‘Çocuklara tecavüz iktidarın bilinçli saldırısıdır’

KJK Koordinasyonu, Türkiye’de çocuklara yönelik taciz ve tecavüz vakaların iktidarın bilinci politikası sonucu artış gösterdiğini belirtti.

İstanbul’da 115 çocuğun hamile olmasının ortaya çıkmasına yönelik bir tepki de KJK’den geldi. KJK, söz konusu saldırıların bireysel ve yerel olmadığı, erkek egemenlikli faşizmin sistematik saldırıları olduğunu belirtti.

Koma Jinên Kurdistanê (KJK)’nin ‘’Adaletten ve Özgürlükten Yana Kadınlara ve Demokratik Kamuoyuna’’ başlıklı açıklaması şöyle:

İstanbul'da Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaşanan ve kayıt dışı bırakılan 39'u Suriyeli olmak üzere 115 hamile çocuk olayı, Türk devlet siyasetinde, kurumlarında, hizmet kuruluşlarında yaşanan felaketin gelmiş olduğu düzeyi çok çarpıcı bir biçimde göstermektedir. Bu, yaşamın her anına sızdırılmış erkek egemenlikli faşizmin, kız çocuklarına yansıyan yanıdır. Sadece bu hastanede açığa çıkan, üstelik de yıl ortalaması neredeyse dört yüzü bulan hamile çocuk vakaları, açığa çıkmayan, gizlenen yanlarıyla genel bir durumu yansıtmaktadır. İktidarın politikaları sonucu yaygın bir hal alan, normalleşen ve meşrulaşan, bir hizmet kuruluşu olan hastanelerde bile bir suç ittifakına dönüşen bu felaket, toplumu ve yaşamı bir savaş kadar tahrip etmekte, iradeyi kırmakta, katletmektedir. Bu felaketin, çocuk kırımın asıl sorumlusu olan AKP'nin Kadın ve Aile Bakanlığının açıklaması ise, timsah gözyaşlarından başka bir şey ifade etmemektedir. Adeta öldürdüğü, tecavüz ettiği, sattığı, en zor durumda bıraktığı kız çocuklarının tabutu başında dua eder gibidir. Ne Kadın ve Aile Bakanlığının ve ne de İstanbul Valiliğinin açıklamaları samimidir. Çünkü bu insanlık suçunun, toplum-kadın ve çocuk kırımı politikaların asıl sorumlusu AKP'dir.

SORUMLU AKP’DİR!

AKP iktidara geldiği günden bu yana açıktan ve gizliden yürüttüğü halklar ve kadın düşmanı politikalarıyla tüm bunlara zemin hazırlamış, katiller ve tecavüzcüler ordusunu geliştirmiştir. Son yıllarda ise AKP şahsında dinci, MHP şahsında milliyetçi çizginin ittifakı, bu egemen erkek faşizmini daha da zirveleştirmiş, erkek cinsiyetçiliğini daha da kışkırtmıştır. Böylelikle kadına düşmanlık artık yaşamın normal bir haline dönüşmüştür. Son günlerdeki AKP ve MHP Milli mutabakatının gelişmesi ile de bu erkek egemenlikli saldırılar daha da yoğunlaşmış ve yoğunlaşacaktır. Biz kadınlar bilmeliyiz ki var olan dinci ve milliyetçi ittifakın bir mutabakat düzeyine gelmesi, kadınlara ve çocuklara karşı dolaylı ve gizli yürütülen savaşın resmi ve açıktan ilanıdır. Artık sistematik işkence uygulamaları ile gelişen kadın öldürümleri, tecavüzleri, çocuk tecavüzleri, hamile çocuk olayları, istisna olaylar değildir, süreklileşen ve yaygınlaşan olaylardır, saldırılardır. Çünkü kaynak AKP iktidarıdır, hükümetidir, bakanlıklarıdır ve taşıdıkları erkek egemen zihniyetleridir. Var olan tüm devlet olanaklarını, gücünü de kullanarak kadınları ve kız çocuklarını türlü biçimlerde öldürmektedirler. Diyanet İşleri Bakanlığının resmi sitesinde 9 yaşındaki kız çocuklarının evlenebileceği, çocuk yapabileceği yönündeki açıklamaları belleklerdedir, Ensar Vakfında, İmam Hatip okullarında kız ve erkek çocuklarına yönelik gerçekleştirilen tecavüzler belleklerimizde tazedir. Tecavüz edilen kadınlara tecavüz edenle evlenme gibi ahlaksızlığı çözüm olarak ortaya koyan, kadınları katledenleri, tecavüz edenleri koruyan, kollayan, hatta sırtını sıvazlayan, kadınları aşağılayan zihniyet ve sistem, faşist Erdoğan ve Bahçeli ittifakının, milli mutabakatın sonucu gelişmiştir.  

‘ÇOCUKLARA TECAVÜZ İKTİDARIN BİLİNÇLİ POLİTİKASIDIR’

Genel anlamda çocuklar, özelde de kız çocukları bir toplumun geleceğidir, umududur, ışığıdır, güzelliğidir. Bu çocukların küçük yaşta evlendirilerek ya da tecavüz sonucu hamile kalması, öyle bireysel, yerel gelişmiyor. Çok bilinçli bir iktidar politikasıdır. Türkiye toplumunun yaşamı, kız çocuklarına tecavüzle, bunun artık normalleşmesi ile her geçen gün daha kirlenmekte, yozlaşmakta ve sürdürülemez hale gelmektedir. Kız çocuklarının iradesi kırılmışsa, o toplumun da iradesi kırılmıştır. Geleceği yoktur.

Biz kadınlar artık bu Erdoğan-Bahçeli faşist erkek mutabakatına bir son vermeliyiz. Kadınlar örgütsüz ve öz savunmasız oldukça daha çok çocuklarımız, erkekler ve onları besleyen, destekleyen Erdoğan-Bahçeli ittifakı tarafından öldürülecek, tecavüz edilecektir. Kadınlarımızın, kız çocuklarımızın daha fazla bu sisteme kurban edilmesine izin vermemeliyiz. Özelde bu olayın da hesabını sorarak, esasta kaynağı iktidar olan suçluları yargılayalım, bu erkek faşizmine geçit vermeyelim.

‘EL ELE VERELİM, ÇOCUKLARIMIZI SAHİPLENELİM’

Kadınlar olarak el ele verelim, örgütlenelim ve öz savunmamızı geliştirelim!

Yaşamımızı ve çocuklarımızı sahiplenelim, koruyalım, onlara yaşanılır, güzel ve onurlu bir yaşam armağan edelim!

Mücadeleyi büyütelim, erkek silahlanmasına karşı çok yönlü kadın öz savunmasını geliştirelim, bu milliyetçi-dinci-erkek cinsiyetçi faşist sistemi tarihe gömelim!

Tüm vicdan sahibi, duyarlı kadınları bu onurlu mücadeleyi büyütmeye, mücadeleyi her eve, her sokağa, her mahalleye, her iş yerine, her okula, her fabrikaya, her köye, kısacası yaşadığımız her karış toprağa, her yere yaymaya çağırıyoruz.

Unutmayalım ki onurlu ve güzel, yaşanılası yaşam bizim ellerimizde, örgütlülüğümüzde ve mücadelemizdedir.