Moderadörlüğünü Uluslararası Af Örgütü Basın Sözcüsü Ami Hedenborg'nin yaptığı panele cinsel şiddete karşı mücadele eden Fatta adlı kadın örgütünün Yönetim Kurulu Üyesi Linnea Håkansson, Somaya Kadın ve Kızlara Yardım Merkezi'nin Şefi Eman Hussein, Büyük Abla Derneği'nin Şefi Cecilia Bödker Pedersen ve Uluslararası Af Örgütü'nün Kadın Hakları Sorumlusu Katarina Bergehed konuşmacı olarak katıldı.
Ami Hedenborg, paneli açış konuşmasında bundan 10 yıl önce Uluslararası Af Örgütü'nün İskandinavya ülkeleri; İsveç, Finlandiya, Norveç ve Danimarka'daki tecavüz yasalarını inceleyip rapor halinde kamuoyuna duyurduğunu söyledi.
“Dava Kapandı” başlıklı raporun tecavüze uğrayan kadınlardan sadece çok küçük bir bölümünün dava açtırmayı başarabildiklerini ve tecavüz şüphelilerinin büyük çoğunluğu hakkında soruşturma yapılmadığını gösterdiğini hatırlattı.
10 YIL İÇİNDE İSVEÇ'TE ÖNEMLİ DEĞİŞİMLER OLDU
Uluslararası Af Örgütü'nün aradan geçen 10 yıl içinde İskandinavya ülkelerinde yaptığı yeni araştırmanın İsveç'te önemli değişimler olduğunu ortaya koyduğunu belirten Hedenborg, “İsveç 'Rıza Yasası'nı kabul etti. Uluslararası Af Örgütü Avrupa'nın 31 ülkesinin bu yasayı kabul etmesi için çaba gösteriyor. Yunanistan bu yasayı kabul eden 9. ülke oldu” dedi.
Bu olumlu gelişmelere rağmen Uluslararası Af Örgütü'nün son yayımladığı raporun pratikte değişen fazla bir şey olmadığını ortaya koyduğunu belirttikten sonra şunları kaydetti.
“Hala az sayıda tecavüz şikayeti soruşturuluyor ve bunlardan çok azı mahkumiyetle sonuçlanıyor. 2017 yılında 5200 tecavüz polise bildirildi. Bunlardan sadece yüzde 7'si hakkında dava açıldı. 200 kişi cezaya çarptırıldı. Geçtiğimiz yıl polise bildirilen 5600 tecavüz vakasından çok azı soruşturuldu. Ama mutluluk verici gelişmeler de var. 2017 yılında 15-17 yaşlarındaki çocuklara yönelik tecavüz suçlamalarının yüzde 11'i soruşturulurken geçtiğimiz yıl bu oran yüzde 26'ya yükseldi.”
‘RIZA YASASI’ BİR KİLOMETRE TAŞI
“Rıza Yasası”nın bir kilometre taşına benzeten Hedenborg, “Ama tecavüzleri durdurmak, suçluları yasa karşısına çıkarabilmek ve tecavüz kurbanlarına yardımda bulunabilmek için yapılması gereken çok şey var” dedi.
Katerina Bergehed de, “Rıza Yasası”nın taciz ve tecavüzlerin son bulması ve faillerin yargı karşısına çıkarılması için önemli bir araç olduğunun tüm kadın örgütleri tarafından kabul edildiğini söyledi.
Uluslararası Af Örgütü adına araştırmayı yaparken adalet mekanizması ve mağdurlarla ilgilenen personelle, taciz ve tecavüze uğrayan kadınlarla görüşmeler yaptığını söyleyen Bergehed, yasanın işleyişiyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu.
POLİS CİNSEL SUÇLARA ÖNEM VERMİYOR
“İsveç'te tecavüz olayları hala düzgün bir şekilde soruşturulmuyor. Söyleşi yaptıklarımdan çoğu polis ve mahkemelerin tecavüz vakaları yerine daha ağır suçlara öncelik verdiğini söyledi. Ele alınan tecavüz vakalarının soruşturulması uzun süre alıyor. Zaman geçtikçe de delillerin toplanması güçleşiyor ve sağlıklı bir soruşturma yapılması mümkün olmuyor.”
İşleyişteki aksamalara rağmen incelediği 30 mahkeme kararının “Rıza Yasası” çıkmadan önce tecavüz olarak değerlendirilmesi güç olan cinsel saldırıların tecavüz olarak değerlendirip sanıkların cezalandırıldığını göstermesini olumlu bir adım olarak değerlendirdi.
YASANIN ETKİLİ OLMASI İÇİN ÖNERİLER
Bergehed, “Rıza Yasası”nın öngörülen etkiyi yaratması için önerilerini “Tecavüz vakalarına önem verilmeli, DNA testleri daha hızlı yapılmalı, mağdurlara verilen destek arttırılmalı ve tecavüzleri engelleyecek çalışmalar yapılmalı” diyerek sıraladı.
Fatta örgütünden Linnea Håkansson, “Rıza Yasası”nın toplumda genel olarak kabul gördüğünü belirterek “Biz bu yasayı savunduğumuzda güçlü bir direnişle karşılaştık. Ve pek çok belirsizlikler olduğu ve yasanın uygulanmasının güç olacağı söylendi. Ama şimdi tüm bu tartışmalar geride kaldı” dedi.
Örgütlerinin rıza kültürünün toplumda yaygınlaşması için çalışmalar yürüttüğünü söyleyen Håkansson, “Yani pratikte rızanın ne demek olduğunun anlaşılması gerekir. Kendi ve başkalarının sınırlarını anlamak ama ayrıca neyin tecavüz olduğunu bilmek gerekir” şeklinde konuştu.
Somaya Kadın ve Kızlara Yardım Merkezi'nin Şefi Eman Hussein, Polisin cinsel taciz ve tecavüz olaylarına öncelik tanımamasını eleştirdi.
Kendilerine başvuruda bulunan kadınların polise gitmekte isteksiz davrandıklarını ve uzun çabalar sonucu bildirimde bulunmaya ikna ettikleri kadınların soruşturmanın açılmaması, geç açılması ve takipsizlikle sonuçlanmasından sonra hayal kırıklıklarına uğradıkları ve adalet mekanizmasına olan güvenlerini yitirdiklerini söyledi.
YASA KIRSAL KESİMLERDE ETKİLİ OLMUYOR
Büyük Abla Derneği'nin Şefi Cecilia Bödker Pedersen, “Rıza Yasası”nın büyük kentlerde etkili olurken kırsal kesimlerde aynı etkiyi göstermediğine dikkat çekti.
Pedersen'e göre bunun nedeni kırsal kesim ve küçük yerleşim birimlerinde görev yapan polis ve sağlık personelinin yasa hakkında yeterli bilgi ve tecrübelerinin olmaması.