Ayata: Sakine, bütünlüklü devrimciliğin adıydı

PKK'nin kurucularından Sakine Cansız'ı anlatan yoldaşı Muzzafer Ayata, "Sadece bir yönlü ele almak haksızlık olur, Sakine bütünlüklü bir devrimciliğin adıydı" dedi.

PKK'nin kuruluşunda yer alan iki kadından biri olan Sakine Cansız, yaşamı, duruşu ve mücadelesiyle 'hep kavgayı yaşadı' ve Diyarbakır Zindanı'ndan Kürdistan dağlarına, oradan Avrupa'daki diploması faaliyetlerine kadar, 'Nasıl yaşamalı?' sorusunun pratik örneğiydi. Hep Kavgaydı Yaşamım kitabında da anlattığı gibi Sakine Cansız, kadın, Kürt ve devrimci olarak bir çizgiydi. Diyarbakır Zindanı'ndan direniş yoldaşı olan Muzaffer Ayata da buna işaret ediyor.

Sakine Cansız'ın Kürt kadın devrimciliği ve dünya kadın devrimciliği açısından ayrı bir yeri olduğuna vurgu yapan Ayata, "Sakine arkadaşı anlatırken sadece mücadele içindeki duruşu, toplumun gördüğü ya da mücadele arkadaşlarının tanık olduğu yarlarıyla anmak yeterli olmaz. O bütünlüklü bir kişilikti, bunların hepsinin yansımasıydı. Doğduğu topraklar, büyüdüğü koşullar, tarihsel kültürel şartları, şahsında taşıyan biriydi. Başlangıçta çok bilinçli olmasa da aileye çevreye karşı duruşu; yetinmeyen, var olanı kabul etmeyen sürekli arayışları olan bir insan. Çarpan bir yürek, düşünen sorgulayan bir beyin; aileden kopuşa kadar ki döneminde sürekli arayışları olan, çarpışmaları, ruhi dalgalanmaları yoğun hisseden bir kadın görmek mümkün" dedi.

HİÇBİR GERİLİKLE UZLAŞMADI

Tarihsel öncü kişiliklerin, sıradanlığı kabul etmeyen yaşam öyküsünü, Sakine'nin yaşamında görmenin mümkün olduğunu kaydeden Ayata, şöyle devam etti: "Nasıl düşünüyorsa, neye inanıyorsa öyle yaşıyordu. Özü sözü, pratiği, düşüncesi çelişmiyordu. Mücadeledeki zorluklar içinde ayakta tutan, tarihsel bir kişilik olarak belirleyen en temel özelliği buydu. Birçok insan mücadeleye katılıyor, devrimcilik iddiası ile geliyor; savaşıyor, zindanda direniyor, ihanete uğruyor, şehit düşüyor. Sakine'nin farkı, kendisi ve hiçbir şeyle uzlaşmamasıydı. O zaten kendisi yaşamını 'kavga' olarak ele aldı. Düşünün; Kürdistan'da bir kadın 1970'lerde evden kopup mücadeleye katılacak, uzun yıllar işkence altında direnecek. Sonra çıkacak, siyasi askeri devrim ihtiyaçları ne gerektiriyorsa onu gerçekleştirmek için heyecanında bir milim azalma olmadan yürüyecek. Avrupa'da siyasi-diplomasi çalışması yürütecek, dağlarda savaşacak. Bunların hepsini aynı yürek ve aynı bilinçle gerçekleştirecek. Bu durum, Sakine arkadaşı Kürdistan devrimi ve dünya devrimleri açısından ayrı bir yere koyuyor. Tarihsel kılan, mücadele yılları boyunca kendisi ve çevresi ile asla geriliklerde uzlaşmamasıydı."

KABUL-RET İÇİN ÖLÇÜYDÜ

Diyarbakır Zindan direnişi sırasında ihanetin ve düşmanın suratına tükürmesi ile efsaneleşen Sakine Cansız'ın en temel özelliklerden birinin 'ayrışma noktası' özelliği olduğunu belirten Ayata, şunları paylaştı: "Evet çok zorlandı, ama hep başı dikti, hiçbir zorluğu onu tereddütte düşürecek noktada ele almadı. Hep aşılması gerektiğine inandı ve bunun kavgasını verdi. Kötü kabul edilemez olanlar hiç uzlaşmadı. Onunla mücadeleye katılan insanlar vardı esir düşen işkence tezgahlarında bazıları Şahin Dönmez, Yıldırım Merkit gibi bunlar ihanete gitti ama Sakine bunların ihanetini gördü yüzlerine vurdu. Ayrıştırıcıydı, doğru olan, güzel olan, yaşanması gerekenle, reddedilmesi gereken arasında. Kabul ret ölçüleri konusunda hepimiz için bir ölçüydü. Sakine'nin olduğu yerde kötü işler, kötü ilişkiler olmazdı.

YOLDAŞLARIYLA KAVGADAN ÇEKİNMEDİ

Devrimciliği elinde güç ve yetki olarak görmedi. Kendisi devrimin merkeziydi, güce göre değil doğruya güzele göre yürürdü ve bu yolda yoldaşlarıyla da kavga etmekten çekinmezdi. PKK'yi inançlarını bağlılığını dolu dolu yaşadı ve bunu hep yansıttı. Şunu idare edeyim, bunu atlatayım demedi. Gençlik yıllarında ailesini bırakan, sistem ilişkilerini bırakan, tüm benliği ile örgüte katılan bir militan oldu. Sakine'yi gördüğün an bir devrimciyi gördüğünü anlardın. Onun için gittiği her yerde varlığı duyumsanan biriydi. Böyle insanlar kolay bulunmaz. Bazı insanlar örgütsel, bazıları askeri olarak kendini geliştirebilir, saygınlık da kazanabilirler ama bunları Sakine'den ayıran onun bütünlüklü kişiliğidir."

İHANETE BARİKAT, ÖZGÜRLÜĞE YOL

Sakine Cansız'ın kadın kimliğinin temsili olduğunu dile getiren Ayata, sonra gelen nesillerin onun çizgisini esas alması gerektiğini söyledi. Ayata şöyle devam etti: "Şimdi devrimin önü açıldı, binlerce kadın özgürlük saflarında. 1970'ler 80'ler 90'larda öyle değildi. Sakine bir yol açtı; özgürlüğün kadınlar için anlamına dair. İhanete barikat, özgürlüğe yol oldu. Asidir, isyancıdır, kavgacıdır daima iyiyi güzeli arar. Bunu yaparken fiziği duruşu ve düşüncesiyle asaletinden ödün vermez. Kendisini yeni değerlerle donatmak kolay değildir, hangi kavgaya girerse girsin, direnişçi karakterini korudu. Bu kadar kavgayla ömrün geçecek ama değer yargılarından, asaletinden bir şey kaybetmeyeceksin; Sakine'yi Sakine yapan buydu, böylesi bir devrimcilik herkesin harcı değil. Sakine kadın kimliği açısından bir şanstır; erkek egemen anlayışı hiç kabul etmedi, bunun kavgasını yürüttü."

HEP SAKİNE’YDİ, KAVGAYA HAZIRDI

Diyarbakır Zindanı ve ardından başka alanlarda Sakine Cansız ile karşılaşmalarını aktaran Ayata, anlatımı şöyle sürdürdü: "Uzun yıllar beraber çalıştık, dönem dönem görüştük. Sakine hep aynı Sakine'ydi. Çocuk ruhu kendi özüne ihanet etmemesi hep aynıydı. İçindeki Apocu ruhu, çocuk temizliğini, genç dinamizmini hiç kaybetmedi. Dertlenme zorluklardan yakınmasına kimse tanık olmadı. Her an her yerde kavgaya hazır, çalışmaya hazır bir insan gördük. Bu yönleriyle herkes tarafından doğru anlaşılmadı, herkes saygı duysa da ters düştüğü yoldaşları da oldu. Kimse ilkelerine itiraz edemezdi, güncel çelişkilere takılmazdı, o neyse bildiği yoldan yürür, hiç bunlara takılmazdı. Mücadele onun için esastı, başka amaçları, takıntıları ve özlemleri yoktu. Mücadele ile bütünleşmesi olan ve eksikliklerini giderme erdemini gösteren biriydi. Başkası gibi olmak veya rol yapmak, Sakine'ye göre işler değildi. Bu yüzden Sakine hep başkaydı, farkı buydu."

DEVRİMCİLİK YAPMANIN ADIYDI

Sömürgecilik ve soykırım kıskacında bir halkın kaderini yırtmak üzerine devrimcilik yapmanın adının, Sakine olduğunu belirten Ayata, Türk devletinin bilinçli olarak hedef seçtiğine işaret etti. Ayata, son olarak şunları söyledi: "Bir ömrü böyle inşa etmek kolay değil, zor bir hayat. Herkes bunu bir ömür götüremez ama Sakine bunu başardı. Sakine'nin sosyalizm inancında milim gerileme olmadı. Soykırımcı sömürge sistemini aşmak temelli devrimcilik yaptı. Soykırım kıskacında bir halk gerçeğini biliyorsan ve bunu görüyorsan başka türlü devrimcilik yapamazsın.

SUİKAST SIRADAN DEĞİLDİ

Sakine'nin yaklaşımı dost düşman karşısında hiç sıradan olmadı, zaten bu karakteri iyi izlendiği, Kürdistan'da kadın devrimciliğinin temsili olduğu için Türk devleti tarafından hedef seçildi. Paris gibi bir Avrupa başkentinde işlenen bu cinayet sıradan değil. Orada hedef alınan Sakine şahsında Kürt kadın devrimciliğinden intikam almaktı. Sakine ve iki yoldaşının yaşamına kast eden bu suikasti sıradan yaklaşmamak gerekiyor. Kürdistan'da katliam yapan, Türkiye'ye ses çıkarmayan dünyaya onun gerçek yüzünü gösteren PKK idi. Birkaç militanla başlayan bu hareketin intikam karakteri, bu maskeyi düşürdü. İddiası ile Sakine gibi tarihsel kişilikleri bağrında topladı. Sakine bunun en esaslı yeşereni oldu.

ÖRNEK ALINACAK KİŞİLİK

Kürdistan'da devrimcilik yapan her gencin çizgi olarak kendine alacağı temel kişiliklerde birisidir Sakine. Yeni bir yaşamı esas alıyorsan ve bunu kalıcı hale getirmek istiyorsan burada model alınacak kişi Sakine'dir. Devrimlerin geriye düşeni ihanet edeni çok olur ama Sakine, cesaretin, zorluklarla mücadelenin, inancın abidesidir. Devrimci çizgi dışında bir yön bulamazsın. Kürdistan'da devrimcilik yapan herkes için Sakine bir kıbledir özellikle gençler ve kadınlar için. Onun bu büyük kişiliğini anmaya ve onun çizgisinde yürümeye devam edeceğiz."