‘Acımız, umudumuz ve direnişimiz ortak’

Rojavalı Arap, Süryani ve Kürt kadınlar, “İnsanlık ve kadın düşmanı Türk devlet geleneğini ve Erdoğan’ı iyi tanıyoruz. Saldırılarla demokratik federalizm projemizi hedef alıyor. Bu saldırılara karşı sonuna kadar birlikte direneceğiz” dedi.

Rojava Kürdistan’da yaşayan Kürt, Arap ve Süryani kadınlar Türk devletinin Efrîn, Şehba bölgesi ve Şêx Meqsud’a gerçekleştirdiği saldırıları kınayarak, şunları söyledi:

‘SÜRYANİ KADINLAR OLARAK DİRENİŞTE YERİMİZİ ALACAĞIZ’

Şamiran Şerbat: Şehba’ya dönük Türk devletinin gerçekleştirdiği saldırılar aslında Kuzey Suriye ve Rojava halklarının birliğine yapılan saldırılardır. Çünkü görüyor ki demokratik özerk yönetimi kurmuşuz ve Rojava halkları olarak ortak bir yaşamı örüyoruz. Yakında demokratik federalizmi de kurarak bunu bütün Kuzey Suriye genelinde yayacağız. Ama Türk devleti Minbic’in özgürleştirilmesi ardından bu projenin başarısını görerek önlemek amacıyla Cerablus’a girdi.

Yine bu saldırılarla bölge halkını göç ettirmek istiyorlar. Biz de Süryani halkı olarak ülkemizde yaşamak istiyoruz. Ben de bir Süryani kadını olarak Erdoğan ve Türk devletinin Kuzey Suriye’ye yaptıkları bu saldırıları ve işgal politikasını kınıyorum. Biz Kürt, Arap, Êzîdî, Türkmen hakları ve kadınlarıyla kardeşçe ve eşit halklarla birlikte yaşıyoruz. Tüm Suriye halklarının ve kadınlarının özlemi olan yeni bir yaşam kuruyoruz. Biz Süryaniler olarak Türk devlet faşizmini iyi tanıyoruz. Türk devleti geçmişte olduğu gibi bu gün de faşisttir. Türkiye sistemi Erdoğan’ı ve öldürme üzerine kurulu bir sistemdir. Türkiye bizim demokratik federal sistemimizden korkuyor ve önlemek için katliam yapıyor. Ama faşist Türk devletinin saldırıları hiçbir zaman bize geri adım attırmayacak ve Türkiye başaramayacak. Biz Süryani halkı ve kadınları olarak halkların ve kadınların düşmanı olan Türk devletine karşı her şekilde özgürlüğümüz ve birliğimiz için direneceğiz.

‘TÜRKİYE GELECEĞİMİZİ YENİDEN KARARTAMAYACAK’

Nefal Muhammed Mizyed: Türkiye her zaman kendi faşist çıkarları için çalışıyor. Türkiye açısından bizim Suriye halklarının bir değeri yok. Yeter ki o bölgemize girsin ve topraklarımızı işgal etsin. Her şey kendi faşist çıkarları için. Birçok defa bizi yani Arap halkını sömürgeci emelleri için kullanmaya çalıştı. Çeşitli çete gurupları aracılığıyla bizi Kürtlere karşı kışkırtmaya çalıştı. Çünkü halklar birbirine karşı savaştığında güçsüz düşecekler ve o bundan kendini yaşatacaktı.

Zaten Suriye’de devrim başladığında direk devreye girdi. Suriye’ye büyük bir yıkım yaşattı ve bunun acısını en fazla kadınlar çekti. Ama biz demokratik özerk yönetim deneyimiyle Suriye halklarının nasıl ortak yaşayabileceğini yine bu sistemde kadının nasıl bir yer aldığını gördük. Demokratik özerk yönetimin ve Kuzey Suriye Demokratik Federalizm projesinin acılarımıza derman olabileceğini gördük. Şimdi de direkt açıktan topraklarımızı işgal ediyorlar. Halklarımızı katlediyorlar. Biz Türkiye’nin Şehba bölgesi, Efrîn ve Şêx Maqsud’da geliştirdiği katliam ve saldırıları kabul etmiyoruz. Sessiz kalmayacağız. Nasıl ki toplumumuz içinden çıkan Arap, Kürt, Süryani, Ermeni vb. çeşitli halklardan devrimciler omuz omuza direniyorlarsa. Biz kadınlarda Arabı, Kürdü, Türkmeni, Süryanisi, Asurisi hep birlikte direneceğiz ve Türkiye’nin geleceğimizi yeniden karartmasına izin vermeyeceğiz.

‘ERDOĞAN’IN İŞTAHI KURSAĞINDA KALACAK’

Zeynep Abdullah: Rojava ve Suriye’deki kadınlar olarak Rojava devrimine katıldık. Kimimiz YPJ saflarında yerini aldı, kimimiz toplumsal çalışmalarda, kimimiz bakanlıklarda, kimimiz kadın çalışmalarında. Kimimiz gönlüyle, yüreğiyle her şeyiyle bu devrimi destekledi. Çocuklarını verdi devrime. Bakmaya kıyamadığı yavrularını kendisinden önce toprağın koynuna uğurladı. Bütün bunlar hep bir amaç içindi. O da artık ülkemizde özgürce yaşamak istiyorduk.

Gerçekten de Rojava devrimiyle birlikte çok yol kat ettik. Kadınlar olarak bunun öncülüğünü yaptık. Suriye halklarından kadınlar olarak birlikte yaşamaya, çalışmaya başladık. Gençlerimiz Türkiye’nin üzerimize yolladığı DAİŞ çetelerine karşı omuz omuza direndi ve başardı. Ama Türk devleti ısrarla bizim bu irademizi tanımıyor ve topraklarımıza, bizlere saldırılarını sürdürüyor. Dünya bu saldırılara sessiz kalıyor. Bizler bunu kabul etmiyoruz. Kim sesini çıkarmazsa çıkarmasın biz Kürt kadınları ve Kuzey Suriyeli kadınlar olarak asla Efrîn, Şehba halkını yalnız bırakmayacağız. Erdoğan Kürt ve kadın düşmanıdır. Gerekirse bizde silah alıp gidip savaşırız. Ama Erdoğan’ın iştahı kursağında kalacak.

‘TÜRK DEVLETİ AMACINA ASLA ULAŞAMAYACAK’

Hebun Omer: Türk devletinin Rojava ve Kuzey Suriye topraklarına saldırısını kınıyorum. Direnen devrimcileri ve halkları selamlıyorum. Yalnız değiller, hepimiz biriz. Türk devleti insanlık düşmanıdır. Kanlı geçmişiyle bilinen Osmanlı hayallerini güncellemek istiyorlar. Rojava Kürdistan’daki her başarının ardından Türk devleti Rojava Kürdistan’a bir saldırı gerçekleştiriyor. Özellikle bu saldırılarında Kürt kadınlarını ve Suriyeli kadınları hedef alıyor. Çünkü irademizden korkuyor. Bir de biliyor ki tüm Kürt kadınları ve Suriyeli kadınlar olarak acımız ve umudumuz birdir.

Bu nedenle kadınlar olarak Kuzey Suriye Demokratik Federalizminin kurulmasına da öncülük yapıyoruz. Çünkü Suriye’de yaşanan krizin halklar ve kadınlar lehine aşılabilmesinin tek yolu bu. Biz kadınlar olarak çok acı çektik ama bu acı bizi bencilleştirmedi. Aksine bu acıyı başkalarının da yaşamaması için bu günden mücadele ediyoruz. Türk devletinin ve çetelerinin Efrîn, Şehba ve Şêx Meqsud üzerine gerçekleştirdiği saldırı ve işgalin projemizi boşa çıkarmak ve kadın düşmanı sistemini ayakta tutabilmek için geliştirildiğini biliyoruz. Vatanımıza bir saldırı gelişiyor. Bu zaten onurlu her insanımızın tepki vereceği bir durum. Bir de bu saldırılarla uzun vadeli hedeflenenleri biliyoruz. Ondan dolayı diyorum ki Türk devleti asla amaçlarına ulaşamayacak ve her zaman karşısında bizleri bulacak.