Cumartesi Anneleri: Adaletsizliğin 15 yılı AKP ile geçti

Cumartesi Anneleri, adalet nöbetlerinin 22’nci yılında, adaletsizliğin saltanatına son verinceye kadar mücadele edeceklerini vurguladılar.   

Cumartesi Anneleri, yakınlarının akıbetinin açıklanması ve belli olan faillerin yargılanması için tam 22 yıldır adalet arıyor. Üç kuşaktır soğuk, sıcak, yağmur, kar demeden yakınlarının bir mezarı olması için direnen Cumartesi Anneleri, 635’inci kez Galatasaray’da bir araya  geldi. Evlatlarının akıbetini öğrenemeden hayatını kaybeden annelerin ve gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları ile  “Belli olan failler yargılansın” yazılı pankartın açıldığı oturumda,  yakıp yakınlarına kırmızı karanfil dağıtıldı.

Hukuksuz bir şekilde tutuklanan ve 80 gündür açlık grevinde olan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya destek mesajının verildiği oturumda, ilk konuşma gözaltında kaybedilenlerin simge ismi olan Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak tarafından yapıldı.  22 yıldır bu meydanda oturduğunu hatırlatan acılı anne, bu ülkede muhaliflerin ya toprağın altında ya da cezaevinde olduğunu vurgularken, “Bu ülkede vicdan yok” dedi.

‘ANNELER BİZE BOYUN EĞMEMEYİ MİRAS BIRAKTI'

Gözaltında kaybedilen babası Fehmi Tosun’un akıbetinin açıklanması için çocukluğundan bu yana meydanda adalet nöbeti tutan ve bugün bir anne olan Besma Tosun, üç kuşaktır süren bu adalet çığlığının bir direniş olduğunu vurguladı. “Bu mücadeleyi miras bırakan anneler bize sadece bu alanda değil; yaşamın her alanında boyun eğmemeyi öğretti” diyen Tosun, verilen uzun soluklu mücadelenin esas olarak cezasızlık politikasının son bulması için  verildiğinin altını çizdi.  Bugün Birleşmiş Milletlerin (BM) kaybetmeyle ilgili sözleşmesini imzalamayan AKP hükümetinin de bu suçun ortağı olduğunu vurgulayan Tosun, “Onlar da bu suçun ortağı; onlar da katilleri terfi ettirip, ödüllendirdiler, o yüzden sözleşmeyi imzalamıyorlar” diye konuştu. Mücadeleden vazgeçmeyeceklerini kaydeden Tosun, karanlığın olduğu her yere ışık olmaya devam edeceklerini vurguladı.

‘KATİLLER VE ONLARI KORUYANLAR HESAP VERECEK!'

Gözaltında kaybedilen ve geçen günlerde  dosyası zamanaşımına uğratılan Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin ise ağabeyini kaybeden faillerin kim olduğu, nasıl kaybedildiğinin ortada olmasına rağmen dosyanın kapatıldığına dikkat çekti. Ağabeyinin dosyasının da birçok benzer dosya gibi adalet adı altında yapılan sarayların tozlu raflarında yerini aldığını ifade eden Bilgin, “Bunca senedir dosyamızı bir açıp bakmamışlar bile” dedi.  Kenan Bilgin dosyasından Türkiye’nin  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından mahkûm edildiğini hatırlatan Birgin, “ Ankara adliyesinde cumhuriyet savcısı Kenan’ın gözaltında kaybedildiğini açıkça söylemesine ve bu yönde 12 tanık bulunmasına rağmen dosya zaman aşımına uğratıldı” diye konuştu. Bu işin peşini bırakmayacaklarını, katillerin ve onları koruyanların bir gün mutlaka hesap vereceğini vurgulayan  Bilgin, Kenan Bilgin’in dosyasındaki cezasızlığı protesto etmek için 30 Mayıs 2017 tarihinde Ankara Adliyesi önünde olacaklarını duyurdu.

22. YILLARI

Konuşmaların ardından bu haftaki açıklama gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak tarafından okundu. Devletin en gaddar uygulaması olan gözaltında kaybetme suçu karşısında demokratik bir isyan olarak Galatasaray'a  çıkışlarının  22. yılı olduğuna işaret eden Ocak, uzun soluklu mücadeleyi şöyle anlattı:

“1990’lı  yıllarda bir devlet politikası olarak yüzlerce insan gözaltında kaydedilirken onları arayan bizler, sistematik bir inkarla karşılaştık. Devletin bütün ilgili bütün mercilerine başvurduk. Başvurduğumuz her yerde yargıyı yanıltmakla, gerçek dışı iddialarla polise, orduya, devlete zarar vermekle suçlandık, tehdit edildik, işkence gördük, gözaltına alındık, hapsedildik. Başvurularımızın sonuç vereceğini dair bir umudumuz kalmayınca inkara, cezasızlığa ve adaletsizliğe boyun eğmemeyi bir insanlık görevi sayarak, 27 Mayıs 1995 tarihinde 'kayıplarımızı istiyoruz' diyerek Galatasaray'a çıktık.”

Kendilerine dayatılan onursuz bir suskunluk yerine "insanım, haklarım var" diyen, sessiz bir direniş büyüttüklerini vurgulayan Ocak, “Bu direnişi kuşaktan kuşağa aktararak güçlendirdik. İnsanlığa karşı işlenmiş o suça tanık olmanın sorumluluğuyla kamuoyunun önüne çıktık. Sevdiklerimizi katledilmesi, kemiklerini dahi bizden gizlenmesinin ve onları kaybedenlerin cezasız bırakılmasının bir devlet politikası olduğu gerçeğini açığa çıkarma hakkımızı kullandık” dedi.

'ADALETSİZLİĞİN 15 YILI AKP İLE GEÇTİ'

Ocak, 22 yılın 15'ini adında “adalet” sözcüğü  olan bir partinin iktidarında geçirdiklerini söyleyerek, "AKP döneminde Türkiye'de yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü ilkesi daha da zayıfladı ve yargı daha depolitize oldu" diye ekledi.

Ocak, zorla kaybetme suçunun tekrarlanmaması için, Türk Ceza Kanununun insanlığa karşı suçlar başlığı altında düzenlenmesini, sorumluları koruyan tüm engellerin ortadan kaldırılmasını ve Türkiye'nin yıllardır imzalamaktan kaçındığı BM’nin söz konusu sözleşmesini imzalayıp uygulamasını istedi.

Ocak, “Huzur ve barış içinde Yaşayacağımız adil bir toplumun yolunun geçmişle yüzleşmek, hesaplaşmaktan geçtiği gerçeğini bir kez daha hatırlatıyoruz. Ve bir kez daha, adaletsizliğin saltanatına son verinceye kadar mücadeleye devam edeceğimiz, ilan ediyoruz” dedi.