'Faşizmde ısrar direnişe davetiyedir'

Türk devletinin Efrîn ve Güney Kürdistan işgaline ilişkin değerlendirmelerde bulunan PAJK üyesi Besra Fırat, AKP-MHP faşizmine karşı büyük bir varlık savaşı yürütüldüğünü belirtti.

Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi (PAJK) Koordinasyon üyesi Besta Fırat, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da 24 Haziran'da gerçekleşecek seçimler, AKP ve MHP ittifakı, Güney Kürdistan ve Irak’taki seçimler ve KDP politikalarına ilişkin ANF’nin sorularını yanıtladı.

Efrîn süreci ve son olarak Güney Kürdistan’da Türk devletinin başlattığı işgale yönelik de değerlendirmelerde bulunan PAJK üyesi Besra Fırat, Türk devletinin Güney Kürdistan topraklarını sömürgesi haline getirmek istediğini vurguladı.

-AKP ve MHP’yi ittifaka götüren ortak sebepler sizce nelerdi ve bunun halklara sağlayacağı yarar ne olacak?

Öncelikle Hozan Mizgin şahsında tüm Mayıs şehitlerini saygıyla anıyorum. Ortadoğu'da 3. Dünya savaşı yaşanmaktadır. 1. ve 2. Dünya savaşlarında hegemonya savaşı hakimdi, ama 3. Dünya savaşında bir anlamda sistemin içerisinde bir hegemonya savaşı yürütülmektedir. Ulus devletler birbirleriyle çatışma halindedir. Fakat bu egemenlikçi ulus devletin bir karakteri de sürekli halka karşı savaş açmaktır. Bu tarihten beri süregelmektedir. Toplum içerisinde de kadına karşı, gençlere karşı savaş yürütüyor. İşçiye, tarımcıya karşı saldırı halindedir. Bu yüzden egemenlikçi Ulus devlet toplumun tümüne karşı savaş yürütmektedir. Uzun süreye kadar Ortadoğu’nun öncülüğünü yapan bir güç yoktu. ama hareketimiz 40 yıldır Ortadoğu’da özgür toplumun gelişimine öncülük ediyor. Bundan kaynaklı da hareketimiz üzerinde yoğun saldırılar var. Özelde de önder Apo’ya karşı yoğun saldırılar mevcuttur. Çünkü Ortadoğu öncülüğünü yapmaktadır bu yüzden de ağırlaştırılmış tecride maruz kalmıştır. Ama her şeye rağmen büyük bir direniş göstermektedir.

DİRENİŞ KARŞISINDA ZAYIFLAYINCA İTTİFAKA GİDİLDİ

Hegemonya savaşının merkezi, özgürlük mücadelesinin yani Ortadoğu ve Kürdistan toplumunun yaşam bulduğu yerde Kürdistan'da yapılmaktadır. Buna karşı savaş öncülüğünü de 40 yıldır bizim mücadelemiz yapıyor. Bu doğrultuda hareketimiz üzerine yoğun saldırılar gerçekleştiriliyor. Önemli bir aşamadan geçiyoruz. Bu aşama da direniş ve mücadeleyi büyütme gerekliliğini ortaya koyuyor. Biliyoruz ki, bugün Ortadoğu’da sömürgeciliği temsil eden, soykırımı, halk katliamlarını temsil eden bir güç de Türk devletidir. Zaten Türk devleti varlığını Kürtlerin yok edilmesi üzerine kurmuştur. İnkar ve imha siyasetini 20. y.y'dan günümüze kadar yürütmüştür. Bunun karşısında da Kürt Özgürlük Mücadelesi 40 yıldır bu sistem karşısında varlığını sürdürmektedir. Ve PKK bu sistemi iflas ettirmiştir.

İmha ve inkar politikasını ayakta tutabilmek için bu sefer de sistemlerini farklı bir çerçeve de geliştirdiler. Önceden farklı bir faşizm yürütülüyordu bugünse yeşil faşizmi öne çıkartmış bulunmaktalar. Dincilik ve milliyetçilik faşizmini öne sürüyorlar. Kendilerini bu şekilde yeniden oluşturmaya çalışıyorlar. Böyle devam etmek istiyorlar ama son yıllarda bunun karşısında büyük bir direniş gelişti. Direniş karşısında da zayıflayınca bir ittifaka gidildi. AKP ve MHP'nin ittifakı gerçekleşti. Böylece faşizm öyle bir düzeye geldi ki, Türk halkı nefes alamaz duruma geldi. Ve yine gelinen düzeyde Kürtlerin etnik temizliğini önlerine hedef olarak koydular. Şimdi bu faşist sisteme karşı büyük bir varlık savaşı yürütülüyor.

-Peki seçim tarihini böyle erkene alma sebeplerini neye bağlıyorsunuz, sizce korktukları bir şeyler mi var?

Bu ittifak Kürt katili olarak bilinen Erdoğan ve Bahçeli tarafından gerçekleştiriliyor. Kürtleri yok etmek üzerinden kendilerini yaşatmak istiyorlar. Bunların amaçları yeni bir Osmanlıcılıktır. İstemleri Ortadoğu’da sömürgeciliği büyütmektir. Bunun karşısında bizim 40 yıllık mücadelemiz faşist sistemin artık çöktüğünü ortaya koyuyor, bu yüzden de Kürdistan’ın dört bölgesine saldırıyorlar. Efrîn'e yapılan saldırı ortadadır ve aynı amaçla yapılmıştır. Hakeza Güney Kürdistan’a olan saldırıları da aynı amaçladır. Ama bunlar onun sistemini zora sokmuştur. Şuan AKP büyük bir kriz yaşamaktadır. Siyasi, ekonomik ve toplumsal açıdan diplomasi açısından bir kaos yaşamaktadır. Ömrünü uzatabilmek için de yangından mal kaçırır gibi seçim tarihini çok öne çektiler çünkü uzayacağı takdirde sonlarının geldiğini fark ettiler. Seçimlere OHAL ile girilsin istediler, zor ile dayatma ile gerçekleşsin istiyorlar.

-Kürdistan'ın bir çok yerinde OHAL uygulanırken seçime baskı altında girecek olan halkın, özelde de kadınların tutumu sizce ne olmalıdır?

Bu erken seçim karşısında Kuzey Kürdistan’da halkımız ne yapmalıdır? Türk halkı ne yapmalıdır, önemli olan odur. Türkiye’de sadece seçimler ile değişim dönüşüm veya sistemin tümden yok edilmesi yeterli değildir elbette. Çünkü bunun için uzun ömürlü mücadele gerekmektedir. Devrimci halk mücadelesi gerekmektedir. Ama seçimler de mücadelenin bir evresidir. Bir hamle gibi ele almak gerekmektedir demokratik mücadeleyi Türkiye’de geliştirmek için mücadele etmek önemlidir. Bu seçim bu açıdan önemlidir. Elbette her zaman olduğu gibi bu seçimlerde de hileler çok olacaktır. Zorluklar çıkartılacaktır çünkü olağan üstü koşullarda gerçekleşecektir. Çünkü faşizmin yoğun olduğu bir atmosferde gerçekleşecektir. Şüphesiz ki, zorlu geçecektir ama bunun içerisinde halkımız Erdoğan’a fırsat vermemelidir. Faşizme fırsat vermemelidir. Ya da oy kullanmasam da olur nede olsa bir şey değişmeyecek tutumu içerisine de girilmemelidir.

KADIN ADAYLAR MUTLAKA DESTEKLENMELİDİR

Zaman az da kalmış olsa seçim çalışmalarını mücadele ile örgütlülükle faşizme karşı sesini yükselterek yapmalılar. Faşizmin yenilmesi için bu gereklidir. Sokak, sokak hane, hane toplumun tümüne ulaşılmalıdır. Seçim çalışmaları bu temelde yürütülmelidir ancak bu şekilde halk iradesine sahip çıkabilir. Bu seçim kadınlar açısından da çok önemli çünkü faşizmin saldırısı Kürt’lere olduğu kadar tüm kesimden kadınlaradır da. Kadının şahsında ise sürekli topluma saldırmaktadır.

Bunun için de kadınların duruşu önemlidir seçimler açısından. Kadınlar ittifak gerçekleştirdiler bu çok olumludur. Kürt ve Türk kadınları başta olmak üzere bütün etnik mezhepten kadınlar Alevi, Türkmen, Çerkez, Süryani ve diğer kesimler bir olmalı, özelde de kadınlar birlik ruhunu geliştirmelidirler. Bu kadınları büyük bir adım atmaya götürür. Ve mutlaka kadın adaylar desteklenmelidir. Bu şekilde faşizm uzun süreli yenilgiye uğratılabilir. Kadınlar tek adamlığın etkisinden çıktığı sürece ve kadın aklıyla hareket ettiği sürece demokratik haklarını arayabilir. Topluma da böyle sahip çıkabilir. Bu esaslar üzerinden demokratik Türkiye ve Kürdistan devrimini özgürlüğünü bu esaslar üzerinden gerçekleştirebilirler.

-Güney Kürdistan’da uzun süredir ekonomik krizler nedeniyle hükümet, halk tarafından protesto ediliyor. Toplum var olan hükümetten de politikalarında da memnun olmadığını açıkça beyan ediyor. Güney Kürdistan ve Irak bu atmosferde seçime gidecek, sizce seçim ne denli değişim yaratabilir?

Irak ve Güney Kürdistan’da da seçimler kısa bir süre sonradır. Biliyoruz ki, Irak Ortadoğu’nun bir bölümüdür. Yıllardır bu bölgede savaş hakimdir ve istikrar oluşmamıştır. Ulusal ve mezhebi çelişkiler hep var ola gelmiştir. Dış güçler sürekli bu çelişkiler üzerinden tasarruf etmiştir. Bunun için de uzun süreli savaşlar oldu en sonuncusu da DAİŞ eliyle gerçekleşti. Irak'ta gerilla, pêşmerge ve Irak güçleri DAİŞ’e karşı benzersiz bir savaş yürüttü. Neticede DAİŞ’i orada etkisizleştirdiler. Ama bazı güçler hala DAİŞ’i orada güçlendirmeye çalışıyor. Ulusal ve mezhebi çelişkiler yaratmak istiyorlar. Her sorun Irak’ta seçimlerle sonlanmaz. Demokratik Irak federasyonu sadece seçimle gelişemez hatta bazıları seçimden sonra her kesin kozunu oynayacağını ve çelişkilerin artacağını söylüyorlar. Ama neticede eğer Irak’ta demokratik bir güç var ise öncülük geliştirilip demokratik Irak için çalışılırsa ve halkların da ortak hakları esas alınırsa hem toplumsal sorunlar çözülür hem de orada halklar kendi kendilerini yönetebilir duruma gelirler.

-Güney Kürdistan’da Türk ordusunun işgali uzun süredir gündemde gerillalar buna karşı eylemde, halk durumdan rahatsız ve tepkilerini sürekli yansıtırken sömürüye karşı KDP ve diğer siyasi parti cephesindeki bu gamsızlığını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Güney Kürdistan’da yıllardır ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Halk yıllarca ağır bedeller vermiştir. Güney Kürdistan’da toplumsal sorunlar, mezhebi sorunlar çözülememiştir. Bu yılda hem Kerkük’te yaşanan durumlar hem de genel Güney'de yaşanan sorunlar halka acı günler yaşattı. Böylesi bir atmosferde seçimlere gidecekler. Diğer önemli bir boyut ise Güney Kürdistan’da yıllardır Türk işgalciliği söz konusudur. Parça parça Güney Kürdistan topraklarını sömürgesi haline getirmek istiyor. Orada yaşayan Kürt halkının zihniyetini sömürmek istiyor. Güney Kürdistan’da kültürel soykırım yürütmek istiyorlar asıl hedefleri budur. Bu durum karşısında halk tepkili ve öfkelidir böyle bir atmosferde seçimlere gidecekler. Diğer yönü de Güney Kürdistan ve Irak hükümet sisteminin şimdiye kadar yürüttükleri siyaset bir ulusal Kürt birliğini geliştirmede, halka cevap olabilme, halka yöneticilik yapmada yaşanan eksiklikler sonucunda Güney Kürdistan büyük bir kaos içerisine girmiştir. Halk var olan duruma karşı tepkili. Buna rağmen de elbette seçimlere gidilmesi önemlidir.

İŞGALE KARŞI GÜNEY PARTİLERİNİN TEPKİLERİ ZAYIF VE YETERSİZ KALDI

Güney Kürsdistan’daki Türk ordusunun işgaline karşı orada bulunan siyasi partiler istenilen düzeyde bir mücadele geliştirmemektedir var olan tepkiler zayıf ve yetersizdir. Diğer bir konu da halkın sorunlarını giderme istemlere cevap olma noktasında iyi bir yöneticilik ya da sistem de geliştirilmemiştir. Var olan kaos atmosferinde seçimlere gidiliyor. Seçimlere giren partileri biraz takip edebilme şansımız oldu fakat istenilen düzeyde halk cevap olabilecek bir proje çok açığa çıkmıyor. Özelde KDP’nin durumu ortadadır. Topraklarını işgal eden AKP-MHP ittifakına Kürt düşmanlarına herhangi bir tepki gösterilmemiştir. Hatta Güney Kürdistan'da var olan statünün de karşısındadır. Ona da saldırmıştır. Bunun karşısında KDP Türk devleti ile daha çok ilişkilerini geliştirme üzerinden arayış içerisindedir. Ortaklığın arayışları içerisindedir. Halk elbette ki bunları kabul etmiyor.

ÊZİDÎ HALKININ KENDİ TEMSİLİYLE SEÇİME GİRMESİ ÇOK ÖNEMLİ

Irak ve Güney Kürdistan açısından demokratik bir proje sunan sorunların çözümü noktasında girişimleri olan yeni partilerin de seçime gireceğini görüyoruz. Bu hem Güney Kürdistan’daki işgal hem de bölgedeki sorunları çözme açısından bazı projeler sunuyorlar bu olumludur ve umut veriyor. Yeni parti yeni nesil olarak öne çıkıyor. Bu partilere büyük bir şans verilmeyebilir ama halkın verdiği tepkiler olumludur ve umut veriyor. Başarı sağlayacaklarına da inanıyoruz.

Parti programlarında halkın sorunlarına çözüm olma noktasında yer veriyorlar. Aynı zamanda toplumun özgürlüğü ve öz yönetimi noktalarına da yer verilmiş programda. Kadın özgürlüğüne yer verilmiş bu olumludur. Özel de kadın adayların duruş ve görüşleri olumludur ve destek de sunuyoruz. Biliyoruz ki kadın sorunu Güney Kürdistan’da çok köklüdür. Savaşlarda en çok katledilen kaçırılan ve yıpranan kadınlar olmuştur. Önder Apo bir belirlemesinde "Güney Kürdistan devrimi kadın devrimiyle gelişecektir" demişti. Gerçekten de insan bugün baktığında bunu daha iyi görebiliyor. Şengal’in de bağımsız bir şekilde kendi temsiliyle seçimlere girmesi çok önemlidir. Çünkü Şengal halkı çok fermandan geçti Şengal kadınları katliam ve soykırımlardan geçirildiler. Bu yüzden Êzidi halkının kendi temsiliyle seçimlere girmesi çok anlamlıdır.

-Türk çetelerinin önce Efrîn ve Bradost alanına yönelik işgalini nasıl değerlendirmek gerekiyor, bunun karşısında Güney halkı bundan sonra nasıl bir yol izlemeli?

Ocak ayından beridir tüm teknik ve çete güçleriyle Türk devleti Efrîn’e saldırmaktadır Uluslararası güçler bu duruma sessiz kaldılar buna karşın büyük bir direniş gerçekleşti. Efrîn’de YPG/YPJ ve Efrîn halkı tarihi bir direniş yürüttü. Kadınlar hakeza öyle. Şu an Efrîn’de işgal söz konusudur fakat Efrîn halkı sanmasın ki, bu hep devam edecek. Ne kadar örgütlü olursa meşru savunmasını geliştirirse o düzeyde bu işgali bitirebilir. Ancak ortak bir direnişle bu işgali kaldırabilirler. Kadınıyla, genciyle öz savunma güçleriyle bunu geliştirebilirler ve inançlarını yitirmemeliler. Güney Kürdistan’daki işgale vurgu yapmıştık bunu devam ettirmek istiyorlar. Zannedilmesin ki, bu sadece gerilla ve Kürt özgürlük hareketi karşısındadır. Bu saldırılar tüm Kürt halkına karşıdır. Özelde de Güney Kürdistan halkınadır. Bradost alanına yaptıkları saldırıya gerekçe olarak kendilerini savunmayı ortaya koyuyorlar. Oysaki şu ana kadar hiçbir zaman Bradost alanından doğru hiçbir devlete herhangi bir saldırıda bulunulmamıştır. Bu Güney Kürdistan’ı işgal etmek amaçlı yapılan bilinçli politikalardır. Ve Kürt özgürlük mücadelesinin önünü alma istemidir. Özelde de Bradost alanındaki halkımıza dönüktür bu saldırılar.

“DÜŞMAN”A KARŞI VAR OLMA SAVAŞI VERİYORUZ

Çünkü Bradost halkı yurtseverdir ve Kürdistan tarihinde rolünü oynamıştır. Toprağına bağlı bir halktır ve onları topraklarından koparmak istiyorlar. Bunun için de bu denli faşizan saldırılar var. "Ya teslim olun ya da çekip gidin" deniyor. Bradost halkı, Güney Kürdistan halkı bunun karşısında daha duyarlı olmalı ve Bradost halkı yurtseverliklerini her koşulda sürdürmelidirler. Ne kadar saldırı olursa olsun Bradost halkı direnmelidir. Güney Kürdistan halkı bu işgal karşısında tepkilerini dile getirdi. Türk mallarını boykot ediyorlar. Efrîn işgalinde de hep ayakta eylemdeydiler. Ama bu yeterli değildir onun için de gündem ne olursa olsun bu tepkiler ve eylemsellikler devam etmelidir. 4 parça Kürdistan’da işgalcilik ve Kürt düşmanlığı yapan Türk devletidir. Diğer devletleri de Kürt düşmanlığı konusunda kışkırtan Türk devletidir halkımız bunu bilmeli.

Verdiğimiz savaş var olma savaşıdır. Düşman karşımızda bizi yok etme savaşı vermektedir. 40 yıldır bu faşist sistem karşısında verdiğimiz savaş belirli bir düzeye geldi kendisini meşrulaştırdı ve diğer dünya halkları da bu mücadeleye sahip çıkıyor. Kimse Kürt halkını yok sayamaz bunun için de daha fazla direnmek ve mücadeleyi yükseltmek gerekiyor. Ulusal birliği ve kadın birliğini oluşturmak gerekiyor. Kürt siyasi partilerinden kadınlar ulusal kadın birliği için bir araya geliyorlar bu çok önemlidir ve bu çalışmalar devam etmelidir. Öz savunma ve eğitimi geliştirerek faşizmi alt edebilir ve özgürlük için büyük başarılar elde edebilirler.