Irgat: Basılan köyler HDP oylarının yoğun olduğu yerler

İşkence olayı ile gündeme gelen Yahya mahallesinin daha önce de 8 kez basıldığını söyleyen HDP'li Mizgin Irgat, son dönemde basılan köylerin HDP oylarının yoğunlukta olduğu yerler olduğunu belirtti.

Erzurum’un Karayazı ilçesine bağlı Yahya mahallesine 8 Eylül Cuma günü, sabah saatlerinde bini aşkın asker ve polis, onlarca zırhlı araçla baskın düzenlenmişti. Baskın esnasında ablukaya alınan mahallede Mehmet Göksu ve oğlu Ahmet Göksu'nunkilerle birlikte, 33 evin kapıları kırılarak aramalar yapılmıştı ve aramalardan hiçbir şey bulunamamıştı. Polis ve askerler, baskın sırasında mahalleliye işkence ederek, gözaltına almıştı.

Yaşananlardan sonra Halkların Demokratik Partisi (HDP) mahalleye bir heyet gönderdi. Heyette yer alan HDP Bitlis Milletvekili Mizgin Irgat, gözlemlerini anlattı.

Yaşanan süreci "yeni bir konsept" olarak değerlendiren Irgat, "Asker ve polislerin köylülere işkence esnasında ‘Bu daha başlangıç, bundan sonra da göreceksiniz’ cümlelerini hem Hakkari hem de Karayazı’da dile getirmiş olmaları, bu operasyonların bilinçli ve tek yerden yapıldığını ve tek yerden komut verildiğini gösteriyor” ifadelerini kullandı.

‘KÖYLER BOŞALTILMAYA ÇALIŞILIYOR’

Bir köyün toplu şekilde suçlanarak işkence esnasında ifadelerinin alınmaya çalışıldığını belirten Irgat, “Meydan dayağından geçirerek, sözlü hakaret ederek, aramalar ve gözaltına almaların; hukuki hiçbir gerekçe işlenmeksizin yapılması bu süreçte köyleri boşaltmayla, zayıflatmayla, korku cumhuriyeti oluşturmak amaçlanmıştır. Hiyerarşik olarak komuta zinciri içerisinde emir veren de ve uygulayan da suçludur. Kanunsuz, yasaya aykırı emirler var” dedi.

'KÖY DEFALARCA BASILMIŞ’

Yayla mahallesindeki baskında kadınlara sözlü taciz, hakaret ve cinsiyetçi küfürlerin edildiğini ifade eden Irgat, “33 evin kapısı kırılarak, şiddet uygulayarak girilmiş ve her ev 2, 3 defa aranmış. Ama Ahmet Göksu ve babası büyük bir işkenceden geçirilmiş. Ortada bir suç varsa, adli bir vaka varsa, deliliniz varsa bunu gidersiniz hukuk çerçevesinde yargı önünde çıkarırsınız. Evde işkence yapamazsınız ve zorlayamazsınız. Askerler köye gidip ‘neden ışıklarınız açık, neden hareketlisiniz’ gibi saçma sapan şeylerle sürekli baskı uygulamaya çalışıyor. Bize anlatıldığı kadarıyla köyde 8 defa basılan evler var ve her defasında da bu evlerden bir şey çıkmamış. Bu, aslında insanları gerçekten köyünden evinden koparmak, ayrılmaya zorlamaktır” ifadelerini kullandı.

‘HDP OYLARININ FAZLA OLDUĞU KÖYLER BASILIYOR’

Son dönemde basılan köylerin HDP oylarının yoğunlukta olduğu yerler olduğuna vurgu yapan Irgat, “Bu tesadüf de dikkat çekiyor. Basılan köyler muhalif köyler oldukları anlamına geliyor. Bu temelde de onların siyasi iradelerine, politik tercihlerine de yapılan bir saldırı olarak değerlendiriyorum. Bu insanlar tercihlerinden dolayı cezalandırılmak isteniyor. Bu insanların bir dahaki süreçte politik tercihlerini değiştirmesi için iktidar baskı yapıyor. Bunu direk yapmak da dolaylı yapmak da anayasal suçtur. Tercihlerinden dolayı insanları yargılayamazsınız, cezalandıramazsınız ya da onlar üzerinde bunu baskı gerekçesi yapamazsınız” diye konuştu.

‘TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ'

Köylüleri hiçbir gücün siyasi irade ve fikirlerinden asla pişman ettiremeyeceğini söyleyen Irgat, “Köylüler ‘Kimseye hakaret etmedik, kimseyi suçlamadık. Biz kime oy verip vermeyeceğimizi biz biliriz. Kürt olmamızdan kaynaklı yaşadığımız bu durumu da asla kabul etmiyoruz’ mesajı verdi. Hukuken ve siyasetten de bunların takipçisi olacağız. Israrla bu süreçten geri adım atmayacağız ve bu yaşanan bütün olayların üzerine gideceğiz. Zaten gidip raporlarımızı hazırladık. Biz tarihe not düştük. Hem iç hukuk hem de uluslararası hukukta mutlak süratle bunların takipçisi olacağız. En büyük adalet hakikati unutmamaktır. Bu hakikatin peşinde olacağız” dedi.

'BUNLAR TÜRKİYE'YE KAYBETTİRİR'

Türkiye’nin geçmişte bu tür yaşanan olaylardan dolayı Avrupa İnsanlar Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) birçok kez mahkum olduğunu hatırlatan Irgat, “Bir sürü olayda, Türkiye’nin mahkum olduğunu biliyoruz. Rusya’dan sonra uluslararası alanda en çok mahkum olan ikinci ülke konumunda. Sıralaması hiç aşağı inmiyor. Bu da bu uygulamalarla alakalıdır. Bu yaşananlar da bir şekilde mutlaka uluslararası kamuoyunun gündemine gelecektir. Bir de toplumsal kırılma yaratılıyor. Yargısal boyutu bir yana, diğer taraftan da insanlar gerçekten ciddi bir güven kaybı yaşıyor. Devleti yönetenlere karşı ciddi bir güvensizlik meydana geliyor. Toplumsal birlikteliği yakalamada ciddi sorunlara neden olacak bir süreçtir. Şuan da her konuda geride olan bir ülke karşısında bu uygulamalar toplumsal kutuplaşmanın derinleştirildiği, acıları büyüttüğü ve net bir şekilde bir çözüme sonuç vermediği noktasında herkes hem fikir. Bu pratikler Türkiye’ye kaybettirir” diye konuştu.

’12 EYLÜL’ÜN ÖTESİNE GEÇİLDİ’

Irgat, 12 Eylül’ün argümanlarının güncelleştirildiği ve hata ötesine geçildiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Şuan 12 Eylül argümanları ya da o dönemde uygulanmış ve bütün Türkiye’yi mahkum eden her şey bütün güncelliğiyle yürürlükte. Bunların hepsi 12 Eylül ruhunu tam anlamıyla güncellendiği anlamına geliyor. Güvenlik güçlerinin keyfi uygulama ve kararları ile işkence meşrulaştırıldı. Her hukuksuzluğun cezasızlıkla sonuçlandığı bir süreç var. Bugün yaşananların 12 Eylül sürecinin ruhu ve pratiğinin yaşandığı ve ötesine geçildiğini çok rahat söyleyebiliriz.”

'TOPLUMUN SİNİR UÇLARINA DOKUNULUYOR’

HDP'li Aysel Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk'un cenazesine saldırıyı hatırlatan Irgat, şunları söyledi: “Gerçekten toplumun sinir uçlarına dokunan ve ciddi tehlikeleri barındıran bir süreçten geçiyoruz. Gelecekte bütün Türkiye toplumunun bu şekilde tahrik edilmesi, bu şekilde sürecin devam ettirilmesi toplumsal uzlaşıyı bitiren, kutuplaştırmayı hat safhaya çıkaran sürecin ayak sesleridir. Bu noktayı çok tehlikeli buluyoruz. Bu sürecin bir an önce kesinlikle sonuçlandırılması gerekiyor. Bu suçları işleyenlerin kesinlikle yargı önüne çıkarılması gerekiyor. Toplumsal öfke şuanda çok fazla. Oradaki köylüler, oradaki insanlar herkes bu hakareti kendisine yapılmış sayıyor. Dolayısıyla bu öfke büyüktür."