8 Mart'a: Çağın Direnişi'nde üç kadın, üç kuşak, üç hikaye...-1

Kadın tarihine yeni sayfalar ekleyen Çağın Direnişi'nde yer alanlarda biri de 63 yaşındaki Meryem Henan. O'nun hikayesi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'dan 'önce ve sonra' diye ikiye ayrılıyor.

Kadın direnişinin sembol günü olan 8 Mart'ın bu yıl adı ve anlamı Efrîn yani Çağın Direnişi. Kadın tarihine yeni sayfalar ekleyen direnişte yer alanlarda biri 63 yaşındaki Meryem Henan. O'nun hikayesi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'dan 'önce ve sonra' diye ikiye ayrılıyor. "Biz onun öğrencileriyiz, Efrîn'de onun yani insanlığın felsefesi var" diyen Henan, "Fiziken olmasa da direnme gücünü ondan alıyoruz" diyor.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü her yıl olduğu gibi bu yılda dünyanın dört bir yanından kadınlar için mücadele etmenin ve direnmenin günü olarak anılacak. 8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 'eşit işe eşit ücret' diyerek direnen kadınlara yönelik saldırıda 120 kadın işçinin can vermesinin ardından 26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin'in önerisiyle 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilan edildi.

'8 MART'A YENİ DİRENİŞ SAYFALARI EKLENİYOR'

Tarihçesi çokça yazılan 8 Mart'ın gerçek anlamını bulduğu yer olan Çağın Direnişi'nde her kadın ayrı bir 8 Mart'ın direniş hikayesini yazıyor. Türk devleti ve ona bağlı El Kaide/DAİŞ çetelerinin 45 gündür yürüttüğü kirli savaşa karşı cephelerde ve cephe gerisinde direnen kadınların hikayesi Clara'lardan bugüne gelen 8 Mart mirasını geleceğe taşıyor.

Rojava Devrimi ile başlayan ve ataerkinin en karanlık yüzlerinden biri olan DAİŞ'e karşı verdikleri savaşla tüm dünyanın yakından tanıdığı Kürt kadınlar şimdi aynı karanlık yüzün sahibi Erdoğan ve Türk devleti ile çetelerine karşı direnişi cephe cephe, sokak sokak sürdürüyor. Direnmenin yeni biçimleri ile tüm dünyadaki kadınlara yeni umutlar biriktiriyor.

8 Mart'a bu yıl rengini ve adını veren Efrîn Direnişi'nde üç kadın hikayesi binlerce kadın hikayesi arasında. Üç kadın üç kuşak ve üç hikaye ile 8 Mart tarihine yeni tarih yazanların bir özeti.

'MERYEM'İN HİKAYESİ

Meryem Henan 66 yaşında; Şehit Aileleri Meclisi'nde görev yapıyor. Herkes beni Dayika Nadir olarak biliyor. Öncesinden ilerleyen yaşı nedeniyle ara sıra geldiği kurumdan hiç çıkmayan onlarca kadından biri. Bazen morgda bazen ailelerin yanında koşturuyor oradan oraya, direnişin bir parçası olmak için. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile iki defa görüşen ve ondan sonra hayatı değişen kadınlardan. Yaşamını "Önderlikten önce ve Önderlikten sonra" diye ikiye ayırıyor.

İLK GÖRÜŞME

1988 yılında ilk olarak fikirleriyle tanıştığını ve 1991 yılında Lübnan'a giderek Beka Vadisi'nde görüştüğünü dile getiriyor. Henan, "Halep'te oturuyordum; biz Kürtçe konuşuyorduk ama Kürtlüğümüzü bilmiyorduk. Önderliği tanımıyordum. Efrîn'e ailemin yanına geldiğimde onun fikirleri ile tanıştım. Arkadaşları gördüm ilk önce onlardan dinledim. 1988'de Selim diye bir arkadaş vardı o anlattı. Nasıl yaşıyor, neler düşünüyor, neyi istiyor? Ardından oğlum katıldı mücadeleye. Bir gün geldi ben partiye katılacağım dedi bende cahilce 'iş mi buldun sana para mı verecekler?' diye sordum. O bana 'Anne ben ülke için savaşmaya gidiyorum, şehit düşersem başın dik olsun' dedi. Çok şaşırdım, peşinden Lübnan'a Önderliğin yanına gittim. 1991'di ve gece geç vakitti bir alanda yüzlerce insana, bize toplantı yaptı. Konuşmaları beni çok etkiledi heyecanlandım" diyor.

"Ondan sonra benim hayatımda hiçbir şey aynı olmadı. Artık Önderlik ve onun düşüncelerini takip ettim. Okumam yazmam yoktu tanıyan bilen insanları yanıma oturtup anlattırıyordum" diyen Henan, ikinci karşılaşmalarında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'la uzun sohbet ettiklerini anlatıyor.

İKİNCİ GÖRÜŞME VE ANAHTARI KIZINA TESLİM EDİYOR

Henan aralarında geçen diyalogu şöyle anlatıyor: "1994 yılında Halep'te bir arkadaş geldi 'seni bir yere götüreceğim' dedi. Çok heyecanlandım. Gördüm uzun uzun sohbet ettik. Bize kadınların özgür olması bir erkeğe bağlı kalmaması gerektiğini anlattı. 'Kız ve erkek çocukları var mı?' diye sordum bende 'var' dedim. 'İkisine de aynı şekilde davranacaksın fark koymayacaksın. Kız ve erkek çocuklarını eşit büyüteceksin' dedi. Şaşırdım bizde kız ve erkek çocuklar eşit büyütülmezdi çünkü. O anlattıkça benim kafamda bazı şeyler şekillenmeye başladı. Döndüğümüzde zeytin toplamaya giderken evin anahtarını her zaman oğluma teslim ederdim bu defa kızıma teslim ettim."

'FİZİKEN YANIMIZDA DEĞİL AMA ONUN FELSEFESİ BİZİMLE'

Sözü bugüne ve Efrin Direnişi'ne getiren Henan, "Önderliğin belki fiziki olarak yanımızda değil ama o uzakta olsa bizimle birlikte. Onun felsefesi fikirleri bizimle. Bugün Türk devletinin tanklarına toplarına uçaklarına karşı onun fikirleri inancı gücü ile direniyoruz. Bakın çevrenize 50-60-70 yaşındaki kadınlar hatta 18 yaşındaki kızlar, sıradan insanlarız bizler ama bizi ayakta tutan bu kadar saldırıya karşı direnişimizi belirleyen bir irade var. Biz Önderliğin öğrencileriyiz" diyor.

'SAVUNMA SİLAHLA DEĞİL ÖRGÜTLENME İLE BAŞLADI'

Henan son olarak sözlerini şöyle sürdürüyor: "Önderliği iyi tanıyoruz, ona inanıyoruz o yüzden kendimizi savunmayı biliyoruz. Savunmamız silahımızdan gelmiyor. Bütün büyük silahlar onların elinde bizim elimize önderlik silahtan daha güçlü bir şey verdi o da örgütlülüğümüz. Savunma kendini korumak, insanları sevmek, bir arada yaşamı bilmek Arap, Kürt, Türkmen omuz omuza yaşayıp direnebilmektir. Önderliği bilmek budur. Bugün Türk devletinin bize saldırısı Önderliğimize 1999'ta yapılan komplonun aynısıdır. O zaman Kürtlere yapılan komplonun devamı bugün Türk devleti tarafından Efrîn'e işgal saldırısı ile devam ediyor.

'KIYMETİNİ BİLMELİYİZ'

Ama Önderliğin felsefesini boğamayacaklar, benim çocuğum Kuzey Kürdistan'da şehit düştü, bugün Efrîn'i savunmak için İspanyol, Alman, Fransız devrimciler şehit düşüyor. Rojhılat, Rojava, Bakur, Başur, bütün Kürtler Efrîn'i savunuyor ve onun etrafında birleşiyor. Onları bir araya getiren Önderliktir, onun felsefesi geniştir, denizdir. Türklerde okusun ve biraz insanlık öğrensinler. Benim bütün kadınlara çağrım var; hangi halktan olursa olsunlar Önderliği tanısınlar. O onların yaşamını özgürleştirecek. Onların liderleri saraylarda yaşıyor. Altın mal mülk içinde yüzüyor. İktidarı için herşeyi yapıyor. 1994 yılında Önderliği gördüğümde cebinde beş kuruş parası dahi yoktu. Bizim Önderimiz; işte böyle bir insan. Mütevazi yaşayan, ailesi mütevazi olan ve kendini halkına adayan biridir. Kürtler bunun kıymetini iyi bilmeli."

YARIN: Mamoste Şiraz, Efrîn sokaklarında elinde megafonla direnişin sesi