Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre Türkiye'de 2019’da 430 kadın öldürüldü. Bu sayı sonuna geldiğimiz aralık ayında da artmaya devam ediyor. Yine aynı platformun verilerine göre 2018’de erkek şiddetiyle ölen kadınların sayısı 440’tı. Bu sayı AKP’nin kadın karşıtı politikalarının artmasına paralel olarak her geçen yıl daha da yükseliyor.
15 Kasım 2019’da Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi toplantısında, kadına yönelik şiddetle ilgili rakamlarını 2016'da 304, 2017'de 353, 2018'de 280, 2019’da da 299 olarak açıkladı. Platformun ve devletin verileri farklı olsa da ortaya çıkan sonuç benzer: Kadına yönelik erkek şiddeti her geçen yıl artıyor.
24 SAAT İÇİNDE 3 KADIN KATLEDİLDİ
Aralık ayı içinde Özgür Arduç tarafından evinin önünde öldürülen üniversite öğrencisi Ceren Özdemir cinayeti büyük bir tepkiye sebep oldu. İşlediği suçlara rağmen açık cezaevinden çıkabilen Arduç ifadesinde özellikle güçsüz kadınları seçtiğini, bazı kadınları takip ettiğini ancak cinayetleri gerçekleştiremediğini söylediği basına yansıdı. Fakat aralık ayında Ceren Özdemir cinayeti son olmadı, üç kadın aynı gün erkekler tarafından katledildi. Bayburt’ta Recai Çetin tartıştığı temizlik görevlisi Zehra Erdemir'i (40) bıçaklayarak öldürdü. Kocaeli'nin Darıca ilçesinde ise Orhan Şahin’in eşi Aslı Şahin'i dövdükten sonra boğarak öldürdü. İstanbul Maltepe de lüks bir rezidansta Abdulselam Günay, kız arkadaşı Didem Mengü'yü kafasına sert bir cisimle vurarak öldürdü. Yine 18 Aralık’ta Balıkesir'de Nazan Can birlikte yaşadığı erkek Mehmet Biçer tarafından tüfekle vurularak katledildi. Aynı gün Mersin'de Emine Demir de evli olduğu erkek Habip Demir tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
HAKSIZ TAHRİK VE İYİ HAL İNDİRİMİNE DEVAM
Bu yıl da birçok kadın cinayeti için adalet arayışı sosyal medyaya taşındı. Birçok kadın kurumun da takip ettiği davalarda haksız tahrik indirimine karşı mücadele yürütüldü. 2019’a damgasını vuran olaylardan biri de Şule Çet davası oldu. 23 yaşındaki Çet'in 29 Mayıs 2018 tarihinde cinsel saldırıya uğradıktan sonra plazanın 20. katından atılarak öldürülmesiyle ilgili dava sonuçlandı. Dava 1 yıl boyunca yüzlerce kadın tarafından izlenerek dayanışma ile gündemde tutuldu. Öyle ki sanıklar yüksek cezalara çarptırıldı. Ama “iyi hal” indiriminden yine de yararlandılar. Mahkeme, Çağatay Aksu’ya ilk olarak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi ancak bu cezaya “iyi hal” indirimi uygulayarak müebbet hapis cezasına çevirdi. Aksu'nun cinsel saldırı suçundan aldığı cezaya da “iyi hal indirimi” uygulanarak ceza 12 yıla düşürüldü. Davanın diğer sanığı Berk Akand ise toplamda 18 yıl 9 ay hapis cezası aldı. Aksu, bu cezaları sosyal medya ve halk baskısı ile aldıklarını savundu.
19 Aralık’ta görülen Fatma Şengül davasında da mahkeme tasarlama suçunu cezasız bıraktı. Şengül’ü evinin önünde öldüren katile, ‘tasarlayarak öldürmeden’ ceza verilmedi. Haksız tahrik indirimi uygulanarak 18 yıl ceza verildi.
MÜCADELE SONUCU GENELGE YAYINLANDI
Kadın cinayetlerine verilen tepkiler sonrasında Adalet Bakanlığı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun Uygulanması genelgesi yayınladı. Genelgede kadınların uzun zamandır tam olarak uygulanmasını istediği 6284 Sayılı kanuna atıflar yapılırken özellikle “Kural olarak gizli olan soruşturma evresiyle ilgili ifade, tutanak, belge, ses ve video kaydı gibi delillerin internet ve sosyal medya gibi platformlarda paylaşılmasının önüne geçilecek. Özel hayatın gizliliği, mahremiyet hakkı, lekelenmeme hakkı, kişisel verilerin korunması gibi temel haklara önemle riayet edilecek” maddesi dikkat çekti. Bu madde ile birçok davada oluşan kamuoyu baskısı önüne geçiliyor yorumları yapıldı. Özellikle kadınların sosyal medya üzerinden seslerini duyurmalarına engel olacağına dair değerlendirmeler oldu. Ama birçok kadın örgütü yayınlanan genelgenin mücadele sonucunda alındığının da altını çizdi ve takipçisi olacaklarını da vurguladı. Örneğin Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, Twiter’dan gizlilik kararına ilişkin şu görüşlerini paylaştı: “Genelgenin “gizlilik” maddesiyle ilgili müsterih olalım arkadaşlar; bu saatten sonra kadınları asla susturamazlar, korkutamazlar. Deneyen karşısında @KadinCinayeti bulur, #AslaYalnızYürümeyeceksin’i bulur; dünyanın bütün kadınlarını bulur...Yaşasın kadınlar...”
POLİS EYLEME DE DANSA DA SALDIRDI
Kadınlar 2019’da da alanları doldurmaya devam etti. 2018’de 25 Kasım’a saldıran polis 2019’da da İçişleri Bakanlığı talimatıyla bunu tekrarladı. Sadece 25 Kasım’a değil, Şili’den dünyaya yayılan “Las Tesis” dansı da dünyada ilk olarak İstanbul Kadıköy’de polis saldırısına uğradı. 20 kadının gözaltına alındığı eylemler yayılarak devam etti. Polis, İzmir’de bu defa eyleme saldırmayıp sonrasında 25 kadını ifadeye çağırdı. Devletin hakaret olarak gördüğü şarkı ise şöyleydi: “Katillerin cezasız kalması, nerede olduğum ve nasıl giyindiğim suç değildir. Tecavüzcü sendin, sensin. Hâkimleri, devlet başkanlarını, Baskıcı bir devlet, erkek tecavüzcüdür.” Kadınlar polis baskısına rağmen Las Tesis için örgütlenmeye devam ediyor.
EŞBAŞKANLIK DA BEYAZ TÜLBENTLİ ANNELER DE HEDEFTEYDİ
Kadınları kazanımlarına yönelik devlet baskısı 2019’da özellikle Kürdistan’da kayyımlar ve kalıcı OHAL uygulamalarıyla kendisini gösterdi. 31 Mart 2019 seçim sonuçlarını tanımayan AKP hükümeti, kazanamadığı yerleri kayyımla alma politikasını yeniden hayata geçirdi. Aralık ayı itibari ile son olarak Amed’in Sur ilçesiyle de birlikte HDP’nin 18 Belediye Eşbaşkanı tutuklandı, 29 belediyesine kayyım atandı. Kayyım gerekçesi olarak Eşbaşkanlık sistemi gösterildi.
2018’in son aylarında HDP Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde başlayan açlık grevleri Mayıs 2019’da sonlandı. Eylem sonucunda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşmeler geçekleşti. Kadınların öncüsü olduğu bu eylemlerin dışarıdaki takipçileri de cezaevleri önünde çocukları için nöbet tutan Beyaz Tülbentli Annelerdi. Özellikle Bakırköy Cezaevi önünde polis şiddetine maruz kalan annelerin davası da Aralık’ın son haftasında görüldü ve 2020’ye ertelendi.
KADIN İŞSİZLİĞİ TEHLİKELİ BOYUTA ULAŞTI
Derinleşen ekonomik kriz kadın emeğini ve istihdamını vurdu. DİSK AR yaptığı araştırma sonuçlarında şu verileri paylaştı: “Gençlerde ve kentsel kadın işsizliğindeki artış tehlikeli boyutlara ulaştı. Temmuz 2019’da da son 1 yılda göre en fazla artış yine genç işsizliği ve kentsel genç kadın işsizliğinde görülüyor. Genç ve kadın işsizliği hem düzey hem de artış hızı olarak ilk sıralarda yer almaya devam ediyor. Mevsim etkisinden arındırılmamış kadın işsizliği yüzde 2,4 puan artarak 14,3’ten yüzde 16,7’ye yükseldi. Genç kadın işsizliği 7,7 puan artarak yüzde 25,6’dan yüzde 33,3’e yükseldi. Tarım dışı genç kadın işsizliği ise en yüksek işsizlik türü olmaya devam ediyor. Temmuz 2018’de yüzde 32,2 olan tarım dışı genç kadın işsizliği Temmuz 2019’da rekor bir seviyede, yüzde 41,2 olarak gerçekleşti. Ne eğitimde ne istihdamda olanların (NEET) oranı ise geçen yılın aynı dönemine göre 1,7 puan artarak yüzde 29,4 olarak gerçekleşti.”