Şengal’de Êzidî halkına yönelik DAİŞ çeteleri tarafından gerçekleştirilen soykırımını protesto etmek isteyen Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu polis engeline takıldı. Sabahın erken saatlerinde Tünel Meydanı’nı abluka altına alan polis, protesto için gelen kadınları zorla meydandan uzaklaştırarak Şişhane doğru yönlendirdi. Bu keyfi engellemeye tepki gösteren kadınlar ve haberi takip eden Mezopotamya Ajansı muhabiri GBT (Genel Bilgi Tarama) sorgulamasından geçirildi.
AÇIKLAMA HDP İL ÖRGÜTÜNDE OKUNDU
Engel sonrası HDP İstanbul İl Örgütü’ne giden kadınlar, burada bir basın toplantısı gerçekleştirdi. TJA aktivisti Çiçek Arıç, polisin ve devletin yasakçı tutumunu kınadığı toplantıda, Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu adına açıklamayı Hatice İpek okundu. 3 Ağustos 2014 günü dünyanın gözleri önünde bir soykırımın yaşadığını hatırlatarak sözlerine başlayan İpek, Êzidî halkının 21. Yüzyılın en korkunç vahşetine maruz kaldığını vurguladı. Birçoğunun öldürülüp toplu mezarlara gömülürken, binlerce kadın ve çocuğun DAİŞ çeteleri tarafından kaçıldığını, köle pazarlarında satılıp, sistematik tecavüz ve işkenceye maruz kaldığını hatırlatan İpek, 3 bine yakın Êzidî kadının halen çetelerin elinde esir olduğuna dikkat çekti.
‘5 YIL GEÇTİ AMA BM GÜVENLİK KONSEYİ BİR GİRİŞİMDE BULUNMADI’
İpek, gücünü sadece kendi varlığından alan ve on binlerce yıllık inancından alan Êzidî kadınlarının yaşanan vahşeti kader olarak görüp, kendilerini ölüme yatırmak yerine, direnişi, özgürleşmeyi, doğup büyüdükleri toprakları kendi canları pahasına savunmayı seçerek Kadın Meclisleri oluşturarak yaralarını sarmaya gayret ettiklerini vurguladı. Soykırımdan bu yana tam 5 yıl geçmesine ve yaşanan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi nezdinde bir girişimde bulunulmadığına dikkat çeken İpek, “Bu açıdan Qamişlo’da açıklanan sonuç bildirgesinde belirtilen çözüm önerilerinden biri olan BM’nin bu katliamı tanıması ve adaletin sağlanması için de Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kurulması, Êzidî halkının yeni katliamlara karşı korunması açısından hayati öneme sahiptir” dedi.
‘HESABI SORULMAMIŞ KIYIMLAR YENİLERİN HABERCİSİDİR’
Bugün bu suçların cezasız kalması bu yapılar ile iş birliği içinde olan devletlere ve oluşumlara cesaret verdiğinin altını çizen İpek, Ortadoğu’da tehdidin bitmediğini; ulus devlet merkezli sistemler ile Ahraruş Şam, El-Nusra, benzer yapıların eliyle gerçekleşen etnik soykırım ve demografik yapıyı değiştirme politikalarının sürdürüldüğünü belirtti.
Şengal’de 3 Ağustos 2014 günü olduğu gibi her soykırımın asıl odağının kadınların olduğunu bir kez daha görüldüğünü vurgulayan İpek, “Bu gerçeği sadece Şengal’de yaşananlar değil, Zilan, Dersim, Halep, Suruç, katliamları da göstermiştir” dedi.
Bundan dolayı 3 Ağustos tarihinin “Kadın Kırımına Karşı Mücadele Günü” olarak kabul edilmesi gerektiğini belirten İpek, şunları kaydetti: “Biz kadınlar diyoruz ki, bu çete yapılanmasının elinde tek bir kadın kalana kadar hiçbirimiz özgür değiliz! Biz kadınlar diyoruz ki; soykırım ve kadın kırımı bir insanlık suçudur; suçlular hesap verene kadar adalet arayışımız son bulmayacaktır! Tarihin karanlık sayfalarına geçen 3 Ağustos, “Kadın kırımı ve soykırıma karşı Uluslararası Eylem Günü’ olarak kabul edilene kadar mücadelemizi alanlarda, uluslararası mecralarda nezdinde sürdüreceğiz. Unutulmasın ki, hesabı sorulmamış kıyımlar, yenilerinin habercisidir.