Her mevzide destan yazan YPJ Komutanı: Dicle Rojhilat

Tek hayali Miştenur'da halaya durmak olan komutan Dicle, telsizden arkadaşlarına "Düşmana asla boyun eğmem, sağ ele geçmem" diyerek bombasının pimini çekiyor ve bir çatışmayı bir destana dönüştürüyordu.

Doğu Kürdistan’ın Salmas kentinde dünyaya gelen Dicle Rojhilat, Kürt halkının mücadelesine ilgi duyan, destekleyen aile ortamı vesilesiyle küçük yaşlarda yurtsever duygularla tanışır. Aile ve çevresinde adeta bir fedakarlık örneği, sadelik ve mütevazılık abidesi olarak görülür. Bireycilikten uzak, kendisi için bir şey istemeyen ve her zaman başkalarının kaygısı ile yaşayan Dicle, herkes tarafından bu özellikleri ile sevilir ve büyük bir saygı uyandırır.

DOĞU KÜRDİSTAN’DA EMEĞİ İLE İZ BIRAKIR

2008 yılında özgürlük saflarında yerini alır, eğitiminin ardından Doğu Kürdistan’a geçer. Mücadelenin ivme kazandığı, gerillanın açılım yaptığı bir dönemde Doğu Kürdistan sahasına geçen Dicle, burada 2013 yılına kadar çalışmalarını sürdürür. 2013 yılında Gare’ye geçer, burada subay okulunda eğitim alır. Eski sayılmadığı halde, genellikle eski savaşçı ve komutanların eğitim alarak bir üst aşamaya geçtiği subay okuluna girişkenliği, cesareti ve yaratıcılığı ile seçilir. Burada da diğer alanlarda olduğu gibi üstün bir başarı gösterir.

Subay okulunda, dil sorunu olduğu halde, her tartışmada en önde yer alır, yaşadığı çelişkileri korkusuzca paylaşır ve cevap bulmaya çalışırdı. Anlama, kavrama ve hayata geçirme konusunda gösterdiği çaba ve emek ile subay okulunda en çok dikkati çekenler arasında yer alır. Komün çalışmalarında da paylaşan, fedakarlık yapan yönleri ile en sevilen kişilerinden olur.

ZAGROS HAYALİ GERÇEKLEŞMEZ

Dicle, subay okulundaki üstün başarı ve gelişmenin ardından Botan’a gitmek ister. Arkadaşlarından Zagroslar'ı dinler; Zagros’a sevdalanır, oraya gitmek ister. Bazen Zagros’u dinlerken bulunduğu ortamdan koparak derinlere, Zagroslar'a dalar ve adeta oralarda dolaşır. Bazen arkadaşlarına şaka yaparak, “Heval, nasıl bir sorun çıkartsam arkadaşlar beni Zagros'a gönderir” derdi. Zagros hayali gerçekleşmeyen Dicle, buradan sonra Gare alanında görevlendirilir.

MİŞTENUR’A SEVDALANIR

Gare’de 2014 yılına kadar kalan Dicle, DAİŞ çetelerinin saldırısı ile birlikte artık kendisini Kobanê’ye önermeye başlar. Çetelerin kente yaklaştığı günlerde, Eylül ayı sonlarında, artık Kobanê’ye gelmiştir. Çeteler o günlerde Miştenur Tepesi'ne yaklaşmış, tepeyi ele geçirmek için büyük saldırılar gerçekleştiriyordu. Bu anlar onun Miştenur’da efsane olduğu, Miştenur ile bütünleştiği, oraya sevdalandığı anlar olur. Miştenur mevziisinde öyle bir direniş sergiler ki, herkesi şaşkına çevirir.

BAŞINDAN YARALANMADAN MEVZİYİ BIRAKMAZ

Miştenur Tepesi'nin savunulmasında gerçek bir efsaneye dönüşür. Direnişte takım komutanı olarak yer alan Dicle'nin mevziisinde sergilediği inat, direniş, kararlılık, ağır silah gücü ile Miştenur’u kısa sürede düşüreceğini hesaplayan DAİŞ’in Miştenur’a girememesinin en önemli nedenlerinden biri olur.

Miştenur’a DAİŞ çetelerinin girmeye başladığı anlarda, öfkesi büyür ve çığlığa dönüşür. Direniş çığlıkları Kobanê’nin tüm cephelerinde cihazlardan duyulur: "Miştenur’u bırakmak, mevziiyi bırakmak onursuzluktur. Bu onursuzluğu asla kabul etmeyeceğiz, mevzilerimizden bir adım geri adım atmayacağız!"

Dicle’nin bu sözleri, DAİŞ soysuzlarına karşı direnç olur, inanç olur tüm savaşçılar için. Savaşçılar cihazlardan Dicle'nin artık herkes tarafından bilinen 'tililisine' tanıklık eder.

Mevzide artık bir Miştenur destanına dönüşür. Miştenur Tepesi'ndeki mevziisi ile adeta bütünleşen Dicle, bir kademe geri çekilme kararına rağmen geri adım atmaz. Cihazdan ulaşan komutanlar, onun “Asla, tek adım geri atmam” cevabı ile karşılaşır. Dicle, mevziisini bırakmaz, ancak burada başından yaralanır ve hastaneye zorlukla yetiştirilir. Hastanede doktorların müdahalesi sırasında Dicle’nin, “Başımı çabuk sarın, Miştenur’a geri döneceğim” sözleri yankılanır. Başındaki öldürücü yaraya rağmen ısrar ederken, kendinden geçer ve o günden sonra zorlu bir tedavi süreci başlar. Dicle, kendine geldiğinde artık, Miştenur Tepesi DAİŞ’in eline geçmiştir. Dicle’nin öfkesi büyüktür, o günden sonra büyük bir çaba ile iyileşmeye çalışır. Bir an önce mevziisine dönmek, Miştenur’u yeniden özgürleştirmek için yanıp tutuşan Dicle’nin hayali, Miştenur Tepesi'nde özgürlük halayına durmaktı.

EYLEM DENİZ İÇİN İNTİKAM YEMİNİ EDİYOR...

Dicle, yaralı evinde olduğu günlerde çok sevdiği arkadaşı, Kobanê direnişinin sembollerinden MLKP savaşçısı Eylem Deniz (Sibel Bulut) Güney cephesinde bir sabotaj eylemi sırasında şehit düşer.

Dicle, Deniz'in şehadetinin ardından büyük üzüntü yaşıyor ve artık Deniz'in intikamı için de mevziisine bir an önce dönmek istiyor. Bu günlerde Kobanê savaşını takip eden gazeteciler Dicle ile Deniz'i anlatması için bir röportaj yapıyor. Deniz'i anlatırken boğazı düğümleniyor ve bir süre sonra gözyaşları ile Deniz'e olan sevgisini ve şehadetinin yarattığı üzüntüyü anlatıyor.

Dicle, intikam yemini ediyor, Deniz'in anısına DAİŞ soysuzlarını paramparça edeceklerini söylüyor.

YENİDEN MEVZİDE

Her zamanki gibi verdiği sözü tutuyor. Mevziisinde her zamanki gibi büyük bir fedailikle savaşıyor, her an, her gün Deniz'in intikamını alıyor ve Miştenur'u özgürleştirme hayaline adım adım yaklaşıyor. Artık 2014 yılının son günleri yaşanıyor, Kobanê'de. YPG/YPJ savaşçıları Kobanê'yi DAİŞ için cehenneme çevirmiş ve özgürleştirme hamlesi başlamış. Yeni yılın ilk önemli hamlesi Mekteba Reş (Siyah Okul) olacak. Mekteba Reş Operasyonu Dicle için çok önemli; okul alınırsa Miştenur operasyonu başlayacak. Okul Miştenur Tepesi'ne giden yolu açacak. Dicle, heyecanlı, coşkulu ve kendisini bu operasyona hazırlıyor. Miştenur’da halay çekmenin hayalini kuran Dicle'nin, bu hayaline yaklaştıkça direnci artıyor; adeta kabına sığamıyor.

DESTAN TAMAMLANIYOR; BOMBASININ PİMİNİ ÇEKER...

Tarihler Aralık ayının son gününü gösteriyor. Mekteba Reş Operasyonu başlıyor. Dicle ve arkadaşları harekete geçiyor, Dicle, takım komutanı olarak operasyona katılıyor. Kobanê savaşında takım komutanı olarak yer alıyordu ama savaştaki duruşu, fedakarlığı, savaşçı yapısına verdiği güven ile bir cephe komutanı kadar rol oynuyordu. Operasyon başlıyor, Dicle her zamanki gibi destansı direniyor. Operasyonun en kritik noktasında bulunan Dicle, bir evde tek başına sıkışıyor, çeteler etrafını sarıyor. Telsizden arkadaşlarına, "Kesinlikle eve yaklaşmayın, beni çembere aldılar, etrafa da pusu attılar, gelirseniz şehit düşersiniz, gelmeyin" diyen Dicle, burada destan yazmaya devam ediyor.

Telsizden arkadaşlarına şu sözleri sarf ediyor: "Sonuna kadar direneceğim, merak etmeyin, düşmana boyun eğmem!"

Kobanê'de direnişçiler yeniden, telsizden Dicle'nin destanını dinliyor, Dicle'nin 'tilili' sesi, düşmana olan öfkesi tüm telsizlerden yankılanıyor. Sanki çembere alınan o değil de DAİŞ çetesi... Son mermisine kadar direnen Komutan Dicle, çeteler eve girince üzerindeki bombanın pimini çeker ve onlarca çeteyi imha ederek şehadete ulaşır.

Her mevzinin destansı direnişçisi, Miştenur sevdalısı Dicle, Zagros'tan sonra bu hayalini de gerçekleştiremez; Miştenur'da halay başı olamaz ama halayın öncüsü olur!

YPJ savaşçıları, Miştenur'a ulaşınca Komutan Dicle Rojhilat'ın hayalini gerçekleştirir. Onun 'tililisi' kulaklarında yankılanarak...

...