Amed: Diyanet kadın meselesinde AKP'nin sözcüsü

KJK Yönetim Üyesi Ayten Amed, AKP-MHP'nin kadın ve çocuklara karşı 'tecavüzcü bir politika geliştirdiğine' dikkat çekerek, bunun sözcülüğünü Diyanet'in yaptığını belirtti. Amed, topluma 'harekete geçme' çağrısında bulundu.

KJK Yönetim Üyesi Ayten Amed, AKP hükûmetinin son dönemde MHP ittifakıyla beraber kadına karşı geliştirdiği politikaları ANF'ye değerlendirdi...

Asıl amaçlarının toplumu iradesizleştirme, topluma daha fazla hüküm edebilme olduğunun altını çizen Amed, aldıkları söz konusu kararların ve yasal düzenlemelerinin de buna hizmet ettiğini ifade etti. “Bu kararlar gösteriyor ki, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanından bugüne kadar, ömrü boyunca iktidara gelen hiçbir iktidar AKP ve Erdoğan kadar bu düzeyde iktidarını yitirme korkusu taşımamıştır. Neredeyse geceleri uykuya hasret kalmışlardan biri de Erdoğan’dır denilebilir” diyen Amed, şunları belirtti: "Müftüleri bir anlamda onların sözcüleri oluyor. Müftüler, şeriat ve de İslamiyet adına kanunlar çıkarıyorlar ve topluma dayatıyorlar. Bu da 9 yaşında kız çocukların evlendirilmesi ve hamile kalabilmelerine, yine 12 yaşını dolduran erkek çocukların evlenmeleri ve baba olmalarına dönük açıklamalarıydı.”

'İRADESİNİ YİTİRMİŞ TOPLUM HEDEFLİYORLAR'

İktidarın yasalar ve kararlarıyla tüm toplumun cinsel istismara açık bırakıldığı ve açlıkla terbiye edilmek istendiğini söyleyen Amed, şunları ifade etti: "Psikolojik olarak da, her açıdan iradesini, aklını yitirmiş bir toplumu oluşturmak istiyorlar. Bu durumda Türk toplumu ve özellikle de kadınlar, Türkiye çatısı altında yaşayan bütün toplumlar bu soruyu Erdoğan ve müftülerine sormalıdır; acaba bu senin kendi kızın olsaydı bunu kabul eder miydin? Ya da bir denesinler, gitsinler, araştırsınlar. O müftülere baksınlar, 9 yaşındaki kızlarını evlendirmeye varlar mı? Veya gidip Erdoğan’ın kızına baksınlar; tecavüze uğrarsa, tecavüzcüyle evlendirmeyi kabul eder mi? İktidarda olup bu kanunu benimseyip onaylayan o insanlar bu uygulamaları kendi çocukları için kabul ederler mi? Hayır, etmeyeceklerdir. Gerçekten de Türk toplumu gidip araştırmalıdır. Onların, çocuklarını, kızları da dahil, dış ülkelerde en iyi üniversitelerde okuttuğunu görür. Kendi çocuklarını sağlama alıyorlar, güvenliklerini sağlıyorlar.” 

'ÇOCUK YAŞTA EVLENDİRİP TESLİM ALMAK İSTİYORLAR'

Amed, iktidarın, toplumsal gerçeklikten duyduğu korkudan dolayı kararlar aldığına, şimdiye kadar MHP ittifakıyla yaptıklarına CHP’yi de dahil etmeye çalıştığına dikkat çekerken, “Bu çocuk yaştaki evlilikle amaçladıkları kendileri için savaşacak insanlar yaratmaktır. PKK öncülüğünde gelişen savaş ve mücadeleye karşı savaştıracağı kimsesi kalmamıştır. O nedenle en küçükten başlayarak, çocuk yaşta evlilikten başlayarak kendisine onun için savaşacak insanlar yaratmak, geliştirmek istiyor. Tüm bu yaptıkları toplumsal gerçeklikten olan korkularını ifade ediyor. Yani 9 yaşındaki bir çocuktur. Hakkında bu yönlü bir karar verildikten sonra, başka bir kanun da devrede olmayacaktır. Evlenmesi de şeriata göre onaylanacağına göre, bu 9 yaşındaki kız çocuğa 60 yaşındaki adam da talip olabilir" şeklinde konuştu.

9 yaşındaki çocuğun ne fiziki olarak, ne de düşünsel olarak öyle bir uygulamaya hazır olabileceğini hatırlatan Amed, "Biyolojik, fiziki olarak halen olgunlaşmamış, gelişimini tamamlamamış olan bu 9 yaşındaki kız çocuğu, diyelim ki evlendirildi, fiziki gelişimini tamamlamış mıdır ki çocuk sahibi olabilsin? Ya da bir çocuk başka bir çocuğa sahip olursa bu nasıl bir toplumu yaratır? Nasıl bir nesil ortaya çıkaracaktır? Bu, toplumda genel bir hastalık yayma amacıyla yapılıyor" dedi.

Ayten Amed, AKP ve Diyanet'in tecavüze karşı ancak 'tecavüzcü ile evlendirme' gibi erkek egemen bir zihniyeti uygulamak istediğine işaret etti.

'AİLELER TEPKİSİZ KALMAMALI'

Amed, şöyle devam etti:

“Erdoğan toplumu sürü, kendisini de çoban yerine koyarak istediği gibi yaklaşabileceğini düşünüyor. Ona göre toplumun tek bir kelime ona karşı sarf etme hakkı yoktur. Bu yasalar ve açıklamalar gündeme geldikten sonra sosyalist, sol çevreler ve özgürlük mücadelesinde yer alan kadınlar tarafından bir tepki ortaya çıktı, karşı duruş sergilendi, ancak insan bu yeterlidir diyemiyor.” 

Bu konularda anne ve babalara da önemli görev düştüğünü dile getiren Amed, en çok onların harekete geçip sessiz kalmamalarını istedi. “Vicdanlı bir anne bunu kabul edemez, vicdanlı bir baba da bunu kabul edemez. 9 yaşındaki bir çocuğunu nasıl 60-70 yaşında bir adama kendi elleriyle verebilirler? Bir anne böyle bir gerçeği kabul edebilir mi" diye tepki gösteren Amed, “Çocukları hakkında en çok söz hakkı anne ve babaya düşer. Ne iktidara, ne parlamento, ne de müftülere düşer. Çocukları hakkındaki kararı da ancak anne ve babalar verebilir. Çünkü o çocukları büyüten, emek veren onlardır" diye belirtti.

'KADIN SORUNUNA KARŞI İKİYÜZLÜLER'

Amed, iktidarın kadın sorunu konusunda ikiyüzlü olduğunu ve bunun basında da kendini gösterdiğini dile getirdi. Bir taraftan basında 24 saat boyunca kadına karşı şiddete, yine çocuk yaşta evliliğe karşı spotların yayımlandığı, diğer yandan hükîmetin bunları meşrulaştıran ve önünü açan yasalar çıkardığına dikkat çeken Amed, şöyle dedi: "Küçük gelinler adı altında ellerinde oyuncak bebeklerle gelinlik giydirerek çocuk yaşta evliliğe karşı 24 saat propaganda yapıyorlar. Zorunlu yayınmış gibi, mecburiymiş gibi TV kanalarına dağıtıyorlar ve yayımlıyorlar, diğer yandan öylesi rezil kararlar alıyorlar. Açıkçası AKP hükûmeti ve Erdoğan iktidarının söylediği ve yaptığı hiçbir şeyi birbirini tutmuyor. Daha düne kadar çocuk evliliğine karşıydı sözde. 18 yaştan küçüklerin evlendirilmesi durumunda hukuki açıdan ceza verileceğini dahi duyurmuşlardı. Hatta Kürdistan’da da çok sayıda kişiyi 18 yaştan küçük evlendirmiş gerekçesini göstererek zindana attığı dahi olmuştur. Peki birkaç yıl önce ve bugün arasında neler değişti?”

'BÜTÜN TOPLUM HAREKETE GEÇMELİ'

KJK Yönetim üyesi Ayten Amed, konuşmasının devamında Türkiye ve Kürdistan toplumlarına da seslendi, harekete geçmelerini istedi:

"Halkların bu konunun peşini bırakmaması ve tavır sahibi olması gerekiyor. Öncellikle tüm kadınlara, Türkiye halklarına sesleniyorum; bu korkunç iktidar bütün kesimleri, halkları, inançları uçurumlara sürüklüyor, yok edişe doğru götürüyor.

Bu aldıkları kararlara 'artık dur, yeter' denilmelidir ve tavırlar ortaya konulmalıdır. Aldıkları bu rezil kararların sonu gelmiş değildir. Bu kararlara 'dur' denilmelidir. Sadece kadınların tavrı yetmez. Bütün toplum tavır koymalıdır. Bütün toplumlar iradesini ortaya koymalı ve çocuklarına sahip çıkmalıdır. Eğer toplum çocuklarına sahip çıkamıyorsa, o toplum bitmiş demektir, toplum olmaktan çıkmış demektir. Eğer bu toplumlar ‘biz varız, yaşıyoruz’ demek istiyorsa mutlaka tavrını göstermeli ve karşı bir duruş sergilemelidir. Kısa süre içinde de çok keskin ve radikal kararlar almalı ve mücadele etmelidir.”