HDK-Avrupa Kadın Girişimi: Savaşa ve şiddete karşı isyandayız

HDK-A Kadın Meclisleri Girişimi: Haydi kadınlar; kadına yönelik her türden şiddet başta olmak üzere savaşa ve şiddete karşı sesimizi gür haykırışlarla sokaklara taşıyalım!..

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle bir açıklama yayınlayan HDK-Avrupa Kadın Meclisleri Girişimi “Dünyada ve yaşadığımız Avrupa topraklarında kadına yönelik şiddet hızla artıyor. Şiddet mağduru kadınların hak gaspları ise devam ediyor” dedi.

Kadına yönelik şiddetin her yeni günde farklı şiddet ögeleri ile birlikte kadınların ömürlerini, bedenlerini alarak bir kırım hali ile sürdüğüne dikkat çekilen açıklamada şunlar dile geldi: “Bu nedenle, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü sadece kadınların değil tüm ezilenlerin elinde bayraklaşması ve sahiplenilmesi gereken bir gündür!..

Bu tarih, Mirabel kardeşlerin bundan 57 yıl önce 25 Kasım 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti’nde özgürlük mücadelesi verirken faşist Trujilo rejimi tarafından tecavüz edilerek katledilmesinin yıl dönümüdür.

Erkeğin uygulayıcı bir maşa haline getiren sermaye devletlerinin bu sistemin teminatı olarak rol aldığı şiddet, tüm dünyada kadınların temel mücadele konularının en başında yer alıyor.

Ortadoğu’da sürmekte olan savaş, kaos ve DAİŞ vahşetinde; Türkiye ve Kürdistan’da katilbaşı Erdoğan ve AKP’ye bağlı kirli savaş piyonlarının ülke topraklarında devreye soktuğu savaş politikalarında, ha keza Avrupalı emperyalistler arasında yaşanmakta olan hegemonya çatışmalarında görüldüğü gibi kadın bedeni bir kez daha savaş silahı haline geldi. Pazarlarda satıldılar... seks kölesi olarak kullanıldılar… tecavüz edildiler… toplu katliamlardan geçirildiler…

Erkek şiddetinin ideolojik, siyasal ve yönetsel gücü olarak ortaya çıkan devlet şiddeti, bugün Ortadoğu’da, Kürdistan’da tüm vahameti ile kadınların yaşamına kast ediyor. Kürdistan’da, Türkiye kentlerinde kadın gerillaların cansız bedenlerine yönelik yapılan saldırı ve çırılçıplak teşhir, savaşın kadın bedeni üzerinden yükselen akıl almaz şiddetini göstermektedir.

AKP-Erdoğan diktatörlüğü tarafınca kadına yönelik şiddetin yasal olarak da uygulama alanlarının bizzat devlet eliyle gerçekleştirilmesi halleri çıkartılan değişik yasalarla sürdürülüyor. Müftülük yasası ile çocuk yaşta evlendirilmenin kolaylaştırılması, şiddet uygulayıcısı erkeğin adli süreçlerde iyi hal indirimleri ile korunması devlet şiddetinin başka biçimlerde sürdürülmesidir.

HDP’li kadın siyasetçilere yönelik siyasi yasak halleri on binleri aşan tutuklama saldırıları ile sürdürülüyor. Kadının siyasal olarak temsiliyeti ve iradeleşmesi anlamına gelen HDP’li milletvekilleri ve belediye eş başkanlarının tutsak edilmeleri, milletvekilliklerinin düşürülmesi, aynı zamanda saray diktatörlüğünün kadın düşmanı politikalarının bir devamıdır. Başta HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ olmak üzere hapishanelerde bulunan kadın siyasetçiler direnişleri ile onurumuzu yükseltiyor!

Bugün Türkiye ve Kürdistan hapishanelerinde, tek tip elbise dayatmalarının yanı sıra kadın tutsakların çıplak aramaya tabi tutulmak istenmesi, küçük çocuklara tecavüz eden subayların terfi ettirilmesi, kadına yönelik şiddet ve katliamların hızla artmasına karşın cezasızlık politikasının devam etmesi gibi pek çok olgu, şiddetin devletler ile ilişkisini göstermesi bakımından önemlidir.

Dünyada ve yaşadığımız Avrupa topraklarında kadına yönelik şiddet hızla artıyor. Şiddet mağduru kadınların hak gaspları ise devam ediyor.

Uzak toprakların gündemi olarak görülen savaşın sonuçları, artık Avrupa kapılarına dayandı. Mülteci kadınların göç yollarında karşı karşıya kaldıkları taciz, tecavüz ve ölüm tüm şiddeti ile sürüyor. Nerdeyse tüm Avrupa ülkelerinde sokaklarda yaşayan mülteci görüntüleri olağanlaştı. Göç yollarının zulmü varılan Avrupa ülkelerinde, kamplarda, ya da yaşamak zorunda kalınan sokaklarda sürüyor. Tarih, tüm emperyalist ve gerici savaşların en ağır sonuçlarını kadınların yaşadığını belgelemeye devam ediyor.

Haydi kadınlar; kadına yönelik her türden şiddet başta olmak üzere savaşa ve şiddete karşı sesimizi gür haykırışlarla sokaklara taşıyalım!.. Gücümüzü, sesimizi ve özgürlük haykırışlarımızı sokaklarda birleştirerek çoğalalım!..”