Adır: Eşit katılım, artık bir yaşam kültürü haline gelmiştir

Adır: Kadının yaşamın bütününde eşit düzeyde karar sahibi ve temsiliyete sahip olması gerektiğidir. Kadınlar siyaset alanında da sadece oyu alınacak bir cins hiç değildir.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Fatma Adır, 24 Haziran seçimlerinde HDP’nin güçlü çıkmasında kadının oynayacağı role dikkat çekti.

ANF’ye konuşan Adır, “HDP’nin dayandığı siyaset geleneği kadın ve erkeğin özgür ve demokratik katılımına dayanır” dedi.

HDP’nin 24 Haziran seçimlerinde 226 kadına yer verdiğini belirten Adır, “Cins kotası olarak hesaplandığında %38’e tekabül ediyor. Kadınların verdikleri etkin mücadele ile uzun yıllardır eşit temsiliyet noktasında iddialı ve bir o kadar kararlı bir düzey yakaladıkları bilinmektedir. Kadınların parti eş başkanlığı, belediye eş başkanlıkları ve tüm yönetim mekanizmalarında eşit temsiliyeti vardır” dedi.

Bu yönetim temsiliyeti dikkate alındığında mevcut %38’lik oranın hedefin gerisinde bir durumu ifade ettiğini dile getiren Adır şöyle konuştu: “Bu durumun birini nedeni olarak karşımıza baskın seçime hazır olmama hali çıkıyor. İkinci olarak ise, yapılan ittifaklar ve birey temsiliyetlerinin daha çok erkek adaylar üzerinden gerçekleşmiş olmasıdır. Bu iki gerekçe dikkate alındığında bu oranın nedenleri açıkça görünmektedir.

HDP’nin dayandığı siyaset geleneği kadın ve erkeğin özgür ve demokratik katılımına dayanır. Bu salt cinslerin nicel katılımını içermez. Kadınların son iki yüzyılda yürüttükleri mücadele ve onun birikimini miras edinmiş bir kadın özgürlük hareketinin artık var olması belirleyicidir. Bu durum nicel olmaktan öte artık nitel bir duruma tekabül etmektedir. Eşit katılım, artık bir yaşam kültürü haline gelmiştir. Buradan çıkarılacak sonuç, kadının yaşamın bütününde eşit düzeyde karar sahibi ve temsiliyete sahip olması gerektiğidir. Kadınlar siyaset alanında da sadece oyu alınacak bir cins hiç değildir. Yani pragmatist ve dönemsel yaklaşımlarla yaklaşılacak durum çoktan aşılmıştır. Yine cinsiyetçi politikaların sonucu kadınlar ekonomik olarak da erkeğe veya devlete el açacak duruma hem getirilmiş hem de bu durumdan yine faydalanılarak kadına siyasette alan açılıyormuş havası verilmek istenmektedir.”

24 Haziran seçimlerinde kadının yer alma biçimini de değerlendiren Adı, “Genel listelerde kadınlara yer verilmesinin yanı sıra, esas olarak kadınların seçilebilecekleri yerlerden aday gösterilip gösterilmedikleri de önem kazanmaktadır. HDP, 19-20 ilde kadınları liste başı olarak yerleştirmiş durumdadır. İnternete düşen listeyi dikkatle inceledim. Kadınların liste başı olarak konuldukları yerler seçilecek yerler mi diye? Türkiye’nin batısında İstanbul’da birinci bölge, İzmir’de birinci bölge, Ankara’da birinci bölge, yine Mersin, Adana ve Denizli’de de seçilecek yerlere kadın aday yerleştirilmiş durumdadır. Kürdistan’da ise Batman, Hakkâri, Siirt ve Muş’ta da kadınlar liste başıdırlar. HDP barajı aştığında bunların tümü seçilecek durumdadır. Listenin bütününde de ifade edilen nedenlerden dolayı fermuar tarzı uygulanamadığı görülüyor. Bununla birlikte seçilecek yerlerin çoğunda fermuar tarzı dikkate alınarak liste oluşturulmuş olması dikkate değerdir. Bu bakımdan HDP kadın adayları %40 çok aşan bir temsiliyet ile meclise girecekler gibi görünmektedir.

Medya üzerinden takip edebildiğimiz kadarı HDP’nin bu kadın özgürlükçü yanı ve farklılığı, hak ettiği yeri ve değeri yeterince işlenmemekte, öne çıkarılmamaktadır. Gösterilen sıradan yaklaşımın birçok nedeni vardır elbette. Her şeyden önce bağımsız ve özgür bir yayın politikasının ülkede olmaması etkilidir. Bunun seçimlere yansımasının bir parçası olarak HDP’nin geliştirdiği bu stratejik yaklaşım genel bir durum olarak ele alınmaktadır. Var olan durumu eleştiren ve her partinin durumunu da gerçekçi bir biçimde ortaya koyarak hakkını veren bir yayın politikası tam olarak ortaya çıkmış değildir. Merkez ve yandaş medyanın zaten durumu bilinmektedir. Cinsiyetçi ve ayrımcı bir politika izledikleri artık ifşa olmuş durumdadır. Kadını salt taciz, tecavüz, ölüm vakaları ve mağduriyet üzerinden ele alan kadının kendini var ettiği alanları görmeyen bir yayın öne çıkmaktadır. Ana akım medyanın seçim sürecinde ise daha çok mağdur edilen kadınların yine aynı mağduriyetleri üzerinden bir yayın politikası geliştirilerek yeniden sömürme ve istismar yaklaşımlarına zemin sunduklarına tanık oluyoruz” diye konuştu.

Kadın hareketlerinin, “kadınları seçilen değil de sadece seçmen gören politikaları tanımayacakları” yönündeki açıklamalarının da önemli olduğunu söyleyen Adır, şöyle devam etti: “Bu açıklama önemlidir. Fakat tek başına yeterli değildir. Çok daha etkileyici ve belirleyici bir politik tutum gereklidir. Toplumun yarısı olan kadınlara yeterince yer vermeyen partilerin politikalarını ve hayatın her alanına hakim kıldıkları zihniyet teşhir edilmeden gündemleştirilmeden ve mücadele konusu haline getirilmeden, sadece eleştirmek yetmeyecektir. Bu durum, kadınların bu partilere oy vermesini de engellemeyecektir. Etkili bir kamuoyu ve gündem oluşturulmadığı nokta da en çok istismar edenler, medya ve diğer imkânlar üzerinden kadınların gündemini manipüle ederek, oylarını almayı isteyecek ve bunda sonuç alma imkânına da sahip olacaklardır. Tabi kadını sadece seçmen görmeyen ve seçilmesi gereken kesim olarak gören politik anlayış ve partilere de gerekli desteği sunmak gerekecektir. Aksi takdirde normal, sıradan ve hatta bazen aynılaştıran tutumlarla mücadele ederek mevzi kazanan kadınlara da yeterli destek verilmemiş oluyor. Kuşkusuz bu yaklaşım motive edici olmaktan uzak negatif bir durumu açığa çıkaracaktır.”

Kadınların sadece seçim süreçlerinde hatırlanacak bir kesim ve cins olmadığını çok daha etkili göstereceğini de belirten Adır, toplumsal yaşamın bütün zemin ve kategorilerinde özgür ve eşit katılımın önemine dikkat çekerek, bunun daha da güçlendirilmesinin esas alınması gerektiğini söyledi.

“Yine kadınlar için özgürlük amacı üzerinden yaşamın eşitlenmesini ilke bellemek hayatidir. Kadınlar için katılan, karar alan ve uygulayan olmak böylesi bir mücadele diyalektiği ile mümkündür diyebiliriz. Kadınlar siyaseti de yaşamın tüm alanlarında söz sahibi olmak açısından önemli görecektir kuşkusuz. Aynı zamanda siyasetin demokratikleşmesi içinde kadının eşit katılımının gerekli olduğu bilinci ve tutumu ile hareket edeceklerdir. Kadınlar bu bilinç ve inançla, öz gücü ile siyasette kendine yer açacaktır” diyen Adır HDP dışındaki diğer tüm partilerin göç, savaş, ekonomik kriz, kadın ve çocuk katliamlarına yol açan politikalarını da ancak kadınların mücadelesi ve siyasette etkin olarak yer almasıyla durdurulabileceğini vurguladı.