Besê Hozat: Şimdi HDP zamanı

Avrupa’daki seçmenlere sandığa gitme çağrısında bulunan KCK Yürütme Konseyi Eşbakanı Hozat, ‘’AKP-MHP faşist iktidarını devirecek, iktidardan düşürecek tek kilit parti HDP’dir’’ dedi.  

Yeni Özgür Politika gazetesine konuşan KCK Yürütme Konseyi Eşbakanı Besê Hozat, Avrupa’daki Kürt, Alevi, sürgüne çıkmak zorunda kalan aydınların AKP-MHP faşizminin planlarını bozacak güce sahip olduğunu belirtti.

24 Haziran seçimlerinin Türkiye tarihinin en kritik seçimi olduğunu ifade eden Hozat, Avrupa’da yaşayan Türkiyelilere şu çağrıyı yaptı: “AKP-MHP faşist iktidarını devirecek, iktidardan düşürecek tek kilit güç, parti HDP’dir. HDP barajın altında kalırsa AKP Kürdistan’da 60-70 milletvekilini bedavadan kazanmış oluyor. Buna yol açacak tutumlara girmemek adına Avrupa’da yaşayan Kürt, Alevi ve kadınların sandık başına giderek oyunu HDP’ye vermesi gerekiyor.”

Kürt ve Alevilerin soykırım tehdidi altında olduğuna dikkat çeken KCK Yürütme Konseyi Eşbakanı Besê Hozat Özgür Politika’ya şu değerlendirmelerde bulundu.

ANAYASAL FAŞİMZ

“24 Haziran seçimleri Türkiye tarihinde en kritik ve en kilit önem taşıyan seçimlerden biridir. Bu seçimler AKP-MHP faşist iktidarı tarafından gelinen aşamada tamamen çürümüş ve dağılmış yüzyıllık faşist ulus devlet sisteminin yeniden inşasına dönüştürülmek isteniyor. 40 yılı aşkın kıyasıya bir özgürlük mücadelesi sonucu ömrünün sonuna gelip dayanmış bu faşist, imhacı ulus devlet sistemi, tekrardan daha da katmerli bir biçimde ırkçı, dinci, faşist ve diktatöryal bir temelde 24 Haziran seçimleriyle kurumsallaştırılmaya çalışılıyor.

Erdoğan’ın faşist diktatörlüğünde AKP-MHP faşist rejiminin hedefi; OHAL, KHK yasalarıyla yönetilen Türkiye’nin bu halinin, 24 Haziran seçimleriyle kalıcılaştırılıp anayasal çerçeveye kavuşturulmasıdır.

İÇ SAVAŞ TEHLİKESİ

24 Haziran seçimleriyle birlikte yüzyıllık Kürt soykırım politikaları ve uygulamaları iç savaş dahi göze alınarak mutlak bir biçimde sonuca götürülmek isteniyor. Böylece Erdoğan’ın faşist diktatörlüğünde ırkçı-dinci bir rejimle Kürtler ve Aleviler başta olmak üzere tüm farklılıkların ve ezilen kimliklerin yaşam damarları kurutulmaya çalışılıyor. AKP-MHP faşist iktidarı açısından 24 Haziran seçimlerinin tek temel amacı budur. Baskın seçime gitmelerinin altında yatan ana etmen de bu planlarını olumsuz etkileyecek ve ya bozacak gelişmelerin ortaya çıkmış olmasıdır.

AKP-MHP ÖLÜM YATAĞINDA

Yurtta ve cihanda savaş politikası, AKP-MHP faşist hükümetini ölüm yatağına düşürdü. AKP-MHP savaş lobisi Türkiye’yi büyük bir krizin ve kaosun içerisine soktu. Türkiye’nin tüm kaynaklarını savaşa ve kendi zenginliğini arttırmaya akıtan faşist iktidar, Türkiye’nin tüm ekonomik kaynaklarını kuruttu. Milyarlarca dolara ulaşan dış borçlanmanın yarattığı faiz artışı ve yol açtığı bütçe açığı yapısal bir ekonomik krizi ortaya çıkardı. Türkiye’de üretime dayalı ekonomi, tarım ve ziraat tükendi. Kırsal alan çöktü, ekonomik, ekolojik soykırım büyük bir kültürel, toplumsal kırıma yol açtı.

AKP-MHP savaş lobisi sayesinde gerçekten Türkiye toplumu tarihinin en sefil ve en rezil sürecini yaşıyor. Bu durum büyük bir toplumsal patlamaya da güçlü bir zemin oluşturuyor.

Toplumda öfke gün geçtikçe büyüyor. Mevcut durum biraz daha devem ederse bu faşist iktidarın sonu gelecek. AKP-MHP faşist iktidarı bunu bildiğinden hızla baskın seçim kararına giderek aleyhine dönen gelişmeleri engellemeye ve mevcut faşist-diktatöryal rejimi seçimlerle meşrulaştırmak için büyük gayret gösteriyor.

Tabi bir de baskın seçim kararına gidişte Efrîn işgali de önemli bir rol oynuyor. Gündemi soğumadan Efrîn işgalini de ırkçı, milliyetçi güruhun oylarını toplamada bir avantaja dönüştürmeye çalışıyor. Bölgenin siyasi konjonktürü ve dengeleri de her an değişebilir. AKP-MHP faşist iktidarının plan ve hesaplarını bozacak birçok durum ortaya çıkabilir. Hiç kuşku yok ki olabilecek şeyleri görmenin yol açtığı bir telaş durumu söz konusudur.

TARİHİN EN BÜYÜK YENİLGİSİNİ YAŞAYACAKLAR

Bu faşist diktatörlük 24 Haziran seçimlerinde kazanırsa Kürtler, Aleviler ve kadınlar başta olmak üzere tüm ezilen kimlikler çok büyük zarar görecektir. Çünkü faşist-soykırımcı rejim doludizgin bir biçimde hükmünü icra etmeye devam edecektir. Zira 24 Haziran seçimlerinde HDP barajı aşarsa AKP-MHP faşist rejimi tarihinin en büyük yenilgisini yaşayacak ve alaşağı olacaktır. Bu durum Türkiye’de demokrasiye alan açacaktır. Yeni bir sürecin başlangıcı olacaktır.

AVRUPA OYLARI KİLİT ÖNEMDE

Bu açıdan Avrupa oyları gerçekten kilit bir önem taşıyor. HDP’nin barajı aşması için Avrupa’da halkımızın, Türkiyeli dostlarımızın, Türkiye’nin demokratikleşmesinden yana olan Türkiye vatandaşlarının oylarına ihtiyacı vardır. Avrupa’da yaşıyor olsa bile Türkiye’nin özgür, eşit ve demokratik olmasını isteyen her insan mutlaka HDP’ye oy vermelidir. AKP-MHP faşist iktidarını devirecek, iktidardan düşürecek tek kilit güç, parti HDP’dir. Çünkü HDP barajın altında kalırsa AKP Kürdistan’da 60-70 milletvekilini bedavadan kazanmış oluyor. Buna yol açacak tutumlara girmemek adına herkesin sandık başına giderek oyunu HDP’ye vermesi gerekiyor.

ALEVİLER SOYKIRIM KISKACINDA

Avrupa’da Kürt ve Alevi nüfusu oldukça fazladır. Bu seçim Kürtler ve Aleviler açısından son derece önemlidir. AKP-MHP faşist rejimi Kürtlere ve Alevilere büyük bir soykırım uyguluyor ve bu seçimleri kazanarak da bu soykırımı tamamlamak istiyor. Bu açıdan Avrupa’da yaşayan her Kürt ve Alevi insanı mutlaka sandığa giderek oyunu HDP’ye vermeli ve bu faşist iktidarın yıkılmasında rol sahibi olmalıdır.

AKP, MHP ortaklığıyla nasıl ki inanç istismarı yaparak Kürtlere son birkaç yıldır da kültürel ve fiziki soykırım uyguluyorsa CHP’de onlarca yıldır özellikle Alevilere inanç kırımı uyguluyor. CHP içi boş laiklik söylemiyle Alevilerde sahte beklenti yaratıp mücadele iradelerini kırarak Alevileri soykırımcı sistemin hizmetine sürüyor. Bu zihniyet ve politikalarla CHP’nin geldiği nokta da ortadır. CHP sağ ittifakın merkez partisi durumuna gelmiştir. Çıkarına gelmediği noktada Alevileri, sol- sosyal demokratları dıştalamıştır. Listede dahi yer vermemiştir.

Bu saatten sonra Alevileri temsil eden tek gerçek partinin HDP olduğu çok açık bir biçimde ortaya çıkmıştır. Bu açıdan Alevilerin HDP’ye çok güçlü sahip çıkması gerekiyor. Bu seçim Alevilerin geleceğini yakından ilgilendiriyor. Alevi oylarıyla HDP barajı aşarsa Aleviler üzerindeki soykırım planları da boşa çıkacaktır.

KADINLARIN OYLARI HDP’YE

Ülke içinde ya da dışında fark etmez kadınların oyları da HDP’nin barajı aşmasında çok kilit bir önem taşıyor. AKP-MHP iktidarı ve ikinci sağ ittifak cinsiyetçi, kadın karşıtı bir ittifaktır. Bu iki ittifakın kölelik dışında kadınlara vereceği hiçbir şey yoktur. Milliyetçi, mezhepçi-dinci ve cinsiyetçi ideolojilere dayanan sağ iktidarın kadın düşmanı olduğunu, kadın kırım politikaları yürüttüğünü hepimiz biliyoruz. AKP, AKP-MHP iktidarı sürecinde korkunç bir kadın katliamı söz konusu. Orana dahi vurmada zorluğun yaşandığı çok üst düzeyde kadına karşı bir şiddet yaşanıyor. Kadın adeta soykırıma tabi tutulan Kürtler gibi bir varlık sorunuyla karşı karşıyadır. Buna yol açan milliyetçi, cinsiyetçi ideolojiye dayalı soykırımcı zihniyettir, siyasettir.

Kadınların HDP’ye gidecek oyları bu alçak zihniyeti ve siyaseti hayatın dışına itecek, kadınların varlık ve özgürlük sorununu çözecektir.

DEVLET YENİDEN DİZAYN EDİLİYOR

15 Temmuz darbe girişiminin Erdoğan’dan ne kadar bağımsız geliştiği anlaşılmaya muhtaç bir konudur. Erdoğan’ın bir biçimde bu planın içinde, bir yerinde yer aldığı açıktır. İlk günden bunu bir nimet olarak değerlendirmesi ve gerçekten de çıkarına muazzam bir siyaset üretmesi çok yönlü bir şekilde anlaşılmak durumundadır. Diktatör Erdoğan 15 Temmuz darbe girişiminden 20 Temmuz OHAL’ini çıkardı ve yaklaşık iki yıldır OHAL-Sıkıyönetim siyasetiyle Türkiye’yi faşist-tekçi paradigmasına uygun bir biçimde dizayn ediyor.

Türkiye’de eşi benzeri olmayan bir faşizm yaşanıyor. Kürtlere, Alevilere, farklı kültürlere-kimliklere soykırım uygulanıyor. Aykırı tüm sesler ve renkler bastırılıyor, şiddete maruz kalıyor. Aydınlar, akademisyenler, gazeteciler, siyasetçiler, sanatçılar, yurtsever demokrat insanlar tutuklanıyor. Bir zamanlar AKP’nin iktidar olmasında büyük rol oynayan liberal demokrat ve muhafazakar kesimler bile tasfiye ediliyor.

AKP-MHP kadrolarıyla devlet yeniden düzenleniyor, dizayn ediliyor. Kürtler, Aleviler, solcular, kemalistler, sade Müslümanlar ve daha ismini sayamayacağımız birçok farklı kimlik devlet içinden tasfiye ediliyor. Bu tasfiye siyaseti sadece ordu içinde değil, yargıda, MİT’te, eğitim, sağlık, ekonomi, siyaset, spor, sanat-kültür vb. yaşamın her alanında yürütülüyor. Türkiye’nin zindanları aydın, yazar, sanatçı, akademisyen, gazeteci, siyasetçilerle dolup taşıyor. Tutuklanmayı göze almayanlar ise Avrupa’ya göçüyor. Bu anlamda büyük bir beyin göçü de yaşanıyor. Türkiye giderek kuraklaşıyor, renksizleşiyor, tek tipleşiyor. Çok renkli ve kimlikli olan Türkiye toplumu açısından bu durum büyük bir trajedi olduğu kadar travmatik bir durum da yaratıyor.

Faşist diktatörlüğün Türkiye’nin aydın beyinlerine, demokratik güçlerine, siyasetçilerine bu kadar saldırmasının nedeni de açıktır. Çünkü bu kesimler gerçekleri yazarak, söyleyerek, tartışarak, siyaset yaparak toplumu aydınlatan, faşist diktatörlüğün her gün maskesini düşürenlerdir. Avrupa’ya gitmek zorunda kalan aydınlar, yazarlar, gazeteciler, sanatçılar, siyasetçiler bu faşist rejime karşı mücadele etmeye mecburdur. Onların tarihsel ve toplumsal sorumluluğu bunu gerektiriyor. Aydın olmanın gereği toplumun özgürlüğüne, insanlık değerlerine sahip çıkmak ve demokrasi mücadelesine hizmet etmektir. Demokratik siyaset yapmanın gereği de budur. Özgür ve demokratik bir Türkiye için Dünya’nın neresinde olunursa olunsun mücadele etmek, insanlık ve demokrasi değerlerine sahip çıkmak Türkiyeli gerçek aydınların ve siyasetçilerin temel görevidir.

AYDINLARIN YERİ HDP’DİR

24 Haziran seçimleri Türkiyeli aydınlar ve siyasetçiler açısından da büyük önem taşıyor. Bu seçim sürecinde onların rolü ve duruşu çok çok önemlidir. Gerçekleri topluma taşırmada, toplumu aydınlatmada ve doğru tercihe yöneltmede başrolleri vardır.

Avrupa’ya geçmek zorunda kalan Türkiyeli aydınlar, sanatçılar, siyasetçiler çok iyi biliyorlar ki AKP-MHP faşist iktidarını devirmenin yolu HDP’nin barajı aşmasıyla mümkündür. Bu açıdan hem HDP’ye oy vermek ve hem de toplumu HDP’ye oy vermeye yönlendirmek insanlık görevi olduğu kadar sol- sosyalist, demokrat, özgürlükçü ve liberal demokrat aydın olmanın da gereğidir. Türkiyeli aydınlar başta olmak üzere Türkiye’nin geleceğine ve toplumuna karşı sorumluluk taşıyan her insanın ve kesimin yüksek bir duyarlılıkla yaklaşacağına inanıyoruz.

HDP’ye gidecek her oy demokrasiye, özgürlüğe, eşitliğe, adalete, aydınlık ve güzel günlere gidecektir. Bu hakikati hiç kuşku yok ki en iyi bilenler aydınlardır.”