Dêra Zorlu Rukayya: Artık kendimi ve halkımı koruyabiliyorum

Dêra Zor Asayişi üyesi Rukayya: Dêra Zor’da rejim döneminde kadınlar doktor, avukat, vb. olabilir ve çalışabilirdi, ama kadınların hep bir sınırı vardı. Bu günkü gibi asker, asayiş üyeliği vb. savunma görevleri kadınlara kapalıydı” diyor.

DAİŞ zulmünden ailesi ile birlikte kaçan Rukayya Ali Ali, Hesekê’ye sığınmış. Hesekê’de Rojava devriminin geliştirdiği eşitlik, kardeşlik ve kadın özgürlük yaklaşımından etkilenen Rukayya, öz savunma güçleri olan HPC, daha sonra ise asayiş güçlerinde yer aldı. Rukayya Ali Ali şu anda ise Cizre Fırtınası Hamlesi’nin başlaması ve alanların kurtarılmasıyla birlikte fiili olarak oluşan Dêra Zor Asayişi’nde görev yapıyor.

Biz ise Rukayya ile Dêra Zor’da DAİŞ ve rejim saldırılarından kaçarak özgürleştirilmiş alanlara gelen sivillerin barındığı kampta tanıştık ve hikayesini dinledik.

Dêra Zorlu bir kadın olarak halkının savunmasında yer almaktan mutlu olduğunu söyleyen Rukayya Dêra Zorlu kadınlara örnek olmak istediğini belirtiyor.

Rukayya Ali Ali’den yaşadıklarını dinleyelim…

“OKULUMU BIRAKMAK ZORUNDA KALDIM

Ben Dêra Zor’un Cubeyl mıntıkasındanım. 2011 yılında Hesekê’de Fransız Edebiyatı okumaya başlamıştım. Ama o yıl ülkemiz karıştı. Esad rejimine karşı halk ayaklanmaları gelişti. Rejim ve ÖSO arasında yaşanan çatışmalarda halk da mağdur oluyordu. Daha sonra bizim mıntıka ÖSO’nun eline geçti. Giderek kadınlar üzerine baskı gelişiyordu. Okuluma bir yıl devam ettikten sonra artık gidemedim. Daha sonra mıntıkamızda DAİŞ hakim oldu. Önce ÖSO olanlar daha sonra DAİŞ oldular.

DÊRA ZOR’DA NEFES ALAMIYORDUK

Kadınlar üzerine çok fazla baskı yapıyorlardı. Okul okumayı bırak, artık kapı önüne bile çıkamıyorduk. Adeta kadın olmak bir suçmuşçasına kadınlar için bir sürü yasa çıkardılar. Her şeyimizi onlar belirliyorlardı. Artık Dêra Zor’da nefes alamaz duruma geldik.

Ben o ortamı kaldıramıyordum. Eskiden de kadınlar olarak tümden sınırsız özgürlüğe sahip değildik ama durumumuz Cephet El Nusra ve DAİŞ dönemindekinden daha iyiydi.

Hesekê’de Rojava’da durumun daha farklı olduğunu duymuştuk. Bu nedenle aileme oradan çıkmayı teklif ettim. Bir gece ailece kaçarak Hasekê’ye geldik ve burada yerleştik.

ARTIK BENİM İÇİN OKUL DEĞİL SAVUNMA ANLAMLIYDI

Bir yıl daha Hesekê’deki üniversitede Fransız Edebiyatı okumaya devam ettim. Ama artık benim için okul anlamsızlaşıyordu. DAİŞ burada da eşit bir biçimde yaşayan halklarımızı ve kadınları rahat bırakmıyordu. Kadınların ve halkların eşit özgür yaşamasına yol açan devrime sürekli saldırıyordu. Kimi zaman silahlı saldırıları ve patlamaları oluyordu.

Kadınlar burada YPJ, asayiş, öz savunma güçleri içerisinde yer alabiliyordu. Bunlar beni de etkiliyordu. bir yıl daha okuduktan sonra artık okulu bıraktım.

Kendimi, ülkemi ve ailemi savunabilmek istiyordum. Bu nedenle önce öz savunma güçlerine katıldım. 7 aydır da asayişte görev alıyorum.

2 AYDIR HAMLEDE

Cizre’nin Fırtınası Hamlesi başladığında QSD güçlerinin yanında asayiş güçleri de görev almaya başladı. Ben hamle başladığında çok heyecanlandım. Reqa’dan sonra Dêra Zor da özgürleştirilecekti.

Artık Dêra Zor halkının da yaşadığı acılar son bulacak ve yeni bir yaşamla tanışma fırsatları olacaktı. O yüzden hamle güçlerine katıldım ve bugün fiili olarak Dêra Zor’un da bir asayişi var. Hamleyle birlikte alanlarımız özgürleştiriliyor. Bizde onlarla birlikte adım adım iç güvenliği örgütlüyoruz.

DÊRA ZORLU KADINLARA ÖRNEK OLMAK İSTİYORUM

Bugün Dêra Zorlu bir kadın olarak diğer Dêra Zorlu kadınlara örnek olmak istiyoruz. Rejim döneminde doktor, avukat, hemşire, öğretmen olabilirdik. Ama hep bir sınırımız da vardı. Savunma güçlerine katılamazdık.

Ben bugün bu hamlede görev yapıyorum. İradem ve bir kadın olarak kendime güvenim gittikçe güçleniyor. Diğer kadınların da bu gücü olduğunu biliyorum. Zaten Dêra Zor’dan gelen kadınlarda bizi ve YPJ savaşçılarını görünce çok mutlu oluyorlar.

DAİŞ ZULMÜ KADAR REJİM ZULMÜ DE VAR

Dünya da kendine insanım diyen herkesin bir yandan DAİŞ bir yandan rejim zulmü altında perişan olmuş olan Dêra Zor halkına yardım etmesi gerekir. Örneğin bizim mıntıka şu anda rejimin denetiminde. Nasıl ki DAİŞ zulmünden dolayı mıntıkamızdan kaçtıysak, şimdi de rejim zulmünden dolayı mıntıkamıza dönüş yapamıyoruz. Rejim ilerlediği yerlerde halkı da uçaklarla vuruyor. Yine evlere girip oranın halkına işkence ediyor.

Burada DAİŞ ve rejim zulmünden kaçan kadınlara ve halka hizmet ediyoruz. Her gün binlerce insan rejimin zulmünden kaçarak alanlarımıza geliyor. İmkanlar sınırlı, insanlarımız oldukça zorlanıyor. Biz yemeğimizi bile çoğu zaman onlara veriyoruz. Yine biz canımızı ve imkanlarımızı onlar için ortaya koyduk. Ama bu da yeterli gelmiyor. Kış geliyor ve acil yardım gerekiyor.”