Ehmed: İran, Türkiye ve Suriye rejimi yeni bir konseptle saldırıyorlar

Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Eşbaşkanı İlham Ehmed, 8. Gününe giren Hasekê’deki çatışmaların arka planını ve bu saldırının hedeflerini ANF’ye değerlendirdi.

Hesekê saldırısının Türkiye, İran ve BAAS Rejimi arasındaki yeni bir konseptten kaynağını aldığını belirten Demokratik Suriye Meclisi Eşbaşkanı İlham Ehmed, bunun yeni bir süreç ve durum olduğunu belirtti.

İlhem Ehmed, ‘’Ama ne kadar stratejik ne kadar taktik bu tam belli değil. Fakat içinde büyük bir oyun olduğu ve Türk devletinin de bunun başını çektiği belli” dedi.

Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Eşbaşkanı İlham Ehmed, 8. Gününe giren Hasekê’deki çatışmaların arka planını ve bu saldırının hedeflerini ANF’ye değerlendirdi.

İlham Ehmed, rejimin Rojava’ya ilk defa bu düzeyde hazırlıklı bir saldırı geliştirdiğine dikkat çekerek, “Bu saldırı bir iktidar ve işgal saldırısıdır. Bu 5 yılda bölgede yaratılan halkların iradesini gasp etme saldırısıdır. Bu nedenle halkımızın ve güçlerimizin bu saldırı karşısında direnişi ve değerli duruşu sürüyor. Asla bu noktada geri adım atmayacağız ve baş eğmeyeceğiz” diye konuştu.

‘BU SALDIRIYLA TÜRKİYE’YE MESAJ VERİYOR’

İlham Ehmed, daha öncede rejim güçlerinin Hesekê ve Qamişlo gibi şehirlerde de saldırılar gerçekleştirdiğini, fakat kendisini hazırlayarak bu düzeyde saldırmasının bir ilk olduğunu belirtti. Bu saldırının yerel veya küçük bir birim tarafından değil, rejimin merkezi kararıyla gerçekleşen bir saldırı olduğunu vurguladı. İlham Ehmed, “Bu saldırı Türkiye, İran ve BAAS Rejimi arasındaki yeni bir konseptten kaynağını alıyor. Yeni bir süreç ve durum. Ama ne kadar stratejik ne kadar taktik bu tam belli değil. Fakat içinde büyük bir oyun olduğu ve Türk devletinin de bunun başını çektiği belli.

Rejim şimdiye kadar kendisini böyle bir çatışmadan koruyordu, Kürtler ve devlet arasındaki hassasiyetlere dikkat ediyordu. Her ne kadar zaman zaman yer yer saldırıları olsa ve bu saldırılara cevap verilse de bu şekilde uçak kullanması, bu çatışmalar hakkında açıklama yapılması, bölgedeki asayiş güçlerini PKK asayişi olarak adlandırması, Türk devletinin diliyle konuştuğunu gösteriyor.

Yani bunlarla Türkiye’ye ‘benim iktidarda kalmamı kabul et. Yine bu konuda sana bağlı grupları da ikna et. Bende Kürtlere karşı senin hareket ettiğin gibi hareket edip senin gibi konuşacağım’ mesajını veriyor. Türkiye de bu şekilde tekrar Şam Siyasetinde etkili olmak ve yerini almak istiyor” diye konuştu.

‘TÜRKİYE REJİME SÖZ VERDİ AMA TAKTİK YAPIYOR’

Türkiye’nin rejime Kürt karşıtlığı temelinde bazı sözler verdiğini dile getiren İlham Ehmed, bu konuda şunları söyledi: “Şimdiye kadar Erdoğan Esad için “diktatör” diyordu. DAİŞ’inde içlerinde olduğu birçok terörist grubu ve muhalifleri besledi ve her zaman rejim karşında savaştırdı. Türkiye bölgedeki bütün dostlarını kaybetti ve şu anda kendini yeniden güçlendirmek, siyasetini canlandırmak ve Kürtler öncülüğünde gelişen demokratik federalizm projesinin gelişimini engellemek amacıyla, rejimle yeni pazarlıklara girişti. Rejime sözlü olarak muhalif gruplardan desteğini çekeceğini, iktidarda kalmasına ses çıkarmayacağını taahhüt etti. Rejimden de Kürtleri engellemesini istedi. Zaten bu saldırı ardından direk açıklama yaparak rejimin sonunda Kürtlerin kendisi için tehlike olduğunu anladığını ifade ettiler.”

İlham Ehmed Türk devletinin taktik yaptığını işaret ederek, devamla şöyle konuştu: ”Şuana kadar Halep’ten elini çekmiş değil. Pratik olarak sınırını açık bırakıyor ve günlük olarak bu sınırdan gruplar ve cephane geçiyor. Yani rejimle bu pazarlığı yapsa ve bunları söylese de pratikte ayrı bir şey yapıyor. Bununla tüm savaşı çetelerden temizlenmiş olan Suriye ve Rojava alanlarına geri çevirmek istiyor. DAİŞ yok oluşundan ve bölgede istikrar oluşturulmasından Türkiye’nin çıkarı yok.’’

‘SAVAŞI PRATİK OLARAK YÜRÜTEN İRAN’

Hesekê saldırısının siyaseten Türk devletine pratik olarak İran’a ait olduğunu ifade eden İlham Ehmed, “Aslında şu anda Hesekê’de esas savaşan İran’dır. Yani direk saldıran bu iki güçtür. Daha önce Qamişlo’da da savaşan İran’dı. İran, bölgede kendini örgütlemek istiyor.  Araplar içinde guruplarını oluşturmak istiyor. Bu anlamda Rejime yakın kesimler yoluyla kendi projesini Suriye’de gerçekleştirmeyi hedefliyor. Bu nedenle, bu son süreçte Hesekê’de başlayan savaş, Arap halkının demokratik özerk yönetime yaklaşımına, yine Demokratik Suriye Güçlerine ve Demokratik Suriye Meclisine katılmalarına ve demokratik federasyon projesine sıcak yaklaşmalarına karşı da geliştiriliyor. Ben Türkiye, İran ve rejim arasındaki bu ittifakın kalıcı olacağını düşünmüyorum. Çünkü birçok siyasi çelişkileri var ve bunlar çözümlenecek çelişkiler değil. Ama kendi çıkarları için Kürtleri tehlike gördüklerinden Kürtlere karşı birleşiyorlar” dedi.  

Yeni durumla ilgili Rusya’nın rolüne de değinen İlham Ehmed, Rusya’nın Halep’in durumunu netleştirmek için kendini Türkiye’ye muhtaç gördüğünü ve bazı konularda uzlaştıklarını söyledi. Bu uzlaşmanın bir konsept dahilinde olup olmadığını netleştirmek istediklerini ifade eden İlham Ehmed, “Diğer taraftan da rejimin bu saldırısı karşısında Rusya’nın sessiz kalmasını bir onaylama olarak anlıyoruz. Ama öyle olmamasını umut ediyoruz.  Rusya’nın yaklaşımını netleştirmesi gerekiyor. Rusya Kürtlerin alanlarının tarumar edilmesine; DAİŞ’e karşı ve Suriye’nin parçalanmasına karşı mücadele yürüten, demokrasinin gelişimi için öncülük etmiş bir güce karşı böyle bir saldırının yapılmasına katılıyor mu? Rusya bu sorunun cevabını vermeli”  diye konuştu.

‘ÇOK YIKICI BİR SAVAŞ GELİŞEBİLİR’

Yani bu ittifaklar ve saldırı durumu tehlikeli. Ortadoğu’nun hegomonik güçleri şu an zemini Rojava’da başlamış olan bölgenin demokratikleştirilmesi projesine karşı bir konsept içinde DAİŞ terörünün her türünü savunmaya, çok yıkıcı bir savaşın içine girmeye ve Suriye halklarını bu savaşın kurbanı etmeye hazırlar. Diğer taraftan da uluslararası güçlerin ve koalisyonun hızlı bir tepki vermektense sessiz kalmaları ve tavırlarını geciktirmeleri büyük bir savaşın önünü açıyor.

Yani şöyle bir ihtimal var, yarın öbür gün uluslar arası güçlerin çıkarlarının uyuşmaması ve çok daha büyük bir savaşın önünü açılması durumu var. Zaten bu düzeye ulaşırsa kimse önünü alamaz. O nedenle çok büyük tehlike var.  Rusya ve Amerika’nın hem Halep sorunu, hem de genel Suriye sorunu, yine DAİŞ’e karşı mücadelede yaşadıkları uzlaşmalar, bu savaşla bozulabilir. Bu durumdan ne Rusya’nın nede Amerika’nın çıkarları var. Bu açıdan koalisyon güçlerinin, her iki gücün bu durumu acil bir şekilde değerlendirmesi ve tavrını demokrasi ve şimdiye kadar demokrasi için proje oluşturan, halkların kardeşliğini esas alan demokratik güçlerden yana belirlemesi gerekiyor.’’

‘ASLA BOYUN EĞMEYİZ’

İlham Ehmed, Hesekê halkının bu saldırı karşısındaki tavır ve duruşunu şöyle değerlendirdi: “Şu ana kadar Hesekê içinde bu saldırıya karşı direnenler YPG, asayiş ve HPC’dir. Tabi ki Hesekê halkının duruşu çok önemli. Gerçekten Hesekê halkı ve özelliklede Hesekê halkından Araplar bu savaş sürecinde çok önemli ve değerli bir duruş sergilediler. Şimdiye kadar güvenlik açısından birçok kişi tahliye edildi, orada kalanlar ise direniyorlar.”

Hesekê saldırısının bir tarafın diğer tarafa sıradan bir saldırısı olarak değerlendirilemeyeceğini ifade eden İlham Ehmed, değerlendirmesini şöyle sonuçlandırdı: Bu saldırı bir iktidar ve işgal saldırısıdır. Bu 5 yılda bölgede yaratılan halkların iradesini gasp etme saldırısıdır.  Bu düzeyde bir saldırıdır. Bu nedenle halkımızın ve güçlerimizin bu saldırı karşısında direnişi ve değerli duruşu sürüyor. Asla bu noktada geri adım atmayacağız ve baş eğmeyeceğiz. Ama umut ediyoruz ki rejim bu durumu çabuk anlar ve Türk devletinin kendisini bir kez daha Adana anlaşmasına çekmek istediğini ve bunun kendisinin kazanımına olmadığını bilince çıkarır. Rejimin bu kararını gözden geçirmesi ve yaktığı bu ateşi söndürmesi gerekiyor. Eğer bunu yaparsa Türk devletinin bölgedeki çıkarlarının sonunu getirir.”