2019: Kadınlar, yine sadece öldürüldüklerinde haber oldu

Kadınlar 2019'da medyada yine cinayetlerle yer buldu kendine. Medyadaki kadın çalışanlar bunun ayrımcılık olduğunu söyleyerek 2020’de bununla mücadele edeceklerini vurguladı.

Koca bir yılı geride bırakıyoruz. Peki, 2019’da medyada kadına nasıl yer verildi? Kadınlar adalet arayışını neden sosyal medyaya taşıdı. Cinsiyetçi söylemler arttı mı, azaldı mı? Daha da önemlisi 2019 yılı 2020’ye nasıl bir miras bırakıyor. Bu soruların yanıtlarını kadın odaklı gazetecilik ve sendika çalışmaları yürüten kadınlara sorduk.

Türkiye Gazeteciler Sendikası Kadın ve LGBTİ- Komisyonu’ndan Gülfem Karataş, 2019 yılında medyada kadınların iki farklı şekilde yer bulduğuna değiniyor. Karataş’a göre kadınlar ya şiddete maruz kalanlar olarak ya da başarı hikayeleri ile görünüyor. Her ikisinin de ayrımcılık olduğunu ifade eden Gülfem Karataş şunları söylüyor: "Yıllardır kadına yönelik şiddet, Türkiye’nin dikkatini çeken bir konu. Ancak haberlerde nasıl yer aldığı ise tartışma konusu. Etik gazetecilik anlayışı ile hareket etmemiz gereken, tık haberciliği yerine hak odaklı habere önem vermemiz gereken bir alan.

Ancak görüyoruz ki son dönemde şiddet görüntülerini paylaşmak, yaygınlaştırmak, internet sitelerinin tık oranlarını artırmak amacıyla etik gazetecilik unutuluyor. Diğer taraftan, bir alanda başarılı iseniz ya da sesinizi duyurabildiyseniz medyada yer alıyorsunuz. Bu da ayrımcılığın başka türlüsü. Evet, başarı hikayelerini görmek her kadını, hepimizi güçlendiriyor. Ancak hayatın içinden, sıradan hayatlar yaşıyorsanız sesinizi duyuramıyorsanız sizin medyada yer bulmanız pek de mümkün değil."

SOSYAL MEDYADA KADINLAR İÇİN ADALET

Kadınların adalet arayışını sosyal medyaya taşımalarını değerlendiren Karataş giderek dijitalleşen günlük yaşamda sosyal medyanın öneminin büyük olduğunu söyleyip ekliyor: "Maalesef çoğu zaman adalet arayışının yeri de sosyal medya alanları oluyor. En son Şule Çet davasında gördük ki, bir davanın seyri değişti ki bu kolay kolay olacak bir şey değil.

Hakimlerin, savcıların hukuki mercilerin işlerini düzgün yapmasını sağlıyor ve adaletin yönü değişiyor. Medyadaki genel algı ‘yapmıştır’, ‘o saatte orada ne işi vardı’ söylemleri olsa da gerçekler öyle ilerlemiyor. Sosyal medya kimi zaman örgütlenmeyi sağlıyor. En son gördüğümüz dünyanın her yerinde gerçekleşen Las Tesis eylemleri ile kadınlar bir araya geliyor ve seslerini yükseltebiliyor."

Bianet Kadın Servisi editörü Gazeteci Evrim Kepenek ise, özellikle sosyal medyada adlarına kampanya yapılan kadınların ilk akla gelenlerini şöyle sıralıyor: "Evet. Maalesef bugün sosyal medya kadınlar için hak arama alanına dönüştü. Nazan Dedeoğlu İçin Adalet, Alara Karadağ İçin Adalet, Şule Çet İçin Adalet gibi sosyal medya hesapları ilk akla gelenler."

BİRİNCİ OLDU DİYE HABER OLDU

Gazeteci Evrim Kepenek, 2019’da medyada kadın temsilini en belirgin örnekler üzerinden anlatıyor: "Şule Çet birçok ana akım medya grubunda "iki erkekle plazaya girdi", "içki içtiler" denilerek neredeyse alt metinde "bu yolun yolcusuydu" denilerek şiddet sonucu öldüğü halde suçlanır bir halde anlatıldı. Güleda Cankel’in öldürülmesinde, fail erkeğin fotoğrafı saklandı. Genelde ikisinin yan yana mutluyken olan fotoları kullanıldı, adeta sevgili oldukları vurgulandı.

Kadınların cinayetler dışında da bir haber olduğu unutuluyor. Örneğin yüzme alanında birinci olan ve tüm zamanların rekorunu kıran kadınlar sadece “birinci” oldu diye haber oldu. Oysa aynı başarıyı erkekler sağlasa yer yerinden oynardı. Son olarak ekranlarda yine erkek egemen söylem ve temsiliyet hakim. Kadınları ilgilendiren konularda dahi erkekler konuşuyor."

Medyada cinsiyetçiliğin ve bazı kavramların tartışılması uzun yıllardır süre geliyor. Bu ana akımda büyük değişimler yaratmasa da hak ve kadın odaklı medya anlayışında yenilenmeyi beraberinde getirdi. Bunda kadın gazetecilerin yüzde yüz etkisi olduğunu belirten Evrim Kepenek: "Kadın gazeteciler uzun yıllardır bunun için mücadele ediyor. Daha da devam edecek bu mücadele çünkü erkek egemen söylem dönüşüyor ancak yeterli değil" diyor.

2020’DE DE MÜCADELEYE DEVAM

Karataş da henüz yeterli bir değişimin olmadığı görüşünde; ama kadınların sesini yükseltmesinin her alanda dönüşüme kapı aralayacağını da vurguluyor: "Hem Türkiye’deki kadın hareketinin hem de yaşanan siyasi süreçle gördük ki sesimizi yükselttiğimizde birbirimize dokunabiliyoruz. Elbette çok eksiğimiz var."

Karataş 2020’nin 2019’dan farkı olmayabilir dese de şunları söylüyor: "Belki sadece bir davada adalet yerini bulacak, belki sokakta 5 kişi değil 10 kişi olacağız; ama bu süreç iğneyle kuyu kazmaya benziyor. Bu nedenle kendi hayatında, küçük, büyük, ne olacak ki demeden mücadele etmesi gerektiğine inanıyoruz. Sesimizi kısmamızı, cazgırlık yaptığımızı söyleyenler olacak, bizler mücadele etmeye daha çok cazgırlık yapmaya devam edeceğiz."