Buldan: AKP-MHP'nin sonu geldi

Kadın Konferansında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, AKP-MHP'nin sonunun geldiğini vurguladı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) 4’üncü Büyük Olağan Kongresi öncesi 6 bölgede toplantılar yapan Kadın Meclisi, 3’üncü Olağan Konferansını Ankara’da düzenliyor. “Özgürlükte ısrarlı, mücadelede kararlıyız/Em di azadiyê de bi israr, di têkoşînê de bi biryar in” şiarıyla düzenlenen konferans, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, Yeşil Sol Parti’den Fatma Çetintaş, Devrimci Parti Eş Genel Başkanı Elif Torun Öneren, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Eş Sözcüsü Kezban Konukçu, Demokratik Bölgeler Partisi’nden (DBP) Hatice Kiye, Demokratik Toplum Kongresi’nden (DTK) Hülya İpek’in yanı sıra birçok kentten gelen 400 kadının katılımıyla başladı.

BULDAN: ÇÖZÜME KARŞI PARİS'TE KATLETTİLER

Konferansın açış konuşmasını HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan yaptı. Buldan, rehin tutulan siyasetçileri selamlayarak söze başladı.
Fransa’nın başkenti Paris’te katledilen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’i anan Buldan, şunları söyledi:
"Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez çözüm süreci görüşmelerini yürüttüğümüz bir süreçte barışa giden yolları kapatmak, Sayın Öcalan’ın başlattığı çözüm sürecini berhava etmek ve çözümsüzlüğü tek seçenek haline getirmek amacıyla katledildiler! Bu katliam son derece organize ve planlı bir şekilde gerçekleştirildi. Çözüm karşıtı, barış karşıtı güçler bu kirli planı kadın yoldaşlarımız üzerinde gerçekleştirdi! Kadınların özgürlük mücadelesindeki yürüyüşü, inancı ve kararlılığı bu kirli planın kadın yoldaşlarımıza yöneltilmesinin esas nedeniydi! Buradan Sakine’yi, Fidan’ı, Leylayı, Silopi’de katledilen Sêvê Demir’i, Pakize Nayır’ı, Fatma Uyar’ı ve kadın mücadelesinde kaybettiğimiz tüm canları saygıyla, minnetle anıyorum. Yaşamları, anıları, mücadeleleri yolumuza her daim ışık tutacaktır! Bu yolu zafere ulaştırmak yitirdiğimiz canlara ve halkımıza karşı boyun borcumuzdur!

NURCAN BAKIR ANILDI

Diğer taraftan 3 gün önce cezaevlerindeki hukuk dışı, insanlık dışı uygulamaları protesto etmek amacıyla yaşamına son veren Nurcan Bakır’ı derin bir üzüntü ve rahmetle anıyorum. Canlarını uğruna feda ettikleri onurlu bir yaşamı mutlaka ama mutlaka inşa etmek bizim onlara sözümüzdür! HDP var olduğu sürece bu amaç doğrultusunda mücadelesini yükseltmeye ve başarmaya kararlıdır! Bunu herkes böyle bilmelidir! Yarın Sevgili Hrant Dink’in ölüm yıldönümü. Buradan Sevgili Hrant’ı saygıyla anıyorum. Ne Paris cinayeti, ne Dink cinayeti, ne kadın cinayetleri, ne de diğer tüm cinayetleri, katliamları asla unutmayacağız, unutturmayacağız. Bu cinayetlerin açığa çıkması için adalet mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.”

'KADINLARIN KAZANIMLARI BÜYÜYOR'

Buldan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“HDP olarak, barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde ifadesini bulan ve günden güne, yıldan yıla büyüyerek bugünlere ulaşan kadın mücadelesi gerçeğimiz var! Gururumuz var! Kadınların verdiği mücadele ve elde ettiği kazanımlar, kadınlara, tüm topluma ve bir bütün olarak partimize de kazandırması nedeniyle hepimizin yüz akıdır! Kadınların karar mekanizmalarında ve temsiliyet noktalarında eşit pozisyon alması biz kadınlar için olmazsa olmaz bir hedefti ve bu hedefimizi gerçekleştirdik. 2006’dan bu yana genel başkanlıkta, il ve ilçe yönetimlerinde fiili olarak eş başkanlık sistemini uygulamaya soktuk. Öncelikle il ve ilçe başkanlıklarında başlattığımız eş başkanlığı 2014’ten itibaren yerel yönetimlerde de uygulayarak ilki gerçekleştirdik. Ve sonrasında girdiğimiz yerel ve merkezi her seçimden kadınların üstün başarısıyla çıktık.
Kadın milletvekili sayısından, parlamentodaki kadın vekil aritmetiğini değiştirecek oranlara ulaştık. Bu önemli bir başarıdır. Yine dünyada kadın hareketlerinin ilk talepleri olan “kadınların oy hakkı” için verdiği mücadeleyi; dünyada en fazla kadın temsiliyet oranına sahip bir parti olarak çok daha ileri bir seviyeye bizler ulaştırdık. Bunlar yeterli midir? Değildir elbette! Biz kadınların gerçek ve tam eşitliği sağlamak, özgürlüklerimizi tam manasıyla elde etmek gibi büyük bir hedefimiz vardır! Bu nedenle mücadele iddiamız çok daha büyük ve değerlidir!

'BİZİM MÜCADELEMİZDE KENDİ SONLARINI GÖRÜYORLAR!'

HDP ağacının altında el ele vermiş biz bütün kadınlar bu mücadeleyi bütün bilincimiz ve çabamızla zafere ulaştırmaya kararlıyız. Eşit, ekolojik, demokratik bir toplum düzenini sağlamak, aydınlık geleceği inşa etmekte kararlıyız! Tabii, bu kararlılığımızdan ve gücümüzden korkanlar var! Bizim haklı mücadelemizde kendi karanlık sonlarını görenler var! Bu nedenle belki de son yüzyılın devlet gücüyle kadınlara yöneltilmiş en yoğun saldırılarını yaşıyoruz! Siyasi operasyonlardan, 4 Kasım siyasi darbesine, yerel yönetimlerimize karşı sürdürülen kayyım darbelerine kadar aralıksız bir saldırı süreciyle karşı karşıyayız!
Gerçek şudur ki; kadınların ve halkımızın siyasal iradesini engellemek ve geriletmek için hukuk dışı, demokrasi dışı yol ve yöntemlerle bizlere karşı bir darbe süreci işletiyorlar. Çok net söylüyorum: İçine girdikleri bu durum, izledikleri yöntemler meşruiyetlerini ve güçlerini tamamen yitirdiklerinin birer göstergesidir! Zira bu tekçi zihniyeti iktidarda tutacak ne bir halk destekleri vardır, ne de dayanacakları demokratik bir zeminleri kalmıştır!
Sadece yalanlarla, çarpıtmalarla, komplolarla, coplarla, silahlarla, devletin bütün zor aygıtlarıyla ve yarattıkları korku imparatorluğuyla ayakta durmaya çalışıyorlar! Ülkeyi öyle bir iklime soktular ki, nefret söylemi, kutuplaştırma, hedef gösterme, düşmanlaştırma siyasi iktidarın artık günlük politikası haline dönüşmüş durumdadır. Bildiğiniz üzere 4 gün önce partimizin İstanbul İl Başkanlığı önünde bir saldırgan havaya ateş açarak, bize, halkımıza gözdağı vermeye çalıştı. Bu tetikçilerin hangi merkezden yönlendirildiğini, kimlerin gönderdiğini tahmin etmek zor değildir.
Bu saldırıdan birkaç gün önce Sevgili Demirtaş’ın kitabının uyarlandığı tiyatroyu ve tiyatroya katılanları hedef gösterenin kim olduğu da iyi biliniyor. Kadın buluşmasından rahatsız olan gücün kim olduğunu iyi tanıyoruz. Bizi yıldırabileceklerini sananlar yanılıyorlar! Kaybeden kendileri olacaktır! Kendi karanlıklarında kaybolacaklar! Kazanacak olan ise bizleriz!

'TEK DERTLERİ SAVAŞ VE ZENGİNLİK'

Tek dertleri ihale ve rant dağıtımıyla zenginleşmek, güvenlikçi politikalarla ve milliyetçilikle iktidarlarını ayakta tutmaktır. Tek adam erkek rejiminin icraatlarına bir bakın. Önlenmeyen kadına yönelik şiddeti ve cinayetleri, çocuk istismarlarını, yoksulluktan tükenmişlikten intihara sürüklenen bir toplum gerçeğini, açlıktan yaşamına son veren gençleri, soğuktan donarak ölen yurttaşları görürsünüz!
Bir yalan mekanizması halinde çalışıyorlar! Bunların ‘biz hukuk devletiyiz’ dedikleri yalanın yeri, milyonların adalet aradığı fakat adalete ulaşamadığı, milyonların adaletsizliğin pençesinde inim inim inlediği gerçeklikte yoktur. Bunların ‘kadınlar en çok bizden değer gördü’ yalanının her gün onlarca kadının şiddet gördüğü, öldürüldüğü gerçeklikte yeri yoktur. Bunların ‘Suriye’ye barış getiriyoruz’ yalanının; talanı, kıyımı, sürgünü, vahşeti yaşattığı Kuzey Suriye gerçeğinde yeri yoktur. Bunların ‘Davet edilmediğimiz yere gitmeyiz’ yalanının Suriye gerçeğinde, Libya gerçeğinde yeri yoktur. Bunların ‘Kürtlere düşman değiliz’ yalanının Kürtlere yöneltilmiş binlerce gözaltı, binlerce tutuklama, işkence, baskı, asimilasyon, sürgün ve dahi gaspçı kayyum uygulamaları gerçeğinde yeri yoktur. Bunların ekonomide ulaştıklarını iddia ettikleri zirve esnafın gerçeğinde yoktur. Bunların tarımda ulaştıklarını iddia ettikleri zirve çiftçinin gerçeğinde yok, tarımsal üretimde yoktur. Bunların ‘ekonomik kriz yok, enflasyon yok’ yalanı halkın gelirinde yok, sofrasında yok, boğazında yoktur. Bunların ‘fidan dikerek doğayı savunuyoruz’ yalanının; HES’lerle, termik santrallerle, zehirli atıklarla, barajlarla doğayı talan ettikleri gerçeklikte yeri yoktur.

'ÇÖZÜMLERİ YOK'

Geride bıraktığımız yıla baktığımız zaman; ne demokrasi, ne hukuk, ne evrensel insan hakları ve değerleri, ne de toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması adına yol alınmayan aksine ülkenin tek adam erkek rejimi ile tepe taklak geriletildiği bir gerçekliği görüyoruz. Sebep oldukları ekonomik kriz işsizliği kat be kat büyütürken halk günden güne ağırlaşan yoksulluk yükünün altında daha da ezildi! Halkın çoğunluğunun açlık sınırının altında yaşadığı,  açlığa mahkûm edildiği bir toplumsal gerçek ile yüz yüzeyiz! Bunun sonucunda gerçekleşen toplu intiharlar ve cinayetler çok ağır bir şekilde yaygınlaşmaktadır. Böylesine yarattıkları kara tablo karşısında bir gündemleri yandaşlarına para akıtacakları Kanal İstanbul diğer gündemleri ise yine savaş tezkereleri!
Ülkenin gerçek hiçbir sorununa dair ne bir söylemleri, ne bir çözümleri, ne de bir projeleri var! Ne sınır içinde ne sınır dışında çözümün, uzlaşının, diyaloğun, dünya barışının bir parçası olmuyorlar! Yıkımın, şiddetin, kutuplaştırmanın ve düşmanlaştırmanın baş aktörlüğü kendilerine biçtikleri tek misyondur!

'AĞIR FATURAYI HALK VE KADINLAR ÖDÜYOR'

İşte soyundukları bu misyonla ülkeyi felakete sürüklüyorlar! Bu misyonluğun ağır faturasını halka ve kadınlara ödetiyorlar! Faşizmin kara kışını en çok kadınlar yaşıyor, en çok kadınlar eziliyor. Yoksulluksa en çok yoksullaşan kadınlar, işsizlikse en fazla işsiz kalan, güvencesiz işlerde emeği sömürülen kadınlar. Hırsızlıksa yine hırsızlığın da en büyüğü yine kadınlara karşı yapılıyor. Kadının emeğinden, yaşamından, canından, adalet hakkından, bütçe hakkından, gelecek umudundan, özgürlüğünden çalıyorlar! Şiddetse en fazla şiddete maruz kalan kadınlardır, öldürülen kadınlardır!
2019 yılı son on yılda en fazla kadının öldürüldüğü yıl oldu. Maalesef ki 474 kadının katledildiği vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu kadar cinayet hangi ülkede işlenirse işlensin ülke genelinde yas ilan edilirdi!
Yüzlerce kadının yaşamı söndürüldü; sevdiklerinin, yakınlarının yaşamı solduruldu!  Fakat kime gam, kime dert? Her zaman yaptıkları gibi hatta her zamankinden daha fazla yine kadınlara yöneldiler, kadın kazanımlarına saldırdılar. İstanbul Sözleşmesi’nden, nafaka hakkına, eş başkanlık sisteminden kadınların büyük mücadelesi ve emeği ile elde edilmiş eş başkanlık sistemimize ve kadın kurumlarımıza varıncaya kadar bütün kazanımlarımızı hedef aldılar. Kadın milletvekillerimizden, kadın belediye eş başkanlarımıza, birçok il, ilçe eş başkanımız ve çalışanımıza, TJA aktivistlerine saldırdılar, görevden aldılar, tutukladılar!
Meydanlara çıkan, adalet isteyen, haklı taleplerini haykıran hatta dans eden kadınlara bir bütün halinde yöneldiler, saldırdılar! Çünkü korkuyorlar! Kadınlar bu iktidarın korkulu rüyasıdır!

'2020'DE ZAFER OLACAK'

Kadınların kararlı mücadelesinden, kadınların cesaretinden, kadınların değiştirme gücünden korkuyorlar. Kadınların hakikat bilincinden korkuyorlar. Kadınların demokratik iktidara yürüyüşünden korkuyorlar.
Kadınların savaş karşıtlığından, kadınların barıştan ve yeni yaşamdan yana koydukları tavırdan, kadınların çözüm arayışından korkuyorlar. Çünkü onlar da biliyor ki; kadın isterse her şey değişir, kadın isterse sonsuz sandıkları iktidarları tuzla buz olur. Çünkü onlar da biliyorlar; bütün baskılarına, bütün zalimliklerine rağmen 2019 yılı kadınların mücadele ve kazanım yılıydı. 2019 yılını sevgili Leyla Güven’in tecrite karşı başlattığı açlık grevi ile karşılamıştık. Bu direniş sayısız kadının ve beyaz leçekli anaların tavizsiz direnişiyle başarıya ulaştı. Kadınlar büyük bir coşku ve direnişle 31 Mart seçimlerine girdiler ve bütün engellemelerine rağmen HDP ile belediye eş başkanlıklarını tekrar kazandılar. Kadınlar zindanlardaki duruşlarıyla, tarihi savunmalarıyla, sözleriyle, kadın özgürlük mücadelesine kattıkları güç ve verdikleri moralle direndiler. Kadınlar 2019’da adalet için mücadeleyi daha da yükselttiler, alanları hiç terk etmediler. Bütün saldırılarına rağmen 8 Mart gece yürüyüşünde kadınlar Taksim’deydiler.
25 Kasım’da kadınlar protestoları ve bütün talepleriyle meydanları doldurdular! Erkek sisteme meydan okudular. Nafaka hakkı ve İstanbul sözleşmesinin uygulanması için kadınlar her yerdeydiler. HDP çatısı altında kadınlar meclis kürsüsündeydiler, yasama faaliyetlerinde, siyaset alanındaki mücadeledeydiler, sokaktaydılar, direnişteydiler. Şili’den Rojava’ya; Amed’den İstanbul’a bütün kadınlar erkek iktidar sömürüsüne karşı ayaktaydılar. Kadınlar dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de Las Tesis dansı ile itirazdaydılar.

Kadınlar IŞİD karanlığının coğrafik egemenliğini bitirdiler. Çok inanarak söylüyorum sevgili arkadaşlar. 2019 kadınların direniş yılıydı, 2020 de kadınların zafer yılı olacaktır. İktidar şunu iyi bilsin ki bu meydan boş değildir, bu ülke sahipsiz değildir. Bizler HDP olarak ve bu ülkenin aydınlık geleceğine doğru yol alan kadınlar olarak durmayacağız, mücadele edeceğiz. Bu nedenle medyasından, iktidarına, faşist ittifakından, faşizmin bütün kurum ve kuruluşlarına karşı; kadınlarında demokratik tutum ve hedeflerde; faşizme karşı hep birlikte eşitlik ve özgürlük mücadelesinde birleşmesi elzemdir. Faşizme karşı mücadelemiz, yürek birliğimiz ile emek birliğimiz ile mücadele birliğimiz ile güç kazanır, zafer kazanır. Güç birliğimiz ve dayanışmamız biz kadınların öncülüğünde halkları mutlaka ama mutlaka zafere ulaştıracaktır.
Evet, farkındayız; bu sorumluluk çok büyük, bu görev çok ağırdır. Fakat bizim bu rolü üstlenirken bize güç verecek çok fazla haklılığımız ve çok köklü bir mücadele tarihimiz var. Cesaretimiz var, inancımız var.
Kadınların cesareti onların karanlığını mutlaka yenecektir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın; faşizmin kara kışını kadınların getireceği rengarenk bir demokrasi baharı bitirecektir.

'AKP-MHP'NİN SONU GELDİ'

AKP-MHP faşist bloku sonlarının yaklaştığını ve demokratik mücadelenin yükseldiğini gördükçe korkmakta, korktukça daha da saldırganlaşmaktadır. Seçimle, tamamen demokratik usullerle, milyonlarca seçmenin en meşru oylarıyla kazandığımız belediyelere kayyım atamak siyasi darbedir. Halkın iradesini, kanun dışılıkla zapt etmeye kalkışmanın başka hiçbir adı yoktur. Bu kayyım darbelerinin temelde üç nedeni var. Birincisi; Seçme, seçilme ve yönetmeyi Kürtlerin demokratik meşru hakkı olarak görmüyorlar.  Kürt hür iradesi ile seçime katılıp kendi kentini kendi yerleşkesini kendisi yönetsin istemiyorlar. İkincisi; ise kadın kazanımlarımızın ortadan kaldırılmasıdır. Başta eş başkanlık sistemimiz olmak üzere; kadınların eşit temsiliyetinden, kadınların siyaset hakkından, kadınların irade sahibi olmasından son derece rahatsız oluyorlar. Çünkü onlar da biliyorlar ki kadınlar HDP ile birlikte yol almaya devam edeceklerdir! Kadınlar HDP ile birlikte kadın kazanımlarını arttıracaklar, kadın haklarını layık olduğu mertebeye yükselteceklerdir.

'TALANA, VURGUNA DOYMUYORLAR'

Bir üçüncü husus ise; rant meselesidir! AKP’nin görevlendirdiği onlarca müfettişle de teyitlidir ki; HDP’li belediyelerin hiçbirinde yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, haksız ihale ve rant devşirme yoktur. Halkın bir tek kuruşunu hiçbir fırsatçıya, hiçbir yandaşa peşkeş çekmiyoruz, yedirtmiyoruz! Onlarsa yedikleriyle, vurgunlarıyla, talanlarıyla doymuyorlar. Sadece kendi belediyeleri yeterli gelmiyor çünkü. Büyükşehir belediyelerini de kaybettiler. 31 Mart ve 23 Haziran’da bunların batıdaki büyük rant musluklarını halk kapattı. Rahatsızlıklarının nedeni budur. HDP olduğu sürece halkın payından çaldırmayacağımızı çok iyi biliyorlar. İşte bu nedenle kayyımları hırsızlık ve yolsuzluk için gönderiyorlar. Aslında onlar sadece İstanbul’da değil onlarda olmayan her belediyeden kendi ceplerine bir kanal döşemek istiyorlar.
Yolsuzluk kanalı yapmak istiyorlar. Kanalcı kayyımların, hırsız kayyımların belediyelerimizdeki tek işlevi budur. Onların tüm bu hukuk dışı saldırılarına karşı bizler dünyaya ilham verecek mücadelemizi yükseltmeye devam edeceğiz, yine dünyaya ilham verecek demokratik yerel yönetim ve eş başkanlık sistemimizde ısrar edeceğiz.

'HALKA AİT OLANI GERİ ALACAĞIZ'

Halkımıza ait olanı geri halkımıza teslim edinceye kadar bu mücadele kesintisiz sürecektir. Biz kadınlar tekçi erkek iktidarın tüm ezberlerini bozacağız. Tek adam rejimi rahatsız olsa da kadın eşbaşkanlar, kadın vekiller HDP ile beraber her zaman var olacak ve her seçimde sayımız, gücümüz, etkimiz, katlanarak artacaktır! Çoğala çoğa, büyüye büyüye geleceğiz. Parlamentonun rengi HDP ile değişiyor HDP ile daha fazla değişmeye devam edecektir. Yerel yönetimlerimizin rengi HDP ile değişiyor daha fazla değişmeye devam edecektir. Her seçimde daha fazla şehre, daha fazla ilçeye, daha fazla beldeye kadın eli değecek, kadın siyaseti rengini verecektir. Kadınlar eş başkanlık sistemiyle yaşadığı kentte daha fazla nefes alacak, hak sahibi olacak söz sahibi olacaktır. HDP olarak siyasetin her kademesine, yaşamın her alanına, kamusal alana kadının iradesini mutlaka taşıyacağız. Göreceksiniz, bu mücadelenin sonunda HDP’nin öncülük ettiği bu yolda kadınlar hak ettiği eşit temsiliyeti siyasette de, kamusal alanda da yaşamda da her yerde kazanacaktır. Bunun için sadece kararlılığa, örgütlülüğe ve daha çok çalışmaya daha çok mücadeleye ihtiyacımız var. Tek çare bizdedir, tek kurtuluş bizim, öz mücadelemizdedir. Bulunduğumuz her yerde kadın duyarlılığı ve kadın bilinciyle mücadelemizi örgütleyelim, erkek egemen sistemin karanlığını yenelim. İçinde bulunduğumuz yüzyıl inanın ki kadınların yüzyılıdır. Yaşadığımız asra kadınların mücadelesi, kazanımları ve zaferi damgasını vuracaktır. Kadınlar sınırları aşan mücadeleleriyle yaşadığı her yeri değiştirecek ve dönüştürecektir. Bundan kaçış yoktur. Ben bu vesileyle bütün kadınları 23 Şubat'ta gerçekleştireceğimiz büyük kongremize çağırıyor, birlik olmaya, güç vermeye davet ediyorum. Hepinize büyük başarılar diliyorum.”

YÜKSEKDAĞ'IN MESAJI

Konferansa HDP'nin rehin tutulan, önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Kandıra Cezaevi’nden mesaj gönderdi.
Yüksekdağ'ın, HDP Mardin Milletvekili Ebru Günay tarafından okunan mesajı şöyle:  
“Sevgili kadınlar, değerli yoldaşlar, merhaba hepinize.
Oldukça önemli bir dönemde toplanan ve yoğun emeğin, özverinin, birikimin üzerinde yükselen kadın konferansımızı saygıyla selamlarım. Bizler de konferansı oluşturan kadın iradesinin, kolektifinin parçaları olarak geleceğe yürüme arzumuzu, heyecanımızı paylaşıyoruz. Sınır tanımayan kadın dayanışmasıyla yolumuzu aydınlatan kız kardeşlik bilinciyle yanınızdayız.
Nice zorlu engeli birlikte aşan zalim ve kadın düşmanı erkek egemen saldırılara, haklılığın özgüveni ve kadın devrimi ruhuyla direnen; ölümlerin, yıkımların acısını el ele mücadele ederek sağaltan kadınlar bugün HDP’nin ruhu ve özü olarak tarihe gülümsüyor. Hiçbir zaman bunun ne kadar büyük bir güç ne kadar derin bir anlam olduğunu unutmayalım. Bugün de ister güncel politik mücadele sahalarında olalım ister hapiste tecrit altında; aynı gücün hayat damarlarıyla birbirimize bağlıyız.
Kadın özgürlük hareketini halklarımızın barış ve özgürlük mücadelesini boğmaya çalışan erkek egemen tekçi, faşist rejim karşısında umut ve cesaretle durmayı başaranlar yine bizler olacağız. Politik mücadele ve temsil alanlarında şiddete uğrayan, katledilen Emineler, Şuleler, Cerenler için verdiğimiz adalet ve hesap sorma sözü bunu gerektiriyor. Çünkü, cansız bedeni sokaklarda bekletilen, yıllardır evlatlarının cenazesini arayan, güvencesiz, korumasız bırakılarak erkeklerin işkencesine terk edilen yoksulluğun, ayrımcılığın, cinsiyetçi hakaretlerin hedefi haline getirilen kadınların ahı mücadele bayrağımız ve kararlılığımızdır.
Bugün konferansımızda ifadesini bulan bu kararlılık, inanıyorum ki yeni kapılar açacak, inancımızı, direncimizi pekiştirecek. HDP Kadın Meclisi ve Meclis’te, yerel yönetimlerde, sokaklarda, üretim alanlarında, okullarda yaşamın filizlendiği her yerde büyüteceğimiz onur ve özgürlük mücadelesi milyonlara umut, direniş azmi ve ilham olacaktır. Başta eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet sistemi olmak üzere bütün kadın kazanımlarını korumak, özsavunma hareketini geliştirip ileri düzeylere taşımak için ısrar edenler, cinsiyetçi, faşist hücumlar karşısında geri adım atmayanlar tarihin akışını değiştirir. Bugün de hep birlikte değiştirebileceğimize yürekten inanıyorum. Kadınların yaşam ve özgürlük ittifakını her yerde var etme yolunda emek verdiğimiz kadar özne ve öncü olma sorumluluğu üstlenmekte de bir an tereddüt etmeden akışa yön verebiliriz.
Konferansımızın bağrında taşıdığı nitelik, gelenek ve birikimle rolünü oynayacağına dair güvenimiz tam. Kadın özgürlük hareketimizin ve HDP’nin milyonlarca kadına güven ve mücadele kararlılığı taşıyacağına da inanıyorum. Hepinizi yeniden saygıyla, sevgiyle, yoldaşça selamlıyorum. Özgürlük halayında yeniden omuz omuza vereceğimiz günlerde buluşmayı diliyor, sizleri özlemle kucaklıyorum.
Kandıra’daki tutsak kadın siyasetçiler adına Figen Yüksekdağ.”