Kadın Örgütleri: HDP milletvekilleri derhal serbest bırakılsın

Kadın Örgütleri: Öfkemiz büyük! Şimdi erkek egemen sisteme karşı mücadele eden HDP’yi ve onun kadın vekillerini sahiplenme, enternasyonal dayanışma günüdür. Bu dayanışmayı büyütelim.

HDP’li vekillerin tutuklanmasına ilişkin ortak ve yazılı bir açıklama yapan Avrupa Sosyalist Kadınlar Birliği, Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, Yeni Kadın, Avrupa Kürt Kadın Hareketi, Almanya Kürt Kadın Hareketi, Demokratik Alevi Federasyonu-Kadın, Êzidî Kadın Meclisi, Ceni Kadın Bürosu, faşist saray darbecisi AKP’nin her gün yeni ‘darbeler’ yapmaya devam ettiğini belirtti.

Parlamentoda milletvekillerine, 6 milyon emekçinin seçtiği Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) darbeler yaparak, Eş Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile birlikte toplam 11 milletvekilini 3 Kasım’da gece operasyonu ile zorla gözaltına aldığı ifade edilen ortak açıklamada, “Gözaltı aşamasına kadar faşist Türk devleti ve onun diktatörü Erdoğan, HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması için Anayasa ve Meclis iç tüzüğüne ters düzenlemeler yaparak süreci başlattı. Adalet Bakanlığı tarafından HDP’li vekillerin ‘ifade vermeye gelin’ çağrısına ‘hayır biz halkın temsilcileri dokunulmazlığımız var ifade vermeye gelmeyeceğiz, direneceğiz’ yanıtını verdiler. Vekiller tüm siyasi çalışmalarını parlamentoda, sokakta, eylemde devam ettirerek Türk burjuva rejimine ve faşist AKP’ye karşı direndikleri gibi, zorla gözaltına alındıkları gece yarısı da emniyetin kapıları kırarak zorla götürmek istemelerine karşıda teslim olmadılar.

Bugün faşist mahkemelerin, yargısının hazırlandığı fezlekelerde devrimci, demokratik siyaset yapan vekillere atfedilen suçlamaları dair kısaca özetlersek ‘DTK, KCK faaliyetlerini yürütmek, PKK’ye üyesi olmak, 6-8-Ekim Kobanê için ayaklanma çağrısı yapmak, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek, cumhurbaşkanına hakaret etmek, emniyeti aşağılamak, gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet etmek, devletin birliğini bütünlüğünü bozmaya teşebbüs etmek, askeri yasak bölgeye girmek’ gibi gerekçeler sunuluyor” denildi.

“Bu güne kadar HDP ne yaptı?” diye sorulan açıklamada, HDP’nin faşizmin saldırıları olan savaş, katliam, inkarcılık, yasakçılık, ayrımcılık gibi her türlü gerici politikalara karşı mücadele ettiği de kaydedilen açıklamada şunlara yer verildi: “HDP kadınların, halkların, işçilerin, ezilenlerin, gençlerin partisi oldu. HDP yok sayılan ulusal kimliklerin, inanç toplulukların temsilcisiydi. HDP yolsuzluklara karşı sessiz kalmadı. HDP, erkek egemenliğine karşı özgürlük ve eşitlik talebiyle mücadele eden kadınların partisi oldu. Bundan dolayı da faşist rejimin HDP vekillerine atfen suçlamaların hiçbir hükmü yoktur. Esas terörist katliamcı olan faşist Türk devleti ve onun sözcüsü AKP, Erdoğan’dır. AKP’nin savaş konseptli politikalarına bakacak olursak esas yargılanması gereken AKP’nin, rejimin kendisidir.

Faşist, politik İslamcı AKP 7 Haziran seçim yenilgisinin ardında HDP’ye karşı siyasi linç kampanyası yürütmüştü. 20 Temmuz 2015’ten itibaren faşist Erdoğan ve Türk burjuva devleti Saray Darbesi gerçekleştirdi. O günden, 15 Temmuz 2016 darbesine ve bugüne kadar Olağan Üstü Hal, Kanun Hükmünde Kararnameleri çıkartarak devrimci, ilerici, demokrat tüm toplumsal kesimleri hedef tahtasına oturttu. Gazeteler, radyolar, televizyonlar kapatıldı, internetler kesildi, yayın yasakları getirildi. Akademisyenler üniversitelerden atıldı, uzaklaştırıldı. Parti binaları, evler sıkça basılarak demokratik zeminde siyaset yapanlar tutuklandı. Kürt halkının Kürdistan bölgesinde yerel yönetimlere halkın seçtiği belediye başkanları tutuklandı, belediyeler HDP’nin elinden alınarak devlete ait yönetimlere ‘kayyum’lara verildi.

Kürt kentlerinde taş üstünde taş bırakılmadığı, insanlar yakılıp, katledildiği gibi ilçelerde sokağa çıkma yasakları, köy, mezra yasakları uygulandı. Fettullah Gülen darbesi bahanesiyle tek adam diktatörlüğü, Hitler faşizminin pratiğini Türkiye ve Kürdistan’da emekçilere korkunç acılar yaşatılarak uygulandı. Suruç, Ankara gibi yerlerde DAİŞ işbirliği ile devrimci sosyalistler, barışsever halkımız bombalanarak katledildi.

Rojava’da halkların kardeşçe yaşadığı devrimi boğmak için faşist DAİŞ çeteleri korundu, büyütüldü, TIR’lar dolusu silah DAİŞ’e yollandı. Cerablus işgali ile Kobanê ve Êrfîn kantonlarının birleştirilmesi engellenerek Rojava devriminin ilerlemesinin önü kesilmeye çalışıldı. Gerçek teröristin AKP’nin olduğu kendi kapitalist, faşist çıkarları için halklarımıza ve onun öncülerine azgınca saldırdığını bu örneklerden de görülebiliyoruz.”

Avrupa’daki göçmen ve yerli demokratik, sosyalist, feminist kadın örgütleri olarak HDP’yi sahiplendikleri de kaydedilen açıklamada “HDP’nin kadın özgürlük mücadelesinin tüm taleplerine ve çağrılarına göre kendisini var etmeye çalıştığı, ezilen tüm kadınlara sahip çıkan bir parti olduğunu biliyoruz. HDP programında, tüzüğünde kendisini kadın eksenli örgütlüyor. Eşbaşkanlık sistemiyle eşitlik mücadelesinin parlamentoda, belediye yönetimlerinde önemli bir simgesi oldu. Seçimlerde milletvekili ve belediye başkan adayların yarısını kadınlardan belirledi. Kadın eksenli anayasayı savundu. Kadın ve Eşitlik Bakanlığının kurulmasında ısrar etti. Belediyelerde işçilerin toplu iş sözleşme taleplerinde ‘8 Mart Dünya Emekçi Gününü ücretli izin günü olsun’ maddesine imza attı. Bütçenin toplumsal cinsiyete dayalı düzenlenmesini istedi. Kadına yönelik şiddete karşı caydırıcı önlemler alınması için mücadele etti. Kürdistan’daki savaşın durdurulması kadın ve çocukların savaşta yaşadığı zulmün son bulmasını barış eksenli istedi. Gözaltında bulunan HDP’li tüm milletvekilleri ve kadın milletvekilleri Figen Yüksekdağ, Nursel Aydoğan, Leyla Birlik, Selma Irmak, Gülser Yıldırım’ın HDP’nin kadın partisi olması mücadelesinin temsilcileri olarak görüyor ve sahipleniyoruz.

Öfkemiz büyük! Şimdi erkek egemen sisteme karşı mücadele eden HDP’yi ve onun kadın vekillerini sahiplenme, enternasyonal dayanışma günüdür. Bu dayanışmayı büyütelim!

Tüm emekçi kadınları ve halklarımızı HDP Eş başkanları Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş şahsında gözaltındaki tüm milletvekillerimizin derhal serbest bırakılması için sokağa eyleme çağırıyoruz” denildi.