Gerilla günlükleri - 2

Kar, fırtına ve soğuk; Serhat'ın zalim üçlüsü. Bu üçüne karşı tek temel ilken 'bilmek'tir; yani kime, neye karşı savaştığını bilirsen yenilmezsin.

Şehit gerillaların günlüklerinden bazı kesitleri paylaşmayı sürdürüyoruz. Kimisi, Kürt Özgürlük Hareketi ile tanışmasını, kimisi bulunduğu sahaya olan bağlılığını, kimisi Öcalan ile ilk karşılaşmasını, kimisi mücadeleye olan bağlılığını ifade etmekteki zorluğunu yansıtmış günlüğüne. Günlükler, kamuya açılacağı bilinen sırdaşlarıdır. Kendileriyle baş başadırlar ama büyük bir kolektif kimlik taşıdıklarını, 50 milyon mazlum halkın umut süvarileri olduklarını, zafer ve yenilginin; başarı ve hezimetin yaratacağı toplumsal travmanın bilinciyle hareket etmeleri gerektiğini biliyorlar. Bilmek bile yetmiyor, anlamak, anlam dünyasını büyütmekle; ülke, halk ve Parti üçlüsüne layık olmaya sınır koymamakla meşguller. Yaşıyorlar, yaşamı kendilerinde somutlaştırıyorlar ama belki söze, yazıya dökmekte zorlanıyorlar. Yine de tarihi, kendisi tarafından yazılmayan Kürt halkının bu zaafının üzerine gidip kendi notlarını kendileri düşmeye çabalıyor.

MALAZGİRT'İN HAS EVLADI

Mahir Yılmazkaya'nın derlediği dizimize şehit Sîdar Malazgirt'in günlüğüyle devam ediyoruz.

Ağrı’nın Tendürek Dağı’nda 2008'de çıkan çatışmada şehit düşen HPG Askeri Konsey Üyesi Hasan Eren (Sîdar Malazgirt) Muş’un Malazgirt ilçesine bağlı Oxçiyan (Okçular) köyünde 1978'de dünyaya geldi. Yurtsever bir ailede büyür. Ortaokul mezunudur. Uzun soluklu sürecek devrimci mücadeleye ilk adımını 90’lı yıllarda atar.

ÇOK HIZLI GELİŞEN SÜREÇ

Özgürlük mücadelesiyle tanışması, aktif bir biçimde içinde yer alması ve gerilla saflarına yürümesi art arda gelişen süreçlerdir. Genç yaşında bu hızlılık ve kararlılık, çetin süreçler içinde koruyan etkenler olur. Yoldaşlığa bağlılığı, mücadeledeki emekleri ve savaş içindeki yeteneğiyle yükselen bir seyir izler.

KÜÇÜK YAŞTA SERHAT'TA BAŞLAR

Kürdistan gerillacılığına küçük yaşlarda, 1992'de daha 14 yaşındayken Serhat Eyaleti'nde başlayan Sîdar Malazgirt, kısa sürede sade ve atılgan yüreğiyle hem örgütsel hem de fiziksel yönden büyür, gelişir.

ÖNDERLİK SAHASI, TEKRAR SERHAT

Önderlik sahasına giderek bir süre eğitim alır. Eğitim sonrası tekrar Serhat Eyaleti'ne dönerek buradaki gerilla mücadelesini yükseltmeyi ve tecrübe ve birikimle başarılı pratiklere imza atmayı hedefler. Savaş içinde her türlü büyümeyi sağlayarak görev ve sorumluluklar alır.

ÇEKİRDEKTEN YETİŞEN SAVAŞÇI

Serhat Eyaleti'nde verdiği emek ve yaşadığı yoğunlaşmalarla gerilla gücünü her zaman dinamik kılar. Çekirdekten yetişerek dağların yiğit bir savaşçısı, usta bir gerillası olmayı başaran ve tüm ordu yapısında gönülleri fetheden Sîdar Malazgirt, ideolojik ve örgütsel yanıyla da her zaman Önderlik çizgisinin istikrarlı savaşçılarından biri olur.

15 YIL SONRA ORDU KOMUTANLARINDAN

Yıllar geçtikçe savaşın getirdiği tecrübeler, sorumluluklar ve eğitimlerden sonra önemli roller oynar. Büyük emeklerin yoğunlaşması, çizgi devrimciliğinin temsil edilebilmesi ve ordu yaşamındaki duruşu, 15 yıl sonra onu ordu komutanlarından biri durumuna getirir. HPG 4. Konferansı'nda HPG Askeri Konseyi'ne seçilir.

YENİDEN SERHAT DAĞLARINA

Sîdar Malazgirt, aldığı bu büyük ve ağır görevle tekrar Serhat dağlarına özgürlük mücadelesini yükseltmek için yürür. Bu eyalette yıllarca yaşadığı savaş pratiğine daha yenilerini eklemek için yürüyüp ter döker. HPG'ye göre; Serhat Eyaleti'ndeki yaşam ve savaş pratiğinde her zaman örnek alınacak ender devrimcilerden biri olarak şehitler kervanına katılır.

AGİT'İN YOLUNDA YETİŞTİ

Oxçiyan köyündeki mezarı başında 2014'te yapılan anmada konuşan ağabeyi Burhan Eren, “Heval Sîdar, Agit arkadaşın yolunda yetişti. O da şehitler kervanına katıldı. Onurlu bir yaşam ve özgür bir gelecek için yönünü dağlara verdi. Bizler de kültürümüzü, dilimizi unutmayarak onların gittiği yoldan gitmeliyiz. Her zaman şehitlerimize sahip çıkacağız” dedi.

SERHAT'A, KÜRDİSTAN'A AŞIKTI

Sîdar Malazgirt, günlüğünde "Kürdistan’dan haberdar olup Kürdistan’a aşık olmamak mümkün mü?" diye sorar ve bunun imkansızlığını anlatır. Güneşin ülkesi, medeniyetin kaynağı olan Kürdistan'ın doğa harikası bir coğrafyaya sahip olmasının yanı sıra tarih boyunca kahramanlıklar ve büyük savaşların gerçekleşmesine tanıklık ettiğini hatırlatır.

GÜZELİM KÜRDİSTAN YABANCI DEĞİL

Günümüzde de ateşin ve güneşin çocuklarını bağrına basarak, direniş geleneğini bu biçimiyle sürdürdüğünü; tutuşturduğu kavgayla Kürdistan insanını yüceliğe ulaştırdığını belirten Sîdar Malazgirt'in günlüğünden sürdürelim: "Böylece tarihin hesap sorucuları haksıza, zalime, sömürgeciliğe kinini kusmuştur. İhanetle direniş bu temeller üzerinde her dönem boy göstermiş ve başkaldırılar yaşama ruh vermiştir. Öyle ya, dökülen kanlar kızıllaştırır Kürdistan'ı ve güzelim Kürdistan yabancı değil bunlara. Kürdistan'ın dağı, taşı, nehirleri bunun cansız tanığıdırlar. Bunları dillendirmek insana ruh, coşku ve moral verir. Bin yıllardan beri sürüp gelen tarih bu gerçeklerin adıdır. Şimdi ben de bu gerçekliklerin yaşandığı mekandayım."

SERHAT'IN ÜÇ ZALİMİ

Sîdar Malazgirt, Serhat çocuğudur, Serhat gerillasıdır, Serhat komutanıdır ve Serhat aşığıdır ama Serhat'ın zorluğunun farkındadır, bunun aşmanın yolunu ve buradaki ilk sınavı günlüğüne işliyor. Şöyle:

"Serhat…

Tipisi, karı, fırtınası dinmeyen diyar…

Yine böylesi fırtınalı bir günde kamp yerine geldik. O günün üzerinden tam bir ay geçti. Kış her zamanki gibi kendi tadında, tipik bir Serhat klasiği… Kar, fırtına ve soğuk. Kışın zalim savaşçıları. Üçü bir araya geldiğinde inanılmaz bir güç ortaya çıkıyor. İşte tam bir ay önce üçünün birleştiği bir günde bu kampa geldik. Bu üçüne karşı tek temel ilken 'bilmek'tir, yani kime karşı, neye karşı savaştığını bilirsen yenilmezsin.

KAZANILACAK İLK SAVAŞ

Aksi durumda tarihte de defalarca görülmüştür ki; gücün ne kadar büyük olursa olsun bu dağlarda bu savaşçılara karşı yenilmekten kurtulamazsın. Her Serhat gerillası ilk başta bu savaşı kazanmalıdır. Bu aynı zamanda ilk sınav gibidir. Üç savaşçının savaşı bilinmezliklerle, sırlarla doludur. Doğanın bu savaşçıları bazen ortak, bazen de tek başlarına savaşırlar.

AGİRÎ'DE KAR HİÇ BİTMEZ

Bu savaşçılar çoğu kez Ararat’ta kar, Tendürek’te fırtına, Çemçe’de soğuk olarak karşımıza çıkarlar. Kar, hiçbir zaman Agirî’de bitmez. Yılın 12 ayı o hep vardır. Yenilmeyen tek savaşçı…

SAVAŞÇILARIN EN ÇILGINI

Çılgın fırtınalar Tendürek’in bir parçası ya da diğer adı gibidir. Hiç beklenilmeyen bir anda gelir. En sakin, durgun havada bile meydandadır. Bu savaşçıların en çılgınıdır.

YILDIZLAR GÜLERKEN O VURUR

Çemçe’nin acımasız savaşçısı soğuktur. Özellikle gecenin sessizliğinde darbesini vurur. Gökyüzünde yıldızlar sana gülerken, o sessizce savaşını yürütmekte, dondurarak herkese darbesini vurmaktadır.

ÜÇ SAVAŞÇIYLA YÜZLEŞME

Öğleden sonra yola çıkacaktık. 15 kişilik gruptaki her arkadaş, az çok işin ciddiyetinin bilincindeydi. Çünkü üç savaşçı birleşmiş ve savaş meydanında bizleri bekliyordu. Düşmana açık vermemek için bununla yüzleşmemiz tam bir zorunluluktu. Hesaplarımız olsa da başarıyı pratik gidişat belirleyecekti. Fırtına tüm çılgınlığıyla vuruyor, bizleri zorluyordu. Geceye kalmadan kamp yerinde olmamız gerekiyordu.

ZAMAN ALEYHİMİZE İŞLİYORDU

Yürüyüşümüzün ikinci saatinde yolu şaşırmıştık ve kamp yerini bulma umutlarımız yavaş yavaş azalmaktaydı. Bu gidişatımız, doğa savaşçılarının başarılarını daha olası kılıyordu. Zaman bizlerin aleyhine işliyordu. Bu savaşta geceye kalmak demek, bir anlamda yenilmek demekti. Bunu hepimiz biliyorduk. Fakat hiç kimse bu konuya ilişkin tek kelime konuşmuyordu. Kampa yaklaşmıştık ama sisin ortasında, fırtınanın sersemleten şiddeti, karın her tarafı aynılaştırması ve soğuğun dondurucu etkisi büyük bir bilinmezlik yaratmıştı.

HEPİMİZİN ARADIĞI CEVAP

Neredeyiz?

Hepimizin büyük bir ısrar ve umutla cevabını aradığı soru buydu. Bunu bildiğimiz an, hedefimizi de bilecektik. Evet bir kere daha 'nerede olduğunu bilirsen nereye gideceğini de bilirsin' ilkesi işliyordu. Bir savaş, bir Serhat ve bir Tendürek gerçeği… Aslında mücadele eden her insanın gerçeği. Zorunluluk insanı mücadeleye, mücadele insanı özgürlüğe ulaştırır…"

Yarın: Tekoşîn Dersim'in günlüğünden...