Şehbalı kadınlar, 2016’daki özgürleştirmenin ardından kendi sistemlerini kurdu. Şehba Kadın Meclisi’nde örgütlenen kadınlar, artık hayatın her alanında kendi kimlikleriyle varlar.

Şehba Kadın Meclisi yönetiminden Rife İbrahim El Ehmed, Hamide Temo ve Meclis üyesi Fatma El Mesri, savaş öncesi ve sonrası süreçleri ANF’ye anlattı.

Rife İbrahim El-Ehmed: DAİŞ işgalinden önce hiç olmazsa kız çocuklarım okula gidiyor, üniversite bile okuyordu. DAİŞ’le birlikte tüm yaşamımız alt üst oldu. Kadınlar eve kapanmak zorunda kaldı. Korkudan evlerimizden çıkamıyorduk. Her türlü zulüm de yapıldı.

DAİŞ işgalinden kurtulduktan sonra yeniden dirildik, diyebilirim. Kendi gücümüze sahip olduk. Kadın yaşamın her alanında yer almaya başladı. Özellikle komün, meclis ve diğer kurumlarda rolünü oynadı. Devrimden toplumumuz özgürlüğü sadece Avrupalılar gibi yaşamak olarak anlıyordu. Devrimle birlikte biz kendimizi daha iyi tanıdık, özgürlüğün ne olduğunu kavramaya başladık.

Fatma Elmesri: Devrimden önce kadın üzerindeki baskı çok fazlaydı. DAİŞ’in gelmesiyle yaşam, biz kadınlar için tam bir işkenceye dönüştü. Benim 8 yaşında bir torunum var, ona bile çarşaf giydirdiler. O yaşta bir çocuk yüzünü de kapatmak zorunda kalıyordu. Devrimle birlikte kadınlarda çok fazla gelişim oldu. Kadın yaşamın her alanında yer almaya başladı.

Hemîde Temo: Devrimden kadınlar çoğunlukla tarlada çalışıyordu ve hayvan besliyordu. DAİŞ, bizim köye saldırdığında tüm gençlerimizi Efrîn’e kaçırdık. Biz de Herez ilçesine geldik. 3 ay sonra ben ve eşim köye geri döndük. O zaman DAİŞ insanlara çok işkence ediyordu. Devrimle birlikte geliştirilen sistem, köylerimizde çok fazla değişim olmasını sağladı. Kadınlar artık eskisi gibi şiddet görmüyor.

Biz Arap kadınları çalışkanız fakat örgütlü değildik. Eskiden sadece ev işleri ve çocuklarla ilgilenirken şimdi dışarı çıkıyoruz, kadınları örgütlüyoruz, toplumu eğitiyoruz, kendi arkadaşlarımızla güzel diyaloglar kuruyoruz. Kadınlar arasında çok güzel ilişkiler geliştirildi. Kadın, kadının arkadaşı oldu.