Deniz, Özgürlük Mücadelesinde çoğalıyor

İki yıl önce, 8 Ağustos günü, gazeteci Deniz Fırat, Güney Kürdistan’da Şengal’den sonra Maxmur Kampı’na yönelik IŞİD saldırısında, savaşı sıcağı sıcağına ön cepheden dünyaya aktarırken yaşamını yitirmişti.

Cebinde kalan son haber notunun üzerindeki kan izleriyle takipçisi olacak kadınlara ilk gazetecilik dersini verdi. Geçtiğimiz yıl Deniz Fırat’ın şehadet yıldönümünde, onun adına açılan basın akademisinin ilk eğitim devresi sona ermişti. Ve hala onun izinde yürüyecek birçok kadın basıncı yetişmeye devam ediyor. Deniz Fırat’ın şehadetinin ardından ondan cesaret ve güç alarak savaş alanlarında çalışan kadın basıncılar gün geçtikçe çoğalıyor.

'MÜCADELE VAR OLMADAN VAR OLAMAM'

Deniz Fırat, Wan’ın Çaldıran ilçesinde olarak dünyaya gelir. Fırat’ın ailesi, 90’lı yılların başında Türk Devleti tarafından, Kuzey Kürdistan’dan göçe zorlanan ilk ailelerdendir. İlk göç ettikleri yer Rojhilat Kürdistan’ıdır. Burada Fırat’ın büyük ablası Binevş gerillaya katılır. Fırat’ın anne ve babası da İran istihbaratı tarafından tutuklanır. Deniz ve ablası Sarya, anne ve babalarının tutuklanmalarının ardından iki aya yakın bir süre bir başlarına kalırlar ve ailelerinden haber alamazlar.

Buradan da yine devlet tarafından sürgün edilen aile Güney Kürdistan’da Zele kampına gelir. Zelê’de savaş uçaklarının bombardımanı sırasında hasta olan küçük kardeşi Delil’in tedaviye götürülemediği için yaşamını yitirişine tanık olur. Güney Kürdistan’da 1992’de Türkiye’nin KDP desteğiyle, Kürt özgürlük Hareketine karşı başlattığı operasyonda aile de savaşın ortasında kalır. Bundan kısa bir süre sonra Deniz, ablası Sarya ile birlikte gerillaya katılır. Aile çocuklarının yaşlarının çok küçük olmasından dolayı gerilla yaşamına ayak uyduramayacaklarını söyler ve eve geri dönmelerini ister. Ancak Deniz ve Sarya bunu kabul etmez. Gerillalarla geçirdikleri kısa sürede, yanlarında şehit düşen arkadaşları onları çok etkilemiştir. Deniz Fırat özellikle Beritan’ın (Gülnaz Karataş) şehadetinden oldukça etkilenir ve gerillada kalma kararında netleşir. Devlet faşizmiyle, savaşla, ölümle ve sürgünle çok küçük yaşlarda tanışarak gerillaya katılan dört kız kardeş (Binevş, Sarya, Deniz ve küçük Binevş), yaşam için mücadele etmenin gerekliliğini çok erken fark etmişlerdir. Deniz artık Kürdistan dağlarında genç bir kadın gerilla olarak kendi varlığını bulur ve yaşamının her anını emekle örgütler. Deniz gerilla yaşamına olan bağlılığını, “Dağlarsız yaşayamam, yoldaşlar olmadan nefes alamam, emek olmadan anlam bulamam, mücadele olmadan var olamam” sözleriyle dile getirir. Uzun yıllar Kürdistan dağlarının en zorlu alanlarında kalan Deniz Fırat, genç yaşında bir Botan gerillası olur. Okuma yazmayı dağda gerillada öğrenen Deniz, gerilla yaşamının her anına, kendini her alanda geliştirme çabasıyla katılır.

KÜRT KADIN BASININDA HAKİKAT ÇİZGİSİ

Mücadele yaşamının son yıllarında basın çalışmalarında yer alır. Basın çalışmalarına özellikle yazınsal alanda anadilinde katkıları önemlidir. Ardılı olduğu Gurbetelli Ersöz, Şilan Aras ve Arjin Amed’ler gibi kamerasıyla, kalemiyle ve yaşamıyla Kürt Kadın basınında hakikat çizgisinin takipçisi olmuştur.

Deniz Fırat son olarak yer aldığı Maxmur’daki basın çalışmalarına büyük bir güç katar. Kamptaki çocuklarla ilişkisi de çok iyidir ve burada onlarla gazete dağıtım grubu kurar. Deniz Fırat, savaş gerçekliği içeresinde nasıl bir gazeteci olunması gerektiğini kendi yaşamıyla gösterir. Yaşamını yitirişi de Kürt halkına karşı çok yönlü şiddetli saldırıların gerçekleştirildiği, krizli bir süreçte olur. IŞİD çetelerinin 3 Ağustos günü Şengal’deki katliam girişiminin ardından, aynı durumun Maxmur’a yönelik de olabileceğini önceden sezer ve bunu etrafındakilerle paylaşır Deniz. Gece gündüz Şengal’de  yaşananlar üzerine röportajlar, programlar yaparak durmadan, yorulmadan, aşkla çalışmalarını yürütür.

SAVAŞIN İÇİNDEN HABERCİLİK

6 Ağustos’ta IŞİD çeteleri Maxmur Kampı’na da saldırı girişiminde bulunur. Bu saldırılar sırasında Deniz Fırat, çekim için bir elinde sürekli kamerası, diğer elindeyse tüm televizyonlara haber verebilmek için telefon, savaşın içinden tüm dünyaya olanları aktarır. Kürt halkının defalarca yaşadığı göçü yüreğinden hissederek, sıcağı sıcağına bütün dünyaya duyurmak ister. 8 Ağustos günü çekim için ön cephededir ve yine pek çok televizyon kanalına yaşananları aktarır. Çatışma alanına gittikten bir iki saat sonra Deniz’in gittiği taraftan gelen mermi sesleri çoğalır. Çalışma arkadaşları merak edip aradığında, konuşmaya müsait olmadığını, yaşanan olayı görüntülemesi gerektiğini söyler. Daha sonra olay yerinden gelenler, arkadaşlarına burada bazı yaralılar olduğunu belirtir. Yaralılardan biri de, vücuduna isabet eden şarapnel parçalarıyla yaşamını yitiren Deniz Fırat’tır. Cebinde kalan son haber notunun üzerindeki kan izleriyle takipçisi olacak kadınlara, ilk ve en önemli gazetecilik dersini verir.

DENİZ FIRAT ÖNCÜ HALİNE GELDİ

Savaş alanında sonuna kadar işini yürütmekteki ısrarı, isteği, sevgisi herkesi çok etkiler ve şehadeti dünya kamuoyunda da büyük yankı bulur. Deniz Fırat’ın şehadetinin ardından meslektaşları ondan cesaret alır ve savaş alanında muhabirlik yapan kadınların sayısı oldukça artar. Her türlü zor ve vahşet koşullarında çalışan kadın basıncılar için Deniz Fırat bir öncü haline gelir. Deniz gibi hakikatin duyurucusu olabilmek için, hiçbir koşul altında işlerinden vazgeçmemeyi öğrenirler. Geçtiğimiz yıl Deniz Fırat’ın şehadet yıldönümünde, onun adına açılan basın akademisinin ilk eğitim devresi sona erdi. Ve hala onun izinde yürüyecek birçok kadın basıncı yetişmeye devam ediyor.  Deniz Fırat’ın şehadetinin ardından, ondan cesaret ve güç alarak savaş alanlarında çalışan kadın basıncılar gün geçtikçe çoğalıyor.

...