Genç kadın zaferin kilit noktasındadır

Komalên Jinên Ciwan Koordinasyonu Üyesi Pelşin Munzur, savaşın ve zaferin kilit noktasında olması gereken genç kadını ruhen ve bedenen, esaretin ve sömürgeciliğin kapsama alanının dışına taşırmaya çalıştıklarını söyledi.

Devletin, gençliği kendine bağlı ve bağımlı bir güç haline getirmek için uyuşturucu, fuhuş ve ajanlaştırma tuzaklarıyla yetinmediğini belirten Komalên Jinên Ciwan Koordinasyonu Üyesi Pelşin Munzur, spor, seks ve sanatı da sektörleştirerek gençliği depolitizasyona tabi tutulup ehlileştirilmesinin hizmetine sunduğunu söyledi. Şimdi buna 'sanal alem'in de eklendiğini savunan Munzur, "Tekniğin kuşatmasında, ruhsuz, çevresine yabancı ve duyarsız bir bütünün parçaları haline getiriliyor. Böylece dumura uğratılmış, pusulasına hileli müdahale edilmiş dejenere bir yığın oluşturuluyor" dedi. Munzur, bütün bunlara karşı hayatın her alanında itiraz, örgütlenme ve mücadeleyle karşı koyduklarını vurgulayarak, "Tarih bizden zulmün intikamını istiyor, artık yaşamın özgür olmasını dayatıyor" diye konuştu.

Komalên Jinên Ciwan Koordinasyonu Üyesi Pelşin Munzur, ANF'nin sorularını yanıtladı.

Öncelikle sizin PKK’ye katılımınızı sormak istiyoruz, nasıl bir süreçte katıldınız ve bu kararınızı verirken neleri gözettiniz?

Kürt halkının 15 Şubat Uluslararası Komplosu karşısında direniş sergilediği dönemdi. Kürt kadınının öncülüğünde 'Êdî bes e” eylemleri yapılıyordu. Türk devleti de hunharca Kürt analarına, kadınlarına saldırıyordu.

Genç kadınlar kültürel soykırım kıskacında tutunmaya çalışırken politik tutum sahibi olan her genç kadına dönük devletin farklı saldırıları gelişiyordu. Ajanlaştırma, fuhuş, uyuşturucu ile genç kadın iradesi hedef alınıyordu. Siyasal-askeri gelişmelerle bağlantılı Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de düşman politikalar geliştiriyordu.

Bilinçli politik sosyalist genç kadınının yoğunca gözaltına alınıp tutuklandığı bir süreçti. Genç kadın, 'Edî bes e' hamlesiyle sisteme karşı  net tavır koymuştu. Dönemin ruhunu, karakterini geliştiren gerilla eylemleri -Gabar, Oremar, Zap- katılımları büyütmüştü. Katılımım böylesi siyasal-askeri konjonktörde oldu.

Genç kadının emeğinin çalınmadığı ve öncülüğün yüklenildiği tek mücadele PAJK, PKK oluyordu. Bu anlamda Önder Apo’nun kadın özgürlükçü yaklaşımı ilk katılım gerekçem oldu. Önderlik tüm kadınlar gibi benim de kadın kimliğimle buluşmamı, özgürlük yürüyüşüne başlamamı sağladı.

Genç kadın çalışmalarında yer almayı tercih ederken size motive eden neydi, zorlukları yok muydu?

Özgürlüğün stratejik iki kimliği olan kadın ve gençlik, genç kadında birleştiği için bu çalışmalarla mücadeleye başladım. Genç kadın, Kürt Özgürlük Hareketi sayesinde dünyada ilk defa kimlikleşiyordu. PAJK-PKK çizgisini yaratan Zîlanlar, Bêrîtanlar, Bêrîvanlar genç kadınlardı. Mücadele yılları içinde duruş ve savaşımlarıyla aynı zamanda genç kadın çizgisini yaratmışlardı. Bu anlamda da onların mücadelelerine dayanıp esas alacağımız bir mirasımız vardı.

Genç kadın, gençlik hareketi içerisinde örgütleniyordu. Özgün-özerk bir şekilde iradeleşmeye çalışıyor, kendi içimizde ilk olarak cins mücadelesi veriyorduk. Tecrübe birikimiyle paralel bir şekilde genç kadın tamamıyla erkekten uzak öz gücü ve yeterliliği ile örgütlendi. Kolay olmadı, kendi örgütümüzün, sistemimizin inşasının arka planında yoğun ideolojik tartışmalar, mücadeleler var. Bizler de bu mücadele içinde daha politik ve ideolojik olarak misyonumuza yaklaştık, örgütlendik.

Mevcut duruma baktığınızda gençlik-sistem ilişkisi ve gençliğe yönelik devletin kuşatma aygıtları nasıl tarif ediyorsunuz?

Milyonlarca genç işsizin varlığı ve durumu bile büyük isyan ve başkaldırı nedeni olabilir; ancak devletlerin yürüttüğü psikolojik özel savaş, gençliğin bilinçli ve örgütlü gücünün açığa çıkmasını engelliyor. Özel savaş devletleri, gençliği kendine bağlı ve bağımlı bir güç haline getirmek için türlü yöntemleri deniyor. Uyuşturucu, fuhuş ve ajanlaştırma tuzakları, başlıca düşürme aygıtlarıdır.

Yine bir devlet politikası olarak spor, seks ve sanat, sektörleştirilerek gençliğin depolitizasyona tabi tutulup ehlileştirilmesinin hizmetine sunuluyor. Şimdi dördüncü ‘S’ olarak adlandırabileceğimiz ‘sanal alem' de buna eklendi. Gençlik, sanal bir deryaya alınarak yalnızlaştırılıyor. Tekniğin kuşatmasında, ruhsuz, çevresine yabancı ve duyarsız bir bütünün parçaları haline getiriliyor. Böylece dumura uğratılmış, pusulasına hileli müdahale edilmiş dejenere bir yığın oluşturuluyor. Şüphesiz bu durumdan en fazla etkilenen genç kadın olmaktadır.

Neden?

Çünkü hem genç olduğu için özel savaş politikalarının hedefi hem de kapitalist modernitenin kadını objeleştiren zihniyetine maruz kalıyor. Genç kadın daha derinlikli ve 'incelikli' saldırılarla karşı karşıya. Çocuk yaşta evlilikler, fuhuş sektörü, artarak devam eden kadın cinayetleri, kadının çok yönlü bir saldırı ve yok etmeyle karşı karşıya olduğunun ispatıdır.

Şimdi Komalên Jinên Ciwan Koordinasyonu'nda yer alıyorsunuz. Bütün bunlara rağmen genç kadın örgütlülüğünde vardığınız düzeyi paylaşır mısınız?

Komalên Jinên Ciwan olarak tarihsel rolümüze denk bir örgütlülük geliştirmeye çalışıyoruz. Tarih bizden zulmün intikamını istiyor, artık yaşamın özgür olmasını dayatıyor.

Yakalanan düzey itibariyle tüm Kürdistan parçaları ve Avrupa’da genç kadın örgütlenmesi geliştirildi. Kürt genç kadını sistemin özelde kadınları felsefesiz, ideolojisiz, öz savunmasız bırakmasına inat örgütleniyor. Bu örgütlülüğü derinleştirip yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Halkımızın devrimini, Önderliğimizin özgürlüğü ile geliştirip tüm saldırıları boşa çıkartacak düzeyi yakalayacağız. Önderliğimiz, dönemi 'varlığını koruma, özgürlüğünü sağlama' olarak tanımladı. Biz kadınlar olarak da bunu esas alıyoruz. Askeri, politik, sosyal, kültürel tüm alanlardaki örgütlülüğümüzü büyüteceğiz. Eğitime stratejik yaklaşıyoruz. Kendi kimliğimiz ve paradigmamızla öncü olmadaki yetersizliklerimizi de akademi çalışmalarımızla çözümlüyor, politikalar belirliyoruz. Cins mücadelesi ekseninde daha da büyüyeceğiz.

Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlama, Kürdistan Devrimi başarımızın ölçütüdür. Bu anlamda zafere ulaşıncaya kadar durmayacak hiçbir sonucu kendimize yeterli görmeyeceğiz.

Genç kadınların YPJ, YJŞ ve YPS'ye katılımı ile şehir direnişlerindeki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında biz halk olarak Önder Apo ile gençleştiğimiz gibi genç kadın da özüne kavuştu. Böylesi çetin ve yakıcı bir devrim mücadelesi bizlerden fedailiği, fedakârlığı istiyor. YPJ, YJŞ, YPS-Jin’e genç kadın katılımları özgür yaşamı seçme, sistemi reddetmedir; yaşamak için savaşmak, savaşmak için yaşamaktır.

Öz yönetim direnişlerinde devrimci halk gerçeğini öncülükleriyle barikatların ardında, mevzilerde gösterdiler. Direnenler son sözü söyledikleri için aslında çok söyleyebileceğimiz bir söz yok. Cizîr’de Şehit Axîn "büyük bir direnişin sembolü olarak şehit düşmek istiyorum” dedi ve öyle de oldu. Komalên Jinên Ciwan’ın öncüleri sembolleşen kahramanlarımızdır.

Kürt Halk Önderi'nin direniş çizgisinde sömürgeciliğe karşı nasıl direnilmesi gerektiğini ortaya koydular. Bizler Kürt genç kadınları olarak bu çizgide yürüyerek mücadelemizi yükselteceğiz. Birçok yurtsever genç kadın bu yoldaşlarımızla birlikte mücadeleye katıldı, omuz omuza direndi. Genç kadın, savaşın ve zaferin kilit noktasındadır.

Genç kadınlar için neler yapıyorsunuz?

Bilindiği gibi Temmuz 2016’da KJC'nin kongresini yaptık. Geniş plan ve projeler hazırladık. Kongre kararlarımız doğrultusunda faaliyetlerimiz sürüyor. Zafere endeksli yaşamak zorundayız. Bir yandan özel savaş saldırılarını da boşa çıkartmaya; kadını ruhen ve bedenen, esaretin ve sömürgeciliğin kapsama alanının dışına taşırmaya çalışıyoruz.  Komünsüz hiçbir genç kadın kalmamalıdır. Tüm saldırılara karşı ideolojik, siyasi, ekonomik, kültürel öz savunma geliştirmek genç kadın için hayatidir. Tüm Kürdistan’da yaşanan savaş karşısında genç kadının öncelikle nefes alabilmesi için özgür mekan arayışına cevap vermesi; savaşarak kendi halkını da özgürleştirebileceğini anlaması lazım. Eğitim, her alanda kurumsallaşma, varlığını öz savunma ile garantilemede sürekli derinleşiyoruz.

Son olarak genç kadınlara mesajınız nedir?

Bedenimiz de, düşüncemiz de, ruhumuz da bize aittir. Kirli oyunlara onurlu itiraz yükseltmeli. Anti kapitalist bir bilinçle verili düzen reddedilmelidir. Kadın örgütlülüğüne, kadın ordulaşmasına katılarak büyütmelidir. Bu düşmana en net cevap olacaktır.