:
"Deprem bölgesinde yapılacak her işin önceliklendirilmesi önemlidir. Belirlenen bir akış ve bilimsel bir değerlendirme olmalıdır. Hasar tespit çalışmalarının bir yönetmeliğe bağlı olarak yapılması da hem karar alanların, hem sahada çalışma yürütenlerin işlerini kolaylaştıracağı gibi yapılan tespitlerde ve teknik personelde tek bir standardın oluşturulmasına katkı sağlayacaktır.
İnşaat Mühendisleri Odası tarafından yapılan çalışmalar için ilgili kurum ile protokol yapılması faydalı olacaktır. Çalışma yürütülen bölge hakkında da odamızın karar alma süreçlerine dahil edilmesi gerekmektedir. Koordine ekipleri ile direkt bir temas sağlanması ulaşım, barınma gibi sorunların çözülmesi açısından faydalı olacaktır."