'Kadınlar bir araya gelirse herkes özgürleşir'

Çınar Pêncewînî, Viyan Agiri ve Sûleymanîye Tevgera Azad Eş Başkanı Ronak Mecid, kadın devriminin önemine dikkat çekerken, "Kdınlar olarak bir araya gelmeliyiz ki özgürlüğümüzü elde edebilelim, toplumu özgürleştirebilelim" dediler.

KJK 02-06 EYLÜL 2017 tarihleri arasında 115 delegenin katılımıyla 8. Kurultayını gerçekleştirdi. Kurultaya delege olarak katılan KJAR Yürütme Konseyi üyeleri Çınar Pêncewînî, Viyan Agiri ve Sûleymanîye Tevgera Azad Eş Başkanı Ronak Mecid, Aryen TV’ye verdikleri demeçte 8. Kurultay da tartışılan konuları anlattılar. Kadın birliğine vurgu yapan kadınlar Başur ve Rojhilat Kurdistanı'n a devrimin kadının eliyle gerçekleşeceğini söylediler.

PÊNCEWÎNÎ: 26 YILLIK İKTİDAR, KADIN ÖLDÜREN BİR İKTİDAR

KJAR Yürütme Konseyi Üyesi Çınar Pêncewînî, Güney Kürdistan'daki kadın cinayetlerinin, tecavüz ve yakma olaylarının iktidarın politikalarından bağımsız olmadığını söyleyerek, “26 yıllık bir bölge hükûmeti, geçmişi var. Fakat bu iktidar, kadınları öldüren ve kadınları misyonsuz bırakan bir iktidar oldu" vurgusunu yaptı. Buna karşı kendilerini Ortadoğu Halkları Önderi Abdullah Öcalan’nın felsefesiyle örgütlediklerini ve kadın mücadelesini yükseltmeye çalıştıklarını ve Güney devrimini kadınların yapacağını anlatan Pêncewînî, şunları dile getirdi:

“8. Kadın Kurultayımızın başta Önder Apo’ya, Kürdistan ve tüm dünya kadınlarına, bizleri bugüne getiren tüm şehitlerimize kutlu olsun, diyorum.

8. KJK Kurultayında Kürdistan, Ortadoğu ve uluslararası alanda yürütülen kadın çalışmalarına ilişkin tartışmalar yürütüldü. KJK bilindiği üzere tüm kadın örgütlerini, hareketlerini içinde barındıran bir çatı hareketidir.

Biz de Güney Kürdistanlı kadınlar olarak Güney Kürdistan’da kadın çalışmaları yürütüyoruz. Güney Kürdistan’da kadınların yaşadıkları sorunlar çok fazla. Katledilme, yakma, tecavüz gibi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. 26 yıllık bir bölge hükûmeti geçmişi var. Fakat bu iktidar, kadınları öldüren ve kadınları misyonsuz bırakan bir iktidar oldu. Namus adı altında kadınlar öldürülüyorlar her gün.

Kurultayda Güney Kürdistan’a yönelik tartıştığımız hususlar daha çok bu yönlüydü. Biz de orada Önder Apo’nun ideoloji ve felsefesi temelinde kendimizi örgütlüyoruz. Önder Apo’nun düşünceleri, felsefesi kadınlar için yeni bir projedir. Önder Apo’nun ideolojisi çerçevesinde Güney Kürdistan’daki çalışmalarımızın gidişatını, örgütlenme düzeyini tartıştık. Önderliğimiz 'Güney devrimi kadın devrimi' diyor. Bu temelde bizim de kadınlar öncülüğünde Güney Kürdistan’da bir devrim gerçekleştirmemiz gerekir.”

'ÖNCE ZİHNİYET ÖZGÜRLÜĞÜ'

Güney kadınlarının geçmişteki Kürt mücadelesine yaptığı önemli öncülüğü hatırlatan Pêncewînî, şöyle devam etti:

“Güney Kürdistanlı kadınlar Kürt mücadelesinde geçmişte büyük öncülükler yapmışlardır. Halepçe’de, Enfal'de çok fazla katledilmişlerdir. Güney Kürdistan’daki siyasi partiler arasındaki savaşlarda da kadınlar büyük zararar görmüşlerdir. Kadınların artık şu gerçeği görmesi gerekir; artık Güney Kürdistan’da devrimin öncülüğünü kadınların yapacağına inanmalı, kendilerini örgütlemelidirler. Çünkü bugün her yer ve tabiki Güney, Rojava devriminden büyük güç alıyor. Rojava Devrimi kadınlar öncülüğünde başarıya ulaştı ve hâlâ da bu öncülük devam ediyor. Güney Kürdistan açısından da böyle bir devrim kesinlikle gerekiyor. Bugün hegemonik güçler Güney Kürdistan’da çok bilinçlice kaos ve kriz yaratmaktadırlar. Bunu yaparak, toplumun düşürülmesi ve toplum olmaktan çıkarılması hedefleniyor. Bazı televizyon kanallarını toplumu ahlaksızlaştırmak için açtılar. KDP’nin bazı medya kanalları buna örnektir. Türk dizilerinin dublajları yapılıyor ve Güney Kürdistanlı gençler ve toplum bunu izliyorlar ki kendi kültür ve gerçekliğinden uzaklaşsın, toplum olmaktan çıksın, özgürce hareket etmesin. Bir insan kendisini özgürleştirmek istiyorsa önce zihniyetini özgürleştirmeli. Onun için Güney Kürdistan açısından devrim yapmak kaçınılmaz olmalıdır."

'DEVRİMİ KADINLAR YAPACAK'

KJAR Yürütme Konseyi Üyesi Viyan Agiri, 'üçüncü dünya savaşı'nın en kızgın halini aldığı bu süreçte yapılan bu kurultayın çok önemli olduğunu vurgulayarak, dört parça Kürdistan için önemli kararlara gidildiğini söyledi. Agiri şu hususlara vurgu yaptı:

“8. Kadın Kurultayını Önder Apo, özgürlük yolunda şehit düşenler, yine Ortadoğu ve dünya çapında mücadele eden kadınlar için kutluyorum.

Bugün Kürdistan’ın dört parçasında saldırılar var, çok tehlikeli bir süreçten geçiyoruz. Sadece fiziki değil, zihniyetimize dönük de saldırılar gerçekleştirilmektedir. Üçüncü dünya savaşını yaşadığımız böylesi bir dönemde KJK Kurultayını gerçekleştirmiş olmamız çok önemliydi. Kurultayda dört parça Kürdistan’a ilişkin çok önemli tartışmalar yürütüldü. Ortadoğu ve İran’a yönelik önemli tartışmalar yürüttük. Öyle inanıyorum ki burada yürüttüğümüz tartışmalar Ortadoğu ve dört parça Kürdistan’daki kadınlar açısından önemli gelişmelere vesile olacak. Ama özellikle Rojhilat'taki kadınlar ve yine İran’da yaşayan Belluc, Fars, Azeriler için gelişme yaratacak. Bunun öncülüğünü de kadınlar yapacak.

MECİD: İŞGALE KARŞI NAMUS MÜCADELESİ VERİLİYOR

Süleymanîye Tevgera Azad Eş Başkanı Ronak Mecid, KJK’nin kadınların çatı partisi olduğunu ve verdiği mücadelenin büyüklüğüne değindi. Mecid şunları dile getirdi:

“Öncelikle 8. Kadın Kurultayını kutluyorum. Koma Jinen Kurdistan tüm kadınlar açısından bir çatı hareketidir. Her açıdan bir çatı hareketidir; sağlık, ekonomik, eğitim, öz savunma ve diplomasi bakımından bir çatıdır. KJK, tüm kadınların bir araya gelmesini sağlayan bir çatı hareketidir.

Kurultayda, tüm Kürdistan parçalarında yaşanan siyasal gelişmeleri ele aldık. Yine Ortadoğu’da da yaşanan sıcak gelişmeler tartışıldı. Kürdistan’da ve Ortadoğu’da kadın açısından ve genel olarak da yaşanan eğitim, sağlık, ekonomik, öz savunma vb. krizler kapsamlıca ele alındı.

Bugün Kürt kadınları öncülüğünde Kürdistan ve Ortadoğu’da özgürlük mücadelesi yürütülüyor. Kadınların ve toplumların namusu, özgürlüğü için mücadele ediliyor. Topraklarımızın işgaline karşı namus mücadelesi veriliyor.

Kurultayda öncelikle Kürdistan ve Ortadoğu’da yaşanan siyasal gelişmeler, ardından kadınların örgütlenme sorunları ve örgütlülük düzeyinin hangi aşamada olduğu tartışıldı, önemli tespitlerde bulunuldu. Yürütülen tartışmalar çok farklıydı, etraflıydı. Tartışmalar çerçevesinde bazı planlamalar çıkarıldı, projeler oluşturuldu.

'ÖZ SAVUNMA TÜM DÜNYA KADINLARI İÇİNDİR'

Yine kadınların öz savunması hususu tartışıldı. Bilindiği üzere kadınlar her gün katliamdan geçiyor. Örneğin eğer Şengalli kadınlarımızın, yine Reqa ve Musul’daki kadınların bir öz savunma mekanizması, gücü olsaydı katledilmez, satılmaz ve tecavüze uğramazdı. Bundan da anlaşılacağı üzere öz savunma kadınlar açısından vazgeçilmez ve olmazsa olmaz bir konudur. Bugün Şengal ve Rojava, yine Demokratik Kuzey Suriye Federasyonunda kadınların öz savunması gelişmiş durumda. Bizlere de yansıdığı üzere öz savunma oluşturulduğundan bu yana yaşanan tüm sorunlara karşı mücadele veriliyor. Rojava’da kadınların yürüttüğü mücadele sadece oradaki kadınları kapsamıyor. Öz savunma eksenindeki bu mücadele modeli tüm dünya kadınları açısından verilen bir mücadele oluyor. Dünyanın birçok ülkesinden kadınlar gelip YPJ’ye katılıyorlar. YPJ’nin bileşimi sadece Kürt kadınlarından oluşmuyor, Arap kadınları, Asuri, Keldani, Türkmen kadınları da yer alıyor. Enternasyonal bir yapısı var.

'KADININ SİYASET YAPMASI ENGELLENİYOR'

Güney Kürdistan toplumu ve kadınları yıllardır katlediliyor, sömürülüyor. Kadınlarımız günlük, saatlik satılıyorlar. Özelde Güney Kürdistanlı kadınlarımızın mevcut ataerkil zihniyete, yürütülen siyasete karşı mücadelesi yetersiz. Var olan siyaset de kadınların kendisini örgütlemesi önünde büyük engel teşkil ediyor. Güney Kürdistan’da kendisini örgütleyen, örgüt oluşturan kadınlar da var olan siyasi partilere ve o partiler içerisinde yer alan erkeğe bağlıdırlar. Kimileri 'Güney Kürdistanlı kadınlar özgürdür, parlamentoda, siyasette yer alıyorlar' diyor. Doğrudur, kadınlar siyasette ve parlamentoda yer alıyorlar ama erkek olmadan kendi iradeleriyle bir karar dahi alamıyorlar. Bazı kadınlar var, kendi akıl ve düşünceleriyle hareket ediyorlar fakat engel çıkarıyor, izin vermiyorlar. Yasalar var doğrudur ama yasalara göre hareket edilmiyor. Bölge başkanlığı yasalar çerçevesinde hareket etmiyor. Erkek egemenlikli sistem olduğu için kadınların kendi iradeleriyle örgütlenmesi ve siyaset yapmasına izin verilmiyor, alınan kararlar da erkek aklıyla alınıyor. Biz de Tevgera Azad olarak eş başkanlık sistemini geliştirebiliriz.

Bu temelde tüm Güney Kürdistanlı kadınlara sesleniyorum; kendi irademizle kendimizi örgütlemeliyiz. Hangi partiden, hangi örgütten olursak olalım, kadınlar olarak bir araya gelmeliyiz ki özgürlüğümüzü elde edebilelim, toplumu özgürleştirebilelim.

'EŞİTLİK ÖZGÜRLÜĞÜ DE GETİRİR'

Geçen iki aydan bu yana yani Ramazan ayından bu yana her gün televizyonu izlerken kadınların katledildiğini ya da intihar ettiğini, kendilerini yaktığını ya da yakıldığını, tecavüz edildiği haberleri alıyoruz. Güney Kürdistan’da kadınlar da gençler de kafelerde zaman geçiriyorlar. Toplumu buna teşvik ediyorlar ki gençler de kadınlar da siyasetten, kendilerini örgütlemekten uzak dursunlar. Öyle bir hal almış ki nargile içmek, uyuşturucu, alkol kullanmak çok normalleşmiş. Hatta insan ticareti bile yapılıyor. Bunlara göz yumuluyor. Kadınlar ve toplumun Kürt kültüründen uzaklaşmasına kapı aralıyorlar ki özgür bir gelecek ve toplum yaratılmasın. Eğer Güney Kürdistan’da kadın ve erkek arasında bir denge olursa toplum özgürleşir.”