Yoleri: Yasal yollar göçmenlere kapalı!

İHD Göçmen Komisyonu üyesi Gülseren Yoleri, zorla belge imzalatılarak sınır dışı edilen Suriyeli mültecilerin yasal imkanlara erişemediğini belirtti. Yoleri, sınır dışıların hukuka aykırı olduğunu kaydetti.

Resmi kayıtlara göre Türkiye’de 5 milyona yakın göçmen bulunuyor. Bunların 4 milyonu Suriye iç savaşından sonra Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Suriyelilerden oluşuyor. Buna rağmen Türkiye’de 13 geçici koruma mekanı bulunuyor. Bunların da kapasitesi 109 bin. Ayrıca 2017 yapılan yeni düzenleme ile de yabancılara çalışma izni verildi ve Türkiye’de çalışma izni bulunan göçmen sayısı da 70 ila 80 bin civarında. İçişleri Bakanlığı ve Valiliğin açıklamasından sonra bilindiği kadarıyla 12 bin Suriyeli göçmen sınır dışı edildi veya kayıtlı bulundukları şehirlere gönderildi.

İnsan Hakları Derneği Göçmen Komisyonu üyesi ve İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, zorla geri gönderilmeleri ajansımıza değerlendirdi. Yoleri, “Hiç kimse, eziyet, işkence göreceği her hangi kötü muameleye maruz bırakılacağı yere gönderilmez’ diyen bir mutlak yasaktan söz ediyoruz. Ancak buna rağmen apar topar savaş bölgesine gönderilen ya da düşmanlık içeren yerlere gönderilen Suriyeliler var” dedi.

GÖÇMENLER YASAL İMKANLARA ULAŞAMIYORLAR

İçişleri Bakanlığı ve İstanbul Valisi’nin açıklamalarından sonra Suriye’ye ve diğer Türkiye’nin illerine gönderilen göçmenler derneğinize başvuruda buluyorlar mı? Hangi şikayetlerle geliyorlar?

Özellikle şehir merkezlerinde bulunan, toplu taşıt araçlarının giriş-çıkışlarında, güvenlik görevlilerinin konuşlandığı, kimlik kontrolü yaparak yabancıları tespit ettikleri, zorla otobüslere bindirdikleri ve sonra o kişilerden daha sonra haber alınamadığına dair derneğimize yapılan çeşitli başvurular var. Olayları gören vatandaşların da yaptığı ihbarlar var. Anlatılan şeyler yabancı uyruklu insanların iradesi yok sayılarak, emrivaki, zorla geri gönderilmelerin yapıldıkları gösteriyor. Oysa özellikle Suriyelilerin geçici koruma statüsü altında olduklarını biliyoruz ve bu geçici koruma statüsü çerçevesinde geçici ikamet izinleri ile bu ülkede  barınıyorlar. Yasa gereğince hakkında sınır dışı kararı verilmeyenlere tanınmış itiraz kararı var. İdare Mahkemesi’ne dava açıp bu gönderilme kararının iptalini isteyebilirler, Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilirler yine bu sınır dışı kararının iptali için.

Bu yasal imkanlara da ulaşamıyorlar. İtiraz etmelerine izin vermeksizin sınır dışı edilmeleri durumu var. Bu tür durumlarda karşı dava ya da şikayet ihtimalini bertaraf edebilmek için zorla imzalatılan geri dönüş belgelerinden söz ediliyor. Zorla geri gönderilenler yarın öbür gün geri gelmek istediklerinde, bu insanlara bu belgelerin zorla imzalatıldıklarının bilinmesi kamuoyu tarafından oldukça önemli.

ZORLA GİTMEK İSTEDİKLERİNE DAİR BELGE İMZALATMIŞLAR

Türkiye’nin de imzasının bulunduğu Cenevre Sözleşmesi var. Hem bu sözleşmeden hem de Suriyeli göçmenlerin Türkiye’deki hukuki konumlarından söz eder misiniz?

Cenevre Sözleşmesi coğrafi çekince koyduğu için sadece Avrupa’dan gelenlerin mülteciliğini kabul ediliyor diğer yabancılar için geçerli değil. Dolayısı ile Türkiye’de bulunan resmi açıklamalara göre yaklaşık 4 milyonu Suriyeli olmak üzere 5 milyon civarında göçmen var. Bu yabancılar Türkiye’de mülteci olamadıkları için bir göçmen ya da sığınmacı statüsünü kazanmaya çalıyorlar. Bunun için ikametgah için başvuru yapıyorlar, bu izni alabilirlerse sığınma başvurusunun geçici olarak kabulü anlamına geliyor. Bu şekilde bir yasal statü elde etmeye çalışıyorlar.

Bu insanlar Türkiye’de devlet korumasından nasıl yararlanıyorlar, ya da yararlanabiliyorlar mı?

Zaten bu insanlar ülkelerin kaçarak gelmiş, dönemeyecekler. Çoğunluğu yoksul. Bu insanların yaşamları için ya devletten destek almaları gerekiyor ya da çalışmak gibi, barınmak gibi temel haklara sahip olmaları gerekiyor. Neredeyse bu 5 milyon yabancının tamamı belli bir korumanın dışında yaşam zorunda bırakılıyor. Çalışma imkanları, izinli olarak, yok. Devletten yeterli bir yardım görme ihtimalleri yok. Bu kayıt dışı ekonominin bir parçası olmalarına neden oluyor ki kayır dışı ekonominin neredeyse büyük bir bölümünü yabancılar oluşturuyor.

KADINLAR FUHUŞA VE İKİNCİ EŞLİĞE SÜRÜKLENİYOR

Kadınlar ve çocuklar için Türkiye’de göçmen olmanın tanımı nedir?

Yabancı kadınlar özellikle hem fuhuşa sürüklenerek hem de ikinci eş olarak yaşamaya mecbur bırakılıyor. Yerli kadın nüfusuna da bir tehdit oluşturuyor. Tırnak içerisinde belirtmek gerekiyor, böyle bir tehdit algısı oluşturuluyor. Bu kadınlar arasında da birbirlerine bir düşmanlık, nefret duygularını körükleyen bir tabloyu ortaya çıkartıyor. Yabancı insanların eğitim olanaklarına ve temel imkanlara sahip olamamaktan kaynaklı çok büyük bir problemler var. Biliyorsunuz yapılan istatistik çalışmalarda Suriyelilerin suça bulaşma oranlara yerli halktan çok daha düşük. Buna rağmen daha önceki göç olaylarından da hatırlayacağınız üzere örneğin Kürtlerin zorunlu göçleri söz konusu olduğunda nasıl ki, suç işleyen bütün gençler Kürtmüş gibi değerlendiriliyordu, bu günde Suriyeli gibi değerlendiriliyor. Toplumu böyle bir ayrımcı ya da ötekileştirici bir tablo da çıkıyor ortaya.

VALİLİĞİN VE BAKANLIĞIN KARARI HUKUKA AYKIRIDIR

Türkiye’nin imzasının bulunduğu sözleşmelere rağmen göçmenlerin gönderilmeri yasal mıdır?

Sözleşmeler geri gönderilmelerinin yasak olduğuna dair bir madde içeriyor. ‘Hiç kimse, eziyet, işkence göreceği herhangi kötü muameleye maruz bırakılacağı yere gönderilmez’ diyen bir mutlak yasaktan söz ediyoruz. Ancak buna rağmen apar topar savaş bölgesine gönderilen yada düşmanlık içeren yerlere gönderilen Suriyeliler var. Bu geçmişte de yaşandı, İran’a çok fazla sınır dışı edilen insanla oldu. Bunlar hukuk dışa uygulamalar olarak karşımıza çıkmıştı. AİHM’in kararlarına rağmen sınır dışı olaylarına tanıklık ettik. Şimdi toplu olarak sınır dışı uygulamasıyla karşı kaşıyayız. Bu toplu sınır dışının da yasak olduğuna dair uluslar arası sözleşmeler mevcut. Bu işlem yapılırken tek tek herkesin somut konumunun değerlendirilmesi gerekiyor.

Kendi yurdunda yaşama imkanı bulamayan insanlar dünyanın başka yerlerine giderek sığınma talep etmesi temel bir haktır. Türkiye ya da diğer dünya ülkelerinin kendi ülkesine gelen yabancının yerleşmesini sağlamak gibi bir yükümlülüğü vardır. İnsanların yurtlarından göçmek gibi mecburiyetine neden olan en önemli etken de savaş ve yokluktur. Şimdi bu etkenler oradan kaldırılabilir oysaki. Dünyada savaş yapanlar, savaş ekonomisi üzerinden kendisine gelecek biçenler, egemenlik kaygısıyla başka ülkelerde savaşları körükleyenlerin sorgulanması gerekiyor. Meselenin çok daha geniş algılanması oldukça önemli. Biz İstanbul’dan konutumuzda gerek iç işleri bakanlığının gerek valiliğin yaptığı bu son uygulamalar kabul edilemez.