AKP 24 Temmuz’da kendi bitişinin düğmesine bastı

YJA-Star Askeri Konsey üyesi Peyman Bagok, 24 Temmuz 2015'teki bombardıman ile AKP'nin kendi bitişini başlattığını söyledi.

AKP’nin 24 Temmuz 2015’te Medya Savunma Alanlarına dönük havadan başlattığı saldırılarla 2013’te Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çabası ile geliştirilen süreç bozularak Türkiye yeniden bir savaşa sürüklendi.

YJA-Star Askeri Konsey üyesi Peyman Bagok’la bu süreci başlatan koşulları ve bu tarihten itibaren artan halk direnişleri ve gerilla eylemleri ile her gün biraz daha başarısızlığa uğrayan AKP politikalarını ve son olarak sınır ötesi operasyon girişiminde hezimete uğrayan AKP’nin tüm geleceğini bel bağladığı askeri çöküşünü konuştuk.

AKP’nin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın tüm çözüm ve barış arayışlarına rağmen hiçbir zaman samimi olmadığını, bir yandan görüşmeler sürerken diğer taraftan Kobanê’ye dönük DAİŞ saldırılarının en büyük destekleyicisi olduğunu ve bunun bile tek başına AKP’nin samimiyetsizliğinin kanıtı olduğunu belirten Bagok “AKP’nin samimiyetine 24 Temmuz’dan sonra artık ne gerilla ne de halkımız inanabilirdi. Bundan dolayı kendi gücüne dayalı çözüm olarak gerilla eylemlerinde, fedai duruşunda halk ise öz yönetimde ısrar etti. Her yıl aratan bu direnişler karşısında AKP artık yeniktir ve sona yaklaşmıştır’’ dedi.

24 TEMMUZ SALDIRILARI AKP’NİN HİÇBİR ÇÖZÜMÜ OLMADIĞINI GÖSTERDİ

24 Temmuz en yalın hali ile Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın tüm emek ve samimiyeti ile Türkiye’yi getirdiği ortak yaşam ve çözüm seviyesinden AKP’nin ne denli rahatsız olduğunun göstergesiydi. AKP’yi bu kadar korkutan neydi?

Önder Apo 2013’te bir süreç başlatmıştı. Demokratik Türkiye ve Özgür Kürdistan’ı amaçlayan bir sürecin gelişmesi için yine Önder Apo’nun isteği ile ateşkes kararı alınmıştı. Çünkü Önder Apo savaşın Türkler ve Kürtler için artık yarar sağlamayacağını görüyordu. Türkler ve Kürtleri ortak yaşayamayacak iki güç konumunda tutanın bölge üzerindeki oyunlarını daha iyi yürütmek isteyen bu nedenle bölgede güçlü bir dinamik görmek istemeyen uluslararası güçlerin oyunu olduğunu biliyordu. Kürtler ve Türkleri sürekli birbiri ile savaştırıp kendi ömürlerini uzatan bir politikaydı bu. Zaman zaman da bölgede kendi teşvikleri ile çıkan sorunlara yine kendileri müdahale ederek koruyucu melek rolüne soyunuyorlardı. Ortadoğu’da kriz, kaos oluşturup, ortaya yeni güçler çıkararak savaştırmak da çokça başvurdukları yöntemlerdendi. İşte DAİŞ’in ortaya çıkışı da buna bir örnektir. Önder Apo bu konuda ikna idi. Bu yüzden Önderlik İmralı’da bu konuları çok derin ele aldı. 2013 te çift taraflı ateşkes kararı alındı. Bir masa oluşturuldu ve Kürt sorunun çözülmesi gerekliliği kararı alındı fakat Türkler içinde de bu süreci sabote etmek isteyen çok kişi vardı.Önder Apo bunu “derin devlet” olarak adlandırdı. 2013’te başlatılan bu karara rağmen gelişen kimi saldırılar ve artan karakol- kalekol yapımları.. vb girişimlerle hareketimiz de gördü ki hükümetin sorunu çözmeye niyeti yoktu. Hazırlıkları, pratikleri bir yana 24 Temmuz’daki saldırıları ile netleşti ki AKP’nin hiçbir çözüm niyeti yok.

AKP EŞİTTİR DAİŞ

Savaş hazırlıklarını durdurmadılar. Özellikle Kuzey Kürdistan’da korucular arttırıldı, Güney Kürdistan’da bulunan gerilla güçlerinin Kuzey ile bağını koparmak için ellerinden geleni yaptılar. Kürtler üzerindeki baskılar arttıkça milliyetçiliği geliştirmek için özel savaş hazırlıkları da arttı. 2014’te de Şengal’e dönük ardından Kobanê’ye dönük gerçekleşen saldırılar tamamen AKP’nin Kürt düşmanlığı ile bağı vardı. İşte bu yüzden biz AKP eşittir DAİŞ diyoruz. Birçok devlet bu çete gücünü oluşturdu fakat en sağdık destekçisi AKP idi. Bu aslında tam anlamı ile Ortadoğu’ya karşı savaş açmaktı. Hiçbir güç DAİŞ’e karşı savaşamıyorken onun karşısında duran hatta kıran tek güç PKK ve Kürtler oldu.

AKP’nin tüm bu konseptinin içerisinde kendini bir Kürt partisi olarak tanımlayan KDP de rol alıyordu. Musul üzeri Şengal saldırısı ve KDP’nin Ezidi Kürtleri DAİŞ’in ellerine bırakması, katliam olacağını bile bile savunmaması, kaçması hala hafızalarda. Ama çok az sayıda olan HPG ve YJA STAR güçleri buna müdahale etti. Ezidi güçlerini özgürleştirdiler. Böylelikle düşmanın politikası boşa çıkarılmış oldu. Düşman sonuç elde edemeyince 2014 Eylül ayında Kobanê’ye saldırdı. Bu saldırı AKP ve DAİŞ eliyle oldu. AKP hem DAİŞ ‘i gaza getirdi hem tırlarla silah yardımı yaptı. Böyle yaparak Kürtlerin Ortadoğu’ya dönük çözüm projesini ve Kürt varlığını tasfiye etmeyi hedefledi. Erdoğan o zaman da medyada açık açık “Kobanê düştü düşecek” diyordu. Kobanê düşmeyince AKP daha fazla saldırgan oldu.

Buna bir de 7 Haziran seçim sonuçları eklendi. İki yıldır halkı oyalayan tarzına birde ‘’biz seçilirsek halkların hakkını vereceğiz” seçim propagandasını ekleyince Kürdistan’da oyların çoğunu alacağını hesaplamıştı. Ama halk hem bu oyalama taktiğinden bıkmış hem de Kobanê saldırılarında ki rolünü görmüştü. AKP’ye bir daha taviz vermedi.

Yeniden başlayan savaşın aslı şu ki, AKP zaten 30 Ekim 2014’te yapılan MGK toplantısında savaş kararını çoktan vermişti. Hatta Amerika da bunu destekliyordu. Fakat seçimi bekliyorlardı. 7 Haziran’da AKP isteği sonucu alamamıştı, seçimlerde yenilmişti. Biliyorduk ki, 7 Haziran’da istediği sonucu almış olsaydı hemen sonrasında hareketimize ve Kürt halkına saldıracaktı. Bunun hazırlığı yapılmıştı. 24 Temmuz 2015 tarihinde hem Medya Savunma Alanlarına hem Kuzey güçlerimize karşı hava saldırıları başladı. Amaçları neydi? Kürtleri bitirmek, tasfiye etmek istiyorlardı. Ama şimdi de görülüyor ki PKK hareketi yenilmedi daha da güçlendi.

BİNLERCE ÇİYAGER GELDİ

Bu saldırılar sonrasında gerilla eylemlerinin biçimi çeşitlendi, eylemler güçlendi. Buna ek olarak halkta savaş içerisinde ki yerini alarak öz yönetim direnişlerini başlattı. Bu neyin mesajı idi?

Erdoğan 2015 ve 2016'da Kuzey Kürdistan’da başlayan şehir savaşlarını beklemiyordu. Bu tarihlerde Demokratik Özerklik şiarı ile halk da örgütlenip YPS ve YPJ öncülüğünde şehir savaşları başladı. Aslında bu şehir savaşlarında hükümet yenildi. Çünkü halkın çok güçlü bir desteği vardı. PKK’nin arkasında olan demokrat insanlar vardı. Artık Türk halkının içinde de böyle bir bilinç oluştu. AKP’nin tüm özel savaş propagandalarına rağmen hakikatin gerçeğini ve halkın haklarını savunanın PKK hareketi olduğu anlaşılıyordu. Türk halkı da bunu gördü. Çiyagerlerin, Zeryanların, Xebatkarların öncülüğündeki şehir direnişlerinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin en seçkin özel güçleri orada kaybetti. Heval Evin ve Heval Xebatkarın öncülüğündeki YPS-YPS-JİN Nusaybin direnişi, düşman artık polislerini oraya gönderemiyordu. En seçkin ordularını devreye soktu ve tanklarıyla şehirlere girmeye başladılar. Nusaybin’de bir sendrom yaşandı. Bu AKP hükümetini korkuttu. Cizre’de Şehit Mehmet Tunç öncülüğünde büyük bir direniş oldu. Halkımız bodrumlarda katledildi. Bu daha çok öfkeye, intikama dönüştü.

Bu ruh aslında neolotik dönemden PKK’nin kuruluşuna kadar gelen insanlık ruhudur. Halk olsun, kadro olsun, yurtsever olsun, ne kadar kayıbımız olursa olsun onların yerine başkaları geliyor. Bir Çiyager gitti, binlerce Çiyager geldi, Bir Zeryan gitti, binlerce Zeryan geldi. Aslında istediklerinin tam tersi oldu. Daha çok öfke, intikam, direniş oldu. Halk da gerçekleri gördü. Ateşkes sürecinde bazı azınlıklar, bazı yazarlar, ulusal insanların PKK hareketi ile hiçbir alakası yokken, Önderlik ile görüşmek istediler, Önderliği görmek istediler. Hükümetin yenildiğini herkes görüyordu. Türk halkı da Kürt halkı da gördü ki iktidarlar kendini yaşatıyor ama ortada gidip gelen, kullanılan hep halk oluyor.

Medya Savunma Alanlarına uygulanan saldırılarda gerilla eylemleri çok zengin taktiklerin doğmasına vesile oldu. Hele bir de Kobanê ve öz yönetim alanlarına dönük saldırılar gerillada AKP’ye karşı müthiş bir öfke, kin geliştirdi. Gerillada güçlü bir fedai ruh doğdu. Heval Zınarin, heval Doğa Kürt gençlerinin bu öfkesinin boyutunu ortaya koydu. Akın akın gerillaya katılımlar da bunun kanıtı niteliğindedir. Yani Kürtler artık bir daha ne AKP’ye şans verecek neden bir daha katliamlar karşısında sesiz kalacaktı.

2016 Ağustos’unda daha önce kalekollarla hazırlığını yaptığı gerillayı Güney’de boğma planlarını sınır hattına dönük saldırıları ile tamamlamak istediler. Fakat kahraman gerilla en güçlü teknik karşısına inanç ve öfkesi ile durdu. Ne kadar saklayabildiler bilmiyorum ama ordu artık savaşamıyordu. Yüzlerce kayıpları oldu.

ORDUNUN KAYBI ÇOK FAZLA

Bu yıl da bir sınır ötesi operasyon girişimi oldu. Gerillanın direnişiyle başarısızlığa uğradıklarını gördük. Bu sınır ötesi operasyon girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tekrar ifade edeyim. AKP kartını faşizmden yana kullandı. Doğallığında faşist kitleyi kazanmak için Kürtlere saldıracak. Sözüm ona bitirecek. Tabii kendinden önceki hükümetlerden ders çıkaramamış anlaşılan. Zararı yok onun için o da denedi. Ve o da aynı diğerleri gibi yenildi. Hatta sadece yenilmedi hezimete uğradı. 2008’den daha beter kaybetti. Kendisi bin odalı sarayında kurulmuş, oğlu askere gitmeden, babasının dizinin dibinde sefasını sürerken o genç askerler ölümle yüz yüze kaldılar. Komuta yapısından en kıdemsiz askerine kadar korkuları yüzlerinden okunuyordu. Bu savaşı biz istemedik. AKP başlattı biz sadece kendimizi, toprağımızı koruyoruz.

Bir de Cizir, Sur, Nusaybin katliamları için alacak intikamımız da var. Ve bu öfke seli resmen AKP’nin ordusunu bozguna uğrattı. Sadece bununla da sınırlı değil Kuzeyde Serhat’tan başlayarak tüm eyaletlere yayılan bir devrimci hamle de var. Eylemler gerçekten de muazzam düzeyde. Ve ordunun kaybı çok fazla. Hani gerilla bitmişti? Madem bittik, nasıl sizi bitirdik? Operasyonlarınızı boşa çıkardık, bunca kaybınız oldu. Erdoğan da çıkmış Ortadoğu’nun sorunlarını çözecekmiş. Yahu sen önce kendi sorunlarını çöz. Korkudan mı , fesatlıktan mıdır nedir? uyku uyumuyor gözlerinden belli. Bu kadar çaresiz iken, nasıl Ortadoğu’nun sorunlarını çözeceksin. Sen bence başta yüzlerce olan asker kayıplarının hesabını halka ver.

AKP’NİN KENDİSİ ÇÖKTÜ

Bu yıl PKK’yi çökertme planını çok dillendirdiler. Bu planlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

AKP kendisi çöktü. Üzerine varlığını dayandırdığı faşizanlıktı, amacı Kürtleri bitirmekti. Bu nedenle 2015'ten beri halkın boğazından çalıp savaşa yatırım yaptı. En değme kontralarını kan emicilerini Kürdistan ‘a saldı, tüm tekniğini kullandı, tüm askerlerini dağlarda savaşa yolladı. Sonuç başarısızlık. AKP çöktü, yenildi, kaybetti. AKP 24 Temmuz’da kendi kendisinin bitiş düğmesine bastı. AKP artık ne yapsa da tahtı sallandı. Biz gerilla olarak artan eylemlerimizle sallamaya da devam edeceğiz.

Türkiye’yi nasıl bir gelecek bekliyor?

Kısa sürede AKP’yi devirme sözümüz var. Bu açıdan AKP’siz olacağı kesin. Ama nasıl bir yönetim geleceğine Türkiye karar vermeli. Bu dağlar bizim, Kürdistan bizim. Hakim olan biziz. Yani bizimle savaşarak bir noktaya varamazlar. Yine de istedikleri savaş, yeni ekonomik krizler, artan ölümlerdir Türkiye’yi bekleyen. Ama yok daha nereye kadar savaş, hep bizim mi çocuklarımız ölecek sorgulamasına giderlerse yani evlatlarının yaşamını savunurlarsa demokratik bir Türkiye bile mümkün.