Hindistan’da kadın sorunu ve çözümü tartışıldı

Hindistan’ın Bangalore kentinde düzenlenen uluslararası çalıştayda, kadın kurtuluş perspektifleri tartışıldı. Sakine Cansız’a adanan üç günlük çalıştaya, Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi’nin kurtuluş ideolojisi damgasını vurdu.

Hindistan’ın güneyindeki Bangalore kentinde 16 ülkeden bir araya gelen yaklaşık 200 kadın, üç gün boyunca kadın kurtuluşu konusunda mücadele deneyimlerini ve ideolojik perspektiflerini tartıştı. 2016 yılında Nepal’de düzenlenen 2. Dünya Kadın Konferansı’nda alınan karar doğrultusunda düzenlenen çalıştay, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü şehitlerinden Sakine Cansız ve geçen yıl Hindistan’da faşistler tarafından katledilen Gauri Lankesh’e adandı.

‘DEMEK Kİ DAHA FARKLI MÜCADELE ETMELİYİZ…’

Taban Kadınlarının Dünya Konferansı bileşenleri tarafından düzenlenen çalıştayın her gününde kapsamlı bir sunum yapılıp, ardından toplu tartışma yürütüldü. Çalıştayın ilk günündeki sunum Hindistan Devrimci Kadın Örgütü (AIRWO) Genel Sekreteri Sharmistha Choudhury tarafından yapıldı. Choudhury, çağımızda kadına yönelik saldırıların epidemi düzeyine ulaştığını ancak her zamankinden daha fazla kadının mücadele ettiğini vurguladı. Kadına yönelik şiddetin genel koşullardan kopuk ele alınmaması gerektiğini belirten Choudhury, eril şiddetin Hindistan’da son yıllarda korkunç boyut ve biçimlere ulaştığının altını çizdi. AIRWO Genel Sekreteri, bu konuda “Şiddetin kökü nedir? Esasen buna yoğunlaşmalıyız. Hindistanlı kadınlar olarak şiddete karşı en büyük protestoları gerçekleştiriyoruz ama bu protestolarla değişimi yaratamıyoruz. Demek ki daha farklı bir mücadeleye ihtiyacımız var” şeklinde konuştu. Ataerkilliğin ortadan kalkması için sınıf ve devletin ortadan kalkması gerektiğini ifade eden Sharmistha Choudhury, “kadın özgürlüğü kadının toplumsal üretimdeki yerine bağlıdır” deyip, kadın hareketinin bütün sol, demokratik, devrimci hareketle bağ içinde olması gerektiğini dile getirdi. Choudhury devamında kadınların feminizmi bütün sol örgütler içine taşıması gerektiğini, kadın ve sınıf kurtuluşunun diyalektik süreçler olduğunu ve bağımsız-özerk kadın örgütlerinin öneminin çok fazla olduğunu vurguladı.

‘MİMARI ABDULLAH ÖCALAN’

Çalıştayın ikinci gününde Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi’nin mücadele deneyimleri ve ideolojik tespitleri anlatıldı. REPAK Temsilcisi Meral Çiçek ve Uluslararası Kürt Kadın Hareketi Temsilciliğinden Dilar Dirik’in birlikte yaptığı sunumda, öncelikle çalıştayın adandığı Sakine Cansız’ın Kürt kadın özgürlük mücadelesindeki yeri anlatıldı. Özellikle 20. yüzyıldaki sol-sosyalist devrim hareketlerinde kadınların önemli rol oynadığını ancak kadınların konumlarının pek değişmediğini vurgulayan Çiçek ve Dirik, Kürt Özgürlük Hareketinin cins sorununu ikincil değil temel sorun olarak ele aldığını kaydetti. Kürdistan’da kadın özgürlük çalışmasının mimarının Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan olduğuna vurgu yapılan sunumda, cins ve sınıf sorununa yaklaşımdaki paradigmasal değişim sürecinin parametreleri aktarıldı. Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi temsilcileri, örneklerle devrimci hareketler içinde radikal cins ve sınıf mücadelesinin önemini vurgularken, güçlü bir kadın kurtuluş mücadelesi için erkekliğin bir sistem olarak çözümlenmesi gerektiğinin altını çizdi. “Erkekliğin sistem olarak aşılması sosyalizmin temel ilkelerinden olmalı” denilen sunumda, erkeği dönüştürme projesi bağlamındaki deneyimlere yer verildi. Kürt kadınlarının özgün ve özerk örgütlenmelerini geliştirerek kazanımlar elde ettiğinin altı çizilirken, kopuş teorisi ve sonsuz boşanma kuramları ile kadın kurtuluş ideolojisi özetlendi. Sunumda kurtuluşun “devrimden sonraya” ertelenemeyeceği vurgulanıp, “Her özgürlük arayışı kadın özgürlüğünü merkezine almak zorunda. Çünkü kadın sorunu ne ikincil bir sorun ne de bir yan çelişkidir. Bütün sorunların anasıdır” denildi.

‘ÖZGÜN VE ÖZERK ÖRGÜTLENME ŞART’

Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi’nin ideolojik-teorik tespitlerini yaşamsal kılmak için son yıllarda geliştirdiği pratik mekanizmalardan da örnek veren Çiçek ve Dirik, devrimci hareketlerdeki kadınların tarihsel öncülük rolünü oynayabilmesi için özgün ve özerk örgütlenmesinin şart olduğunun altını çizdi: Sunumda, şöyle denildi: “Ataerkilliğin sonu mümkündür. Zira insanlık tarihindeki en kısa dönemi oluşturuyor. Ataerkilliği, 2. kadın devrimini her yerde gerçekleştirerek aşabiliriz. Böylesi radikal bir kadın devrimi olmadan yaşamın bütün sömürü biçimlerinden özgürleştirilmesi mümkün olmayacaktır. Ancak köle kadınla da devrim yapılamaz. Dolayısıyla toplumun özgürlük ve eşitlik düzeyini belirleyen kadın özgürlük ve eşitlik düzeyidir.”

‘TEMEL ENGEL, KÜÇÜK BURJUVA BİÇİMİ’

Çalıştayın üçüncü ve son gününde ise Almanya’dan ICOR Genel Koordinatörü Monika Gaertner-Engels ve DKK Avrupa Koordinatörü Halinka Augustin tarafından hazırlanan sunum yapıldı. Monika Gaertner-Engels, Türk devletinin Efrîn’e yönelik işgal saldırılarının protesto edildiği bir gösteride YPG bayrağını taşıdığı gerekçesiyle yargılandığı davanın duruşması görüldüğünden çalıştaya katılamayınca, sunum Halinka Augustin tarafından okundu. Sunumda kadınların en büyük başarıları devrimci birlik içinde elde ettiği belirtildi. Marks ve Engels’in kadınlar için geliştirdiği çifte üretim kavramının ele alındığı sunumda, ancak sosyalist toplumda kadın ve erkeğin kurtuluşu için koşulların mümkün olabileceği ifade edildi. Temel engelin küçük burjuva düşünce biçiminin olduğu söylenen sunumda, burjuva feminizminin de bundan payını aldığı belirtildi. Kürt Özgürlük Hareketi’nin kadın sorununu merkeze alan ve kadını tarihteki ilk sınıf olarak ele alan yaklaşımına itiraz edilen sunumda, sömürünün özel mülkiyetin ortaya çıkması ile geliştiği ifade edildi.

‘KÜRT HAREKETİNDEN ÇOK ŞEY ÖĞRENEBİLİRİZ’

Özellikle Afrika ve Asya kıtalarından katılım sağlayan kadınlar, Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi’nden daha çok şey öğrenebileceklerini ifade edip, çeşitli sorular sorarken, Almanya’dan katılan kadınlar Kürt kadınlarının mücadelesinin anlam ve önemini vurguladı, ancak esas düşmanın ataerkillik değil emperyalizm olduğunu söyledi.

‘DAHA DERİN TARTIŞMAYA İHTİYAÇ VAR’

Tartışmaları özetleyen REPAK Temsilcisi Meral Çiçek, Dünya Kadın Konferansı bileşenleri olarak teorik-ideolojik tartışma zeminleri çoğaltıp, kavram ve kuramlar üzerine daha derinlikli tartışmaya ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Cins sorunu, sınıf mücadelesi, devrim ve devrimci gibi kavramların farklı anlaşıldığını belirten Çiçek, “örgütlü kadınlar olarak dogmatizmin üzerimizdeki etkileri sorgulamaya ihtiyacımız var. Çok açık tartışabilmeliyiz ama bununla birlikte erillikten arındırılmış bir tartışma dili ve kültürü geliştirmeye ihtiyacımız var” diye konuştu.

Üç günlük çalıştay dün akşam devrimci kadın şarkıları ve Rojava’dan direniş parçaları eşliğinde halaylarla sona erdi. Çalıştayın sonuç bildirgesinin önümüzdeki günlerde açıklanması bekleniyor.