YPS ve YPS JIN Cizre’de vahşet bodrumlarında katledilenleri andı

YPS ve YPS JIN Koordinasyonu yazılı bir açıklama yayınlayarak Mehmet Tunç ve Asya Yüksel ile Cizre’de vahşet bodrumlarında yakılarak katledilen şehitleri andı.

“YPS- YPS JIN olarak 2015- 2016 yılı, tarihi öz yönetim direnişlerinin, direniş ruhlarından olan Mehmet Tunç ve Asya Yüksel ile birlikte Cizre vahşet bodrumlarında yakılarak katledilen bütün şehitlerimizi saygıyla anıyor; diz çökmeyenlerin, direnenlerin, mücadele edenlerin zafer nihai sonucuna erişeceği hakikatindeki kararlılığımızla bu süreci karşılayacağımızı bir kez daha ifade ediyoruz” denilen açıklamada “Yaşadığımız hiçbir şeyi unutmadan, yaşanılanların hesabını sorabilmek için, toprağa düşen bütün fidanların tek hayali olan Önderliğimizin fiziki özgürlüğünü sağlayarak özgür ülke, özgürlükçü bir yaşama kavuşabilmek için intikam!” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada şunlar belirtildi:

DİRENEN HER KÜRT TC FAŞİZMİNİN KALBİNDE YARA OLMUŞTUR

“Öz yönetim süreci bir halkın uyanış, diriliş ve direnişiydi. Bu süreç kendi içerisinde öncülerini, militanlarını, gerçek yurtseverlerini doğurdu. Tarihten günümüze haksızlıklara, baskılara, katliamlara, eritme politikalarına, inkâr ve imhaya karşı direnişçi Mezopotamya topraklarının direnen halkı, direnme ve boyun eğmeme kültürünü korumuş, yaşatmışlardır. 14 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen ve 79 gün süren sokağa çıkma yasağı süreci boyunca TC faşizminin temel hedefi; Kürt halkını, köle Kürt profiline tamamıyla mahkûm etmekti. Özgürlüğünü aramak bir Kürt için en büyük suçken, haksızlıklara karşı koymak, kendi kültürünü, dilini, sistemini yaşama arayışı ise katledilme gerekçesi olmaktaydı. Kürt halkı karşısındaki bu tarihi yönelim, günümüzde de kendisini şiddetle dayatmaktadır. Düşmanın ölü Kürt politikasının kaynağı, Kürt toplumsal gerçekliği karşısındaki korkusudur. İnsanlık tarihinin, demokrasi kültürünün yaşam kaynağı ve günümüze kadar gelişinin zemini olan Kürt toplum gerçekliği iktidar güçleri açısından hep bir tehdit olarak görülmüştür. Bu gerçekliğin varlığını kendi yok oluşları olarak görmüşlerdir. Bundan kaynaklı uyanış ve direniş süreçlerimizi kendileri açışından varlık- yokluk savaşı olarak tanımlamışlardır. Direnen her Kürt, TC faşizminin kalbinde bir yara oluvermiştir. Tek bir Kürd’ün dahi baş kaldırması, hakkını araması, uyanışı yaşaması, kendi olma çabası bu faşizm tarafından müthiş bir tahammülsüzlük çerçevesinde karşılanmış ve akıllarına gelen ilk şey imha olmuştur.

EĞER BİR YAŞAM OLACAKSA ÖZGÜRCE OLACAK

Kürt halkı vermiş olduğu mücadele ile artık bütün dünya tarafından kabul gören ve hem Ortadoğu hem de dünya siyasi dengelerini bir bütünen etkileyen bir pozisyona gelmiştir. Sadece Kürt halkının değil ezilen, sömürülen bütün halkların özgürlük arayışı halini almıştır. Halkların bu büyük sahiplenişlerinin nedeni, mücadelemizin haklı bir halk mücadelesi oluşundandır. Bu haklı halk mücadelesinde sömürgecilik yenilmeye mahkumdur. Özelde günümüz savaş gerçekliği bunu çok daha net bir şekilde açığa çıkarmaktadır. Çürümüş bir kapitalist sistem, tükenmiş bir ulus devlet gerçekliği yaşanıyorken bunların karşısında demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir yaşamın bütün halkların temel özlemi olduğu bilinmektedir. Bu özlemin tek gerçekleşme zemini ise örgütlü mücadeledir. Ya özlemlerini korkularına mahkûm ederek dayatılan kölelik yaşanacak ya da gerçek bir yaşam için mücadele edilecek. Mehmet Tunç ve Asya Yüksel arkadaşların yaşamları boyunca tek tercihleri ‘eğer bir yaşam olacaksa özgürce olacak’ üzerineydi. Onurlu bir yaşamın sahibi olmak, dayatılan hiçbir geriliği, köksüzleştirmeyi kabul etmemek temel yaşam felsefeleriydi. Bundan kaynaklı yaşamı dolu dolu ve anlamlı yaşamayı bildiler. Özelde Kürt halkının anlamlı yaşam komutanları oldular. Devrimci Halk Savaşının yılmaz savaşçıları oldular. Direniş kültürünün sembolleri oldular. Hem siyasetin hem de direnişin nasıl olması gerektiğinin yalın hali oldular. Mehmet Tunç en son bağlantısındaki ‘kimse bizden teslim olmamızı beklemesin, biz ilk gün olduğu gibi omuz omuza direneceğiz ve bu uğurda gerekirse şehit olacağız. Biz direndik teslim olmadık bizimle gurur duyun.’ sözleri, kendisi ile birlikte Asya Yüksel ve toplamda 177 direnişçinin, Kürdistan tarihindeki direniş çizgisinin günümüz sembollerinden oluşlarının ifadesi olmuştur.

Bir kez daha Asya Yüksel ve Mehmet Tunç şahsında bodrumlarda şehid olan bütün şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. Kürt halkı, kadını ve gençleri olarak tek sözleşmemiz bulunmaktadır; intikam!

Yaşadığımız hiçbir şeyi unutmadan, yaşanılanların hesabını sorabilmek için, toprağa düşen bütün fidanların tek hayali olan Önderliğimizin fiziki özgürlüğünü sağlayarak özgür ülke, özgürlükçü bir yaşama kavuşabilmek için İNTİKAM!

Yaşasın Devrimci Halk Savaşı!

Yaşasın Devrimci Halk Savaşı Öncülerimiz!”