Burası Heftanîn, işgalciye geçit yok

Gerillalar; sömürgeci, işgalci güçlere karşı Heftanîn'de tarihi bir direnişe imza atmaktadırlar. Her türlü teknik ve silah üstünlüğüne rağmen Türk ordusu büyük kayıplar vermekte, kayıplarını Türkiye halkından gizlemektedir. 

Sömürgeci, politik islamcı faşist AKP diktatörlüğünün Güney Kürdistan’ı işgal ve Kürt soykırımı saldırısı sürüyor. Bugün tarihsel Heftanîn direnişi gerillanın üstün başarılarını ve faşist Türk ordusuna geçit vermeyen eylemsel pratiğini ortaya koymaktadır. Faşist, sömürgeci Türk devletinin 1983 yılından beri PKK bahanesiyle Güney Kürdistan'a yönelik saldırılarını aralıksız devam ettirdiği biliniyor. Yine sömürgeci Türk burjuva devleti PKK’yi geriletmeyi değil, onu ortadan kaldırmayı yeni strateji olarak belirlediğini ve de 7 Haziran 2015 seçimlerinden bu yana savaşın her cepheden olabileceği en şiddetli biçimiyle devam ettiği de biliniyor. Fakat, sömürgeci faşist Türk devletinin Güney Kürdistan'a yönelik gerçekleştirdiği işgal saldırısını sadece Kürt özgürlük hareketinin gücünü kırmaya, onu tasfiye etmeye  dönük bir saldırısı olarak görenler büyük bir gaflet içerisinde olduklarını bilmeliler.

Sömürgecilik, Kürt halkımızın ulusal varlığını inkar ediyor, dilini, kültürünü yok sayıyor, emperyalist ve işbirlikçilerin imkan ve olanaklarıyla birlikte özgürlük iradesini kırmak, öncü direniş örgütü PKK’yi tasfiye etmek istiyor. İşte bu amaçla sömürgeci rejim, Kürt halkımıza karşı bölgesel bir savaş yürütüyor. ABD ve Rusya ile, Irak ve İran ile, Kürdistan Bölgesel yönetimi ile, İsrail ve Suriye ile gizli, saklı çeşitli türden ilişkiler, pazarlıklar yürütüyor. Kürt halkımıza karşı kirli, çıkarcı, imha, asimile politikasını besleyen anlaşmalar yaparak ömrünü uzatmaya çalışıyor. 

Kürdistan'ın dört parçaya bölüp sömürgeleştirenler Kürt halkının büyük bedeller ödeyerek elde ettiği kazanımları yok etmek için yine aynı saflarda birleşmişlerdir. Dün sömürgeci faşist Türk burjuva devletinin Rojava işgaline onay verenler, bugün Güney Kürdistan’ın işgaline de onay vermişlerdir. Türk devletinin işgali kalıcı hale getirmesinin temel amacı Kerkük ve Musul’u Misak-ı Milli sınırlarına katmak istemesindendir. Dört parçaya bölünmüş Kürdistan halklarının dayanışma, ulusal birlik ruhunun can bulmasını engellemek isteğindendir. Bu bakımdan  Heftanîn’e yapılan işgal saldırısı Kürt ulusunun ulusal birliğine, özgürlüğüne, geleceğine ve bütün kazanımlarına karşı yapılmış bir saldırıdır. Heftanîn'e dönük saldırı Güney Kürdistan'ın işgali hedeflemektedir. Bu saldırılar sadece PKK’ye, gerillaya yapılmış değildir. Kürdüyle, Süryanisiyle, Asurisiyle tüm Güney Kürdistan halkına dönüktür.

4 PARÇA KÜRDİSTAN'IN KADERİ BİRBİRİNE HER ZAMANKİNDEN DAHA FAZLA BAĞLI

İşgalci faşist Türk burjuva devletinin Heftanîn’e yönelik saldırısına sessiz kalanlar, Güney Kürdistan’ın işgaline onay verenler aynı zamanda Rojava Kürdistan’ın da  demokratik halkçı ve kadın eşitlikçi devrimimizi boğmaya çalışanlardır. Türk devletinin Güney Kürdistan'ı işgal planının önündeki en büyük engel, direnişçi güç PKK’dir. Güney Kürdistan’ın işgalinin gerçekleşmesi PKK’nin yenilmesine bağlıdır. Güney Kürdistan’daki tüm politik kuvvetler bu gerçeği görmelidir. Özellikle Güney Yönetimi sömürgeci faşist Türk devleti ve onun AKP-MHP Hükümetiyle geliştirdikleri işbirlikçi çizgiden vazgeçmelidir. 

Kürt ulusal özgürlük sorununun her zamankinden çok daha fazla bölgesel ve uluslararası bir sorun haline geldiğini, Bakur, Rojava, Başur ve Rojhilat’ın kaderinin her zamankinden çok daha fazla birbirine bağlı olduğu unutulmamalıdır. Bunu gören ve buna uygun olarak hareket eden, politika oluşturan, savaş yürüten Kürt özgürlük hareketi faşist Türk devleti tarafından hedef haline getirilmiştir. Başta Kürdistan'ı boyunduruk altında tutan sömürgeci Türk devleti olmak üzere İran, Irak ve Suriye’nin sömürgeci, gerici, despotik rejimleri bu konjonktürel duruma bağlı olarak bir çok konuda farklı düşünseler de Kürtlerin her türlü kazanımlarının yok edilmesi ve statü kazanmamaları konusunda tek bir devlet aklı gibi hareket ederken; Kürdistan'daki bazı parti ve oluşumlar ise Kürdistan'ın dört parçasında işbirlikçi, ihanetçi çizgiyi sürdürmekte kararlı görünüyorlar. 

Sömürgeci Türk burjuva devletinin Heftanîn işgaline seyirci ve sessiz kalanlar; adeta üç maymunu oynayanlar, sıranın kendilerine geleceğini asla unutmamalıdırlar. Çünkü, sömürgeci devlet egemenlikte, işgalde, zulümde sınır tanımıyor. Kürt kadınlarına tecavüz eden, genci, yaşlısıyla Kürt halkını katleden, işgal ettiği toprakları talan eden, yakan yıkan, dağları, ormanları bombalayan, kundaktaki Kürt çocuğuna düşman olan, sömürgeci Türk devleti Kürt ulusal kimliğini, onurunu korumakta ısrar eden Kürde düşmandır, asla ve asla dostu olmaz. 

TÜRKİYE HALKLARI KÜRTLERE KARŞI YÜRÜTÜLEN SOYKIRIMA KARŞI ÇIKMALIDIR

Kürt gerillaları sömürgeci, işgalci güçlere karşı Heftanîn'de tarihi bir direnişe imza atmaktadırlar.Her türlü teknik ve silah üstünlüğüne rağmen Türk ordusu büyük kayıplar vermekte, kayıplarını Türkiye halkından gizlemektedir. Gerilla karşısında çaresizleşen sömürgeci Türk burjuva ordusu Güney Kürdistan köylerini bombalayarak sivil Kürtleri katletmektedir. Hiçbir insani değere, ahlaka sahip olmayan Türk devletinden başkaca da bir davranış biçimi beklemek yanlış olacaktır.

Kürt gerillasına sıkılan her kurşun, Kürt kadınına yapılan her işkence, tecavüz, Kürdistan dağlarını, ormanlarını yakan her bomba Türkiye halklarına da sonuçları katmerli dönüyor, dönecektir. Sömürgeci faşist Türk devletinin Kürt halkına karşı sürdürdüğü imha ve inkar politikası, Türkiye halklarının daha fazla sömürülmesine, yoksullaşmasına, evlatlarının egemenlerin çıkarları uğruna ölmesinden başka bir getirisi olmadığını görmelidir. 

Türkiye halkları; Kürt halkına karşı sürdürülen sömürgeci, soykırımcı savaşa karşı çıkmalıdır. Kürdistan'a, halklarımızın onuru olan gerillaya dönük yürütülen savaşa karşı çıkmak aynı zamanda Türkiye halklarının onurunu koruma savaşıdır. Türkiye halkı bu savaşa seyirci kaldığı sürece daha fazla onurundan, özgürlüğünden, canından vereceğini, daha fazla yoksullaşacağını, her daim faşizm ile yönetilmeye mecbur kalacağını bilmelidir. Türkiye halkları onurlu, insani bir yaşam, halkların eşitliği ve kardeşliği için Kürt halkının onur ve özgürlük mücadelesine omuz vermelidir. Sömürgeci faşist Türk burjuva devletinin Güney'e ve Rojava'ya dönük işgaline karşı çıkmalıdır. 

TARİHİ DİRENENLER YAZACAK

Yok edilmek istenen sadece Kürtler ve Kürtlerin kazanımı değil: aynı zamanda Türkiye ve Kürdistan halklarının ortak geleceği ve büyük bedellerle yarattığı kazanımlarıdır. Bu nedenle faşist sömürgeci devletin politikalarına dur demek için her alanda mücadeleyi yükseltmelidir. Irkçılığa, milliyetçiliğe, ulusalcı faşistlere pirim vermemelidir. Aksi durumda sömürgeci faşist rejimin Kürt halkına karşı gerçekleştirdiği katliamların, insanlığa karşı işlediği suçların ortağı olmaktan kurtulamayacaktır. 

Türkiye halkları bu suça ortak olmayacağını Kürt halkının, devrimci ve sosyalistlerin yanında saf tutarak ortaya koymalıdır. Kendine demokratım, antifaşistim, ilericiyim, insan haklarından yanayım, devrimciyim diyen parti ve örgütler, bireyler sömürgeci, işgalci, faşist, soykırımcı, tecavüzcü AKP-MHP iktidarının savaş politikalarına karşı mücadeleyi yükseltmelidir.

Dünde olduğu gibi tarihi direnenler yazacak ve tarih asla direnenleri unutmayacaktır. Şehitleriyle, can, bedel direnişiyle Heftanîn direnişçilerini, savaşçılarını, komutanlarını selamlıyoruz. 

Mutlaka Biz Kazanacağız.  

Kahrolsun sömürgeci faşist diktatörlük!

Yaşasın Halkların Birleşik Onur ve Özgürlük Mücadelesi!

Yaşasın Haftanin Direnişimiz !

(*) HBDH-Yürütme Komitesi