Eğitim ve sağlık emekçileri kararlı: Bedeli ne olursa olsun...

Adana'da ihraç edilen eğitim ve sağlık emekçilerinden tepkiler gelmeye devam ediyor. Emekçiler, AKP'ye karşı topyekûn direnişle karşılık vereceklerini, alanlardan ayrılmayacaklarını söyledi.

Darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL kapsamında 672 sayılı KHK yayımlanmış ve binlerce kamu emekçisi işlerinden edilmişti. Kamuda işinden olanlar arasında eğitimciler yoğunluktaydı. 
Adana'da ihraç edilen eğitimci ve sağlık emekçilerinden tepkiler gelmeye devam ediyor. "Yıllardır ülkeye iyi öğrenciler yetiştirdim" diyen Eğitim-Sen Üyesi Ülkü Gülşen, "Bize yapılan bu haksızlık ve hukuksuzluğu kınıyorum. Dilerim, yapılan bütün haksızlıklar son bulur" dedi.

'TARİHSEL SORUMLULUĞUMUZ VAR'

Muhalif bütün kesimlerin hukuksuz bir şekilde yargılandığını dile getiren Öğretmen Gülşen, iktidarın her alana müdahale ettiğini, bunun da ülke geleceği için çok vahim sonuçlara neden olacağını söyledi. Yıllarca emek verdiği çocukları düşündüğünü, o çocukların öğretmenlerinin neden görevden alındığını öğrenince psikolojik olarak neler yaşayacağını tahmin ettiğini belirten Gülşen, bundan sonraki süreçte de haksızlıklara karşı mücadele edeceklerini söyledi.
İhraç edilen Adana Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Üyesi Gülşen Topal da, tarihi bir süreçten geçtiklerini ifade ederek, şöyle konuştu: "Bu tarihi süreçten geçerken tarihsel sorumluluklarımızı bilerek hareket etmekte fayda görüyorum, çünkü bu süreçlerde zalimler değil, direnenler not düşecektir. Bugün ülkede AKP faşizmine karşı duran ve biat etmeyen her kesim saldırı altındadır. Kürtler, sosyalistler, emekçiler, kadınlar ve bütün ötekiler. Biz de bu zulümden nasibimizi almış sağlık emekçileriyiz, herkesin yaşam hakkını savunan, parasız, nitelikli, ulaşılabilir, ana dilde sağlık talep eden bir sendikanın aktivistleriyiz."

'DİRENEREK KORKU İMPARATORLUĞUNU YIKACAĞIZ!'

Topal, şu değerlendirmeyi de yaptı: "Biz savaşların en büyük sağlık sorunları yarattığını bilen ve bu bilinçle hareket eden hekimler ve hemşireleriz. 40 yıldır ülkede süren bu savaş bir yığın ruhsal ve bedensel hasta yaratmıştır ve bu savaş bir 40 sene daha sürmesin diye Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi konusunda taraf olduk. Biz emekçiler barıştan yana olduk, barıştan yana olduğumuz için de savaşı derinleştirmek isteyen gizli güçlerin katliamına uğradık. Biz Ankara’da barış için ölenlerle, Cizre’de, Sur’da devlet zulmüne direnmeleri ayırmadık. Bugün gelinen son nokta, AKP iktidarının kendisi dışındaki her kesime topyekûn saldırdığı gerçeğidir ve bu gerçeğe  topyekûn direnişle karşılık vermek zorundayız. Türkiye genelinde 440 sağlık hizmeti veren arkadaşımız ihraç edildi, hiçbir idari adli soruşturma yürütülmeden. Biz hukukun tüketildiği bir ortamda meşru müdafaa hakkımızı kullanacağız. Dün nasıl sokaklardaysak bugün yine sokaklarda olacağız, bu korku imparatorluğunu direnerek, dayanışarak omuz omuza yıkacağız ve cezası her ne olursa olsun barış talep etmekten vazgeçmeyeceğiz.”